05 Aralık 2025, Cuma
Haber Giriş: 03.12.2025 13:30 | Son Güncelleme: 03.12.2025 13:36

HIV tedavisinde ezber bozan vaka: Kök hücre nakli hastalığa çözüm olabilir mi?

Bilim dünyasını şaşırtan yeni bir vakada, HIV-dirençli olmayan kök hücreleri alan bir erkek hasta HIV’den tamamen arındı
HIV tedavisinde ezber bozan vaka: Kök hücre nakli hastalığa çözüm olabilir mi?
A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

Kan kanseri tedavisi için yapılan kök hücre nakli sonrası HIV’den tamamen kurtulan yedinci kişi kayıtlara geçti. Önemli bir ayrıntı ise, bu yedinci kişinin aynı zamanda virüse dirençli kök hücre almayan ikinci vaka olması. Bu durum, HIV tedavisinde yalnızca HIV-dirençli hücrelere bağlı bir iyileşme modelinin şart olmayabileceğini gösteriyor.

New Scientist'e konuşan Berlin Hür Üniversitesi’nden Christian Gaebler “Dirençli hücreler olmadan da bir iyileşmenin mümkün olduğunu görmek, HIV’i tedavi etmek için daha fazla seçeneğimiz olduğu anlamına geliyor" dedi. 

Bugüne kadar HIV’den kurtulan beş kişi, CCR5 adlı bir proteini kodlayan genin her iki kopyasında da mutasyon taşıyan donörlerden kök hücre aldı. HIV’in bağışıklık hücrelerine girmesi bu protein üzerinden gerçekleştiği için bilim insanları, CCR5’in tamamen yok olduğu bu genetik durumun iyileşme için kritik olduğunu düşünüyordu. “Uzun süre, HIV’e dirençli kök hücrelerin zorunlu olduğu inancı hakimdi,” diye ekliyor Gaebler.

Ancak geçen yıl “Cenevre hastası” olarak bilinen altıncı vaka, CCR5 mutasyonu olmayan donör hücreleriyle nakil aldıktan iki yıl sonra HIV’den arındığını gösterdi. Bu da CCR5’in her şeyi açıklamadığını düşündürdü – yine de iki yılın gerçek bir iyileşmeyi kanıtlamak için yeterli olmadığını düşünen araştırmacılar da vardı.

Son vaka bu kanıyı güçlendirdi.

Ekim 2015’te lösemi tedavisi kapsamında kök hücre nakli yapılan ve o dönem 51 yaşında olan HIV pozitif bir erkek hasta, kemoterapi ile bağışıklık hücrelerinin büyük kısmı yok edildikten sonra donör kök hücreleri aldı. İdeal durumda HIV-dirençli hücreler kullanılacaktı ancak bulunamadığı için hastaya CCR5 geninin biri normal, biri mutasyonlu kopyaya sahip hücreler nakledildi. Hasta o sırada standart antiretroviral tedavi (ART) almaya devam ediyordu.

Nakilden yaklaşık üç yıl sonra hasta ART’yi bırakmaya karar verdi. “Transplantın işe yaradığına dair güçlü bir inancı vardı; kanseri remisyondaydı ve yeterince zaman geçtiğini düşünüyordu,” diyor Gaebler.

Tedaviyi bıraktıktan hemen sonra yapılan testlerde virüse dair hiçbir iz bulunmadı. Hasta yedi yıl üç aydır HIV’siz yaşıyor ve bu süre iyileşme olarak kabul edilecek kadar uzun. Bu, HIV’den kurtulan yedi kişi içinde ikinci en uzun süreli vakayı temsil ediyor; en uzun süre yaklaşık 12 yıl.

“On yıl önce kanserden ölme ihtimali çok yüksekti. Şimdi hem ölümcül bir teşhisi, hem kalıcı bir viral enfeksiyonu yendi; ilaç kullanmıyor ve tamamen sağlıklı,” diyor Gaebler.

Cambridge Üniversitesi’nden ve çalışmada yer almayan Ravindra Gupta da bulguların HIV tedavisi hakkındaki varsayımları sarstığını söylüyor: “CCR5’i olmayan donörlerden nakil gerektiğini düşünüyorduk – görülüyor ki gerekmiyormuş.”

Bilim insanları, iyileşmenin genellikle kemoterapi sonrası hastada kalan virüsün yeni donör hücrelerini enfekte edememesine bağlı olduğunu düşünüyordu. Yani “konak hücre havuzunun” tükenmesiyle virüsün çoğalacak bir ortam bulamaması.

Yeni vaka ise başka bir olasılığı güçlendiriyor: Bağışıklık uyumsuzluğu sayesinde donör hücreleri hastanın kalan özgün bağışıklık hücrelerini hızla yok ederse, bu süreç CCR5 mutasyonu olmasa bile virüsün yayılmasını engelleyip iyileşmeyi mümkün kılabilir. Bu uyumsuzluk, iki hücre grubunun yüzey proteinlerindeki farklılıklardan kaynaklanıyor.

Bulgular, iki CCR5 mutasyonu taşımayan daha geniş bir kök hücre bağışı havuzunun da HIV’i potansiyel olarak tedavi edebileceğini gösteriyor. Ancak bu yöntemin çalışması için hastanın ve donörün genetik özellikleri gibi birçok faktörün doğru şekilde örtüşmesi gerekiyor. Ayrıca bu vakadaki hastanın CCR5 geninin bir mutasyonlu kopyasını taşıması, bağışıklık hücrelerinin vücutta yayılımını etkileyerek iyileşmeyi kolaylaştırmış olabilir.

Gaebler yine de, HIV ve kan kanseri olan hastalarda mümkünse HIV-dirençli kök hücrelerin tercih edilmesi gerektiğini vurguluyor. HIV pozitif fakat kanser olmayan kişiler için ise kök hücre nakli son derece riskli olduğu için uygun bir tedavi seçeneği değil. Çoğu kişi için ART tedavisi virüsün yayılmasını durdurmak ve uzun bir yaşam sürmek için çok daha güvenli. Ayrıca yeni ilaçlardan lenakapavir, yılda yalnızca iki enjeksiyonla neredeyse tam koruma sağlıyor.

Bunun yanında araştırmacılar, bağışıklık hücrelerini genetik olarak düzenleyerek HIV’i tamamen ortadan kaldırmaya ve aşılarla enfeksiyonu önlemeye yönelik çalışmalarını sürdürüyor.

Kaynak: Gazete Oksijen