Osmanlı devletinde İslam’ı temsil eden kurumlar 19. yüzyıl boyunca zayıfladı. Ulema eğitim, adalet dağıtımı ve kamu yönetimi üzerindeki etkisini hatta yer yer tekelini seküler kurumlar ile paylaşmak zorunda kaldı. Özellikle İttihatçıların 1913-1918 arasında uyguladığı sekülerleşme reformları tek parti dönemi laikliğinin bir öncüsü olarak görülebilir. Bununla birlikte, laiklik politikalarında asıl iki dönüm noktası 1923 ve 1924’tedir. 29 Ekim 1923’te cumhuriyetin ilanı ile siyasi meşruiyetin kaynağının tanrısal olmaktan çıkarılıp millete dayandırılması bunlardan birincisidir. Milletin egemenliği fikrinin kabul edilmesi çok daha köklü laik reformların yapılabilmesini de sağlamıştır. 3 Mart 1924 ise bir “süper-reform günü”ydü. O gün TBMM birbiri ardına kabul ettiği kanunlarla:
Yazının tamamını görebilmek için lütfen abone olun. ABONE OL
Aboneyseniz
üye
girişi
yapınız.
Oksijen'e e-gazete aboneliği ile edineceğiniz avantajlar; Oksijen yazarlarının tüm yazılarına erişim Gazeteoksijen.com üzerinden 7/24 güncel haber erişimi Her gün e-posta kutunuza gelen Oksijen bülteni Gazete Oksijen, O2 ve özel yayın arşivine erişim