Bir kitabı yıllar sonra yeniden elime aldığımda, altı çizili yerler var mı, kenarına köşesine notlar almış mıyım diye bakıyorum öncelikle. Eğer sıklıkla ‘yeniden okuma’ yaptığım bir kitapsa, önceden aldığım notları ezberliyor, altını çizdiğim satırların sayfalarını gözü kapalı bulur hale geliyorum. Her yeni okumada, yeni notlar alınıyor. Katmanlar oluşuyor. Kitapla ilişkimi, hayatla ilişkimi, geçen yıllarımı bana anlatan katmanlar. O katmanların en altında bir yerde, artık derinler diyebileceğim bir uzaklıkta, en saf halim duruyor. O kitapla aramda geçenlerin en doğal hali. Bir süre sonra o hali kaybettiğimi biliyorum. Hayatta olduğu gibi kitaplarla ilişkilerde de katmanlar arttıkça, kibirli bir bakış yerleşiyor insana.
07.02.2025 04:30
Kentler de kusurludur
Italo Calvino imzalı Görünmez Kentler, Marko Polo ile Kubilay Han arasında geçen hayali diyaloglar üzerine kurulu
A+
Yazı Boyutunu Büyüt
A-
Yazı Boyutunu Küçült
Bir çeviride Necatigil’i anmak
21 Mart 2025
Deliliğin elini tutmak
14 Mart 2025
Belleğin yükü
28 Şubat 2025
Bir ‘kaz kafanın’ peşinde
21 Şubat 2025
Kimlik, direniş ve edebiyatın yarası
Tüm Yazıları
14 Şubat 2025