05 Ekim 2024, Cumartesi Gazete Oksijen
Haber Giriş: 03.07.2024 12:58 | Son Güncelleme: 03.07.2024 14:13

Washington Post analizi: 14 yıllık Muhafazakar hükümet Britanya'yı nasıl değiştirdi?

Kemer sıkma politikaları, Brexit ve pandemi gibi zorluklarla mücadele eden Muhafazakârlar, genel seçimlerin popüler adayları arasında yer almıyor. Washington Post, iktidarda oldukları 14 yıllık süreç boyunca Muhafazakârların Britanya'yı nasıl değiştirdiğini analiz etti
Washington Post analizi: 14 yıllık Muhafazakar hükümet Britanya'yı nasıl değiştirdi?

İngiltere son 14 yıldır Muhafazakârlar tarafından yönetiliyor. Ülke genel seçimlere giderken Muhafazakarlar popülerliğini kaybediyor ve anketler İşçi Partisi'nin büyük bir zafer kazanacağını öngörüyor. Seçmenler arasında Muhafazakâr hükümet döneminde bir şeylerin ters gittiğine, ülkenin durgunlaştığına, hatta tehlikeli bir gerileme içinde olduğuna dair yaygın bir his var.

Londra merkezli anket şirketi YouGov, halkın neredeyse dörtte üçünün ülkenin 14 yıl öncesine göre daha kötü durumda olduğuna inandığını ortaya koydu. İnsanların yüzde 46'sından fazlası "çok daha kötü" olduğunu söylüyor. Ekonomik ve diğer veriler de bir ölçüde bunu destekliyor.

Kaotik dönem

İngiltere'nin 14 yılda beş başbakanı oldu, bunlardan biri sadece 49 gün sürdü ki bu İngiltere tarihinin en kısa hükümetinden biriydi. Ülke dokuz dışişleri bakanı ve sekiz içişleri bakanı değiştirdi. Onların iktidarlığında dört ulusal seçimin yanı sıra İskoçya'nın bağımsızlığı için yapılan ve başarısızlıkla sonuçlanan bir oylama ve Avrupa Birliği'nden ayrılmak için yapılan ve İngiltere'nin bloktan çıkmasını (Brexit) sağlayan oylama yapıldı. Ancak 2016'da seçmenler tarafından onaylanan ve 2020'de tamamlanan Brexit sadece sismik bir değişimdi. Muhafazakârlar, küresel mali krizin ardından dizginleri ele aldılar, pandeminin Britanya'yı sert bir şekilde vurmasını izlediler ve kıtadaki büyük savaşa yanıt verdiler.

14 yılın sonuçları İşçi Partisi'nin kampanyasının odak noktası oldu. Bir sonraki başbakan olması muhtemel parti lideri Keir Starmer değişim için bastırdı. Ancak Britanya'nın karşı karşıya olduğu zorlukların ne kadarı kötü politikaların sonucu ve ne kadarı kaçınılmazdı?

Brexit karmaşası

Komiktir ancak İngiltere'de artık kimse Brexit hakkında konuşmak istemiyor. Nigel Farage hariç. Şimdi pek çok kişinin muazzam bir siyasi hesap hatası olarak gördüğü bir şekilde David Cameron, Brexit referandumu sözü vererek Farage ve Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi'ni 2015 genel seçimleri için Muhafazakar Parti saflarında tuttu. Cameron'ın iddiası İngiliz seçmenlerin Avrupa Birliği'nde kalmak isteyeceği yönündeydi. Ama istemediler. Oylamadan birkaç saat sonra Cameron istifasını açıkladı. Theresa May'in başbakanlığı Brexit kaosunda bitti. Boris Johnson bir Brexit destekçisiydi. Rishi Sunak da öyle. İnsanlar genel olarak Brexit'in bir fiyasko olduğunu düşünüyor. Ama geri dönüş yok.

Göç iki kat arttı

"Ayrıl" oyu kısmen göç korkusundan kaynaklanıyordu. AB'den çıkmanın Britanya'ya sınırları üzerinde daha fazla kontrol sağlayacağı düşünülüyordu. Gerçekte ise net göç arttı. Cameron ve May net göçü "on binlerle" sınırlama sözü verdi. Johnson sayıların düşeceği sözünü verdi. Sunak, Manş Denizi'ni yasa dışı yollardan geçen "tekneleri durduracağını" ve sığınmacıları Ruanda'ya göndereceğini söyledi. Henüz hiçbir uçak kalkmadı. Muhafazakar Parti iktidarının başlangıcından bu yana yıllık net göç iki kattan fazla arttı. Milliyetler değişti. Brexit'ten önce uzun dönemli göçmenlerin çoğu Avrupa Birliği üyesi ülkelerden geliyordu. Şimdi ise göçmenlerin çoğunluğu blok dışından geliyor. Geçen yıl en çok göç alan ülkeler Hindistan, Nijerya, Çin, Pakistan ve Zimbabve oldu. Artışın nedeni politika kararları. Hükümet, İngiliz üniversitelerinde okumak için prim ödeyen daha fazla uluslararası öğrenci, bakım evleri ve diğer alanlardaki düşük ücretli işleri doldurmak için işçi istiyor.

Kemer sıkma politikaları ters tepti

Brexit'ten önce Muhafazakar politikada farklı bir kelime göze çarpıyordu: Kemer sıkma. Cameron, hükümet borcunu ve bütçe açığını azaltmak amacıyla harcamaları azalttı. Ancak kemer sıkma politikası hedefe ulaşamadı ve yan etkileri oldu. Kamu borcu bu yıl 1960'lardan bu yana en yüksek orana ulaştı. Sağlık sisteminde tedavi için bekleme süresi arttı ve koronavirüs ölümlerinin çoğu buna bağlandı.

Üretken olmayan bir ekonomi

Britanya dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olmaya devam ediyor, ancak büyüme hızı 2010 öncesi yörüngesinden oldukça uzaklaştı. Ulusal Ekonomik ve Sosyal Araştırma Enstitüsü suçun büyük kısmını Brexit'e atıyor. Muhafazakârların 2010'daki zaferi, küresel mali krizin İngiltere'yi ve diğer pek çok ülkeyi sarsmasının hemen ardından gerçekleşti. Bazı analistler, Brexit gibi hükümetin suçlanabileceği olayların, mali kriz, pandemi ve Ukrayna'daki savaş gibi suçlanamayacağı olaylardan ayrı tutulamayacağını söylüyor. Ancak sebep ne olursa olsun, etkiler gerçek. Ücretler kabaca üretkenlikle paralel seyretmiş, bu da İngiliz ücretlerinde yüzyıllardır görülen en uzun durgunluk dönemi olarak tanımlandı.

İklimle değişimiyle mücadele

May döneminde İngiltere sera gazı emisyonlarını 2050 yılına kadar "net sıfıra" indirmeyi taahhüt etti. Johnson "yeşil sanayi devrimini" destekledi. Ancak Sunak frene bastı. Örneğin, İngiltere'nin emisyonları "pragmatik, orantılı ve gerçekçi bir şekilde" azaltması gerektiğini söyleyerek yeni benzinli ve dizel otomobillerin satışının yasaklanmasını beş yıl erteledi. Bu arada yeşil enerji kullanımında patlama yaşandı. 2023 yılında yenilenebilir enerji kaynakları (özellikle rüzgar, güneş, biyokütle ve hidroelektrik) ülkenin elektriğinin yüzde 47'sini üretecek. Bu da dönemin siyasi kaosunu yalanlayan bir sonuç. 14 yıl içinde İngiltere'nin 10 çevre bakanı oldu.