19 Kasım 2024, Salı Gazete Oksijen
Haber Giriş: 05.12.2022 14:39 | Son Güncelleme: 09.12.2022 17:28

Devasa simülasyonlar oluşturulabilmek artık mümkün

Birden çok sunucuyu aynı anda kullanırken yapay zekadan da faydalanarak devasa simülasyonlar oluşturulmasını sağlayan SimSpace Weaver isminde yeni bir teknoloji tanıtıldı. AWS Yazılım Geliştirme Direktörü Chris Lee, bu dev 'simülasyon'la ilgili önemli açıklamalar yaptı
Devasa simülasyonlar oluşturulabilmek artık mümkün

AWS'nin re:Invent zirvesinde duyurusu yapılan SimSpace Weaver, ekiplerin herhangi bir alanda, diledikleri koşulları belirleyip büyük bir simülasyon oluşturmalarını ve bu simülasyonun sonuçlarını görmelerine yardımcı oluyor. Peki bu simülasyon, gerçekte ne işe yarayacak? AWS Yazılım Geliştirme Direktörü Chris Lee, SimSpace Weaver'ın önemli noktalarını anlattı ve beraberinde oyun sektörüyle ilgili açıklamalarda bulundu.

Sizce bu etkinlikteki en dikkat çekici duyuru neydi?

Chris Lee: Adam Selipsky'nin açılış konuşmasında bahsettiği SimSpace Weaver oldukça önemli. SimSpace Weaver, müşterilerin daha önce yapamadıkları simülasyonları yapmalarını mümkün kılan, bir milyondan fazla varlıkla ve geniş alanlarla mekansal simülasyonlar çalıştırmanıza yardımcı olan büyük ölçekli bir hizmet. Çözüm ortaklarımızdan biri olan Duality Robotics, endüstriyel alanda çalışıyor ve şehirdeki stadyumda bir etkinlik olduğunda bunun trafik akışını ve ambulansların tepki süresini nasıl etkileyebileceğini göstermek için SimSpace Weaver’ı kullanıyor. Bu hizmet sayesinde böyle simülasyonlar çalıştırabiliyor ve duruma göre planlama yapabiliyorsunuz. İnsanların hayatlarını gerçekten zenginleştiriyor. Şehirde travmatik bir olay olması durumunda insanlara gerçekten doğru desteği ve bakımı sağlayabileceğinizden emin olmanıza yardımcı oluyor. Böyle senaryoları kötü bir olayın gerçekleşmesine gerek kalmadan, önceden tahmin edebilmek tabii ki bir olay gerçekleştikten sonra tepki sürelerini görüp anlamaktan çok daha iyi.

Simspace Weaver oyun sektörünü de etkileyecek

Öte yandan SimSpace Weaver, video oyun dünyası için de büyük önem arz edecek gibi görünüyor. Bu hizmet, Unreal Engine 5 ve Unity ile de entegreli olarak kullanılabiliyor. Bu durum, en çok da açık dünya oyunları için dikkat çekici olacak.

Pandemi süreçlerinize ve ürününüze nasıl yansıdı? Pandemi sonrası AWS’i nasıl görüyorsunuz?

Chris Lee: Size oyun teknolojilerinden belirli bir örnek verebilirim. Bulutta oyun geliştirme dediğimiz alanın gerçekten büyük ölçüde benimsendiğini gördük. Oyun geliştirme stüdyoları, tıpkı diğer herkes gibi, ofiste birlikte çalışmaktan uzaktan birlikte çalışma ya da hibrit çalışma sistemine geçmek zorunda kaldı. Bu nedenle, farklı kullanım örneklerinin benimsendiğini, insanların oyunlarını buluta nasıl taşıdıklarını ve AWS iş istasyonları ve diğer AWS yeteneklerini uzaktan iş birliği içinde çalışabilmek için nasıl kullandıklarını gördük. Bu görmeye devam ettiğimiz bir şey ve bence bu değişim sürekli olacak.

AWS olarak oyun endüstrisi için 2023’ten neler bekliyorsunuz?

