01 Mayıs 2025, Perşembe Gazete Oksijen
Abone Ol Giriş yap
Haber Giriş: 24.02.2025 10:00 | Son Güncelleme: 24.02.2025 10:27

En Yeni Film ve Dizi Önerileri - Şubat 2025

En yeni film ve dizi önerileri, Şubat 2025’te öne çıkan yapımlar, yeni çıkan diziler ve IMDb yüksek puanlı filmlerle izleme listenizi güncelleyin
En Yeni Film ve Dizi Önerileri - Şubat 2025
A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

Yeni çıkan diziler ve izlenmesi gereken en iyi filmler hangileri? IMDb puanı yüksek filmler, ters köşe senaryolarıyla şaşırtan diziler ve ödül sezonuna damga vuran yapımlarla dolu bir izleme listesiyle karşınızdayız!

Oksijen Dijital Platformlar Editörü Elçin Yahşi; her hafta Netflix, Disney+, Amazon Prime Video ve BluTV gibi popüler platformlarda öne çıkan yapımları, gerçek olaylardan uyarlanan filmleri ve hafta sonu bir solukta izleyebileceğiniz dizileri derliyor ve 'Ne İzleyelim?' bülteniyle her cumartesi sabah 09.00'da mail olarak okurlarımıza iletiyor. Eğer "Bugün ne izlesem?" diye düşünüyorsanız, Şubat 2025’in en çok konuşulan dizileri ve en iyi yeni çıkan filmleri bu listede!

Elçin Yahşi'nin Ne İzleyelim? bülteni her cumartesi saat 09.00'da posta kutunuzda olsun istiyorsanız bu adresten ücretsiz kayıt olabilirsiniz.

24 Şubat - 2 Mart 2025

The White Lotus’un yeni jeneriği olay çıkardı

The White Lotus’un üçüncü sezonunu izlemeye başladınız mı? Pandemide hoşça vakit geçirtmek üzere hazırlanan The White Lotus,  Succession’ı sollayarak 20 dalda aday olup, 13 dalda da Emmy kazanınca mecburen ve memnuniyetle ısmarlanan ikinci sezondan sonra üçüncü sezonu da idrak etmiş bulunuyoruz. 
 
Bu sezon, şimdiye kadarki en iddialı oyuncu kadrosuyla Tayland’dayız. Hava çok sıcak, çok nemli, gökyüzü puslu, bir ağırlık var üzerimizde. 
 
Ve bu ağırlık, ilk iki sezondan biraz daha karanlık dizinin jenerik müziğine de sirayet etmiş durumda.

Üçüncü sezon yayına girer girmez hayranlar arasında küçük çaplı bir infial başladı. Reddit’e "Dramatik olmak istemiyorum ama bu yeni jenerik müzigi bütün hafta sonumu berbat etti," yazan bile vardı. Genel olarak yakınmalar "Nereye gitti lololololololar?" şeklinde. 
 
Aslında müzisyen aynı; ilk iki sezonun jenerik müziğini de besteleyen Cristobal Tapia de Veer. İnsanı derhal çarpıp içine alan jenerik müzikleri arasında üst sıralarda olan ilk sezonda, vurmalı çalgılar, vokal öne çıkıyordu.

İkinci sezonun ilkine oranla daha rafine olan (ve de Emmy ödülü alan) jeneriğinin ise club müziğiyle karışık operavari havası yine "lolololololar" eşliğinde mest ediyordu izleyeni. 

Bu sezon, dizinin yapısına da uygun olarak eşlik etmesi zor bir jenerikle baş başayız. Olsun, arada ikinci sezon jeneriğini açıp açıp dinleriz. 
 
Bu arada, "lolololololo"lu jenerikler, 2023 Pride’ında Barbican Center’da canlı olarak seslendirilmiş. Soprano Ella Taylor’ın performansı burada. Yalnız o en çok beklenen kısımda salon yıkıldığı için tam olarak duyamıyoruz ama ona da olsun. 

Bu sezonun, "Acaba ressam Murat Palta’nın dahli var mı" dedirten jenerik görselinde ise her bir karede yeni sezonla, hatta önceki sezonlarla ilgili bir sürü detay, ipucu, gönderme varmış. Merak edenler buraya bakabilir. 

Geçen hafta O2’de yeni sezon yıldızlarından Patrick Schwarzenegger’in portresine yer vermiştik.  
 
Bir parçası olmayı çok istediği diziye kabul edildiğini ailesine nasıl haber verdiğini de anlatıyordu, Schwarzenegger. Meğer anlatmakla kalmayıp o anı kaydet(tir)miş de. İlk bölüm yayına girdikten sonra sosyal medyada paylaştı.
 
The White Lotus, üçüncü sezon ikinci ve yeni bölüm, salı günü BluTv’de olacak.

Robert de Niro, ilk kez bir dizide, Zero Day’de, başrolde

Netflix’teki Zero Day’de, binlerce kişinin ölümüne yol açan büyük bir siber saldırının ardındaki gerçeği arayan eski başkan rolünde Robert de Niro, çok inandırıcı bir portre çiziyor.

Dizide Angela Bassett’ın canlandırdığı ABD başkanı, hukuk çerçevesini aşan sınırsız yetkilerle donanmış bir Zero Day Komisyonu kuruyor ve başına da hiç niyeti olmasa da eski başkan George Mullen’ı getiriyor. 
 
