23 Aralık 2024, Pazartesi Gazete Oksijen
Haber Giriş: 02.11.2024 10:48 | Son Güncelleme: 02.11.2024 15:46

Aşırı sağcı lider Alice Weidel'in karanlık aile geçmişi ortaya çıktı: Dedesi Hitler tarafından atanmış bir Nazi yargıcıydı

Almanya'nın aşırı sağcı partisi AfD'nin eş başkanı Alice Weidel, ülkesinin geçmişi hakkında konuşmayı seviyor. Ancak kendi ailesinin geçmişi hakkında daha az konuşuyor. Politico, Wiedel'in dedesinin Hitler tarafından atanmış bir Nazi yargıcı olduğunu yazdı
Aşırı sağcı lider Alice Weidel'in karanlık aile geçmişi ortaya çıktı: Dedesi Hitler tarafından atanmış bir Nazi yargıcıydı

Aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin eş başkanı olan Alice Weidel, ülkesini Nazi dönemi vahşeti nedeniyle partisinin “utanç kültü” olarak adlandırdığı durumdan kurtulmaya çağırdı. Ancak, Almanya'nın ileriye bakması için yaptığı çağrılara rağmen, kendi ailesinin geçmişi gölgede kaldı. Welt am Sonntag'ın Alman ve Polonya arşivlerindeki kapsamlı belgelere dayanarak yaptığı bir araştırma, Weidel'in büyükbabası Hans Weidel'in doğrudan Adolf Hitler tarafından atanan ve Üçüncü Reich karşıtlarını cezalandırmaktan sorumlu önde gelen bir Nazi yargıcı olduğunu ortaya koyuyor.

Weidel'lerin geçmişi, Nazi geçmişinin neredeyse her aileye dokunduğu bir ülkede şaşılacak bir durum olmasa da ortay çıkarılan bu gerçekler, AfD'nin Almanya'nın önceki nesillerin eylemlerini telafi etme çabalarına ilişkin pozisyonları göz önüne alındığında önemli bir durum haline geliyor. Zira 2018 yılında partinin eş lideri Alexander Gauland, Nazi dönemini bin yıllık şanlı tarih içinde “sadece bir kuş pisliği” olarak küçümseyerek ülkeyi şoke etti. Bir önceki yıl ise partinin en uç figürlerinden biri olan Björn Höcke, bir Holokost anıtını “utanç anıtı” olarak nitelendirmiş ve ülkenin anma konusundaki yaklaşımının tersine çevrilmesi çağrısında bulunmuştu.

Açık radikalizmine ve yetkililerin aşırılık yanlısı bir örgüt olduğu yönündeki uyarılarına rağmen AfD'nin popülaritesi arttı. Eylül ayında, ilk bölgesel seçim zaferini elde ederek İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana aşırı sağ için en önemli seçim galibiyetini elde etti. Şimdi ise AfD, baş adayı Alice Weidel ile yaklaşan federal seçimlerde milliyetçi gündemini öne çıkarmaya hazırlanıyor.

Bilgisi olduğunu reddetti

Weidel aile geçmişi hakkında konuşmaya tamamen karşı değil. Eskiden Silezya, şimdi ise Polonya olan bölgeden nasıl sürüldüklerini anlatmış, ancak dedesinin Nazi rejimindeki önemli rolü konusunda sessiz kalmıştı. Weidel bir sözcü aracılığıyla dedesinin Nazi geçmişi hakkında bilgisi olmadığını söyledi. Sözcü, “Aile içi geçimsizlik nedeniyle 1985 yılında ölen büyükbabayla hiçbir temas olmadı ve aile içinde de konuşulmadı” dedi.

