22 Aralık 2024, Pazar Gazete Oksijen
Haber Giriş: 30.05.2024 10:34 | Son Güncelleme: 30.05.2024 12:23

The Guardian bölgedeki insanlarla konuştu: İsrail'in Refah kampına düzenlediği saldırının dehşeti

Yerlerinden edilen ve Refah'ta bir kampa sığınan Filistinliler, pazar günü 35 kişinin ölümüne neden olan hava saldırısının neden olduğu korku ve kederi The Guardian'a anlattı
The Guardian bölgedeki insanlarla konuştu: İsrail'in Refah kampına düzenlediği saldırının dehşeti

Pazar gecesi Refah'taki Kuveyt barış kampında yanan çadırlara ilk ambulansların ve itfaiyecilerin ulaşması yaklaşık yarım saat sürdü. Acil durum araçlarının geçişini yavaşlatan kalabalık ve moloz yığınları, alevlerin yerinden edilmiş insanların geçici evlerine doğru yayılmasını körükledi. 36 yaşında bir avukat olan Züheyr, saat 8.45 sularında bir patlama bölgeyi sarstığında, kendi çadırının yakınındaki bir yolda oturmuş, arkadaşlarıyla haberleri izliyordu.

Karısı, çocukları ve arkadaşları için dehşete kapılarak sese doğru koştu. Önünde öyle korkunç bir görüntü vardı ki şoktan titremeye başladı. Züheyr o anları, “Her yerde cesetler gördüm. Çocuklar yanıyordu. Vücutları olmayan kafalar, acı içinde koşuşturan yaralılar gördüm, bazıları yaşıyordu ama yanan çadırların içinde sıkışmışlardı" sözleriyle anlattı. 

Yaralılara yardım etmeye çalıştılar

Hiçbir uyarı yapılmamıştı ve uzun dakikalar boyunca yardım gelmedi. İnsanların yaralıları önce çıplak elleriyle çadırlardan çıkarmaya, eşek arabalarına yüklemeye ya da sıradan arabalara tıkıştırarak yardım istemeye çalıştıklarını söyledi. Şoför Sharif Warsh Agha da yardım etmeye çalışan kalabalığın arasındaydı. O da ilk patlamanın ve ardından çıkan yangınların yaktığı ve parçaladığı cesetlerin etrafından geçerken titriyor ve yardım edebildiği insanlara yardım etmeye çalışıyordu. 

Sharif Warsh Agha, “Bir kadının kız kardeşi için yardım çığlıkları attığını duydum. Çadıra girdiğimde onu ayağından ağır yaralı, annesini de yanında ölü yatarken buldum” dedi. Temel ilk yardımı yaptı, onu arabaya götürdü, sonra biri arayıp küçük yeğeninin ayağını kaybettiğini söyledi. Agha, “Yaralı yeğenimi almak için arabayı geri çevirdim ama hareket etmeye başladığımızda göğsünde açık yara olan biri yanıma getirildi. Onu da arabaya koyduk” diye konuştu. Sonunda dokuz kişi, normalde iki kişiyi hastaneye götürecek olan küçük arabaya, bazıları da bagajda olmak üzere bindirildi.

Agha yeğeniyle meşgul olduğu için ölüleri saymadığını ama çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 20'ye yakın ceset gördüğünü anlattı: İsrail ordusu savaşçıları hedef aldıklarını iddia ediyor ama bu, çadırlarla ve yerinden edilmiş insanlarla dolu bir bölgeyi vurmak için bir bahane değil.

İnsanlar güvende olduklarını düşünüyordu

Hedef, Kuveyt tarafından bu yılın başlarında yerinden edilmiş insanların barınması için kurulan sıra sıra çadırların kenarındaydı. Kamp, İsrail'in Mayıs ayı başında Refah'a operasyon başlatırken ilan ettiği sahil boyunca uzanan insani bölgenin dışındaydı. Ancak Refah'ın, İsrail ordusunun sosyal medya, telefon görüşmeleri ve birlikler harekete geçerken dağıttığı broşürler aracılığıyla ilan ettiği özel tahliye emirleri kapsamına giren bir bölgesinde değildi, dolayısıyla orada yaşayan insanlar güvenli olduğunu düşünüyordu.