Klasik, ‘emekli olmadan önceki son önemli görev’ teması gibi bir şey yani. Yalnız eski başkan Mullen’ın bir de ‘kişisel’ saldırı altında olması aslında bildik bir konusu olan dizinin kaymağı diyelim. 
 
Zero Day, her ne kadar Robert de Niro’nun ilk dizisi olarak sunulsa da, aslında kendisi konuk oyuncu olarak Arjantin dizisi Nada’da (Nothing) rol aldı iki yıl önce. 
 
Dizinin kahramanı huysuz yemek yazarı Prats’ın Pullitzer ödüllü Amerikalı yazar arkadaşı Vincent Parisi’yi canlandırdı. 
 
"De Niro ile Pratts’ı oynayan Luis Brandoni gerçek hayatta arkadaşlarmış. De Niro, Buenos Aires’e geldiğinde Brandoni ile takılırmış. Aynı şekilde Brandoni de New York’ta De Niro’nun evinde kalmış. İşin enteresanı ne Brandoni’nin akıcı bir İngilizce’si ne de De Niro’nun kendini ifade edebileceği bir İspanyolcası var. Bol mimikli ve ‘az İspanyolca üstü az İtalyancalı’ bir iletişimi var ikilinin (bu iletişimi birebir canlandırdıkları çok keyifli bir sahne var dizide). 
 
Brandoni, ‘Sevgili Bob, ben Buenos Aires’ten arkadaşın Beto. Sana olan sevgim ve hayranlığım nedeni ile bu satırları yazıyorum. Yoksa cesaret etmezdim’ girizgahı ile bir mektup yazıyor ve projeden bahsediyor. El yazısı ile yazılan bu mektup De Niro’ya ulaşıyor ve Amerikalı efsane, kariyerinde ilk kez bir televizyon dizisinde rol alıyor (evet öyleymiş ben de şaşkınım). Bir diğer enteresan detay daha vereyim: De Niro, her bölümde Arjantinlilerin kullandığı argo kelimelerin izleyicilere aktarıldığı sahneleri bizzat kendisi koydurmuş senaryoya." Bener Onar, iki yıl önce O2’ye Nada’yı anlatırken söz etmişti De Niro’dan da. 
 
İzlemediyseniz, kaçırmayın beş bölümlük Nada’yı. Disney+’ta dizileri orijinal isimleriyle aratınca bulunmuyor, siz İngilizce Nothing olarak aratın. 

ABD başkanlarını izlemeye doyamıyorsanız Paradise da var

ABD ile aynı zamanda yayınlanan ve ters köşelerle dolu politik gerilim Paradise haftalar ilerledikçe güzelleşiyor. Bitmesine iki hafta kaldı, Başkan’ı kimin öldürdüğünü öğrenmemize de. Ayrıca daha ilk sezon bitmeden bu hafta içinde ikinci sezon onayını da aldı. 

Disney+’dan 2000’lerin dizilerini toplama atağı

2000’li yılların ekranlara damga vuran ve her biri kendi türünde yayına girdiği andan itibaren zamansızlığını kısa sürede ilan eden üç fenomen dizisi, tüm sezonlarıyla Disney+’ta izleyicileriyle buluşuyor. 
 
Young Sheldon, bu ayın ilk yarısında platformdaki yerini alırken, 19 Şubat itibarıyla How to Get Away with Murder geldi ve 1 Mart’ta da Gilmore Girls platformda olacak. 

Bridget Jones: Mad About the Boy setine ziyaret

Architectural Digest dergisi, filmin yapım tasarımcısı Kave Quinn'le birlikte seti geziyor ve mekânların nasıl hazırlandığını anlatıyor. Arada Renee Zellweger de filmle ilgili bilgiler veriyor. 

Yerli yapımlarda geçen hafta

O Ses Türkiye, Gökhan Özoğuz’un dönüşünün yanı sıra, Melike Şahin’in jüri üyelerine katılmasıyla da son yılların en güzel yarışmalarından biri olarak devam ediyor. Melike Şahin’in aralardaki küçük performansları da bonus. Programda henüz söylemedi ama an güzel coverlarından biri burada.

Kral Kaybederse, ikinci bölümüyle hayli reyting artırarak, sosyal medyanın "Kral kazandı" ibaresiyle dolup taşmasına neden oldu. Bu arada üçüncü bölümün fragmanı da yayınlandı.

Şakir Paşa Ailesi’nin başı dertten kurtulmuyor ne yazık ki. Geçtiğimiz hafta önce RTÜK diziye toplumun milli ve manevi değerlerine, genel ahlaka ve ailenin korunmasına aykırı olduğu gerekçesiyle yüzde üç para cezası ve üç hafta da yayın durdurma cezası verdi.
 
Cuma akşam saatlerinde de şu haber geldi: "Mahkeme, Şakir Paşa Ailesi: Mucizeler ve Skandallar dizisinin yayınlanmasını ve yeni bölümlerin çekiminin durdurulmasına karar verdi.
 
NOW kanalında yayınlanan diziye Şakir Paşa'nın oğlu ve 'Halikarnas Balıkçısı' adıyla tanınan yazar Cevat Şakir Kabaağaçlı'nın torunları tepki göstermiş, mahkemeye başvurmuştu."
 
Bu haberin ardından dizi, NOW sitesinden de, Disney+ platformundan da yok oldu. 
 
Kuşkusuz yapım şirketinin de hukuk çerçevesinde bir karşı hamlesi olacaktır. 
 
