09 Aralık 2024, Pazartesi Gazete Oksijen
Haber Giriş: 22.10.2024 15:11 | Son Güncelleme: 22.10.2024 15:14

The Telegraph yazdı: Trump ve Putin'in ilişkisinin kısa tarihi

ABD eski Başkanı Donald Trump, Rusya lideri Putin ile olan ilişkisiyle övünüyor. Ancak gerçekten dost olup olmadıkları bir muamma. The Telegraph yazarı Joe Barnes, ikilinin ilişkisini inceledi
The Telegraph yazdı: Trump ve Putin'in ilişkisinin kısa tarihi

Vladimir Putin'e Donald Trump hakkında elinde herhangi bir bilgi olup olmadığı sorulduğunda, dönemin ABD Başkanı gülümseyerek sol tarafına baktı. Bu an yaşandığında iki lider 2018 yazında Finlandiya'nın başkenti Helsinki'de iki saat süren kapalı kapılar ardındaki görüşmelerini henüz yeni bitirmişti. Yardımcıları odadan çıkarıldı ve sadece çevirmenlerinin içeri girmesine izin verildi. 

Dostluğun başlangıcı

Sohbetin ardından, halka açık bir basın toplantısında dönemin başkanı Trump'a ABD istihbarat kurumlarının Rusların seçimlere müdahale ettiği yönündeki iddialarına inanıp inanmadığı soruldu. Amerikalı Başkan asık bir suratla, Ruslar'ın olaylara dair anlattıklarından şüphe duymak için hiçbir nedeni olmadığını söyledi. Trump, “Başkan Putin bunun arkasında Rusya olmadığını söylüyor. Olması için herhangi bir neden göremiyorum” diyerek muhabire çıkıştı. 

ABD istihbarat kurumları 2016'da Rusya'nın devlet destekli siber saldırılar ve yalan haberler kampanyasıyla seçimlerin Hillary Clinton aleyhine sonuçlanmasına yardımcı olduğu sonucuna varmıştı. Ancak bu, Trump'ın Batılı istihbarat kurumları yerine Putin'e inanmaya daha meyilli olduğunu ilk kez dile getirişi değildi; bazılarına göre Trump'ın 2020'de Beyaz Saray'dan ayrılmasından sonra da sürecek olan ikilinin dostluğunun başlangıcına işaret ediyordu. Ancak Trump Rus lideri bundan çok daha önce savunmaya başlamıştı. 

Malezya Havayolları'na ait MH17 sefer sayılı uçak Temmuz 2014'te Moskova tarafından gönderilen bir füze sistemi kullanılarak Ukrayna'nın doğusunda ayrılıkçıların kontrolündeki bölge üzerinde düşürülmesinin ardından Trump, “Bu iğrenç ve utanç verici ama Putin ve Rusya bunu kendilerinin yapmadığını söylüyor" dedi.  Trump 2016 başkanlık seçimleri öncesinde kampanyasını başlattığında ise Putin Trump'ın en güçlü ve etkili uluslararası destekçilerinden biri haline geldi. Trump 2016'nın başlarında bir mitingde “Putin bana dahi dedi" dedi ve bu iddiasını seçim kampanyası boyunca en az sekiz kez tekrarladı. 

İlişkilerine dair detayları gizliyordu

Dönemin başkan adayının Rusya ile daha iyi ilişkiler kurma çağrısında bulunduğu dış politikaya giriş konuşması sırasında Moskova Büyükelçisi Sergey Kislyak ön sırada oturuyordu. Birkaç ay sonra Temmuz 2016'da Trump, 2014 yılında Rusya tarafından yasadışı olarak ilhak edilen Kırım'daki insanların Kremlin'in kontrolü altında kalmak istiyor gibi göründüğünü söyledi. Bununla birlikte, başkan olması halinde Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmeyeceğini de söyledi.

Bu eğilim Trump'ın kampanyası boyunca ve başkanlığı döneminde de devam etti. Beyaz Saray'dayken Trump'ın Putin'le olan ilişkilerinin ayrıntılarını gizlemek için sık sık büyük çaba sarf ettiği iddia ediliyordu. Bir keresinde bir tercümandan bir toplantının tutanaklarını aldığı ve tercümana söylenenleri diğer yetkililerle tartışmaması talimatını verdiği bildirildi. 

