Yeni bir büyük güç rekabeti çağı dünya ekonomisinin haritasını yeniden çiziyor ve iş dünyasının yöneticilerini giderek artan küresel dönüm noktasının etrafında durmaya zorluyor. Avrupa'da sıcak, ABD ve Çin arasında ise soğuk savaş tırmanırken dünyanın geri kalanı taraf seçme baskısı altında. Siyasi liderler, doğal gazdan çiplere kadar hayati öneme sahip mal eksikliklerini önlemek için mücadele ederken yeni ekonomik stratejiler kullanıyor. Bu hafta Davos'ta bir araya gelecek olan ticaret devleri için tüm bunlar, büyük şirketlerin dünyayı düz hale getirmeyi başardığını düşündüğüne ve giderek daha yakın küresel ilişkilerden uzaklaştığına işaret ediyor. Bu yıl ise daha sarsıntılı bir yolculuk söz konusu olacak.
Dünya Ekonomik Forumu'ndaki tartışmalar, ortaya çıkan bu jeo-ekonomik riskler etrafında dönecek. Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinden bu yana dünya çapında enerji güvenliğine odaklanılması ya da ABD'nin Çin'i en son teknolojiden mahrum bırakma çabası gibi konular üzerinde yoğunlaşılıyor. Diğer konulardan biri ise coğrafi, özellikle de Tayvan'daki çatışma tehdidi var.
Davos'a gitmeden önce danışmanlık şirketi Bain & Co. Makro Trendler Grubu'nun New York merkezli genel müdürü Karen Harris, "Finansal kırılganlık içeren bölünmüş bir dünyada yaşıyoruz, bu nedenle herkesin aklında açıkça olan bir şey var. O da kutuplu bir dünyada nereye ve nasıl yatırım yapılacağı" ifadelerini kullandı. İşte giderek daha da gerginleşen ekonomik devletçilik dünyasında bu yılın muhtemel odak noktalarından bazılarına genel bir bakış.
1-Silah haline gelen enerji
Enerji, ABD ve müttefiklerini Rusya ile karşı karşıya getiren ekonomik savaşın merkezinde yer alıyor. Her iki taraf da bunu silah haline getirmeye çalışıyor ve 2023'te daha fazla kargaşa yaratma potansiyeli var. Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya'nın ABD ve G7 müttefiklerinin dayatmaya çalıştığı fiyat sınırlamalarına katılan hiçbir ülkeye petrol satmayacağını söylüyor. Şimdilik bu, varil başına 60 dolarlık bir sınır anlamına geliyor. G7 kuralları Rusya'nın ham petrol ihracatını bu eşiğin çok altına çekmesini sağladı. Bu Putin'in savaşı finanse etme kabiliyetini potansiyel olarak azalttı.
Rusya'nın hala başta Hindistan, Çin ve Türkiye olmak üzere alıcıları var. Ayrıca arzı tamamen durdurma seçeneğine de sahip ki bu da petrol piyasalarında hasara yol açarak geçen yıl yaşanan ve enflasyonu her yerde yükselten ham petrol fiyat artışının tekrarlanması tehdidini doğurur. Rus doğal gaz boru hatlarının kapatılması da küresel arzda büyük bir boşluk yarattı.
2-Çip savaşları
Elektrikli arabalardan balistik füzelere ve yeni yapay zeka teknolojilerine kadar her şeyin önemli bileşenleri olan çipler, küresel ekonominin en önemli savaş alanlarından biri olarak ortaya çıkıyor. Geçen yıl boyunca Biden yönetimi, Çin'in en gelişmiş çipleri satın almasını ya da üretmesini engellemek için ihracat kontrolleri de dahil olmak üzere çeşitli yollar denedi. Ayrıca üretim kabiliyetlerini ülkeye geri getirmek amacıyla yerli çip endüstrisi için 52 milyar dolarlık bir sübvansiyon programı başlattı.
ABD, güç kısıtlamalarının Çin'in askeri yeteneklerini hedeflediğini söylerken Pekin, bunların Çin'in ekonomik ilerlemesini durdurmaya yönelik daha geniş bir çabanın parçası olduğunu söylüyor. Durum ne olursa olsun, kısıtlamaların işe yaraması için Amerikalı müttefiklerin de aynı fikirde olması geriyor. En gelişmiş çip firmalarından bazılarına ev sahipliği yapan Hollanda ve Japonya şimdiden anlaşmaya vardı. Uyumun bir bedeli olacak, zira çip ya da bunları üretmek için makine üreten firmalar geniş Çin pazarını kaybedebilir. Bu arada Pekin kendi yarı iletken endüstrisine para akıtıyor ve kısıtlamaların sıkılaştırılması halinde misilleme yapmaya çalışabilir.
