28 Mart 2024, Perşembe
16.04.2021 06:00

İki büyük yazarın doyumsuz terapi seansı

Paul Auster ve J. M. Coetzee arasındaki mektuplaşmaları okumak, kafede yan masadaki harika sohbeti dinlemek gibi

Son sözü baştan söyleyelim; mektup önemli bir edebi türdür. Hele bir de bu mektuplar iki muhteşem yazarın kaleminden çıkmışsa, tadından yenmez. J.M. Coetzee ve Paul Auster. Edebiyatın yaşayan iki büyük ustası. 2008 yılının Şubat ayındaki tanışmaları, zaten bir süredir iletişim halinde olan iki yazarı da etkilemiş olmalı ki, hemen sonrasında Coetzee “Böyle bir iş birliği dostluğu pekiştirmeye yarar gibi geliyor” düşüncesiyle ilk mektubu yazıyor. Auster’ın cevabı bir anlamda mektuplaşmaların çerçevesini belirliyor: “Aslında bu, aynı şehirde yaşıyor olsaydık, buluştuğumuz zaman konuşacağımız türden konular olmalı.” Sonuçta ortaya sadece bu iki yazarın okurlarını değil, dil-düşünce-edebiyat-insan konularında kafa yormak isteyen herkesi ilgilendirecek bir kitap çıkıyor ortaya: Şimdi ve Burada. Coetzee’nin çoğunlukla içsel yolculuklarla sesini duyurduğu mektuplarda, Auster hayatın içinden, gündelik olaylar üstünden dünyadaki varlığımızı sorgulayan satırlara yüzünü dönüyor. “Senin sözlerine çoğunlukla kendimle ilgili hikayelerle karşılık verdiğimin farkındayım” diyor Auster. Tam da bu noktada, psikologların belirli aralıklarla başka psikologlara giderek kendilerini terapi alanına bırakmasının, yazarlar arasındaki karşılığını görür gibiyiz. Kimin kanepeye uzandığının kimin elinde not defteriyle oturduğunun bir önceliği olmayan, okurunu da seansın bir parçası haline getiren, zihin açıcı bir terapi.

Saatler akıyor

Konuların arasında öylesine doğallıkla, o kadar yumuşak geçişlerle dolaşıyor ki Coetzee ve Auster, kısa süre sonra dostluk, gündelik olaylar, kadın-erkek ilişkileri, evlilik, sanat, edebiyat, siyaset, savaş, ekonomi, spor ve daha pek çok başlıktaki sohbetlerinin ortağı oluyor okur. Bir kafede yan masanızdaki iki kişinin sohbetine kulak misafiri oluyorsunuz, saatlerin nasıl geçtiğini anlamadan, değişmiş biri olarak kalkıyorsunuz masadan. Bu sohbetler sadece kemikleşmiş entelektüel duruşu ters yüz etmekle kalmıyor, erkeklik hallerini de mercek altına yatırıyor. O “tutucu entelektüel algı”yı sırça fanusun içinden çıkarıp tuzla buz edercesine parçalıyor Coetzee ve Auster. Kim istemez televizyon karşısında bomboş oturarak maç izleme duygusunun nedenlerini onların kaleminden okumayı ya da ergenlik hallerinin yaşlılıktaki karşılıkları konusunda yürek hoplatan itirafların paydası olmayı? Ne demiştik; mektup önemli bir edebi türdür. Kitaplığınızda bu türün seçkin örneklerine bir raf ayırmanız tavsiye dahilindedir. Şimdi ve Burada/Mektuplar 2008-2011 bu türün önemli örneklerinden. Üstelik Seçkin Selvi’nin maharet dolu çevirisi ile akıp gidiyor sayfalar. 

Yanında bunu da okuyun

Ve bir tavsiye daha: Bu kitabı, Auster’dan Yazı Odasında Yolculuklar ve Coetzee’den Taşra Hayatından Manzaralar ile paralel bir şekilde okumak, harika bir deneyim. Şimdi ve Burada/Mektuplar 2008-2011/ J.M. Coetzee ve Paul Auster/ Çeviren: Seçkin Selvi/ Can Yayınları/ 272 Sayfa.