1998’de Hindistan’ın nükleer denemesinin ardından Pakistan Başbakanı Navaz Şerif, Suudi Arabistan’ın desteğini aramıştı. Kısa süre sonra Pakistan’ın yaptığı karşı test, Batı’nın ağır yaptırımlarını getirdi ancak Riyad, günde 50 bin varil petrolü ücretsiz sağlayarak İslamabad’ın bir nebze nefes almasını sağladı.
Aradan geçen yıllarda Pakistan, Suudi Arabistan’ın hem finansal desteğini hem de stratejik korumasını aldı. Bugün ise roller değişti: Pakistan, nükleer gücüyle Riyad’ın yanında yeni bir savunma paktına imza attı.
Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif ve Genelkurmay Başkanı Asım Munir bu hafta Riyad’a giderek, Suudi Arabistan’la savunma anlaşması açıkladı. Orta Doğu’da İsrail’in artan saldırıları, İran’ın kırılganlığı ve ABD’nin öngörülemez politikaları içinde yapılan anlaşma, bölgesel dengelere yeni bir mesaj olarak okundu.
Brookings Enstitüsü’nden Joshua White, “Bu belirli bir olaya cevap değil, bölgedeki jeopolitik depremlere verilen stratejik bir yanıt” değerlendirmesini yaptı.
Tarihsel bağlar: Petrodolarlar ve nükleer yolculuk
Pakistan’ın nükleer programı 1970’lerden itibaren Suudi petrodolarlarıyla dolaylı biçimde beslendi. 1980’lerde “Pakistan’ın atom bombası babası” Abdül Kadir Han’ın Batı’dan kaçırdığı teknolojiyle program hız kazandı. Riyad’ın sağladığı ekonomik destek, Batı yaptırımlarına rağmen programın ilerlemesine imkân verdi.
Financial Times'ın haberine göre, İslamabad, Suudi Kral Faysal’ın adını bir kente vererek şükranını göstermekle kalmadı, özelde daha derin askeri iş birliği beklentisi doğdu.
Ortak askeri deneyim
Tarihten bugüne Pakistan askerleri Suudi topraklarını korudu, Riyad’ın genç ordusuna eğitim verdi. Hatta eski Pakistan Genelkurmay Başkanı bugün Riyad merkezli terörle mücadele koalisyonunun başında.
Suudi Arabistan uzun süredir Pakistan’dan nükleer teknoloji paylaşımı talep ediyor. Ancak İslamabad, bugüne dek bu taleplere temkinli yaklaştı.
Uzmanlara göre, anlaşma Suudi Arabistan’a eğitim, askeri tecrübe ve sembolik olarak nükleer güce sahip bir Müslüman ülkenin desteğini sağlıyor. Pakistan içinse riskler barındırıyor.
ABD ve İsrail’in, Pakistan’ın nükleer programına dair endişeleri uzun süredir devam ediyor. Bu pakt, Washington’un şüphelerini artırabilir ve Hindistan’ın İslamabad’ı daha da izole etme çabalarına zemin hazırlayabilir.
Hindistan ve İsrail’in tepkisi
Hindistan Dışişleri Bakanlığı gelişmeleri yakından takip ettiğini açıkladı. Uzmanlara göre, Yeni Delhi ilişkilerini İsrail’le daha da derinleştirebilir. İsrail tarafında da anlaşma dikkatle izleniyor. İsrailli yetkililer, “Pakistan bombayı Suudi Arabistan’a vermiyor. Ancak Riyad yüksek sesle şunu söylüyor: Başka dostlarımız da var” sözlerini kullandı.
ABD ile bozulan denge
Suudi Arabistan’ın ABD ile uzun süredir beklenen savunma anlaşması, Gazze savaşı nedeniyle askıya alınmıştı. Pakistan’la imzalanan pakt, Riyad’ın Washington’a da “tek seçenek değilsin” mesajı olarak görülüyor.
Analistlere göre, bu süreç Pakistan’ın Çin, İran, Suudi Arabistan ve ABD arasındaki hassas dengeyi bozabilir. Yanlış bir adım, balistik füze programına yeni yaptırımlar ve stratejik kayıplar doğurabilir.
Kaynak: Gazete Oksijen