Wiedel'in dedesi Hans öldüğünde Weidel altı yaşındaydı. Kendisi de bir Nazi partisi üyesi olan büyükannesi ise iki yıl sonra vefat etti. Hans, Temmuz 1941'de Varşova komutanlık ofisinde askeri yargıç olduğunda yaklaşık 40 yaşındaydı. Hitler'in askeri rejimini uygulamak için atanan 3 bin Wehrmacht yargıcından biriydi. Belgeler, üstlerinin onu “işini büyük bir ilgi ve anlayışla yürüttüğü” için övdüğünü gösteriyor. Tarihçi Claudia Bade'nin bulgularına göre, Wehrmacht'ın başkomutanı olarak hüküm süren Hitler yönetimindeki askeri mahkemeler tahmini olarak 50.000 ölüm cezası vermiş ve bunların 20.000'den fazlası infaz edilmişti; Bade bu rekorun “sivil Nazi mahkemelerinin rekorunu çok aştığını” yazmıştı. Üç yıl sonra Hans Weidel Genel Kurmay Yargıcı olarak atandı. 12 Ekim 1944 tarihli resmi atama belgesinde Adolf Hitler'in imzası vardı.

Hans Weidel, Nazi sistemindeki hızlı yükselişinden önce Münih ve Breslau'da hukuk eğitimi almıştı. Hitler'in iktidara gelmesinden önce katıldığı Nazi Partisi'ne 1932'den beri üyeydi ve 1933'ten itibaren Waffen-SS'de hukuk danışmanı olarak görev yapıyordu. Alman arşivlerinde korunan bir belgede “Eylül 1930 seçimlerinden önce bile Nasyonal Sosyalistlere oy verdim ve hareketin seçim propagandasında aktif olarak çalıştım” diye yazmıştı. Hans Weidel daha sonra araştırmacılara Nazilerin Yahudilere yönelik muamelesi hakkında hiçbir bilgisi olmadığını söyleyecekti. Küçük bir kasabada yaşıyordu. Hans araştırmacılara “Orada gazetelerde ya da radyoda olanlardan başka bir şey duymadım. Ancak SS'lerin işlediği suçlar hakkında hiçbir şey duymadığımı vurgulamalıyım” dedi.

Diktatörlük sonrası soruşturma

Almanya'nın yenilgisinden ve işgal altındaki dört bölgeye ayrılmasından sonra, galip güçler ülkeyi Nazilerden temizlemeye başladı. Diktatörlüğün destekçileri yeni devlette önemli mevkilere getirilmeyecekti. Bu amaçla, müttefik güçlerin askeri hükümetleri tarafından mahkemeler kuruldu. Savaştan sonra ailesiyle birlikte Doğu Vestfalya'ya taşınan Hans Weidel, diktatörlük sırasındaki rolleri nedeniyle üç soruşturmaya maruz kaldı. Kasım 1948'de, İngiliz işgali altındaki bölgenin bir parçası olan Bielefeld'deki bir mahkeme, “suç örgütü üyeliği” suçlamasıyla kendisine karşı bir dava açtı. Ancak federal arşivlerdeki soruşturma dosyasına göre, savcıların delil yetersizliğini gerekçe göstermesiyle dava bir ay içinde kapatıldı. Bu karar, tam bir beraat olmasa da, onu barodan ihraç edilmekten kurtardı. Batıdaki Gütersloh kentinde bir hukuk bürosu açmaya devam etti, burada yerinden edilmiş kişiler derneğinde aktif oldu ve Yukarı Silezya'da kaybettiği mülkü için tazminat aradı. Yirmi yıl sonra, Nazi geçmişi onu tekrar yakaladı. 1970'lerin sonunda Kuzey Ren-Vestfalya ve Hamburg polisi savaş zamanındaki rolüne ilişkin soruşturmaları yeniden başlattı. Belge talepleri o zamanlar komünist yönetim altında olan Doğu Almanya'ya gönderildi. Ancak her iki kovuşturma girişimi de başarısızlıkla sonuçlandı. Federal Cumhuriyet'te, keyfi ölüm cezaları veren tek bir askeri yargıç bile adalet önüne çıkarılmadı.

Bu ifşaatların, gelecek yıl yapılacak seçimlerde partisine liderlik etmeye hazırlanan Alice Weidel'in itibarına zarar vermesi beklenmiyor. Ancak AfD Nazi sempatisi suçlamalarından kurtulmaya çalışırken, Wiedel'in dedesinin rejimdeki önemli rolüyle yüzleşmeyi nasıl seçtiği, seçmenlerin partinin geçmişinin ötesine geçme konusundaki kararlılığını nasıl gördüğünü etkileyebilir.