Chris Lee: Paylaşacak belirli bir duyurumuz yok, ancak şu anda üzerinde çalıştığımız birçok ürünümüz var. Örneğin, Amazon GameSparks, oyun geliştiriciler için tasarlanan yeni bir yönetilebilir arka uç hizmeti. Altyapı hakkında fazla düşünmek istemeyen oyun geliştiricilere yardımcı oluyor ve hizmet olarak oyun geliştirmenin beraberinde getirdiği farklılaştırılmamış ağır yüklerin geliştiricilerin üzerinden alınmasını sağlıyor. Daha hızlı çalışmalarına ve hizmet olarak oyun geliştirmek için ihtiyaçları olan temel yeteneklere erişmelerine yardımcı oluyor. Şu anda genel önizleme aşamasında. Kısa bir süre önce bu hizmeti Asya Pasifik ve Japonya bölgesinde yeni bir erişilebilirlik alanına genişlettiğimize dair bir duyuru yaptık. Hizmeti önümüzdeki yıl kullanıma sunmak için çalışırken geliştirmeye devam edeceğiz.

AWS Yazılım Geliştirme Direktörü Chris Lee

İnsanları bir araya getiren daha büyük, küresel ölçekte bağlantılı deneyimler gibi inanılmaz trendler görüyoruz. Ortağımız Epic Games'in Fortnite oyunu gibi. AWS'in bulut bilişimdeki diğer bulut sunucusu türlerinin bazılarından enerji noktasında daha verimli ve aynı zamanda daha uygun maliyetli olması için tasarladığı Graviton çiplerimiz gibi ürünler yapmaktan heyecan duyuyoruz. Müşteriler için büyük bir maliyet tasarrufu sağlıyorlar, çok daha verimliler ve Fortnite gibi oyunlara küresel ölçekte erişim sağlama konusunda yardımcı oluyorlar. Fortnite'ta verilen konserler gibi bunun belirli örneklerini görüyoruz. Ariana Grande veya Travis Scott gibi müzik konserleri var, burada 35 milyon eşzamanlı kullanıcıyı bu etkinlikleri deneyimlemek için bir araya getirebiliyorlar. Bunlar, oyunların sadece oyun olmanın ötesinde oyuncuların deneyimleyebileceği bir hizmete ve yaşam tarzına dönüşmelerine yönelik inanılmaz trendler.

‘Oyun yapım süreçlerini buluta taşıyoruz’

Uzaktan oyun geliştirme konusu da önemli. Pandemi nedeniyle ortaya çıkan bu durumu nasıl kolaylaştırabileceğimize odaklanmış durumdayız. Bu yüzden insanların oyun yapım süreçlerini hızlı bir şekilde buluta taşımalarına yardımcı olmamız gerekiyor. Ancak geleceğe baktığımızda, oyun müşterilerinin nasıl yenilik yaptıklarını ve daha önce yaptıklarını alıp buluta taşımaya çalışmak yerine iş akışlarını nasıl değiştirdiklerini ve bulutta yerel olmayı nasıl benimsediklerini görmek ilginç olacak. Çünkü bu müşterilerden açıkça duyduğumuz bir şey, büyük çoğunluğu ofise geri dönmeyi beklemiyor ya da ofise geri döneceklerini düşünmüyorlar. Bu yüzden bulutun oyun geliştirmeyi daha iyi hale getirebilmesinin yeni yolları hakkında gerçekten düşünmeye başlıyorlar.

Müşterilerimizden en çok duyduğumuz şeylerden biri, bulutu kullanmaya nereden başlayacaklarını bilmenin zor olması. Bu nedenle, bu sene AWS for Games adını verdiğimiz yeni bir çözüm çerçevesi ve haritası sunduk. Bu, müşterilerin oyunlarını buluta nasıl taşıyacakları konusunda bize sordukları en yaygın soruları altı özel alanda ele alıyor. Çözüm alanları şöyle; oyun üretimi, oyun sunucuları, oyun güvenliği, canlı operasyonlar, oyun analitiği ve verileri ve oyun senaryoları için AI (yapay zeka) ve ML (makine öğrenimi). Daha sonra, müşterilerin bulutu kullanmaya başlamalarına yardımcı olmak için bir dizi AWS çözümünü ya da çözüm ortaklarımızın çözümlerini bu alanlarla eşleştirdik. Bulut yolculuklarında yeni olan müşterilerimize ya da yeni olmasalar bile belirli bir sorunları için çözüm arayan müşterilerimize, ihtiyaç duyduklarını bulabilmeleri ve iş yüklerini buluta taşıyabilmeleri için çok daha hızlı bir şekilde yardımcı oluyoruz.

iOT yapısı artık çok daha güvenli

Türkiye'yi de yakından tanıyan ve bağları olan AWS IoT Başkan Yardımcısı Yasser Alsaied, re:Invent zirvesiyle ilgili gözlemlerini dile getirdi, IoT (Nesnelerin İnterneti) ve bulut teknolojileriyle ilgili çarpıcı bilgiler paylaştı.

