Fransa Komünist Partisi (PCF) Genel Sekreteri Fabien Roussel, Europe 1 radyosuna yaptığı açıklamada, "İçişleri Bakanı Gerald Darmanin’in olağanüstü hal kararının durumu sakinleştirmeye yönelik bir yol olmadığını" belirterek hükümete anayasal değişiklik kararını askıya alma çağrısı yaptı.
"Devlet tarafsız kalmalıdır.” diyen ve ada halkının kaderinin kendi ellerinde olması gerektiğini vurgulayan Roussel, "Yeni Kaledonya halkının istemesi halinde (bağımsızlık için) 4. referandumun da yapılması gerektiğini" ifade etti.
Roussel, ada halkının sömürge karşıtı çabalarını desteklediğinin de altını çizdi.
Aşırı sağcı Ulusal Birlik (RN) partili Sebastien Chenu, Yeni Kaledonya'da anayasal reform kararının zamanlamasını eleştirerek "hükümetin Yeni Kaledonya'daki çalışmalarının dağınık olduğu" değerlendirmesinde bulundu.
BFMTV'de yayımlanan BFM Politique programına konuk olan Chenu, Paris Olimpiyatları ve Avrupa Seçimleri sırasında böyle bir karar alınmasının yanlış olduğunu ifade etti. Eski Fransa Başbakanı Manuel Valls, "Grand Jury RTL-Le Figaro-M6-Paris Premiere" programında, "adadaki düzenin ve güvenin yeniden tesis edilmesi" çağrısı yaptı.
Valls, "Küresel bir anlaşmaya varılamazsa kaosa doğru gideceğiz." şeklinde konuştu. Ülkenin deniz aşırı topraklarından Yeni Kaledonya'daki anayasal reform kararına tepki Fransa'nın denizaşırı topraklarından Guadeloupe, La Reunion, Martinique ve Fransız Guyanası bölgelerinin başkanları, France Info'da yayımlanan ortak bildiride, Yeni Kaledonya'daki seçim organını değiştirmeyi amaçlayan anayasal reform kararının "derhal geri çekilmesi" çağrısında bulundu.
Guadeloupe, La Reunion, Martinique ve Fransız Guyanası bölgelerinin başkanlarının yanı sıra parlamento üyelerinin de aralarında bulunduğu yirmi kadar imzacı, "sadece siyasi yanıtın, şiddetin tırmanmasına son vereceğini ve iç savaşı önleyeceğini" vurgulayarak, "mevcut baskıcı tepkilerin şiddetti artırabileceğini ve beklenen sükunetin sağlanmasını tehlikeye atabileceği" uyarısında bulundu.
Yeni Kaledonya'da OHAL'e götüren süreç
Yeni Kaledonya'da bağımsızlık yanlıları, Fransız hükümetinin anayasal reform adı altında yaptığı ancak bağımsızlık yanlısı yerel halkın gücünü kırmaya neden olacak girişimlere karşı çıkıyor. Yeni Kaledonya'nın yerel halkı Kanaklar, 300 bin olan ada nüfusunun yaklaşık yüzde 40'ını oluşturuyor.
Fransız hükümeti anayasa değişikliği tasarısı ile adadaki 25 binden fazla Fransız'ın seçimlerde oy kullanmasının yolunu açmak istiyor. Adada 2018, 2020 ve 2021'de olmak üzere toplam 3 kez bağımsızlık için referandum yapılmış fakat bağımsızlık yanlıları yüzde 50'ye ulaşamamış ancak bu kritik eşiğe yaklaşan oranlar yakalamıştı.
Son 6 gündür yaşanan şiddet olaylarında yaklaşık 200 iş yeri ve 50'den fazla araç ateşe verilmiş, 100'e yakın güvenlik görevlisi yaralanmıştı. Şiddet olaylarında 6 kişi hayatını kaybetmişti.
Yeni Kaledonya'da artan şiddet olaylarının ardından olağanüstü hal (OHAL) ilan edilmişti.
Yerel halk azınlığa düştü
Kendi topraklarından yaklaşık 17 bin kilometre uzaklıkta bulunan adayı 1853'te kolonisi haline getiren Fransa, adadaki zengin nikel madenlerini çıkarmak için getirdiği madenciler ile ülkenin yerli halkının kendi topraklarında azınlık hale gelmesine neden oldu.
Fransız hükümeti 1984'te bölgesel işlere tam özerklik verirken, Kanak Sosyalist Ulusal Kurtuluş Cephesi Partisi seçimleri boykot etti ve bir ayaklanmayla başkent Noumea dışındaki bölgenin çoğunu geçici olarak ele geçirdi. 1998'de dönemin Fransa Başbakanı Lionel Jospin ile Yeni Kaledonya yönetimi arasında "Noumea anlaşması" sağlandı.
Fransa, güvenlik, savunma, adalet ve mali konular dışındaki alanları Yeni Kaledonya yönetimine bırakmayı kabul etti. Anlaşmaya göre, yalnızca adada 1998'den önce yaşamaya başlayan kişiler ve bu kişilerin çocuklarının oy kullanabilmesine karar verildi. Bu karar, adada yaşanan krizin önüne geçmek ve nüfusu azalmakta olan bölge yerlileri Kanaklar'ın seçimlerde etkisinin azalmasını önlemek amacıyla alındı.
