İspanya Tarım, Balıkçılık ve Gıda Bakanlığı, 13 Kasım’da aldığı kararla ülkedeki tüm serbest dolaşımlı kümes hayvanlarının kapalı alanda tutulmasını zorunlu hale getirdi. H5N1 kaynaklı kuş gribi vakalarının artması ve göçmen kuşların güneye hareketinin riski büyütmesi bu “keskin ama daha önce de görülen” adımı tetikledi. Karar, kamuoyunda yeniden “H5N1 insanlarda salgına dönüşebilir mi?” sorusunu gündeme taşıdı.
The Conservation'a görüş bildiren uzmanlara göre grip virüsleri çok değişken yapıda. A, B, C ve D olmak üzere dört tipe ayrılan virüsler hem hastalık şiddeti hem de bulaşma yeteneği açısından büyük farklılıklar gösteriyor. İnsan ve hayvan sağlığı açısından en kritik olan A tipi virüslerin tamamı kuş kökenli. H5N1 de bu grubun yüksek patojeniteli türlerinden biri.
Hayvanlar arasında gerçek bir pandemi
H5N1 ilk kez 1997’de Çin’de evcil kazlarda tespit edildi. O tarihten bu yana kıtalar arası yayılım gösterdi ve farklı genetik kümelere ayrıldı. 2020’de ortaya çıkan 2.3.4.4b kladı, özellikle vahşi ve evcil kuşlarda büyük tahribata yol açarak dünya çapında bir “panzootik” başlattı. Virüs bugüne dek 52 aileye mensup 380’den fazla kuş türünü etkiledi. Peru’da pelikan nüfusunun yüzde 40’ının beş ay içinde öldüğü tahmin ediliyor.
H5N1, artık her kıtada (Okyanusya hariç) görülüyor. 2021 sonunda Atlantik’i aşarak Kuzey Amerika’ya ulaştı; ardından Kanada, ABD ve Meksika’daki kümes hayvancılığı işletmelerine ve doğal yaşam alanlarına büyük zarar verdi. 2024 itibarıyla virüs, Antarktika’daki bazı kuş türlerinde bile tespit edildi.
Memelilere sıçrar mı?
H5N1’in en çarpıcı değişimi, memelilere yayılma kapasitesindeki artış. 2021’den bu yana ayılardan su samurlarına, köpeklerden yunuslara kadar 50’den fazla memeli türünde virüs görüldü. Amerika kıyılarında on binlerce deniz aslanı ve fil fokunun öldüğü bildirildi. Dahası, Avrupa’daki kürk çiftliklerinde memeliden memeliye bulaş da doğrulandı.
Memelilerde virüs; zatürre, meningoensefalit ve nörolojik etkiler (titreme, nöbet, denge bozukluğu) gibi ağır belirtilere yol açabiliyor. Bazı türlerde beyin dokusunda yüksek viral yük saptandı.
ABD’de sığırlarda H5N1
Mart 2024’te ABD’de süt sığırlarında ilk kez H5N1 tespit edildi. Bu, bilim dünyası için beklenmedik bir kırılma oldu. Virüsün memeli dokusuna uyum sağladığını ve özellikle memede yoğun üreyebildiğini gösteriyor. Sütte yüksek viral yük bulunması, insanlara geçiş riskinin teorik olarak arttığını ortaya koyuyor. Genom analizleri, virüsün memeli hücre reseptörlerine bağlanma yeteneğini geliştiren yeni mutasyonlar taşıdığını gösterdi.
Bu gelişmeye rağmen, sığırlarda H5N1 yalnızca ABD’de raporlandı. Bunun nedeni hâlâ bilinmiyor.
İnsanlarda risk artıyor mu?
H5N1’in hayvanlarda yayılımına ve insan temasının artmasına karşın, şimdiye kadar insanlarda çok az vaka tespit edildi. Yaklaşık 900 vakanın çoğu doğrudan kümes hayvanlarıyla çalışan kişilerde görüldü. Ölüm oranı yüksek olsa da son yıllardaki vakalar daha hafif seyrediyor.
Bilimsel verilere göre virüs henüz insandan insana sürdürülebilir şekilde bulaşma kapasitesine sahip değil. Bu nedenle genel nüfus için risk düşük kabul ediliyor.
Yeni bir insan pandemisi mümkün mü?
H5N1’in insanlar arasında pandemiye dönüşebilmesi için birkaç kritik değişim geçirmesi gerekiyor:
- Havada kolay bulaşabilme
- İnsan hücre reseptörlerine daha güçlü bağlanabilme
- Hücre içinde çoğalma kapasitesini artırma
- Bağışıklıktan kaçabilme
- Bu mutasyonların “tam doğru kombinasyonla” ortaya çıkması zor ama imkânsız değil. 20. yüzyılın büyük grip pandemilerinin hepsi influenza virüslerinin çeşitlenme gücünden kaynaklandı. Bugün hayvanlar arasında dolaşan H5N1’in küresel yaygınlığı, bu açıdan “kötü haber” olarak değerlendiriliyor.
Uzmanlar, insan sağlığını korumak için en etkili yolun One Health (Tek Sağlık) yaklaşımı olduğunu vurguluyor. Bu yaklaşım; çiftliklerde biyogüvenliği artırmayı, kümes hayvanları kadar sığır ve domuzlarda da taramayı güçlendirmeyi, hayvan ve insan sağlığı birimlerinin entegre çalışmasını içeriyor.
Kaynak: Gazete Oksijen