Bakalım devran ne gösterecek…

17- 23 Şubat 2025 

21'inci yüzyılın unutulmaz 100 ekran performansı

Variety dergisi, 21'inci yüzyılın unutulmaz ekran performanslarını yayımladı. Bu 100’lük liste tam vicdan azabı çekmelik: "Bu dizi benim listemdeydi hâlâ izleyemedim," demelik… Ama şahane bir liste doğrusu. 
 
Çok büyük bir kısmı bizde de legal olarak gösterime girdi. Şu an hangilerine ulaşabileceğinizi JustWatch sitesine danışabilirsiniz; çok az bir yanılma payıyla bizde neyin nerede olduğunu gösteriyor. Belli başlı diziler dijital platformlarda yer alıyor zaten. Bazıları ise ne yazık ki hiçbir yerden ulaşılamaz durumda. 
 
Mesela 17 Şubat’ta üçüncü sezonu Blu TV’de başlayacak olan The White Lotus’un ilk iki sezonu an itibariyle hiçbir yerde yok. Blu TV Max olunca bu tür sorunların (yani eski HBO, HBO Max ve Max yapımlarının uçup gitmesinin) çözüleceğini umuyoruz. 
 
Listeye dönersek, ilk 10 performansı yazıp sizi bütün listeyi tarama derdinden kurtaracak değilim. İzleyecek bu kadar çok şey varken hâlâ izleyecek bir şey bulamayanlar sondan başlasın lütfen. Fakat son 10 performansı neden yazmayayım? İşte buyurun 91–100 arası:

100. Jeremy Allen White (Carmen Berzatto) – The Bear (Disney+)
99. Kelly Relly (Beth Dutton) – Yellowstone (TV+)
98. Brett Goldstein (Roy Kent) – Ted Lasso
97. Justin Kirk (Andy Botwin) – Weeds
96. Kutja Herbers (Dr. Kristen Bouchard) – Evil
95. Kelly Bishop (Emily Gilmore) – Gilmore Girls (Netflix)
94. Matt Berry (Laszlo Cravensworth) – What We Do in the Shadows (Disney+)
93. John Early (Elliott Goss) – Search Party
92. Cate Blanchett (Phyllis Schlafly) – Mrs. America (Disney+)
91. Himesh Patel (Jeevan Chaudhary) – Station Eleven

The White Lotus, bu kez Tayland’dan bildiriyor

The White Lotus 17 Şubat’ta Blu TV’de başlıyor dedik, bu sezon Tayland’a gidiyoruz ve nemli, boğucu havayı ekran başında hissediyoruz. 
 
İlk ikisinden daha gerilimli ve felsefi olan bu sezonda Batı ve Doğu karşılaştırmasına da gireceğiz; tanıdık karakterler de çıkacak karşımıza. ‘Cennette belayı bulanların’ dizisiyle ilgili haberimiz şurada. Bu sezonun öne çıkan konuklarından biri olan üç çocuklu ailenin büyük oğlu Saxon’ı oynayan Patrick Schwarzenegger, çıplak sahneleriyle babası Arnold’u epey şaşırtmış; gerçekte tam bir ana baba kuzusuymuş meğer.  

Bu arada, The White Lotus demişken, dizinin de mekânı olabilecek bir yerde, Mauritius adasında tam kataloglar için için yaratılmış bir balayı otelinde geçen Honeymoon Crasher da Fransız sinemasından bir komedi. Düğün günü, nikâh kıyılırken terk edilen genç adam binbir masrafla ayarladığı balayı tatiline annesiyle gidiyor. Tabii hiç istemeden, annenin baskısıyla. Çok fazla şey beklemeden izlenebilecek bir film; TOP 10 listesinde baş sıralarda. 
 
Anneyi oynayan, Fransız sinemasının emektarlarından Michele Laroque’u görünce tanırsınız. Pedro Almodovar'ın bir kafede otururken görüp, neredeyse bütün filmlerinde rol vererek yıldız haline getirdiği Rossy de Palma da otel eşrafından birini canlandırıyor. 

İki saatliğine şık bir restoranın mutfak kaosuna dahil oluyoruz

Disney+’taki Umami tek bir plandan oluşuyor. Yani kamera çalışmaya başlıyor ve en son sahne bittiğinde duruyor. Bir şef restoranının mutfağında ve masalarının arasında geçen bu yüksek tempolu filmde başroller Burak Deniz ve Öykü Karayel’e çok kalabalık ve çok yetenekli bir kadro eşlik ediyor. Emre Şahin’in yönettiği ve kamerayı da bizzat kullandığı film hem kalabalık ve yetenekli kadrosuyla, hem temposuyla beğeni topladı. 

Yönetmen Emre Şahin bu tek planlık filmin nasıl çekildiğini anlattı.

"Bir şeye karşı olmak, başka bir şeyden yana olmak değildir…"

Tilda Swinton’ın Berlin Film Festivali’nde yaşam boyu başarı ödülünü alırken yaptığı 13 dakikalık etkileyici konuşma, sinemanın ve festivallerin büyüsüyle başlayıp, dünyada yaşanan kıyımlara, oradan da dijital platformların görevlerine uzandı. Zaman zaman alkışlarla kesilen konuşmayı dinlerken Zeki Demirkubuz'un o ünlü deyişini kendime uyarlamadan edemedim: "Bu dünyaya ve bu hayata dair hiçbir şeyin, hiçbir zaman benim istediğim gibi olmayacağını biliyor ve hep bundan acı duyuyorum." Konuşmayı izlemek isteseniz burada.