3-Tayvan cephesinde savaş
ABD'li ve Avrupalı liderler yeni soğuk savaşta kızışabilecek bir sonraki cephenin Tayvan olmasından korkuyor. Çin, Pekin'deki devrik milliyetçi hükümetin komünist devrimden sonra Tayvan'a kaçmasından bu yana Tayvan'ın kendisine ait olduğunu iddia ediyor. Pentagon geçen günlerde yakın bir saldırı işareti görmediğini söyledi. Ancak Temsilciler Meclisi eski Başkanı Nancy Pelosi'nin ağustos ayında adayı ziyaret ederek Pekin'in öfkeli tepkisini tetiklemesinden bu yana saldırgan davranışların, askeri tatbikatların ve müdahaleci eylemlerin artmasını bekleniyor. Bu muhtemel çatışmanın bir de ekonomik boyutu var. Dünyanın en büyük çip üreticisi TSMC'ye ev sahipliği yapan Tayvan, her türlü küresel tedarik zinciri için kritik öneme sahip. Çin ablukası gibi savaşa varmayan bir gerginlik bile devasa bir domino etkisi yaratabilir.
Uluslararası Finans Enstitüsü'nün CEO'su Tim Adams, Çin'in Tayvan'a karşı bir hamlesi ve Batı'nın buna vereceği muhtemel yanıtın herkesin planladığı bir olasılık olduğunu söyledi. Adams "Her bir firma bu yaptırımların nasıl olacağını ve kimin ABD'nin müttefiki olacağını hesaplıyor" dedi.
4-Friendshoring ve sübvansiyonlar
Hükümetler ekonomilerini bir devlet aracı olarak kullanma konusunda giderek daha istekli hale geliyorlar. Saldırıda bu, rakiplerin mallara veya pazarlara erişimini engellemek anlamına gelebilir. Savunmada ise stratejik tedarik konusunda sadece müttefiklere güvenilebileceği anlamına geliyor. Ancak dostlar birbirlerine düşebilir. Bu nedenle ülkeler yerli üreticilerine yönelik sübvansiyonları arttırıyor. Bu da serbest ticaret anlayışından uzaklaşarak sürtüşmeleri ortaya çıkarıyor.
Friendshoring, tedarik zinciri ağlarını müttefikler ve dost ülkeler arasında sınırlanmasını ifade eder.
Biden yönetimi, yurtiçindeki çip üreticilerini desteklemek için 50 milyar dolardan fazla harcama yapıyor ve ayrıca iklim değişikliğiyle mücadele için 437 milyar dolarlık bir planın parçası olarak elektrikli araç endüstrisini destekliyor. Avrupa, müttefikini şirketleri ABD'ye taşınmaya teşvik eden haksız ticaret uygulamalarıyla suçlayarak öfkeli bir tepki gösterdi ve kendi mali desteklerini devreye sokabileceğini söyledi.
5-Doların hükümranlığı
ABD'nin para birimini dış politika hedeflerini ilerletmek için bir araca dönüştürdüğünü gören ülkeler, dolar dışında daha fazla iş yapmanın yollarını arıyor. Biden yönetimi, parayı ülkenin yeni Taliban yöneticilerinin elinden uzak tutmak için Afganistan'ın merkez bankası rezervlerinin yaklaşık 7 milyar dolarını dondurdu. ABD ve Avrupa Birliği, yarım trilyon dolar değerindeki Rus rezervlerine yasal olarak el koymanın ve bunları Ukrayna'yı yeniden inşa etmek için kullanmanın yollarını arıyor.
Doların dünyanın rezerv varlığı olmaktan çıkması, eğer bu durum gerçekleşirse uzun yıllar alır. Doların güvenli liman statüsü, geçen yıl Ukrayna savaşının çalkantılı ilk aylarında yükseldiğinde açıkça görüldü. Dolar, merkez bankacılığından emtia ticaretine kadar her alana yerleşmiş durumda ve net bir alternatifi de yok. Yine de Çin, Rusya ve İran gibi ülkelerin yanı sıra Washington ile daha dostane ilişkileri olan Hindistan ve Körfez enerji devleri arasında dolardan kaçınan ticari bağlantılar kurmanın yollarını arıyor. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in geçen ay Suudi Arabistan'a yaptığı ve Çin'in para birimiyle fiyatlandırılan enerji anlaşmalarından bahsedilen ziyareti, gelecekteki olayların başlangıcı olabilir.
ABD ve müttefikleri için risk iki yönlüdür. Etkili olabilmek için dolar hakimiyetine dayanan yaptırım silahları gücünü bir miktar kaybedebilir. Ayrıca Batılı olmayan ekonomiler arasındaki ticaret anlaşmaları önemli malları piyasa dışına iterek diğer alıcılar için fiyatları yükselteceğinden daha yüksek enflasyonla karşı karşıya kalabilirler. Singapur'un eski dışişleri bakanı George Yeo geçen hafta bir konferansta "ABD doları hepimizin üzerinde bir baskı unsuru. Eğer uluslararası finans sistemini silahlandırırsanız, onun yerine geçecek alternatifler çoğalacaktır" ifadelerini kullandı.