Sizce bu yılki re:Invent zirvesindeki en dikkat çekici duyuru neydi?

IoT (Nesnelerin İnterneti) duyuruları elbette çok önemli. Benim bakış açımdan, IoT için güvenliğin herhangi bir şekilde artırılmasına yönelik hizmetler benim için en önemli olanlar. Pazartesi günü, Amazon Security Hub için yeni bir güvenlik sisteminin kullanılabilirliğini duyurduk. AWS IoT'ye bağlı herhangi bir varlıkta, bu bir sensör ya da ağ geçidi olabilir, herhangi bir güvenlik tehdidi ya da bağlantı anormalliği olması durumunda Security Hub içinde hemen bir güvenlik sinyali veriliyor. Ağa eklenen herhangi bir varlık anında bu güvenlik özelliğini kullanabilir hale geliyor. Cihaz nerede olsun, izleme nereden yapılırsa yapılsın, Security Hub o cihazda bir güvenlik sorunu olup olmadığını tespit edebiliyor. Buna ek olarak, konum tabanlı hizmetlerimiz, IoT için konum hizmetlerimiz var.

Size bir cihazın enlem ve boylamını tam olarak söylüyor, böylece bir sorun olması durumunda yakındaki birini hemen gönderebiliyorsunuz. Hangi cihaz olduğunu bulmak için gidip inceleme yapmanız, listelerinize bakmanız gerekmiyor. Bu özellik de Pazartesi günü açıklandı. IoT Core Device Location. Dünyanın en iyi haritalama ve konum hizmetlerinden biri olan Amazon Location Service’i kullanıyor. Bu özellik sayesinde tüm IoT sensörlerinizi, daha doğrusu tüm IoT öğelerinizi haritada hemen bulabiliyorsunuz.   

IoT'nin güvenliği hakkında genel bir soru sormak istiyorum. Güvenliğin herkes için büyük bir sorun olduğu düşünülürse IoT'nin geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Güvenlik, genel olarak Amazon için her zaman önemli bir konu.

 14 milyar cihaz birbirine bağlı

Sayısından tam emin değilim ama sanırım 25 milyar birbirine bağlantılı cihaz bulunuyor? 

 Milyarlarca cihaz, doğru. 14 milyar cihaz birbirine bağlanıyor.   

 Yani güvenlik gerçekten çok büyük bir sorun

Aslında konu tam olarak temele dayanıyor. AWS Cloud, mevcut olan en güvenli bulut hizmetlerinden biri. Bu güvenliği buluttan, buluta bağladığımız en uç cihaza kadar her yerde sağlıyoruz. Bu bir drone da olabilir robot da olabilir... Buluttan kullanılabilen ve uygulanabilir olan tüm güvenlik öğeleri, IoT hizmetleri için de geçerli. Sürekli güvenlik yamaları, yükseltmeler ve güncellemeler yapıyoruz ve müşteriler için de bunları her zaman güncel tutuyoruz. Aslında bu bulutta IoT hizmetlerine sahip olmanın güzelliklerinden biri, müşteri bir hizmeti alıp onu sonra tamamen unutabilir çünkü biz temelden tüm güvenliği sürekli olarak güncelliyoruz. Bunun için de bir uç yazılım yönetimi hizmeti olan Greengrass protokolünü kullanıyoruz. Herhangi bir güncelleme, yeni bir tehdit veya yeni bir tehdide karşı geliştirilmiş bir güncelleme olduğunda bunu hemen uyguluyor. Bu hafta duyurduğumuz yeni bir hizmetimiz var, o da bir zamanlama güncellemesi. Artık müşterilerimiz, yeni yazılım güncellemeleri olduğunda bunların hangi sıklıkla taranacağı ve güncelleneceğine karar verebiliyor. Aynı telefonlarımıza gelen güncellemelerde olduğu gibi.