The New Yorker yapımı ve bu yılın Oscar adayı iki film 

Biri kısa film, diğeri kısa belgesel dalında bu yıl Oscar’a aday olan iki film, The New Yorker dergisinin sitesindeki ‘video’ sekmesinden izlenebilir. Belgesel kısa film Incident, Chicago’da bir siyahın polis tarafından vurulmasını inceliyor.

Kısa film I am not a Robot ise bilgisayara insan olduğunu kanıtlamaya çalışan bir kadınla ilgili. 

Ayrıca derginin Youtube kanalında şimdiye kadar Oscar’a aday olan kendi yapımları 17 kısa filmi daha izleyebilirsiniz. 

Netflix’de Oscar gecesine hazırlık: Oyuncular Birliği ödülleri naklen

1994'ten bu yana, Oyuncular Birliği (Screen Actors Guild) tarafından dağıtılan, bu sene 31'incisi düzenlenecek olan SAG Ödülleri; 24 Şubat Pazartesi gününün ilk saatlerinde, Netflix'te canlı olarak yayınlanacak! Sinema ve televizyon yıldızlarının boy göstereceği kırmızı halı şovu sabaha karşı 3'te, ödül töreni ise 4'te başlayacak. Törenin sunuculuğunu ise başarılı oyuncu Kristen Bell (Nobody Wants This, The Good Place, Veronica Mars) üstlenecek.
 
31. SAG Ödülleri'nin bu yıl öne çıkan bazı adayları ise şu şekilde: Demi Moore (The Substance), Adrien Brody (The Brutalist), Kieran Culkin (A Real Pain), Ariana Grande (Wicked), Zoe Saldaña (Emilia Pérez), Colin Farrell (The Penguin), Richard Gadd (Baby Reindeer), Anna Sawai (Shōgun)…

Disney+’da reklamlı dönem başladı

Disney+ Türkiye yeni reklam özelliğini, 12 Şubat’ta başlattı. Mevcut Disney+ üyelikleri Disney+ Reklamlı olarak yeniden isimlendirilirken, aylık 164,90 TL olarak fiyatlandırılmaya devam edecek. Reklam içermeyen Disney+ Reklamsız isimli üyelik ise aylık 349,90 TL karşılığında sunuluyor.
 
Mevcut üyeler için reklamlar bir sonraki yenileme tarihinden itibaren dahil edilecek olup, o zamana kadar üyeliklerinde herhangi bir değişiklik olmayacak. Üyeler ayrıca fatura dönemlerinin sonunda istedikleri zaman Disney+ Reklamsız üyeliğine geçerek reklamsız izleme deneyimini tercih edebilecekler.

Zamanımızın Bir Kahramanı sonunda ulaşılabilir oldu

“Daha önce çektiği kısa filmleriyle, kısa film festivallerinde dikkat çeken yönetmen Miraç Atabey’in (Lermontov’un kahramanı) Peçorin’den esinlenerek oluşturduğu Mert adlı genç karakteri, babasının cenazesi için Atabey’in de doğup büyüdüğü şehir olan Rize’ye gelmiştir. Mert henüz olgunlaşamamış, tam olarak hayattaki yerini bulamamış, ailesiyle çok güçlü bağları da olmayan biri. Aralarının limoni olduğu kız arkadaşı Nalan da ona destek olmak için gelmiştir ama bu aile ortamında onunla olan ilişkisi de zaman geçtikçe daha kötüleşir. Çünkü Mert, kendi iç huzurunu bulmaktan uzak, kıskanç, huysuz bir adamdır. Orada olduğu üç gün boyunca hem akrabalarıyla hem de o çevredeki başka insanlarla doğru düzgün anlaşamaz.”
 
Burak Göral, Zamanımızın Bir Kahramanı Mert’i böyle anlatıyor.

2023 yapımı bu ilk film, iptal edilen Antalya Film Festivali’nde gösterilememiş, vizyona da çıkamamıştı. Nihayet MUBI’de izleyiciyle buluştu. Yönetmen Atabey’in Lermontov’un unutulmaz karakterinden hem de kendi Karadenizli çevresinden harmanladığı trajik bu komedi filmini kaçırmayın. 

Yerli dizilerde bu hafta neler oldu? 

Netflix, OGM yapımı, bir Gülseren Budayıcıoğlu hikâyesi Kral Kaybederse’yi yayınlamaya başladı. Böylece çok izlenen yerli dizilerimiz, üç büyük platformda, kanallarında yayınlandıktan bir gün sonra izleyiciyle reklamsız bir şekilde buluşuyor. Bu arada Kral Kaybederse’nin yayın gecesi hiç fena sayılmayacak reytinglerinden sonra Netflix'de yayına girdiğinden beri en çok izlenen diziler listesinin tepesinde olduğu da belirtelim.

İnci Taneleri’nde, ilk bölümden beri merakla kimin işlediğini öğrenmeyi beklediğimiz ‘cinayet’ bilmecesi nihayet açıklandı. Ve belli oldu ki esasen ortada ne cinayet var, ne de katil. Bir kaza söz konusu sadece. Ama esas mesele, bu açıklamadaki mantık hataları. Sosyal medya bu hatalarla kaynadığı için tekrar sayıp dökmenin lüzumu yok; nitekim büyük sırrın açıklanmasından sonra bu perşembe ekrana gelen bölüm, açık arayla şimdiye kadarki en düşük reytingi aldı. Bakalım "küstüm, oynamıyorum"cular geri gelecek mi?