Agha, füzenin 4 binden fazla insanın yaşadığı bir bölgede, çok sayıda çadırla çevrili bir sağlık noktasının yakınına isabet ettiğini belirtti. Yerde büyük çarpma kraterleri olmadığı için olayın olağandışı göründüğünü ve büyük bir yangına yol açtığını da sözlerine ekledi. CNN ve New York Times'ın olay yerinde fotoğraflanan füze kalıntılarını inceleyerek yaptığı araştırmaya göre, saldırılara büyük olasılıkla 17 kg patlayıcı yükü taşıyan ABD yapımı GBU-39 füzeleri neden oldu. Bu da İsrail ordusunun kullanılan patlayıcı miktarıyla ilgili iddialarıyla örtüşüyor. GBU bombalarının toplam ağırlığı, kısmen şarapnel parçasına dönüşebilen metal gövde dahil 110 kg'dır. Betonu 3 metre delebilmektedirler. 

Hamas silahları olduğunu iddia etti

İsrail askeri sözcüsü Tuğamiral Daniel Hagari, saldırıda üst düzey Hamas komutanlarının kıl payı hedef alındığını ve yangının ikincil bir patlamadan kaynaklanmış olabileceğini söyledi. Hagari bölgede Hamas'a ait silahların depolanmış olabileceğini öne sürdü ve ordunun daha fazla kanıt sunmadan soruşturmayı sürdürdüğünü söyledi. Mülteci kampları, yemek pişirme tüpleri de dahil olmak üzere patlayıp yangına neden olabilecek yanıcı nesnelerle dolu.

"Onların hayatları ve hedefleri var"

Pazar günkü kurbanların büyük bir kısmı aslen Beyt Lahya'lıydı, çünkü birçok topluluk Gazze'den kaçarken bir arada kalmıştı. Ölenler arasında Züheyr'in yakın arkadaşı Ahmed Zayed de vardı. 10 yıllık kısırlık mücadelesinin ardından dünyaya gelen Zayed, geride çok sevdiği küçük bir çocuk bırakmıştı. Züheyr,  neşeli, hırslı arkadaşının hatırlanmasını istiyor: Onun adını anmayı seviyorum, böylece dünyaya ölülerimizin sadece sayılardan ibaret olmadığını gösterebiliyoruz. Onların hayatları ve hedefleri vardı.

Alevler söndükten sonra bile yoğun bombardıman gece boyunca devam etti ve bu yüzden ertesi sabah toparlanıp tekrar yola çıktılar.  Şimdiden bir milyon kişi Refah'ı terk etti ve İsrail birlikleri ilerledikçe gelecek haftalarda çok daha fazlasının yeniden yollara düşmesi muhtemel. İsrail'in ulusal güvenlik danışmanı Tzachi Hanegbi çarşamba günü yaptığı açıklamada çatışmaların en azından 2024'ün geri kalanına kadar süreceğini söyleyerek ülkenin operasyona devam etmek için şiddetli uluslararası eleştirilere meydan okuyacağının sinyalini verdi. Hanegbi, “Refah'taki çatışma anlamsız bir savaş değil” dedi ve İsrail'e yönelik gelecekteki saldırıları önlemek için Hamas'ı dağıtmayı amaçladığını sözlerine ekledi.

"Her şeyimizi elimizden aldılar"

Aylar süren kaçış ve açlığın ardından bu hafta sonu Refah'a düzenlenen saldırılardan kurtulan Filistinliler ise aynı fikirde değil. 40 yaşındaki berber Fida Al-Din Abu Jarad, eşi ve çocuklarıyla birlikte Pazar günkü yangının olduğu yerin sadece birkaç yüz metre ötesinde barınıyordu. Jarad, “Her şeyimizi elimizden aldılar. Artık bizden ne istiyorlar?” dedi.

Saldırının olduğu geceyi anlatan Jarad, pazartesi akşamı açlıktan uyuyamadıklarını söyledi. Bu yüzden saat 3 civarında yakına düşen bir füzenin patlamasını duydu ve ardından patlamadan çıkan şarapnel parçalarının ailesini parçalamasını izledi. Birkaç saniye içinde 18 yaşındaki kızı Nouira'nın annesinin kucağına yığılıp kaldığını görmüş ve şarapnel parçasının ayağını kopardığı oğlunun acıyla çığlık attığını duymuş. Jarad, “Zamanın durduğunu hissettim" dedi ama ailenin acı defteri henüz tamamlanmamıştı. Bomba, babası, kardeşleri ve onların ailelerinin yaşadığı çadırın yakınına düşmüştü.

Salı günü ailesinden geriye kalanları Han Yunus'a taşıdı ama hala şokta. Ebu Jarad şunları söyledi: Şu ana kadar başıma gelenleri idrak edebilmiş değilim. Çadırı söktüğümde aklıma Refah'taki operasyonun başlangıcı geldi. O sırada kardeşlerime taşınmamızı önerdim ama bu fikri reddettiler ve bana neden korktuğumu sordular. Onlara kendim için korkmadığımı ama ailemden birini kaybetmekten korktuğumu söyledim. Ve şimdi olan oldu, onları kaybettim.