Müşterilerimize güvenlik ve güvenilirlik konularının bizim için her zaman öncelikli olduğunu bu hizmetlerimizle söylüyoruz. Ne kadar cihaz birbirlerine ne kadar bağlantılı olursa olsun, aynı güvenlik prensipleri uygulandığı sürece müşterilerimiz her zaman güvenli olacaklar.

 "Bulut güvenlidir, tamamen size ve verilerinize özeldir"

Az önce milyarlarca cihazın bağlanmasından bahsettik. Burada büyük bir veri var. Bu verileri, örneğin gizlilik perspektifinden bakarsak, nasıl işliyorsunuz?

Kullandığım bir benzetme var ve bu çok önemli bir benzetme çünkü Suudi Arabistan'a veya Orta Doğu'ya gittiğimde, bu tartışma her zaman gündeme geliyor çünkü insanlar hâlâ bulut hizmetini tam olarak doğru bir şekilde anlamıyorlar. Diyelim bankada bir hesap açıyorsunuz, onlar da size bir kart veriyor. Daha sonra bankaya gidiyorsunuz, ATM’den paranızı çekiyorsunuz. Burada bankanın sizin paranız için ayrı bir bölme açtığını ve paranızı oradan çektiğinizi mi düşünüyorsunuz? Bankaları nasıl güvenle kullanabiliyorsunuz? Bu 50-60 yıllık bir teknoloji. Bulut ise şifrelidir, tamamen size ve verilerinize özeldir. Kendi çalışanlarımız, mühendislerimiz bile sizin bilgilerinize erişemez, sadece siz erişebilirsiniz. Bu çoğu sistemden çok daha güvenli.

 Ve kullanımı kolay

Kesinlikle. Ve istediğiniz şekilde ölçekleyebilirsiniz. Artık çoğu startup, özellikle Orta Doğu’dakiler çünkü orada çok fazla startup var, kurulum aşamasında en büyük yatırımı BT altyapısına yapıyor. Artık startup’lar çalışmaya bir kredi kartı ve 1-2GB’lık bir altyapı ve BT hizmetleriyle başlıyorlar ve büyüdükçe bunları ölçeklendiriyorlar. Kullandıkları kadar ödüyorlar, tamamen güvendeler ve kendi bölgelerinde çalışıyorlar. AWS’in 28 farklı bölgesi ve 83 erişilebilirlik alanı bulunuyor. Yani isterseniz işinizi hemen küreselleştirebiliyorsunuz. 

Bulutun önemi giderek daha iyi anlaşılıyor

Artık bitmek üzere olduğunu umduğumuz pandemi beraberinde oldukça hızlı bir dijital dönüşümü de getirdi. Bu açıdan şirketleri nasıl buluyorsunuz, bu büyük veriyi gerçekten yönetebilecekler mi?

 Şirketlerin, kendilerini farklılaştırdıkları alana odaklanıp BT’nin yükü gibi sorumlulukları işin uzmanlarına bırakırlarsa başarılı olabileceklerini düşünüyorum.  Depolama, bilgi işlem, IoT ile bağlantı... bunlar bizim uzmanlık konularımız. Pandemi birçok şeyi uzaktan da yapabilmenin ve bulutta birlikte çalışabilmenin ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Bu nedenle buluta bağlanmak size de değer katıyor. Müşteriler artık bulutta olmanın önemini giderek daha fazla fark ediyorlar. Faaliyet gösterdiğiniz her noktada fiziksel olarak bir mühendisiniz olmayabilir, artık uzmanlık dünyanın dört bir yanına dağılmış durumda ve insanlar evden çalışıyor. Örneğin bir fabrikanız varsa, burada dijital ikiz, özel ve güvenli bağlantılar gibi teknolojilere ihtiyacınız var, çünkü bu sayede uzmanlarınız fiziksel olarak bir yerde bulunmasalar bile uzmanlıklarından faydalanabiliyorsunuz. Bunun sürekli göreceğimiz bir trend olduğunu düşünüyorum. 

