Günümüzün en iyi öykü anlatıcılarından Stephen King’in külliyatında çocukların ve ergenlerin özel yeri var. Medyum’dan O’ya, Hayvan Mezarlığı’ndan Göz (Carrie)’ye kadar… Bazen başlarına korkunç şeyler geliyor, bazen de korkunç şeyler yapıyor çocuklar. Hatta bazen ikisi birden oluyor. Masallar genellikle korkunçtur, çocuklar hakkındadır ve çocuklara anlatılırlar. Örneğin Kırmızı Başlıklı Kız pekâlâ Stephen King romanı olabilirmiş. King de zaten çocuklarla ilgili masallar anlatmayı seviyor. Kime? Meşhur deyimle “içimizdeki çocuğa” tabii. Biz de onu bu yüzden seviyoruz. Üstadın son romanı Enstitü de bu damarda doludizgin ilerliyor. Shawshank Redemption yapısının içine yerleştirilmiş Medyum öyküsü gibi, psişik bir hapsediliş ve özgürlüğe kaçış destanı. Ülkemizde Altın Kitaplar tarafından, Doğanay Banu Pinter’in başarılı çevirisiyle yayımlandı. Kemiksiz tam 615 sayfa. Kaçırılan çocuklar var romanda. Anne babaları öldürülen çocuklar… Tek günahları ise psişik güçlerle doğmuş olmaları. “Enstitü” denen bir üsse hapsediliyorlar. Nazi kılıklı yöneticiler ve doktorlar deney hayvanlarıymış gibi davranıyor onlara. Nerede olduklarını, başlarına neyin geldiğini anlayamayan, telepatik ya da telekinetik yeteneklere sahip çocuklar türlü testlere ve işkencelere maruz kalıyor. Neden? Çünkü Enstitü’nün “kutsal” bir görevi var. Bu tür manyaklıklara kalkışanlarda her zaman olduğu gibi. Henüz 12 yaşındaki Luke, üstün zekâsı sayesinde kendisine parlak bir gelecek hayal ederken düşüyor Enstitü’nün eline. Yöneticiler onun zekâsıyla ya da kültürüyle değil, o güne kadar hiç önemsemediği telekinetik yetenekleriyle ilgileniyorlar. Vahşice testlerle bu yeteneği açığa çıkarmak ve geliştirmek peşindeler. Luke’a görevini tamamlayınca ailesinin yanına dönebileceği söyleniyor; oradaki bütün çocuklara söylendiği gibi… Ne var ki aptal değil kahramanımız, yalanları kısa sürede fark ediyor. Geriye dişini sıkması ve cehennemden nasıl kaçabileceğini bulması kalıyor. Öykünün bu ekseniyle kitabın yarısından sonra kesişen bir eksen daha var. Floridalı eski polis memuru Tim Jamieson’un öyküsü. Görev başında yaşadığı bir olay yüzünden polislikten atılan Tim, avare bir şekilde dolaşırken kader onu DuPray adında, Allah’ın unuttuğu bir kasabaya getiriyor. Yolunun küçük Luke ile kesişeceği yere… Burada gece bekçiliği işi buluyor ve kendisini akışa bırakıp hayatın ne getireceğini beklemeye başlıyor. Bunun 12 yaşında, üstün zekâlı ve psişik yeteneklerle dolu bir kaçak olacağını bilmeden... Okurken aklınıza ister istemez eski masallar geliyor. King’in de aklına gelmiş olacak ki, tutsak çocuklardan birine yemekhanede şu sözleri söyletiyor: “Bizi öldürmeden evvel şişmanlatıyorlar. Lanet olası Hansel ve Gretel’deki gibi!” Gece ateşin etrafına topladığı biz çocuklara yeni masalını anlatıyor Stephen King. Doğaüstü şeylerden, kaçırılan çocuklardan, cadılardan ve kurtarıcılardan bahsediyor. Bu sefer de bizi hayal kırıklığına uğratmıyor. Enstitü / Stephen King / Çeviren: Doğanay Banu Pinter / Altın Kitaplar/ Roman/ 615 Sayfa