Birleşmiş Milletler'in 80. Genel Kurulu'nun ikinci gününde liderlerin konuşmaları İspanya ile başladı. Bugün konuşmacı listesinde yer alan arasında Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelensky, İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, Arjantin Devlet Başkanı Javier Milei ve Suriye’nin geçici lideri Ahmed el-Şaraa bulunuyor.
İspanya Kralı Felipe Gazze konusunda sessiz kalınamayacağını vurgulayarak “Bunlar, bu forumun temsil ettiği her şeyle tamamen çelişen iğrenç eylemlerdir" dedi. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy Rusya’ya karşı savaşın tüm dünyayı ilgilendirdiğini vurguladı ve askeri yardım çağrısında bulundu. İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ise ABD ve İsrail’in saldırılarını “vahşi bir saldırganlık” olarak nitelendirdi.
İspanya Kralı Felipe, BM'nin önemini hatırlattı, "Gazze'ye sessiz kalamayız" dedi
Kürsüye çıkan ilk isim olan İspanya Kralı VI. Felipe, Kral Felipe, BM’nin kurucu değerlerinin unutulmaması gerektiğini hatırlatarak oturumu açtı. ABD Başkanı Donals Trump'ın eleştirilerinin aksine Birleşmiş Milletler'in rolünün altını çizen bir konuşma yapan Felipe “Dünyamız hızlı, sınırsız ve bizi sık sık uçurumun eşiğine getiren bir şekilde ilerliyor. Çok taraflılığın sona erdiğini, BM’nin geçersiz ve etkisiz olduğunu ilan eden seslerin yükseldiği bir dünyada yaşıyoruz” dedi.
Üye ülkelere, 20. yüzyıldan çıkarılan dersleri ve BM’nin II. Dünya Savaşı’nın ardından hangi koşullarda kurulduğunu hatırlamaları çağrısında bulunan Felipe “Bu, bize uluslararası toplumun evi olarak neden kurulduğunu, hangi şartlarda doğduğunu ve tarihin hangi karanlık sayfalarını kapatmayı amaçladığını hatırlatıyor" sözlerini kaydetti.
Felipe “Birleşmiş Milletler’e inanmak, aynı zamanda kurallara dayalı bir dünyaya inanmak demektir. Kurallar, ihlal edildiklerinde bile uluslararası aktörlerin büyük çoğunluğunun uymaya çalıştığı davranışları şekillendirir. Hesap verebilirlik ve yaptırım için bir temel sağlarlar” ifadelerini kullandı.
Kurallara dayalı bir dünya düzeni vurgusunda bulunan Felipe, “Kurallar, uluslararası ilişkilerde aklın sesidir. Onlar, ‘güçlünün hukuku’na karşı en güçlü savunmadır. Kuralların olmadığı bir dünya ise keşfedilmemiş topraklardır" şeklinde konuştu.
Felipe ayrıca, Gazze’de yaşanan vahşet karşısında dünyanın “sessiz kalamayacağını ya da başka yöne bakamayacağını” vurguladı:
“Bunlar, bu forumun temsil ettiği her şeyle tamamen çelişen iğrenç eylemlerdir."
Trump’ın göçü hedef alan milliyetçi söylemlerine zıt bir tonla konuşan Felipe şu mesajı verdi:
“Biz, tüm vatandaşların katılım sağladığı çoğulcu ve açık toplumları savunuyoruz. Demokrasilerin aşınmasından ve demokratik birlikte yaşamın temel değerlerine yönelik artan yabancılaşmadan endişe duyuyoruz.”
Göçün doğru şekilde yönetildiğinde tüm taraflara fayda sağlayabileceğini de belirten Kral Felipe “Göçün, çıkış, geçiş ve varış ülkeleri için karşılıklı gelişimin bir aracı olduğuna inanıyoruz. Bu nedenle, göçmenlerin insan haklarının her zaman eylemlerimizin temel referansı olması gerektiğini düşünüyoruz” dedi.

Zelensky: Uluslararası kurumlar çok zayıf olduğu için bu çılgınlık sürüyor
Kral Felipe'nin ardından Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelensky, BM Genel Kurulu’nda en çok merakla beklenen konuşmalardan birini yapmak üzere kürsüye çıktı. Zelensky, konuşmasına BM’nin rolüne dair sert bir soruyla başladı:
“Savaşın ortasında yaşayan biri, BM’den ya da küresel sistemden gerçekten ne bekleyebilir?
Kendi sorusunu "Sadece açıklamalar ve açıklamalar" diyerek yanıtlayan Zelensky "Gazze, Suriye ve Rusya’nın Ukrayna’ya açtığı savaşın, uluslararası toplumdan yeterli destek görmeyen üç büyük kriz olduğunu" vurguladı.