Adam Selipsky’nin konuşmasını duydunuz, üretim verilerinin yüzde 90’ı hâlâ kilitli durumda. Bu verilerin açılmasının ne kadar kullanışlı olabileceğini hayal edin. Modellemeleri, verimi, en sorunlu alanları anlayabilir ve bunlar üzerinde çalışmaya başlayabilirsiniz.

Roborunner: Robotik teknolojilerinde yeni dönem

 Robotikle de ilgileniyorsunuz. Bu alandaki son yeniliklerden bahsedebilir misiniz?

 Pazartesi günü, RoboRunner adlı çok yenilikçi bir robotik özelliğini duyurduk. Bu, farklı robotik satıcılarının orkestrasyonunu yapan bir bulut BT yönetim yazılımı. Diyelim ki bir fabrikanız var ve paletleri veya başka bir şeyi taşımak için iki endüstriyel robot satın aldınız. Altı ay sonra, bu sefer farklı bir şirketten başka bir robot satın aldınız. Sonra başka bir şirketten de dördüncü bir robot satın aldınız. Bunu RoboRunner'a bağlıyorsunuz ve ondan sonra RoboRunner robotlarınız için bir nevi trafik ışığı haline geliyor, herhangi bir yerde birbirleriyle çarpışmalarını önlüyor. Bu kendi depolarımızda kullandığımıza benzer bir teknoloji. Aynı çalışma prensibini artık genel kullanıma açıyoruz. Ayrıca ölçeklenmenize de yardımcı oluyor. Çünkü ilk robotik şirketinin, sizin tüm robot ihtiyaçlarınızı karşılayacağından emin olmayabilirsiniz, başka robotlar için başka şirketlerle çalışmanız gerekebilir. Buradaki fikir, hepsinin aynı robotik platformunda, RoboRunner'da olmaları, böylece birbirlerine çarpmıyorlar. Bunu Pazartesi günü duyurduk. 

Bu haftaki konuşmamda Türkiye'den de bahsettim. Türkiye'deki CCI yani Coca Cola fabrikası, Greengrass ve SiteWise, yani benim de sorumlu olduğum iki IoT hizmetini kullanıyor. Böylece yılda yüzde 20 enerji tasarrufu ve yüzde 9 su tasarrufu sağlıyorlar. Sadece IoT hizmetleri kullanarak. Bu çok önemli. 

 "Hedefimiz sensör üreterek israfı önlemek"

Enerji hakkında da konuşabilir miyiz?

 IoT olarak enerji hakkında eğildiğimiz alan israfı önlemek için sensörler üretmek. Bu da aslında biraz önce verdiğim CCI kullanım örneğinin bir parçası. Çünkü IoT hizmetleri, su israfı sensörleri, kirlilik gibi alanlar için kullanılabiliyor. Bu sensörlere ihtiyaç duyan herhangi bir proje IoT Core’a bağlanabilir ve böylece veri toplamaya, uzaktan izlemeye ve analitik hizmetlerine sahip olabilir. Dijitalleşme süreçleri de temelde böyle başlıyor.

Enerji kıtlığı sorunları işinizi etkiliyor mu? IoT cihazları elbette enerji kullanıyor...

 Biz konuyu tam olarak böyle görmüyoruz ama mikroekonomi tabii ki herkesi etkiliyor. Buradaki odak noktamız müşterilerin bizden ne istediği. Hizmet sizin için her zaman müsait. Örneğin 1.000 tane sensöre ya da çipe sahip olmak isterseniz, bunu size sağlıyoruz. Milyonlarcasına sahip olmak isterseniz, bunu yine size sağlıyoruz. Sistemimiz yüz milyonlarca öğeyi geniş ölçekte işletebiliyor. Ama burada bir benzetme yapmak istiyorum, insanların bağlantıyı anlayabilmeleri için önemli. IoT, Nesnelerin İnternetidir, buradaki nesneler bağlantının dokusudur. Dolayısıyla IoT de dijitalleşmenin dokusudur. Ve siz bu dokuyu yaratıyorsunuz, bu çok önemli. Kapı kolu, ışıklar, klima, telefonum, kıyafetlerim, hatta evdeki yatağım bile örneğin kan basıncı ve benzeri verileri okuyabilir. Yani, nesneler dijitalleşmenin dokusunu oluşturuyor. Ve bunun bir sınırı da yok. Bu hizmetleri, faydalanmak isteyen herkes için bulutta kullanılabilir hale getiriyoruz. Dünya için, insanlık için, çevre için, güvenlik ve güvenilirlik için...

