Ateş, Hamburg’da gazetecilerle düzenlediği sohbet toplantısında, Ziraat Bankasının teşvikli kredileri hariç tutulduğunda bugün tarım sektörünün finansmanında en büyük banka olduklarını ifade etti. "Seçil Erzan olayından sonra bankanın imajı, yani para yatırma meselesinde güven kaybı oldu mu?" sorusu üzerine Ateş, 2023 sonu itibarıyla 40 milyar dolarlık bilançoları, 25 milyar dolarlık mevduatları, 20 milyar dolarlık kredileri, 4 milyar dolarlık öz varlıkları ve 1 milyar dolarlık karları olduğunu söyledi. Avusturya, Almanya ve Moskova’da faaliyet gösterdiklerini, çok sayıda iştirakleri olduğunu anlatan Ateş, Türkiye'nin önemli alt yapı projelerinin de finansmanını sağladıklarını aktardı.
"Turizm sektörünü önceliklendiriyoruz"
Ateş, "Kısacası, o tarihten sonra (7 Nisan’dan sonra) mevduatımız hem hacim hem müşteri olarak arttı. Bilançomuzdan da görüleceği üzere pazar payımızda da önemli büyüme kaydettik" dedi. Turizm sektörünü önceliklendiren bir banka olduklarını ifade eden Ateş, bankanın turizm kredilerinde 3,3 milyar dolardan şu anda 2,5 milyar dolara inmesine karşın halen yüzde 17 pazar payı ile yine birinci banka konumunda olduklarını belirtti.
Türkiye'de varlık fiyatlarının çok yükseldiğini vurgulayan Ateş, "Turizm sektörü, bizim seçtiğimiz ana sektörlerden enerji gibi, çok iyi gitti. 8 ana sektörümüz var; turizm, gemicilik, yurt dışı müteahhitlik, belediyeler, kamu finansmanı, eğitim, sağlık, tarım. Spor kredilerinde son yeniden yapılandırmayla aslında bir çıkış planı yaptık. Spordaki misyonumuzu büyük ölçüde tamamladığımızı düşünüyorum" diye konuştu. Hakan Ateş, seçim sonrası başka bir Türkiye olduğunu ifade ederek, son makro verileri de paylaştı. Ateş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
- Ülkeye güveni tesis etmek için o ülkenin parasının değerli olması lazım. Parasının değerli olması için de kasada yeterli paranız olması lazım. Yerel seçim sonrasında Merkez Bankası rezervlerinin 80 milyar dolar arttığını görüyoruz.
- Böylelikle swap hariç rezervlerimiz eksi 65 milyar dolardan artı 12 milyar doların üzerine çıktı. Dolayısıyla enflasyonda mücadele edebilir noktaya geldik. Bunda tabii ki yüksek faiz verilmesinin de etkisi var. Politika faizinin yüzde 50’lere gelmesi ve bunun TL açısından bir cazibe yaratması, dövizden TL’ye dönüşü güçlendirdi.
- KKM, tepe seviyeleri olan 127 milyar dolardan 60 milyar dolar seviyesine gerilemiş durumda. Toplam rezervlerimiz 150 milyar dolara ulaştı, CDS 275 civarına geriledi.
- Baktığımız zaman yurt dışı yatırımda, ilk önce portföy yatırımcısı girer. Bunun arkasından uzun dönemli yatırımcı gelir. O da kapıda bekliyor. Neyi bekliyor? Bu stabil ekonominin kararlı bir şekilde sürdürülüp sürdürülemeyeceğine bakıyor.
- Bu ekonomi nasıl düze çıkar? Enflasyonu düşürerek. Enflasyon nasıl düşer? Belki biraz canımızı yakacak ama halkımızın 'acı reçete' diye adlandırdığı maliyetlere katlanarak. Acı reçeteden kastımız ne?
- 3 faktör var; irat geliri elde edenler, sermaye ve iş gücü. Şimdi normalde evde bir hastalık var, bir sıkıntı var veya baba borç aldı, ödeyemiyor. Herkes buna bir katkıda bulunacak. Kimin ne ölçüde katkıda bulunacağı o ülkenin şartlarına, kanunlarına bağlı.
Sermaye denildiğinde iş dünyası ve bankacılık sektörünün olduğunu, bankacılık sektöründen çok ciddi bir destek istendiğini ve bu desteğin otomatik olarak verildiğini ifade eden Ateş, "Son zorunlu karşılık kararıyla yarım yılda bizim bankanın aldığı etki 4,5 milyar lira. Bu tutarı yıllıklandırırsak 9 milyar liraya tekabül eder. Bizim sektör payımızın yüzde 6 olduğu düşünülürse sadece bu kararların sektörün tamamına yansımasını hesaplayabilirsiniz." dedi.
"Acı reçeteyi kime verirsen ‘almayayım’ der"
DenizBank Genel Müdürü Ateş, sinek öldürmektense bataklığı kurutmak gerektiğini ifade ederek, "Bataklık ne? Enflasyon. Enflasyonu kurutmadan bunun ötesine geçmemize imkan yok" ifadesini kullandı. Yeni vergi yasasının beklendiğini aktaran Ateş, kurumlar ve gelir gibi ana vergilerde artış beklemediğini söyledi. Ateş, "Acı reçeteyi kime verirsen ‘almayayım’ der. Bankacılık sektörü, kamu sektörü, özel sektör ve hane halkı fedakarlık yapmadan enflasyona karşı başarı sağlanamaz. Enflasyon dediğiniz olay fırsatçılık, stokçuluk olayıdır. Bir sürü insanın, hatta dar gelirlinin hakkının yenilmesi olayıdır" diye konuştu.
Her iktidarın istihdam ve büyümeyi istediğini ifade eden Ateş, Türkiye'de işsizliğin yüzde 8’lere kadar düştüğünü, enflasyonist olmayan, büyümeye dönük, kaynakların verimli taraflara akılcı dağılımına geri dönüldüğünü kaydetti.
"Henüz başladı"
Hakan Ateş, bir soru üzerine, krizin hasarsız, hiçbir sektöre, hiçbir şahsa dokunmadan atlatılamayacağını vurguladı. "Biz şu anda en büyük acıyı çektik mi?” sorusu üzerine Ateş, "Hayır, bu süreç henüz başladı" dedi. Sermayenin ithal edilmesi gerektiğini de vurgulayan Ateş, bir soru üzerine "Eğer kararlı bir şekilde bu acı reçeteyi içmeye devam edersek, evet, ekonominin büyümesi azalır. Ancak biz bu enflasyon belasından kurtulmadığımız müddetçe ne yaparsak yapalım boşuna. Benim beklentim, 2024’ün sonuna doğru faiz indirimlerinin başlayacağı ve 2025 genelinde de enflasyonun düşüşüne paralel devam edeceği yönünde. Sonuç olarak alınan mali tedbirler ve yapısal reformlar da çok önemli. Bu, yurt dışından gelecek yatırım açısından da önem arz ediyor" ifadelerini kullandı.
Kaynak: AA