10 - 16 Şubat 2025 

Bu hafta mahkemeliğiz! 

Clint Eastwood’un son filmi sinemaya gelecek diye beklerken BluTV’ye geldi
Ünlü oyuncu ve yönetmen Clint Eatwood’un 93 yaşında tamamladığı son filmi Juror #2’da oyuncu olarak kendisi rol almıyor. Ancak filmin Nicholas Hoult (Mad Max: Fury Road, The Menu, The Great, Nosferatu), Toni Collette (Muriel’s Wedding, The Sixth Sense, Hereditary), J.K. Simmons (Oz, Whiplash, La La Land) ve Kiefer Sutherland (At Close Range, Stand by Me, Young Guns, Flatliners, 24, Phone Booth) gibi isimlerden oluşan güçlü bir kadrosu var. 

Temposu hiç düşmeyen filmin konusu şöyle: Kendini bir cinayet davasında jüri üyesi bulan bir adam, işlenen cinayetten aslında kendisinin sorumlu olduğunu hemen fark eder ve şimdi bir ikilemle karşı karşıya kalır; suçu kabul edip hapse girmek veya jüriyi manipüle ederek masum bir adamı parmaklıklar ardına koyup, özgür kalmak.
 
Mahkeme filmlerini sevenler için de iki klasiğin Prime Video’da çok yeni yerini aldığını belirtmeden geçmemek lazım.

Witness for the Prosecution (Beklenmeyen Şahit):

Yönetmen Billy Wilder’ın altı dalda Oscar adayı olan 1957 tarihli filmi, Agatha Christie'nin bir oyunundan uyarlama; Alfred Hitchcock’un da favori Wilder filmiymiş. Zengin bir dul kadın öldürülünce, yakın dostu (Tyrone Power) suçla itham edilir. Beraat için tek umut, sanığın karısının (Marlene Dietrich) ifadesidir... Ancak karısı şok edici sırlar ifşa edince mazereti paramparça olur! Savunma avukatı Sir Wilfrid rolünde Charles Laughton harika. 

Judgement at Nuremberg (Nürnberg Duruşması):

Yargıç Daniel Haywood (Spencer Tracy), Nazi zulmünü 'yasallaştırmakla' suçlanan dört Alman hukukçunun davasına başkanlık eder. Ancak hoşgörü yönünde artan siyasi baskı, Haywood'u kariyerinin en zor kararını vermeye zorlar. Kadroda Burt Lancaster, Richard Widmark, Marlene Dietrich, Montgomery Clift, Maximillian Schell, Judy Garland, William Shatner da var. Spencer Tracy’nin 11 dakikalık kapanış konuşması, çeşitli açılara yerleştirilmiş birden çok sayıda kamerayla ve tek bir seferde çekilmiş. 1961 yapımı. 

‘Me Too’ hareketinin işaret fişeğini ateşleyen kadınlar

Bir gazetecinin neleri değiştirebileceğini gösteren  She Said (Kadın Dedi ki) Netflix’te yerini aldı. Erkek egemen dünyanın gidişatını temelinden sarsan #MeToo hareketinin ortaya çıkışına odaklanan filmi kaçıranlar için yeni bir fırsat. Muammer Brav yazısında "Filmi izlerken düşünmeden ve ardından üzülmeden edemiyor insan. Bir haberin peşinde harcanan zamana, yapılan yollara, verilen emeğe şaşıp kalıyorsunuz. Konuşan kişinin anlattığı her şeyi, onun izni olmadan yayınlayamama kuralına akıl erdiremiyorsunuz. Gazeteciliğin bir toplum için ne kadar önemli olduğunu (bir kez daha) görüp, düşünüp/üzülmekten başka bir şey yapamıyorsunuz. Kader!" diyor. 

Sinema yerine TOD’a gelen yerli film

“Daha önce Eşik ve Koridor adlı filmlerini izlediğimiz yönetmen Erkan Tahhuşoğlu’nun Adana Film Festivali'nden En İyi Senaryo, Ankara Film Festivali’nden de En İyi Kadın Oyuncu ödülüyle dönen yeni filmi  Döngü‘de  zengin bir ailenin tek başına yaşayan annesi Ayten’in evinde yıllardır gündelikçi olarak çalışan Sevim adlı bir kadınla tanışıyoruz. 
 
Sevim yoksul bir semtte kızı, torunu ve damadıyla türlü ekonomik sorunlar içinde yaşamakta.
 
Bir gün Ayten’in evinde sadece onun kişisel bakımı için çalışan genç Kosovalı bakıcısı Lena bir ev kazası sonucunda hastaneye kaldırılır. Lena ailenin sigortasız ve kaçak çalıştırdığı bir genç kadındır. Bu olay yüzünden aile ceza ödeyecektir. Lena’nın hastane masraflarını da karşılamayı kabul ederler ama diğer yandan onu işten çıkarmak zorundadırlar. Lena bir avukat tutar ve aileye dava açmaya hazırlanır. Aile bütün bu meseleyi Sevim üzerinden halletmeye çalışır, onu aracı olarak kullanırlar. Sevim de kendisini o güne kadar hep aileden biriymiş gibi hissediyordur. Ama Lena’nın başına gelen bu kazadan sonra, Sevim giderek ailenin başka bir yüzüyle daha tanışır. O güne kadar hiç düşünmediği sınıfsal bir uyanış yaşamaya başlar."
 
