24 Nisan 2024, Çarşamba Gazete Oksijen
26.03.2021 06:00

Nick Hornby kafasıyla aşk

Hazır yeni bir Nick Hornby kitabı raflara gelmişken, 2010 yılında yayımlanan bir romanını hatırlatmanın zamanıdır
Juliet Çıplak, çoğu Hornby romanı gibi sinema uyarlaması yapılmış bir kitap. Jesse Peretz’in yönettiği filmin başrollerinde Chris O’Dowd ve Rose Byrne var. Filme kısa bir selam verip romanla devam edelim. Uydurma adlı İngiliz kasabası Goolenes ile Amerika hattında ilerleyen romanda bir karakter üçgeni var. Hayatını bir rock şarkıcısına adamış Duncan, bu müzik fanatiğiyle 15 yıllık ilişkisinde her tür heyecanı kaybetmiş olan Annie ve 80’li yıllarda gelip geçen şöhretin sahibi müzisyen Tucker Crowe…
Nick Hornby
Nick Hornby

Okuru zorlamıyor

Kitabın ilk bölümlerindeki Duncan merkezli ilerleyiş, günümüzün 40’lı yaşlardaki erkeklerinin kalbini fethedecek türden. Ama Hornby’nin usta işi manevraları kısa sürede devreye giriyor ve roman belli bir noktadan sonra Annie ile daha çok ilgileniyor. Olay örgüsünün coştuğu, hikâyenin sürekli “yol değiştirdiği” bölümler de bu noktada başlıyor. Tucker’ın yeni albümünü Duncan’dan önce Annie’nin dinlemesiyle ipler kopuyor. Ne de olsa bir ilişkideki varoluşsal gerilim aşılamıyorsa düşünsel kopuş kaçınılmazdır. Bu noktadan sonra Hornby okuru en sevdiği sularda, kadın-erkek ilişkilerinin sorgulanması denizinde yüzdürmeye başlıyor. Annie’nin yeni albümü üstüne yazdığı eleştiriyi okuyan Tucker Crowe’un kadınla ilişkiye geçmesiyle üçgenin diğer köşesi kapanıyor. Hayranları tarafından üretilen mitlerin ağırlığı altında ezilen münzevi rock yıldızıyla, artık hayatının kontrolünü eline almak isteyen Annie’nin ilişkisi de böyle başlıyor. E-postalarla başlayan ilişki Tucker’ın Goolenes’a gelmesiyle sürüyor. Üç kişinin hayatını kökten değiştirecek olaylar zincirinin akış keyfini kitabın okurlarına bırakarak şunu söyleyebilirim ki, Nick Hornby orta sınıfın varoluş sorunları konusunda, kimi zaman bir sokak düşünürü kimi zaman akademisyen bir sosyolog gibi konuşurken, ironiden bir an olsun vazgeçmiyor. Nick Hornby okuru zorlamayan bir anlatı dilini seviyor. Anglosakson ironisinin olanaklarını sonuna kadar kullanıyor. Senaryo yazarlığından gelen tercihleri de var. Sinemayla bu kadar samimi bir yazar olarak sahne kurmayı seviyor. Akılda kalıcı, detaylara önem veren sahneleri uygun noktalarından bağlıyor birbirine. Müziğe olan ilgisi, romanın ritmine yansıyor. The Gunners (Arsenal) tutkusuyla tam bir tribün adamı olan Hornby, karakterlerini çoğu zaman sokak ağzıyla da buluşturup rahat okunan diyaloglar yazıyor. Yüksek edebiyat peşinde değil, ama edebiyatı basite kaçmayacak kadar sevdiği de belli.

Şarkı sözü yazarı

Arsenal taraftarı, The Believer yazarı, kitap-müzik-sinema eleştirmeni, senarist, şarkı sözü yazarı, editör, çoksatar listelerinin müdavimi, nevrotik karakterler uzmanı Nick Hornby’nin iyi bir “kafası” var. 2019 tarihli romanı Senin Gibi (Just Like You) yakınlarda Türkçede yayımlandı. Yine de bu yazarı ilk defa okuyacak olanlara Ölümüne Sadakat’le başlamalarını öneririm. Juliet Çıplak/ Nick Hornby/ Çeviren: Tülin Er/ Sel Yayıncılık/ 265 Sayfa