Son sözü baştan söyleyelim; mektup önemli bir edebi türdür. Hele bir de bu mektuplar iki muhteşem yazarın kaleminden çıkmışsa, tadından yenmez. J.M. Coetzee ve Paul Auster. Edebiyatın yaşayan iki büyük ustası. 2008 yılının Şubat ayındaki tanışmaları, zaten bir süredir iletişim halinde olan iki yazarı da etkilemiş olmalı ki, hemen sonrasında Coetzee “Böyle bir iş birliği dostluğu pekiştirmeye yarar gibi geliyor” düşüncesiyle ilk mektubu yazıyor. Auster’ın cevabı bir anlamda mektuplaşmaların çerçevesini belirliyor: “Aslında bu, aynı şehirde yaşıyor olsaydık, buluştuğumuz zaman konuşacağımız türden konular olmalı.” Sonuçta ortaya sadece bu iki yazarın okurlarını değil, dil-düşünce-edebiyat-insan konularında kafa yormak isteyen herkesi ilgilendirecek bir kitap çıkıyor ortaya: Şimdi ve Burada. Coetzee’nin çoğunlukla içsel yolculuklarla sesini duyurduğu mektuplarda, Auster hayatın içinden, gündelik olaylar üstünden dünyadaki varlığımızı sorgulayan satırlara yüzünü dönüyor. “Senin sözlerine çoğunlukla kendimle ilgili hikayelerle karşılık verdiğimin farkındayım” diyor Auster. Tam da bu noktada, psikologların belirli aralıklarla başka psikologlara giderek kendilerini terapi alanına bırakmasının, yazarlar arasındaki karşılığını görür gibiyiz. Kimin kanepeye uzandığının kimin elinde not defteriyle oturduğunun bir önceliği olmayan, okurunu da seansın bir parçası haline getiren, zihin açıcı bir terapi.
16.04.2021 06:00
İki büyük yazarın doyumsuz terapi seansı
Paul Auster ve J. M. Coetzee arasındaki mektuplaşmaları okumak, kafede yan masadaki harika sohbeti dinlemek gibi
Bir yaz bir ömür
20 Aralık 2024
Yapay zeka ‘biz’e ne yapacak?
06 Aralık 2024
Savaşın derin yaraları ve insanlık hüznü
29 Kasım 2024
Suça ‘sessizlikle’ ortak olmak
22 Kasım 2024
Hiç imza gününe gittiniz mi?
Tüm Yazıları
15 Kasım 2024