24 Kasım 2024, Pazar Gazete Oksijen
Haber Giriş: 26.08.2022 04:30 | Son Güncelleme: 30.08.2022 10:19

Asırlardan beri Türkiye’yi yönetenler yalnız bir şeyi düşünmemişlerdir: Türkiye’yi

“Efendiler, artık vatan imar istiyor, zenginlik ve refah istiyor. İlim ve hüner, yüksek medeniyet, hür düşünce ve hür zihniyet istiyor. Şeref, namus, istiklal, gerçek varlık, vatanın bu taleplerini tamamen ve hızla yerine getirmek için esaslı ve ciddi çalışmayı emreder”
Türk milletinin burada kazandığı zafer kadar, dünya tarihine yeni bir yön vermekte kesin etkili bir meydan savaşı hatırlamıyorum"
Türk milletinin burada kazandığı zafer kadar, dünya tarihine yeni bir yön vermekte kesin etkili bir meydan savaşı hatırlamıyorum"

30 Ağustos Zaferi’nin ardından yapılan ilk kutlama töreniydi. 1924 yılının aynı gününde, Dumlupınar Muharebesi’nin yaşandığı aynı yerde ordu erkanı, askeri kıtalar ve halk bu kez Zafer Bayramı’nı kutlamak için bir araya gelmişti. Törende Meçhul Asker Anıtı’nın temeli atılmadan önce Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Paşa (Çakmak) Taarruz’un askeri safhalarını anlatan bir konuşma yaptı. Ardından kürsüye gelen Gazi Mustafa Kemal Paşa zaferi ve siyasi neticelerini izah ettiği uzun bir söylev verdi. Söylevin tam metni ertesi gün çıkan 31 Ağustos 1924 tarihli Hakimiyet-i Milliye gazetesinde yayınlandı. Başkomutan’ın 30 ve 31 Ağustos 1922 günlerini sanki tekrar yaşıyormuşçasına büyük bir heyecanla anlattığı ünlü Dumlupınar Söylevi daha sonra 30 Ağustos’un tarihteki yeri ve sonuçlarına ilişkin bölümle devam etti. İşte şimdi o ikinci bölümden bazı paragraflar:

“…Efendiler, kendilerine bir milletin geleceği emanet edilen adamlar, milletin kuvvet ve gücünü yalnız ve ancak yine milletin gerçek ve kabul edilir yararlar elde etmesi yolunda kullanmakla sorumlu olduklarını bir an hatırlarından çıkarmamalıdırlar. Bu adamlar düşünmelidirler ki, bir memleketi ele geçirip işgal etmek, o memleketlerin sahiplerine hükmetmek için yeterli değildir. Bir milletin ruhu baskı altına alınmadıkça, bir milletin kararlılığı ve iradesi kırılmadıkça, o millete hükmetmenin imkanı yoktur.

…Bu büyük zaferin çeşitli unsurları üstünde en önemlisi ve büyüğü, Türk milletinin kayıtsız şartsız egemenliğini eline almış olmasıdır. Bu olayın tarihimizde ve bütün dünyada ne büyük, ne verimli bir inkılap olduğunu anlatmaya gerek görmem... Milli egemenlik öyle bir ışıktır ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar yanar, yok olur. Milletlerin esareti üzerine kurulmuş olan kurumlar, her tarafta yıkılmaya mahkûmdurlar.

…Efendiler, artık vatan imar istiyor, zenginlik ve refah istiyor. İlim ve marifet, yüksek medeniyet, hür fikir ve hür zihniyet istiyor. Şeref, namus, istiklal, hakiki varlık, vatanın bu taleplerini tamamen ve hızla yerine getirmek için esaslı ve ciddi bir surette çalışmayı emreder.

Yüzyıllardan beri Türkiye’yi yönetenler çok şeyler düşünmüşlerdir; fakat yalnız bir şeyi düşünmemişlerdir: Türkiye’yi. Bu düşüncesizlik yüzünden Türk vatanının, Türk milletinin uğradığı zararları ancak bir şekilde giderebiliriz: O da artık Türkiye’de Türkiye’den başka bir şey düşünmemek. Ancak bu düşünceyle hareket ederek her türlü kurtuluş ve mutluluk hedeflerine ulaşabiliriz.

…Milletimizin hedefi, milletimizin ideali; bütün dünyada tam anlamı ile çağdaş bir sosyal toplum olmaktır... Uygar eser oluşturmak yeteneğinden yoksun olan milletler, hürriyet ve kurtuluşlarından ayrılmaya mahkûmdurlar. İnsanlık tarihi baştan başa bu söylediklerimi doğrulamaktadır. …Uygarlıktan söz ederken şunu da kesinlikle söylemeliyim ki, uygarlığın temeli, yükselmenin ve kuvvetin temeli, aile hayatındadır. Bu hayatta kötülük, mutlaka sosyal, iktisadi, siyasal güçsüzlüğü gerektirir. Aileyi oluşturan kadın ve erkek unsurların doğal haklarına sahip olmaları, aile görevlerini idareye yeterli bulunmaları gereklerdendir.
Efendiler! Milletimiz burada belirlediğimiz büyük zaferden daha önemli bir görev peşindedir. O zaferin anlaşılması milletimizin iktisat alanındaki başarılarıyla mümkün olacaktır. Bilirsiniz ki, ekonomik açıdan zayıf bir yapı fakirlikten kurtulamaz, kuvvetli  bir uygarlığa, refah ve mutluluğa kavuşamaz, sosyal ve siyasal felaketlerden yakasını kurtaramaz. Memleketin yönetimindeki başarı da, ekonomisinde edinilen bilgiler derecesiyle uygun olur. Hiçbir medeni devlet yoktur ki, ordu ve donanmasından önce iktisadını düşünmüş olmasın. Memleket ve istiklal savunması için varlığı gerekli olan bütün kuvvetler ve araçlar ekonominin genişleme ve açılmasıyla mükemmel olabilir.

…Artık bugün hayat ve insanlık gerekleri bütün gerçekliğiyle ortaya çıkmıştır. Bunlara karşı olan söylentiler ahlak ve inanca uymaz. Gerçek ortaya çıkınca yalan ortadan kalkar. Boş sözler, uydurmalar kafalardan çıkmalıdır. Her türlü yükselme ve olgunlaşma yeteneği olan milletimizin, sosyal ve fikri inkılap adımlarını kısaltmak isteyen engeller derhal yok edilmelidir.

…Efendiler! Son sözlerimi özellikle memleketimizin gençliğine yöneltmek istiyorum: Gençler! Cesaretimizi destekleyen ve devam ettiren sizsiniz. Siz almakta olduğunuz eğitim ve anlayış ile, insanlık yüksek karakterinin, vatan sevgisinin, düşünce hürriyetinin en kıymetli örneği olacaksınız. Ey yükselen nesil! Gelecek sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve devam ettirecek sizsiniz. Arkadaşlar, bu gaza ve şahadet diyarını terkederken “Şehit Asker”i hep beraber hürmet ve tazimle selamlayalım. 

(Kaynak: Güncel Türkçe metin için atam.gov.tr)