Astronomlar, ilk kez Güneş Sistemi dışındaki bir yıldızdan yayılan dev bir patlamayı tespit ettiklerini açıkladı. Patlama, Dünya’da geçen hafta kutuplarda görülen auroralara neden olan Güneş kaynaklı patlamalara benzer özellikler taşıdı ancak çok daha büyük ve tehditkârdı. Zira, bu yoğun ve hızlı plazma fırlatması, yakınındaki bir gezegenin atmosferini tamamen yok edebilir.
CNN'de yer alan araştırmaya göre bu güçlü patlama, herhangi bir yakın gezegen için yıkıcı sonuçlar doğurabilecek nitelikteydi. Olayın, koronal kütle atımı (CME) olarak bilinen bir patlamadan kaynaklandığı düşünülüyor. Güneş Sistemi’nde koronal kütle atımları, Güneş’in dış atmosferinden fırlayan iyonize gaz ve manyetik alan yüklü büyük plazma bulutları olarak tanımlanıyor.
Bu tür patlamalar Dünya’ya ulaştığında gezegenin manyetik alanını etkiliyor. Şiddetli Güneş fırtınaları kutuplarda auroralar oluşturuyor ancak aynı zamanda iletişim sistemlerini, elektrik şebekelerini ve uyduları da olumsuz etkiliyor.
Bilim insanları bugüne kadar başka bir yıldızdan gerçekleşen koronal kütle atımını doğrudan tespit edememişti. Çığır açan bu keşif, Nature dergisinde yayımlanan bir çalışmada duyuruldu.
130 ışık yılı uzaklıktaki kızıl cüce
Patlamanın kaynağı, Dünya’dan yaklaşık 130 ışık yılı uzaklıkta bulunan StKM 1-1262 adlı bir kızıl cüce yıldız olarak belirlendi. Yıldızdan kopan plazma bulutunun saatte 5,3 milyon mil (saniyede 2.400 kilometre) hızla ilerlediği tespit edildi. Araştırmacılara göre bu hız, Güneş’ten gerçekleşen patlamalarda ancak 2.000’de bir görülen bir hız düzeyine karşılık geliyor.
Paris Gözlemevi’nden araştırmacı Cyril Tasse, “Yıldız son derece güçlü manyetik alanlara sahip kaynayan bir plazma kazanı gibi davranıyor. Bu patlama, Güneş’in üretebileceği en güçlü patlamalardan 10 ila 100 bin kat daha büyük” değerlendirmesinde bulundu. Tasse, bu keşfin Güneş Sistemi dışı uzay havasını incelemek için yeni bir kapı açtığını belirtti.
Araştırmacılara göre bu yoğun ve hızlı plazma fırlatması, yakınındaki bir gezegenin atmosferini tamamen yok edebilecek güçteydi. Bilim insanları, yıldızlardaki şiddetli aktivitelerin ötegezegenlerin yaşanabilirliğini nasıl etkilediğini anlamanın kritik önemde olduğunu vurguluyor.
Patlamanın izi radyo dalgalarında bulundu
Koronal kütle atımları uzaya yayıldığında, yıldızın dış atmosferi boyunca ilerlerken radyo dalgaları üretiyor. Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi’nden Mark Miesch, bu atımları “çevredeki yıldızlararası ortamda ses hızından daha hızlı ilerleyen ve savaş uçağının yarattığı sonik patlamaya benzer şok dalgaları” olarak tanımladı.
Araştırma ekibi, LOFAR (Düşük Frekans Dizisi) adlı radyo teleskobunun yaklaşık 10 yıl önce yaptığı gökyüzü taramasını yeni bir yazılım ile analiz ederken bu radyo sinyalini tespit etti. LOFAR, Hollanda ve Avrupa’nın çeşitli bölgelerinde bulunan binlerce anteni bir araya getiren dev bir radyo teleskobu ağı olarak çalışıyor.
Araştırmanın başyazarı Dr. Joe Callingham, “Bu tür bir radyo sinyali, yıldızın güçlü manyetik balonundan tamamen kopan madde olmadan oluşmaz. Bu da doğrudan bir koronal kütle atımına işaret ediyor” dedi.
Tasse ve meslektaşı Philippe Zarka’nın geliştirdiği yeni analiz yöntemi RIMS, binlerce yıldızdan gelen ışık dalga boylarını karşılaştırarak zaman içindeki değişimleri izliyor. Tespit edilen sinyalin bir Tip II radyo patlaması olduğu anlaşıldı. Tip II patlamalar, yıldızdan uzaklaşan sıcak gazın oluşturduğu radyo izleri olarak biliniyor. Bu iz, CME’nin yoğunluğu gibi fiziksel özelliklerinin hesaplanmasına da olanak sağladı.
Araştırmacılar, Avrupa Uzay Ajansı’nın XMM-Newton uydusundan elde edilen verileri kullanarak yıldızın sıcaklığını, dönüş hızını ve parlaklığını da ölçtü.
Yaşanabilir gezegenler için ne anlama geliyor?
Kızıl cüce yıldızlar, Güneş’ten çok daha güçlü manyetik alanlara sahip olabiliyor. StKM 1-1262’nin Güneş’in yarısı kadar kütleye sahip olduğu ancak 20 kat daha hızlı döndüğü ve 300 kat daha güçlü bir manyetik alana sahip olduğu bildiriliyor.
Kızıl cüceler etrafında sıkça ötegezegenler bulunuyor ve bu gezegenler çoğunlukla yıldızlarına çok yakın yörüngelerde hareket ediyor. Bu durum, potansiyel olarak yaşanabilir gezegenlerin güçlü yıldız fırtınalarına maruz kalması anlamına geliyor.
Callingham, böyle bir patlamanın Dünya’dakine benzer koruyucu bir manyetik alana sahip bir gezegenin atmosferini bile kısa sürede yok edebileceğini belirtti. Araştırmacı, “Gezegen yaşanabilir bölgede olsa bile atmosferi hızla kaybolarak Mars benzeri çıplak bir kayaya dönüşebilir” açıklamasını yaptı.
Araştırmalar genişletilecek
Bilim insanları, küçük yıldızların bu büyüklükte enerjiyi nasıl biriktirdiğini ve bu patlamaların gezegenlere uzun vadeli etkilerini anlamak için çalışmaları sürdürmeyi planlıyor. Araştırma ekibi ayrıca, 2028’de tamamlanması planlanan ve dünyanın en büyük radyo teleskobu olacak Square Kilometre Array ile daha fazla yıldızdan gelen CME’lerin izini sürmeyi hedefliyor.
NOAA’dan Miesch, yapılan keşfin önemli bir başlangıç olduğunu belirterek, “Bu tür patlamaların sıklığını ve özelliklerini anlamak için takip çalışmalarının yapılması büyük önem taşıyor” değerlendirmesinde bulundu.
Kaynak: Gazete Oksijen