Paris, Londra, Lahey, Potsdam gibi şehirlerdeki müzelerde yer alan sanat eserlerine yaptıkları saldırılarla basında geniş yer bulan çevreci örgütler, amaçlarının, iklim değişikliğine dikkati daha fazla çekerek daha çok kişiyi çevrenin korunması için harekete geçirmek olduğunu belirtiyor. Extinction Rebellion (Yokoluş İsyanı) adlı çevreci grubun Hollanda'daki sözcüsü Chris Julien, müzelerdeki sanat eserlerinin hedef alınmasına yönelik açıklamalarda bulundu.
Daha önce yolları kapama, petrol firmalarının işletmelerini durdurma, kapılarını kapatma gibi farklı yöntemler denediklerini belirten Julien, iklim problemlerine daha fazla dikkati çekmek için sanat eserlerini hedef aldıklarını söyledi. Julien, eylemlerinin basında geniş yer bulmasından duyduğu memnuniyeti dile getirerek, "Amacımız, sanatın insanları ve toplumu harekete geçirme gücünü kullanarak dikkatleri iklim krizine çekmek. Basında yer alan haberlerin sayısındaki artışa bakınca amacımıza ulaşıyoruz." ifadelerini kullandı.
Covid-19 sonrası insanlarda azalan çevre duyarlılığını yeniden yükseltmek istediklerine işaret eden Julien, şu ifadeleri kullandı, "Tablolara yönelik eylemlerin daha fazla dikkati çektiğini gören aktivistler, bunu model alarak dünyanın farklı kentlerindeki müzelerde aynı şeyi deniyor. Değeri milyon dolarları aşan tabloların zarar gördüğünü ve tahrip edildiğini görenlerin duygularını harekete geçirerek onlara şu soruyu sordurmaya çalışıyoruz, paha biçilemez değerde olan dünyanın gözlerinizin önünde yok oluşunu görmek size nasıl hissettiriyor?" Julien, her insanın belli seviyede kültür ve sanata karşı duyarlılığı bulunduğunu kaydederek, "Bilim insanlarının ve çevreci aktivistlerin yapmak istediği, sanatın yaygınlığı ve duyguları harekete geçiren gücünü kullanmak" dedi.
"Resimlerin zarar görmeyeceğini biliyorduk"
Yaklaşık 14 farklı müzede ünlü ressamların tablolarına yemek soslarıyla saldırıldığını söyleyen Julien, "Bu tablolar, genelde önlerindeki koruyucu camlarla birlikte dışarıdan gelecek zararlara karşı çok iyi muhafaza ediliyor. Yapılan eylemlerle resimlerin zarar görmeyeceğini biliyorduk. Zaten çoğu olayda da resimlere bir zarar gelmedi" diye konuştu. Bu tür saldırılara bazı kişilerin tepki gösterdiğine dikkati çeken Julien, sanatın amaçlarından birisinin de insanları kötülüğe karşı isyan ettirmek ve harekete geçirmek olduğunun altını çizdi.
Julien, "Bu yöntemle yapılan eylemlerin daha fazla kişiye ulaştığını ve bunların çoğunun bize karşı çıkmadığını görüyorum. İklim değişikliğine karşı insanları harekete geçirebilmek için daha iyi bir yol bilen varsa, onların yöntemlerini de denemek isteriz" ifadesini kullandı.
Gençleri daha yakından ilgilendiriyor
Extinction Rebellion, Greenpeace, Just Stop Oil (Sadece Petrolü Durdurun), Letzte Generation (Son Kuşak) gibi çevreci grupların çoğunlukla 20'li yaşlardaki gençlerden oluşması, çoğu eylemde bu kişilerin polis şiddeti ve soruşturmasıyla karşılaşmasıyla ilgili Julien, "Herkes kendi tercihini yapmakta özgür. Bu durumu problem etmiyoruz" değerlendirmesinde bulundu. Julien, iklim değişikliğinin yansımalarını genç kuşağın daha çok yaşayacağını anlatarak, "20'li yaşlardaki bir gencin, yaşlı birisine göre çevreye daha fazla duyarlı olması normal. Onları daha yakından ilgilendiren bir problem" dedi. Üye ve gönüllülerine hukuki bilgilendirme ve yardım sağladıklarını da vurgulayan Julien, "Daha kalabalık eylemlerde, polisin yakalama ve gözaltı şansı azalıyor ama bunun abartıldığı durumlarda da insanlar rahatsız olabiliyor" diye konuştu.
"Schiphol Havalimanı, Paris iklim hedeflerine ulaşmakta gecikiyor"
Greenpeace Hollanda sözcüsü Dewi Zloch, Amsterdam Schiphol Havalimanı'ndaki özel jet pistinde yaptıkları gösteride 300 aktivistin gözaltına alınmasıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Zloch, "Küçük bir elit azınlık, milyonlarca insanın ürettiği karbon ayak izini üretiyor" dedi. Paris İklim Anlaşması hedefleri kapsamında uçuş sayısının azaltılması ve küresel ısınmanın 1,5 derece düşürülmesi için daha az fosil yakıt kullanılması gerektiğine dikkati çeken Zloch, "Schiphol Havalimanı, Paris iklim hedeflerine ulaşmakta gecikiyor." değerlendirmesinde bulundu. Zloch, havalimanlarının uçuş sayılarını azaltmak yerine artırdığına işaret ederek, "Schiphol Havalimanı, Covid-19 salgını öncesinde bir yılda yapılan uçuş sayısını son 9 ayda yakaladı" ifadesini kullandı. Yaklaşık 500 aktivistle Schiphol özel jet pistine girdiklerini ve pistte yere yatarak gösteri düzenlediklerini anlatan Zloch, "Eylemde 300 kişi gözaltına alındı ve hepsi aynı gün serbest kaldı." dedi.
"İklim krizi, dünyadaki adaletsizliği artırıyor"
Zloch, iklim krizinin, dünyadaki adaletsizliği artırdığını ve kolonyalizmin bir yansıması olduğunu belirterek, özel jetlerin kullanımı için "Zengin azınlık, tüm insanlığı ilgilendiren bir hasar meydana getiriyor." görüşünü dile getirdi. "Bir iş insanının özel jetiyle bir yılda ürettiği karbon ayak izi, yüz binlerce kişinin bir yılda ürettiği karbon ayak izine denk geliyor" diyen Zloch, havalimanlarının iklim hedeflerini yeterince dikkate almadığını ve yavaş kaldığını düşündüklerini, bunun da adil olmadığını vurguladı. Hava yoluyla daha az seyahat edilmesi için farkındalık oluşturmak istediklerine işaret eden Zloch, amaçlarının, iklim hedeflerine ulaşmadaki yavaşlığı azaltmak ve insanları düşünmekle yetinmeyip harekete geçen bireyler haline getirmek olduğunu söyledi. Zloch, dünyanın birçok noktasındaki çevreci eylemlerin, iklim krizinin aciliyetini ve tehlikenin ciddiyetini anlatmayı amaçladığını kaydetti.
Kaynak: AA