Dijital ikiz teknolojisi

Ayrıca bu hafta açıkladığımız birkaç şeyden bahsetmek istiyorum. Device Defender, Amazon Security Hub'a gelen özellik, bundan bahsettik. Ama aynı zamanda dijital ikiz ve dijital ikiz ile ne üzerinde çalıştığımız hakkında biraz daha konuşmak istiyorum. Bu çok önemli. İnsanlar için dijital ikiz, fiziksel dünyanın dijital dünyadaki bir kopyasıdır.

 Avatar gibi mi?

Evet, Avatar gibi. Bu aslında çok basit bir açıklama. Bununla yaptığımız şey ise şu. Matterport adında bir çözüm ortağımız var. Onlar her şeyi üç boyutlu olarak tarayıp buluta koyuyorlar. Böylece gerçek şeylerin dijital bir modelini çıkarıyoruz. Daha sonra bu modeli tüm bu sensörlere ve kameralara bağlıyoruz. Böylece fiziksel bir şeyin birebir dijital bir kopyasını elde ediyoruz. Bu kontrol noktası, alarm, kamera herhangi bir şey olabilir, onu hemen ekranda görebiliyorsunuz. Sadece bu kadar da değil, üzerine tıkladığınızda buradaki tüm veri geçmişini de görebiliyorsunuz. Diyelim ki bir kurabiye fabrikanız var, bir kaza oldu ve işçilerinizden birinin başına bir şey geldi, bacağı kırıldı vs. Siz bir süpervizör olarak buna neyin sebep olduğunu anlamak için geriye dönüp bakabilirsiniz, şu zaman şurada bir tahta yanlış yerdeydi, belki bu makineyi buradan uzaklaştırmalıyız diyebilirsiniz. Böylece olayların sebebini anlayıp bir daha oluşmalarını önleyebilirsiniz. Ya da su faturası yüksek geldiğinde, nerede bir su israfı olduğunu, bunun ne zaman başladığını ve belirli bir sebebi olup olmadığını görebilirsiniz. Böylece uzaktan bakım hizmetlerini ve güvenli sağlamayı kolaylaştırıyor ve hızlı harekete geçebilmenizi sağlıyor. Yani sadece veri toplamakla kalmıyor, bunu analiz de ediyor ve hızlı harekete geçmenize yardımcı oluyor.  

 Örneğin John Deere, biliyorsunuzdur, büyük traktörler üreten bir şirket. AWS IoT TwinMaker'ı kullanmaya karar verdiler. Belki Amerika'da ya da Avrupa'da, Hindistan'da mühendisleri var. Ancak dünya çapında 26 farklı üretim tesisine sahipler. Bazen bir değişikliği onaylamak için bir mühendise ihtiyacınız olur. Normalde, bir üretim noktasında, sorumlu olan kişi “Tamam, bunun değişmesi gerekiyor, yazın, resmini çekin, gönderin” dedikten sonra bunun onaylanması ve geri gelmesi belki iki haftayı bulur. Ben, bu döngünün tam olarak 40 saniye sürdüğü bir video gösterdim. Peki, bu nasıl oldu? Üç boyutlu modellemeyi biliyorsunuz, dijital ikiz. Kalite mühendisinin bir şeyi onaylaması gerektiğinde bu dijital ikize gidiyor, istasyon personelini arıyor, bana değişimi kamerada gösterebilir misiniz diyor, ki bu da Amazon Chime, bakıyor ve onaylıyor. 40 saniyelik bir süreç. Bunların her gün kaç kere ve her gün kaç fabrikada yaşandığını hayal edin. Herkes için hayatı ne kadar kolaylaştırıyor. Böylece üreticinin her noktaya bir mühendis koyması da gerekmiyor. Mesela Türkiye’de yeni, güzel bir elektrikli arabanız var, TOGG. Bunun servis istasyonu tabii ki var ama diyelim mühendisiniz tatilde ve hizmet vermeniz gerekiyor. Arabanın tamamen aynı kuruluma sahip dijital ikizine bakıp, “Tamam, bunu böyle yapın” diyor ve işiniz bitiyor. İşte IoT’nin kattığı değer bu.