Kudüs İbrani Üniversitesi Yer Bilimleri Enstitüsü jeoloji ve jeofizik uzmanı Profesör Agnon, sismik aktiviteye göre Türkiye'nin dünya deprem haritasındaki konumunu değerlendirdi. İsrailli yer bilimci "Türkiye ölçeğin zirvesinde değil ama oraya doğru yaklaşıyor. 1939'da Erzincan'daki 7,9 büyüklüğündeki depremden itibaren Kuzey Anadolu'yu vuran diziyi ve ardından yine 60 yılı aşkın bir sürede İzmit'e kadar uzanan vakalar dizisini hatırlarsak bunu görürüz" dedi.
"Kaliforniya'daki en büyük kırılmalara denk"
Agnon "Yani temelde, 1000 kilometreyi aşan bu kırılma Kaliforniya'dan bildiğimiz en büyük kırılmalara denk, hatta ondan da büyük bir kırılma. Neyse ki Türkiye fay görünüşü açısından daha genç ve daha pürüzlü, yüzeyi o kadar yumuşak değil. Ama dinamik bir bölge" değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin deprem felaketi açısından "yeterince kötü hatırası" olduğunu vurgulayan Agnon, "Yıkım açısından, sosyal medyada birkaç video izlemiştim ve gerçekten dramatik görünüyor. Ama biliyorsunuz, eski tarihlerde yoğun bir nüfusa ve bugün sahip olduğumuz şekilde bir yapılaşmaya sahip değildik. Bu nedenle, tahribatın tarihsel kanıtlarına ve ayrıca yoğun nüfuslu bölgelerde ağır tahribatın olduğuna dair arkeolojik kanıtlarına sahibiz" diye konuştu.
Parçalanan kabuk İsrail'e kadar uzanan küçük depremlere neden oldu
Türkiye'deki fay hatları boyunca parçalanan kabuğun İsrail'e kadar uzanan küçük depremlere neden olduğunu veya bunları tetiklediğini belirten Agnon, şunları kaydetti: Türkiye'deki deprem büyüklüğü İsrail'den daha fazla, çünkü Doğu Anadolu fayının Ölü Deniz Dönüşümü ile karşılaşmadan önce Hatay çevresinde ikiye ayrıldığını dikkate almalısınız. Hareketin bir kısmı Akdeniz'e, Kıbrıs'a doğru gidiyor. Bizim şansımıza, sizin aldığınız yoğunluğun tamamını biz almıyoruz."
Bölge tarihindeki en büyük depremlere benziyor
Agnon, Kahramanmaraş merkezli depremi, Akdeniz'in doğu sınırlarında yer alan Levant bölgesinde tarihte kayda geçen en büyük depremlere benzeterek, şöyle devam etti: "Bu (Kahramanmaraş merkezli deprem), tarihte bu bölgede yaşadığımız büyük depremlerin tipik bir örneğidir. İsrail'de fay hattının Antakya bölgesinden Ölü Deniz Dönüşümü'ne inen kolunda meydana gelirler. 1202 yılında meydana gelen yaklaşık 7,8 büyüklüğündeki Lübnan depremi, yazılı Levant tarihinde gördüğümüz en büyük boyuttaki deprem olabilir. 1939'da Kuzey Anadolu'da da benzerine rastlanmıştır. Yani fizik açısından burası tipik bir geniş deprem kaynağıdır.
1202 Lübnan depremi aslında 1138-1139 yıllarında Antakya bölgesinde başlayan bir dizinin neredeyse son halkasına doğru bir bölümüydü. Sonra 1156-57 ve 1170’de yaşandı. Yani yayılma yaklaşık 60 yıl sürdü. Ve 10 yıl sonra tüm İsrail üzerinden geçerek Kızıldeniz'in kuzeyindeki Akabe Körfezi'ni vurdu."
Akabe Körfezi'nde Mısır ile Suudi Arabistan arasında 1995 yılında 7,2 büyüklüğünde bir deprem meydana geldiğine işaret eden Agnon, "Şimdi 30 yıldan kısa bir süre sonra, kuzeyde (Kahramanmaraş’ta) oldu. Bu, sismologların 'sismik boşluk' dediği şeydir. Yani iki taraftan da atılan ve kopan bir dikiş gibi ve tüm bu baskı şu anda Suriye, Lübnan, Ürdün, İsrail ve Filistin bölgesine yoğunlaşmış durumda. Yani, artık bir süredir daha yüksek risk altındayız." ifadelerini kullandı.