Her ne kadar yakın olsalar da Trump, Putin'e destek verme konusunda çizgiyi aşmadı ve Rus liderin eylemlerini desteklemek yerine, ateş altında kaldığında ona arka çıkmayı tercih etti. Mart 2018'de Birleşik Krallık'ta Kremlin destekli bir kimyasal silah saldırısına misilleme olarak 60 Rus diplomatı ABD'den sınır dışı etti ve ülkenin Seattle'daki konsolosluğunu kapattı. Trump ayrıca Ukrayna'nın yardım talebini de onaylayarak, daha önce 2014 yılında Barack Obama tarafından geri çevrilen 47 milyon dolarlık Javelin tanksavar füzelerinin satışını kabul etti.

2020'ye gelindiğinde, Trump'ın Joe Biden'a karşı kaybetmesiyle ikilinin ilişkisi önemini yitirdi. Ta ki salı günü yayınlanan yeni bir kitap, seçimden sadece birkaç hafta önce tartışmalı ilişkilerine olan ilgiyi yeniden canlandırana kadar. Amerikan istihbarat kurumlarının 2016'da Rusya'nın seçimlere müdahale ettiği uyarısında bulunmasından neredeyse sekiz yıl sonra, deneyimli gazeteci Bob Woodward, geçen yıl boyunca gizlice temas kurduklarını bildirdi.

Görevden ayrıldıktan sonra 7 kez görüştü

Watergate skandalını ortaya çıkaran Woodward, War adlı kitabında Trump'ın 2021'de görevden ayrılmasından bu yana Putin'le en az yedi kez konuştuğunu söyledi. Bu görüşmelerden bazıları, ABD'nin Rusya'nın 2022'deki işgalinin ardından Ukrayna'ya askeri yardımı engellemek için Cumhuriyetçi politikacılara baskı yaptığı sırada gerçekleşti.

Deneyimli gazeteci ayrıca Trump'ın salgının en yoğun olduğu dönemde Putin'e kişisel kullanımı için Amerikan Covid testleri gönderdiğini iddia etti. Trump'ın kampanyası iddiaları reddetti ve kitabın yazarını “tam bir adi herif” olarak damgaladı. Ancak Kremlin Covid testleriyle ilgili hikayenin doğru olduğunu söyledi. Trump da kampanya sürecinde Putin'den bahsetmeye devam ediyor.

New York Times geçtiğimiz günlerde Trump'ın Putin'den bahsettiği yılların, 2015'te ilk kez başkan adayı olmasından bu yana geçen tüm yıllardan daha fazla olduğunu yazdı. Geçtiğimiz aylarda Trump, Rusya'nın savunma harcamaları hedeflerini tutturamayan NATO müttefiklerine “ne isterlerse yapmalarına” izin vereceğini söyledi. Ayrıca defalarca Putin ile “çok iyi bir ilişkiye” sahip olmakla övündü ve seçimi kazanması halinde Ukrayna'daki savaşı sona erdirmek için bir anlaşma yapmasına yardımcı olacağını söyledi.

Trump'ın sözleri Demokrat rakibi Kamala Harris'in, ateşkes karşılığında Kiev'e Moskova'ya toprak bırakması için baskı yapacağı suçlamalarına yol açtı. Harris geçen hafta Trump'ın Putin'e kur yapmasının bir “zayıflık işareti” olduğunu söylerken, başkan yardımcısı adayı Tim Walz da Trump ve Putin'in sözde ilişkisini kampanyasında bir saldırı hattı olarak kullandı ve “Size garanti ederim ki Kamala Harris ve benim hızlı arama listemizde diktatörler yok" dedi. 

Ancak Trump'ın sloganının dostlarını yakın, düşmanlarını daha yakın tutmak olup olmadığı henüz netlik kazanmış değil. Bazıları onun Putin'in sahip olduğu güçten etkilendiğini söylerken, Woodward da onun “otokrasiyi sevdiğini” öne sürüyor. Kitabının tanıtımı için Washington Post'ta düzenlenen bir etkinlikte konuşan Woodward, "Trump, Putin'in tüm bu güce sahip olduğu fikrini seviyor, neredeyse kıskanıyor" ifadelerini kullandı. 

Aralarındaki ilişkinin gerçek bir dostluk mu yoksa mantık evliliği mi olduğu henüz belli değil. Açık olan şu ki Trump kendisini Putin'i dize getirebilecek tek kişi olarak görüyor. Ancak Batılı liderler için bu sadece ABD eski başkanının kafasının içinde var olan bir hayal ürünü. Onlara göre Çin, Rusya ve İran'dan oluşan bir şer ekseni demokratik Batı'nın zayıflıklarından faydalanırken, Putin için kullanışlı bir aptala dönüşmesi muhtemel.