Ukrayna lideri, savaşta belirleyici olanın uluslararası hukuk değil, silahlar olduğunu açıkça dile getirdi:
“Bir ulus barış istiyorsa bile silah üzerinde çalışmak zorunda. Bu hasta bir durum ama gerçek bu. Uluslararası hukuk değil, iş birliği değil. Silahlar kimin hayatta kalacağını belirliyor.”
Zelensky, ayrıca Rusya’nın BM Güvenlik Konseyi’ndeki veto yetkisine atıfta bulunarak, kurumun işlevsizliğine dikkat çekti:
“Uluslararası hukuk, ancak gerçekten arkasında durmaya istekli güçlü dostlarınız varsa işler.”
Konuşmadan öne çıkan diğer başlıklar şöyle:
“Geçen yıl burada, dünyayı radyasyon felaketi riski konusunda uyarmıştım, özellikle de Rusya’nın Avrupa’nın en büyük nükleer santrali olan Zaporijya’yı işgali nedeniyle. Ama hiçbir şey değişmedi. Dün tesis tekrar karardı ve Rusya, nükleer tesislerin yakınındaki bölgeleri bile vurmaktan vazgeçmedi. Uluslararası kurumlar çok zayıf olduğu için bu çılgınlık sürüyor.”
“Uzun süredir bir askeri ittifakın üyesi olmak bile otomatik olarak güvende olduğunuz anlamına gelmiyor. Kısa süre önce 19 basit Rus droneu Polonya hava sahasını ihlal etti ve sadece dördü düşürülebildi. Neyse ki hedeflerini vurmadılar, aksi hâlde sonuçlar korkunç olurdu.”
“Rus savaş uçaklarının kasıtlı olarak hava sahasını ihlal etmesi üzerine Estonya, tarihindeki ilk kez BM Güvenlik Konseyi’ni toplantıya çağırmak zorunda kaldı.”
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelensky’nin açıklamaları, Moldova lideri Maia Sandu’nun dün Kremlin’in ülke içinde huzursuzluk çıkarmaya dönük bir komplo üzerinden Moldova’nın bağımsızlığını tehdit ettiğine dair uyarısının hemen ardından geldi.
Moldova’nın ayrılıkçı bölgesi Transdinyester’de hâlen Rus birliklerinin bulunması, 2,3 milyon nüfuslu ülkenin işgal edilebileceği endişelerini uzun süredir canlı tutuyor. Zelensky, “Avrupa, Moldova’yı da kaybetmeyi göze alamaz” diyerek şu çağrıda bulundu:
“Avrupa için Moldova’nın istikrarını desteklemek maliyetli değil; ama bunu yapmamanın bedeli çok daha ağır olacaktır. Bu yüzden AB’nin Moldova’ya şimdi, sadece sözlerle veya siyasi jestlerle değil, finansman ve enerji desteğiyle yardım etmesi gerekiyor.”

Zelensky, konuşmasında ABD sağının özellikle öne çıkardığı üç örneğe de değindi:
Trump’a yönelik suikast girişimi, sağcı aktivist Charlie Kirk’ün öldürülmesi ve geçen ay ABD’de bir trende bıçaklanarak öldürülen Ukraynalı mülteci Iryna Zarutska.
Daha geniş bağlamda ise Zelensky, Rusya ile savaşta insansız hava araçlarının (İHA) rolünü ve küresel savaş teknolojilerindeki dönüşümü anlattı.
Zelensky, bundan on yıl önce savaşın çok farklı göründüğünü belirterek, “Kimse ucuz droneların onlarca kilometre boyunca hiçbir aracın, hiçbir canlının hareket edemediği ölüm bölgeleri yaratabileceğini hayal etmezdi” dedi. Ucuz drone filolarının sınırlı kaynaklara sahip aktörler tarafından bile geliştirilebileceğine dikkat çekti.
Ukrayna’nın Rus işgaline karşı savaşında dronelara yoğun şekilde bel bağladığını, Rusya’nın da sadece Ukrayna’da değil, diğer Avrupa ülkelerine yönelik saldırılarında giderek daha fazla drone kullandığını söyledi.
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelensky konuşmasının devamında dünyanın “insanlık tarihinin en yıkıcı silahlanma yarışının içinde yaşadığını” söyledi.
Yapay zekâya (AI) dikkat çeken Zelensky, “Gerçek güvenlik garantileri” ve güçlü bir uluslararası güvenlik zemini olmazsa “yeryüzünde güvenli kalacak hiçbir yerin” kalmayacağını belirtti:
“Silahların kullanımında yapay zekâ için küresel kurallara ihtiyacımız var. Bu, gerçek silahların yayılmasını engellemek kadar acil bir mesele. Barış ve güvenlik için uluslararası iş birliğini yeniden inşa etmemiz gerekiyor.”
