Birkaç hafta önce yüz yüze iş görüşmeleri için New York'taydım. En sevdiğim mekanlarda gerekli öğle yemekleri ve kokteyller varken, bir şey göze çarpıyordu: kahve. Kahvenin çalışma hayatının dikkat çekmeyen ve genellikle içilmeyen bir yönü olduğuna dair varsayımım, yeni hibrit çağda kurumsal ofis kültürünün yeniden inşasında merkezi bir rol oynadığını fark ettiğimde değişti.
Haftada ortalama üç gün karma olarak ofislere dönen çalışanlar için biriyle kahve içmek, muhtemelen üç yıldır görmedikleri insanlarla ilişkilerini yeniden kurmanın mükemmel bir yolu. Ofisler evden çalışmanın izolasyonunu ve monotonluğunu kırıyor ve yine de şirket liderleri, özellikle de pandeminin uzaktan çalışanların başarılı olabileceğini gösterdiği gerçeği göz önüne alındığında, işe gidip gelmenin zorluğunu dengelemek için çok çalışmak zorunda.
Yüksek enflasyon ve ofiste kahve ilişkisi
Anekdotsal gözlemlerimi, benim için New York bölgesindeki 5.000'den fazla kafede yaklaşık 10 milyon cep telefonundan alınan konum verilerini analiz eden araştırma şirketi Ipsos'a götürdüm. Ziyaretlerin yalnızca %12'sinin mesai saatleri içinde, ancak öğle yemeği saatleri dışında gerçekleştiğini gösterdi. Artan enflasyon göz önüne alındığında ofiste bedava kahvenin cazibesini tartışmak zor.
Kahvenin sosyalleşmedeki rolü
Kahve molası ve bunun insanları sosyal olarak bir araya getirmedeki rolü yeni değil. Kahve, 17. ve 18. yüzyıllarda hem elitlerin hem de işçilerin tercih ettiği bir içecek olarak çayın rakibi haline geldi. Yazar Tom Standage, A History of the World in 6 Glasses (6 Bardakta Dünya Tarihi) adlı kitabında Avrupa kahvehanelerini "Akıl Çağı'nın interneti" olarak tanımlıyor. Bugün kahve molası, İsveç'teki "Fika" molası, İngiltere'deki "Elevenses" ve hatta Avustralya'daki "Smoko" ya da normalde çayın anavatanı olan Japonya'da sıkça görülen konserve kahve ile eşdeğer görülüyor. ABD, en büyük kahve makinesi pazarına sahip olmasına rağmen, en hızlı büyüyen pazar Asya.
Ofis kullanımı azaldı kahve tüketimi arttı
Bugün yeni olan şey, ofislerin kendi içlerindeki kahvehaneleri taklit etmeye çalışması. New York gibi şehirlerde ofis kullanımı pandemi öncesine kıyasla yarı yarıya azalırken kahve tüketimi artıyor. Uluslararası Kahve Örgütü'ne göre, Kasım 2022'de küresel yeşil fasulye ihracatı bir önceki yılın aynı ayına göre %10,8 artarak 9,2 milyon çuvala ulaştı.
Medya patronu Martin Sorrell, ofis alanını üç günlük ofis mesaisi olarak düşünerek azaltmasına rağmen, ofisleri sosyal alan etrafında yeniden tanımlamanın hem müşteriler hem de ekipler için vazgeçilmez hale geldiğine "tamamen" katıldığını söyledi.
Ofis alanının esnek kullanımı önemli
Bu durum özellikle de artık pek çok çalışanın kendilerine ait masaları olmadığı için geçerli. Battenhall'ın CEO'su Drew Benvie konuyla ilgili şu sözleri kaydediyor: "Londra ofisimizi yeniden açma zamanı geldiğinde sıcak masaya geçtik. Ofis alanının daha esnek kullanımı, geliriniz arttığında ekibinizi büyütmek için her zaman yeriniz olmasını sağlar".
İnsanlar öngörülemeyen zamanlarda geldiklerinde sosyal alanı genişletmek, çalışanların oturacak yer bulamamasını azaltmanın bir yolu. Battenhall kısa süre önce TikTok'ta "ofiste bir gün" temalı bir paylaşım yaparak sıcak masa hayatının eğlenceli olduğunun altını çizdi, ancak uygulama tartışma konusu olmaya devam ediyor.
Açıkçası, sosyal yaşam ve ofis yaşamı daha önce de bir araya gelmişti, ancak eskiden vurgu ofis dışı kaynaşma içindi, Cuma günleri mutlu saatler gibi tatlı organizasyonlar yapılırdı. Bugünlerde ise kimse Cuma günleri ofiste bulunmuyor. Dolayısıyla, mesai saatleri içinde insanların birbirleriyle bağlantıda kalmalarını sağlamak için neler yapıldığı çok önemli ve kahve bu zorluğun üstesinden geliyor.