Burak Göral, Döngü iki hafta önce vizyona girdiğinde böyle yazmıştı.  
 
Yönetmenin önceki filmi, Adana Altın Koza Film Festivali'nde En İyi Kadın Oyuncu, En İyi Görüntü Yönetmeni ve En İyi Sanat Yönetmeni ödüllerini ayrıca Antalya Film Forum’da TRT Uzun Metraj Kurmaca Work in Progress Ödülü'nü kazanan Koridor da TOD’dan izlenebilir. 

Bu yıl ilk kez Oscar adayı olan Demi Moore’un 40 yıl önceki filmi

David Mamet'in Sexual Perversity in Chicago adlı oyunundan uyarlanan About Last Night, 80'lerdeki ilişkilerin anatomisini romantizm ve komediyi bir arada kullanarak çıkarıyor. Yapım yılı 1985, yönetmeni Edward Zwick, Moore’un rol arkadaşları da Rob Lowe, Jim Belushi, Elizabeth Perkins. 

Festivallerden sonra TV+’da 

"Oyuncu olma hayallerinin peşinden köyünü terk eden Hiam Abbass geride annesini, büyükannesini ve yedi kız kardeşini bıraktı. Aradan otuz yıl ve onlarca film geçtikten sonra, Abbass ile birlikte oyuncu ve sinemacı kızı Lina Soualem, zamanda ve mekânda geriye giderek köylerine ve dört kuşak cesur Filistinli kadının dağınık anılarına doğru bir yolculuğa çıktı. Hoşça Kal Taberiye hüzün ile özlem ve öfke, keder ile kimlik ve aidiyet üzerinden tarihle iç içe geçen dokunaklı, hassas, yürek burkan ve şiirsel bir film. Prömiyerini Venedik Günleri seçkisinde yapan, ardından Toronto, Londra ve Chicago gibi birçok festivalde gösterilen film, Filistin’in Oscar adayı oldu."
 
Hoşça Kal Taberiye’nin ödülleri de şöyle: 2023’te Londra Belgesel Ödülü, Montpellier Belgesel Ödülü, Marakeş Jüri Ödülü, Efebo d’oro (İtalya) Öğrenci Ödülü, Amiens İzleyici Ödülü. 2024’te ise Antenna FF (Avustralya) En İyi Belgesel ile Dublin En İyi Belgesel, İnsan Hakları Ödülü. 
 
Hiam Abbass’ın gerçekleşen hayallerinin, yani onlarca filmin yanı sıra ekranda da unutulmaz rolleri oldu. Succession’ın Marcia Roy’u da bunlardan bir tanesi. 

Netflix TOP10’dan bir dizi, bir film

The Åre Murders 

İsveç'in başkenti Stockholm'de yaşayan polis memuru Hanna Ahlander, görevinden uzaklaştırılır ve kurum içi bir soruşturmaya tabi tutulur. Bu süreçte kendine zaman tanımak, rahatlamak için bir kayak merkezine gider. Fakat genç bir kadının kayboluşu, Hanna için tekrar görev zillerini çalar. Kaybolan kadının aile durumu epey karışık, çevredeki polis karakolu da epey yetersizdir. Tüm bu zorlu koşullara rağmen Hanna, yerel polis memuru Daniel'i ikna eder ve araştırmayı üstlenirler. Akıllara takılan her soruyu cevaplamaya çalışan, gizemli bir kayıp vakasını tüm detaylarıyla inceleyen İsveç yapımı dizi şu sıralar Netflix’in en çok izlenen dizisi.

Kinda Pregnant 

"Lainy, bekar ve başarılı bir kadındır. Hayatındaki birkaç eksik dışında her şey yolundadır. Ama en yakın arkadaşının hamile olduğunu öğrenmesiyle birlikte tüm duyguları değişir. Arkadaşı için mutlu olsa da bir yandan onu kıskanmaktan kendini alamaz. Bütün ilgiyi üzerine toplamak için de sahte bir hamilelik süreci başlatır. Karnına sokuşturduğu silikon sayesinde yeni bir hayatı vardır artık. Hatta gelecekteki eşini, çocuğunun babasını, aşkı bulmayı bile umar. Ama tam bu yalan sürecinde hayatına giren çekici Jake, yine olayları karıştırır ve Lainy, kurtulamadığı bir yalanın içine sıkışıp kalır. 
 
Kinda Pregnant’ın başrolünde Amy Schumer (Trainwreck, Life & Beth, Inside Amy Schumer) yer alırken kendisine Will Forte (The Last Man on Earth, Bodkin, Nebraska), Brianne Howey (Ginny & Georgia), Lizze Broadway (Gen V) gibi isimler de eşlik etmekte. Sahte bir hamilelik ne kadar sorun yaratabilir? Amy Schumer’ı izleyerek öğrenebiiriz.”

Bir yalancı fenomen hikâyesi

Netflix’te Apple Cider Vinegar. Belle Gibson, sosyal medyada büyük bir takipçi kitlesine sahip olan ve ölümcül hastalıkların tedavisi için sağlıklı yaşam yöntemlerini savunan ünlü bir fenomendir. Fakat kariyeri, büyük bir yalandan ibarettir aslında. Kanser hastası olan ünlü arkadaşı Milla Blake'in aksine Belle Ginson, ünlü olmak için beyin kanseri olduğunu açıklamıştır. Bu yalanı uzun bir süre etkileşim sağlar. Ta ki yalanlarının ortaya çıkışına dek... 
 