Yeni Kaledonya'daki bağımsızlık referandumları
Fransa, 1980'lerde on yıl içerisinde bağımsızlık referandumu düzenlemeyi kabul etti ancak oylama sözü geçen zaman dilimi içerisinde düzenlenmedi, aksine yaklaşık 20 yıl daha ertelendi. Fransız yetkililer, bağımsızlığı reddetme olasılığı daha yüksek olduğu düşünülen adaya yeni gelen kişilerin oylamayı etkilememesi için seçmen kütüklerini de dondurmayı kabul etti. Fransa ayrıca, bir referandum yerine 3 kere referandum yapılmasını da onayladı.
Yıllardır ertelenen referandumların ilki 2018'de düzenlendi. Oylamada seçmenlere "Yeni Kaledonya'nın tamamen bağımsız bir ülke olmasını destekliyor musunuz?" sorusu soruldu. Oylama sonucunda bağımsızlık yanlılarının oranı yüzde 43, bağımsızlık karşıtlarının oranı ise yüzde 56 oldu. 2020'de düzenlenen ikinci referandumda ise bağımsızlık yanlılarının oranı yüzde 47'ye yükseldi.
Üçüncü ve son referandum ise Kovid-19 salgınının yaşandığı 2021'de yapıldı. Kanaklar yas gelenekleri nedeniyle siyasi faaliyetlerde bulunmak istememelerini gerekçe göstererek referandumu erteleme çağrısında bulundu. Ancak oylamanın devam etmesi Kanakların protestolarına yol açtı.
Seçmenlerin yüzde 96,49'unun bağımsızlığa "hayır" dediği referandumda, katılım oranı büyük bir düşüşle yüzde 43,90 olarak kayıtlara geçti. Bunun üzerine Kanaklar, 2021 referandumunun tekrar düzenlenmesi için Uluslararası Adalet Divanına temyiz başvurusunda bulundu. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un Temmuz 2023'te resmi ziyarette bulunduğu Yeni Kaledonya için Fransa Anayasasında 2024 başlarında uzlaşma temelli değişikliğe gideceklerini açıklaması da demokrasiye doğru bir adım olarak nitelendirildi.
Öte yandan, bölgede yaşayan Fransızların seçimlerde oy kullanmasının önünü açacak reformun Senato ve Fransız Ulusal Meclisinde kabul edilmesi yerli halkın bağımsızlık taleplerine gölge düşüren son adım oldu.
Pasifik ülkelerinden Kanak halkına destek
Pasifik Adaları Forumu Genel Sekreteri Henry Puna, olayın "talihsiz olmakla birlikte beklenen bir şey olduğunu" söylemişti. Cook Adaları Başbakanı Mark Brown, Kanak halkı için daha fazla bağımsızlığa ihtiyaç olduğunu belirterek, bu adalardaki insanlara daha fazla özerklik tanınması gerektiğini dile getirmişti.
Yeni Zelanda Dışişleri Bakanı Winston Peters da "barışçıl bir çözüm" çağrısında bulunarak, "Öncelik, tarafların diyalog ve sükunetin sağlanabilmesi için durumu yatıştırmaya yönelik adımlar atması olmalıdır." ifadelerini kullanmıştı.
İnsan hakları kuruluşların yerli halkın korunmasını istiyor
Uluslararası Af Örgütü de Fransa'nın Hint-Pasifik'teki özerk bölgesi Yeni Kaledonya'da şiddet olayları sürerken yerli halk Kanakların haklarının korunması çağrısında bulunmuştu. Uluslararası Af Örgütü Pasifik Araştırmacısı Kate Schuetze, Fransız yetkililerin bölgedeki olayları, "duraksayan dekolonizasyon süreci, ırksal eşitsizlik, yerli Kanak halkının uzun süredir barışçıl şekilde dile getirdiği kendi kaderini tayin etme hakkı talepleri" ışığında değerlendirmesi gerektiğini belirtmişti.
Fransa'nın sosyal medya platformu TikTok'un yasaklanacağını duyurmasına atıfta bulunan Schuetze, TikTok'u yasaklamanın arkasında geçerli bir neden olmadığı sürece yasağın "ifade özgürlüğünün ihlali anlamına gelebilecek açıkça orantısız önlem gibi göründüğünü" vurgulamıştı.
Avrupa'dan halen tepki yok
Yerel halkın bağımsızlık taleplerine ket vurulacağı endişesiyle Fransa'nın yaptığı yasa düzenlemelerine tepki göstermesi ve ardından yaşanan şiddet dalgası karşısında Avrupa hükümetleri sessiz kalmayı tercih ediyor. Çoğu Avrupa ülkesi, 1940'larda sömürgelerinde başlayan halk hareketleriyle tetiklenen dekolonizasyon süreçlerine kadar birçok kıtada büyük kolonilere sahipti.
Sömürge yönetimleri pek çok yerde sona erse de yerel halklar tarafından kurulan yeni devletlerin halen Batılı güçlerin etkisinde olması "Yeni Sömürgecilik" olarak adlandırılmıştı.
Kaynak: AA