Kısa ama sert bir konuşma yapan Zelensky, sözlerini BM’ye doğrudan bir çağrıyla noktaladı. Salonda yer alan birçok ülkenin “savaşta olduğunu, savaştan yeni çıktığını, savaşı durdurmaya çalıştığını ya da açıkça savaşa hazırlandığını” hatırlatarak, Rusya’nın ülkesine yönelik saldırılarının sona ermesinin orada oturan liderlere bağlı olduğunu söyledi:
“Dün Başkan Trump ile iyi bir görüşme yaptık, ayrıca birçok güçlü liderle de konuştum. Birlikte çok şeyi değiştirebiliriz… Aldığımız desteği takdir ediyorum. Evet, çok şey G7 ve G20’ye bağlı ama nihayetinde bu hepimize, Birleşmiş Milletler’e bağlı. Rusya bu savaşı sürdürürken sessiz kalmayın. Lütfen sesinizi yükseltin ve kınayın. Lütfen yaşamı, uluslararası hukuku ve düzeni savunmak için bize katılın. İnsanlar harekete geçmenizi bekliyor.”
Pezeşkiyan: İran hiçbir zaman nükleer bomba peşinde olmadı asla olmayacak
İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan konuşmasına, “altın kural” olarak bilinen ilkeye vurgu yaparak başladı:
“Bütün ilahi dinlerin ve insan vicdanının temeli şudur: Kendinize uygun görmediğinizi başkaları için de uygun görmeyin.”
İsrail’in, ABD’nin desteğiyle İran’a düzenlediği son saldırıların bu ilkeye aykırı olduğunu söyleyen Pezeşkiyan, şöyle devam etti:
“Sayın başkan, hanımefendiler ve beyefendiler, hepiniz geçtiğimiz haziranda ülkeme yönelik, uluslararası hukukun en temel ilkelerini açıkça ihlal eden vahşi bir saldırıya tanık oldunuz. Siyonist rejim ve Amerika Birleşik Devletleri’nin İran’ın şehirlerine, evlerine ve altyapısına yönelik hava saldırıları, uluslararası hukukla bağdaşmayan saldırganlıklardı.”
Pezeşkiyan, haziran ayında İran’ın nükleer tesislerine düzenlenen saldırıya atıfta bulunarak, bu saldırıların “tam da diplomatik müzakereler yolunda ilerlediğimiz bir dönemde gerçekleştiğini” belirtti. Bunun “diplomasinin büyük bir ihaneti” ve “istikrar ve barış çabalarının baltalanması” anlamına geldiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı ayrıca, bu pervasız saldırının, İran’daki “bir dizi komutanı, vatandaşı, çocuğu, kadını, bilim insanını ve entelektüel seçkini hedef almasının yanı sıra uluslararası güvene ve bölgedeki barış ihtimaline ağır bir darbe vurduğunu” dile getirdi.
İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, "Burada, bu kürsüde bir kez daha ilan ediyorum ki İran hiçbir zaman nükleer bomba peşinde olmadı ve asla olmayacak. Biz nükleer silah istemiyoruz. Bu inancımız, dini otoriteler ve Yüce Lider tarafından verilen fetvaya dayanmaktadır. Bu nedenle, kitle imha silahlarını hiçbir zaman aramadık ve asla da aramayacağız” dedi.

ABD, İran heyetine kısıtlama getirdi
Amerika Birleşik Devletleri, New York’ta düzenlenen BM Genel Kurulu’na katılan İran heyetine sıkı kısıtlamalar getirdi. Heyetin hareket alanı daraltılırken, toptan satış mağazalarına ve lüks ürünlere erişim yasaklandı.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Tommy Pigott yaptığı açıklamada, bu adımın İran’daki dinî yönetime “maksimum baskı uygulamayı” hedeflediğini söyledi. Pigott, İranlı yetkililerin yurt dışında lüks alışverişin tadını çıkarırken, sıradan İranlıların “yoksulluk, çöken altyapı ve su ile elektrik sıkıntılarıyla” karşı karşıya bırakıldığını ileri sürdü.
Pigott ayrıca, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun talimatıyla İran heyetinin yalnızca otelleri ile BM Genel Merkezi arasında, resmî işler için seyahat etmelerine izin verildiğini belirtti.
Buna karşılık İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bagai, X platformundan yaptığı paylaşımda artan kısıtlamaların asıl amacının “İran’ın Birleşmiş Milletler’deki diplomatik faaliyetlerini sekteye uğratmak” olduğunu savundu.
Kaynak: Gazete Oksijen