Kaitlyn Dever'ın (Dopesick, Unbelievable, Justified, Booksmart, The Last of Us) başrolünde yer aldığı, oyuncu kadrosunda ayrıca Alycia Debnam-Carey (Fear the Walking Dead, It's What's Inside), Aisha Dee (The Bold Type) gibi isimler de yer alıyor. The Woman Who Fooled the World romanından, Samantha Strauss yaratıcılığında oluşturulan Avustralya yapımı mini dizi Netflix'te.
 
Defne Akman, diziyle ilgili yazısını, "Bugünlerde gözden uzak bir yaşam süren influencer’ın Netflix dizisinin ardından ortaya çıkıp çıkmayacağı merak konusu" diyerek bitiriyordu. Netflix de Gibson’ı çok merak edenler için, Belle Gibson’la ilgili 2023 tarihli ve iki bölümlük The Search for Instagram’s Worst Con Artist isimli belgeseli 20 Şubat’ta yayına alıyor. 

Ve bir Oscar adayı kısa film daha Netflix’de

Harun Kubat şöyle tanıtmış filmi: "3 Mart Pazartesi günü gerçekleşecek olan 97. Akademi Ödülleri; geçtiğimiz günlerde, merakla beklenen adaylarını duyurdu. En İyi Kısa Film (Live Action) kategorisinde yarışan beş aday var: I’m Not a Robot, The Last Ranger, A Lien, The Man Who Could Not Remain Silent ve Anuja!
 
Hindistan yapımı Anuja; 17 yaşındaki kız kardeşi Palak ile, bir atölyede işçi olarak çalışan 9 yaşındaki zeki bir kız çocuğu olan Anuja'nın hayatına odaklanıyor. Bir öğretmen, Anuja'ya seçkin bir yatılı okula gitme fırsatı sunduğunda, iki kardeşin bazı kararlar alması gerekir. Dünyanın farklı yerlerinde benzer zorluklarla mücadele etmeye çalışan kızlar gibi, Anuja hem kendinin hem kız kardeşinin geleceğini düşünmek zorundadır.
 
Mindy Kaling (The Office, The Mindy Project), Priyanka Chopra Jonas (Citadel, Love Again,  To Kill a Tiger), Guneet Monga (The Elephant Whisperers, Period. End of Sentence.) gibi ünlü isimlerin yürütücü yapımcı olarak yer aldığı kısa filmin yönetmeni Adam J. Graves. Oscar Ödülleri yaklaşırken büyük heyecana katılmak ve Hindistan'da yaşanan bu aile ilişkilerini ve umutlu olabilmeyi sorgulatan güçlü hikâyeyi keşfetmek isteyenler için, Oscar adayı Anuja Netflix'te.”

Haftanın yeni yerli yapımları

Star’ın yeni dizisi, bir Gülseren Budayıcıoğlu uyarlaması olan OGM yapımı Kral Kaybederse de sonunda salı gecesi ekrana gelecek. Kadrosunda; Halit Ergenç, Merve Dizdar, Aslıhan Gürbüz, Nilperi Şahinkaya’nın yanı sıra bir çok usta oyuncunun yer aldığı dizinin yönetmen koltuğunda Yağmur Taylan, Durul Taylan ve Cem Toluay var. 
 
İlk bölümün tanıtımında Ergenç’in peruğu da sanki biraz daha iyi gibiydi (ya da belki ilk şok geçti, biraz alıştık, bilmiyorum). Merakla bekliyoruz; basın bültenine göre kralın ne kaybedeceğini öğrenmek sadece başlangıç olacakmış. 

O Ses Türkiye de cumartesi günü başladı. Gökhan Özoğuz’un jüri koltuğuna dönmesini memnuniyetle karşılayan izleyiciler de yarışmayı izlemeye döner herhalde. Diğer jüri üyeleri de Melike Şahin, Hadise ve Beyaz. 

3 - 9 Şubat 2025 

Şimdi herkes, ters köşelerle dolu politik gerilim Paradise’ı konuşuyor

Disney+’taki Paradise, ABD ile aynı zamanda yayınlanan ve ters köşelerle dolu bir politik gerilim dizisi. En kaba hatlarıyla konu şöyle: Başkan, bir cinayete kurban gidiyor ve güvenlik şefi olayın peşine düşüyor. Her şey bu kadar sanıyorsanız, fena halde yanılıyorsunuz ama. Birinci bölüm sonundaki ters köşe, diziyle ilgili her şeyi altüst ediyor ve kendinizi yepyeni bir dünyanın içinde buluyorsunuz. 

Hep Now dizileri Disney+’ta yayınlanacak değil ya, bir Disney+ dizisi olan Paradise da dün gece ilk bölümüyle Now’da yayınlanarak Kızılcık Şerbeti’ne rakip oldu. Şimdilik ilk üç bölümüyle platformda olan dizinin geri kalan beş bölümü, her salı günü Disney+’ta olacak. 
İzleyin, üzerine konuşacak çok şey bulacaksınız.



ER’ı unutmayanlar için: Yılın hastane dizisi The Pitt Blu TV’de

1990'ların ortalarında prime time dramasına yeni bir soluk getiren ve George Clooney'i kısa ömürlü sitcom'ların emektarı olmaktan büyük bir yıldıza, bir seks sembolüne dönüştüren hastane dizisi ER, kendi döneminde reyting açısından Seinfeld veya Friends kadar güçlü olsa da günümüzde aynı izleyici kitlesini bulamadı. 

Blu TV’de sessiz sedasız yerini alan The Pitt, 30 yıl önce ER’a imza atmış bir ekibin elinden çıkan ve şimdiden 2025’in ilk güzel sürprizi olarak nitelendirilen yepyeni bir hastane dizisi. 

15 bölümden oluşan ve her bir bölümü ‘Pittsburgh Trauma Medical Center’da geçen, yani bir Acil Servis’in 15 saatini ekrana getiren dizi, ER’ın yazarı Michael Crichton’ın mirasçılarıyla da davalık. 



Reese Witherspoon’dan romantik komedi 

You are Cordially Invited ( Sizi de Aramızda Görmekten Mutluluk Duyarız) , prime video’da. 

"İki düğünün aynı gün ve aynı mekânda yanlışlıkla planlanması, her iki aileyi de zor bir duruma sokar. Aileler, özel anlarını korumaya çalışırken, beklenmedik şekilde dar bir alanı paylaşmanın yollarını bulmak zorunda kalır. Bu eğlenceli dayanıklılık mücadelesinde, gelinin babası (Will Ferrell) ve diğer gelinin kız kardeşi (Reese Witherspoon), bu karmaşık durumla başa çıkmak için karşı karşıya gelir."

TV+’tan film atağı

TV+ bu yıl, Oscar, BAFTA ve Altın Küre gibi sinema dünyasının prestijli ödüllerini alan ve adaylıkları bulunan yapımları izleyicileriyle buluşturuyor. 

2025’te platformda gala yapacak filmler şöyle: 

Angelina Jolie ve Haluk Bilginer’li Maria, Ralph Fiennes’a 28 yıl aradan sonra tekrar Oscar adaylığı getiren Conclave, Claire Keegan’ın novellasından uyarlanan Small Things Like These, Florence Pugh ve Andrew Garfield’den gözyaşı garantili We Live in Time, Jude Law’un bir kez daha parladığı The Order, Colman Domingo’dan bir hapishane ve tiyatro hikâyesi Sing Sing, İran’dan bir parçalanan aile öyküsü The Seed of the Sacred Fig, Hindistan’ın Oscar’a aday edemediği kadın hikâyeleri All We Imagine as Light, yine İran’dan dokunaklı bir yalnızlık masalı My Favorite Cake, yılın en iyi animasyonlarından biri Memoir of a Snail. 

Yerli dizilerde hareketli hafta

Uzak Şehir’den her hafta yeni rekor

Geçen pazartesi gecesi Kanal D’de yayınlanan Uzak Şehir, total izleyici kategorisinde iki yıldır 15 reytingi geçen ilk dizi oldu (En son 30 Aralık 2022’de Yalı Çapkını 15.31 reytingi görmüş).

Kanadalı doktor Alya ile Mardinli ağa Cihan’ın hikâyeleri her hafta izleyici sayısını artırıyor, whatsapp gruplarında Uzak Şehir’den daha çok söz ediliyor. Bu durumu biz elbette çok önceden görmüş ve Cihan Albora’yı oynayan Ozan Akbaba ile sohbet etmiştik.

Başka Bir Gün’ün oyuncu seçimi

Ay Yapım’ın hazırladığı, kadrosunda Ezgi Mola, Salih Bademci, Berkay Ateş, Şükran Ovalı, Nur Sürer, Meral Çetinkaya gibi sevilen isimlerin bulunduğu Başka Bir Gün, perşembe akşamı atv’de ilk bölümüyle yayınlandı. 

Uyarlandığı Galler dizisi Keeping Faith’den çok daha yüksek bir izleme zevki sunan dizide Nehir ve Serdar çiftinin 14-15 yaşlarındaki ergen kızları Deniz’i canlandıran oyuncuyu tanıdınız mı? Merve Ateş, daha önce Yargı’da Eren komiserin kızı, genç polis Tuğçe’yi canlandırmıştı. Başına çok kötü şeyler gelmiş, ölümlerden dönmüş, sonra da evlenerek muradına ermişti. 

19 yaşındaki Merve Ateş çok iyi bir oyuncu, burada da 14 yaşındaki Deniz’i, yüzünün allak bullak olduğu sahneleri çok iyi canlandırmış. 

Ancak, Kral Kaybederse’nin fragmanında Kral’a daha ekrana gelmeden kaybettiren o tuhaf perukla birlikte bu sezon beni en çok şaşırtan iki şeyden biri oldu bu; yetişkin bir genç kadının bir sonraki rolünün ergen bir genç kız olması. Sosyal medya da kendisinden çok memnun, bir tek bana garip geldi demek ki. Belki gelecek sezon da mesela bir ilkokul öğrencisini canlandırabilir Merve Ateş. 

Yeni iki dizi - Kardelenler ve Bir Zamanlar İstanbul'da  

Yarın gece yine atv’de Kardelenler başlıyor. Ayda Aksel, Barış Falay, Serhat Kılıç, Ahu Yağtu, Edip Tepeli gibi usta isimlerin bir arada olduğu dizi, bir aile hikâyesi.