27 Nisan 2024, Cumartesi Gazete Oksijen
Haber Giriş: 14.05.2021 06:00 | Son Güncelleme: 16.02.2022 15:15

Gerilim filmine Hitchcock’lu hazırlık

Netflix’in gerilim filmi Penceredeki Kadın / A Woman in the Window bugün yayına giriyor. Başroldeki Amy Adams oynadığı karakter sevdiği için hazırlıklar sırasında Hitchcock filmleri izleyerek hazırlandığını söylüyor
Gerilim filmine Hitchcock’lu hazırlık
Defne Akman
[email protected] Başrolünde iki Altın Küre ödüllü Amy Adams’ın ve yönetmenlik koltuğunda Atonement, The Darkest Hour gibi filmleriyle tanıdığımız Joe Wright’ın oturduğu A Woman in the Window 14 Mayıs’ta tüm dünyada Netflix’te. Oyuncu kadrosunda Gary Oldman, Julianne Moore, Anthony Mackie gibi yıldızların da bulunduğu gerilim filmi, New York’ta yalnız başına yaşayan agorafobik bir kadının karşı komşularının evini gözetlerken bir şiddet olayına tanık olmasının ardından gelişen olayları konu alıyor. Filmin yıldızı Amy Adams ve yönetmeni Joe Wright ile birlikte görüştük. Bizleri, canlandırdığınız karakterlere kazandırdığınız derinlik ve insaniyetle etkileyen bir oyuncusunuz. Anna Fox kendine göre imtihanları ve zorlukları olan, karmaşık ve hararetli bir insan. Bu karakterde sizi çeken ne oldu? Amy Adams: Beni, Anna’nın travma, suçluluk ve utançla başa çıkmaya çalışan bir karakter olması çekti. Böyle bir karakterin bir gerilimin ortasına yerleştirilmesi ise çok ilginç ve fevkalade geldi. Bir de uzun bir süredir birlikte çalışmak istediğim Joe Wright ile birlikte çalışma fırsatı. Bu projeyi neden üstlenmek istediniz?  Joe Wright: Korku teması ve korkunun bizleri nasıl hapsettiği fikri ilgimi çekti. Bize sahip olan korkuları geride bırakma ve onlardan kurtulma süreci enteresan geldi. Ve bir sinemacı olarak ise yalnızca bir evde geçen minimalist bir film çekmenin zorlu mücadelesi beni cezbetti. Kısa bir zaman sonra bir yılımı bir evin içinde geçireceğim o zaman hiç aklıma gelmedi tabii. Filmin çoğunluğunda Anna’yı karanlıkta, kapalı perdeler, panjurlar, kapılar ardından görüyoruz. Korkularının üstesinden gelmeyi nasıl başarıyor?  Amy A: Korkusunun kaynağına inip onunla yüzleşerek. Anna bir anlamda saklanıyor. Sürekli evin içinde olması ve saklanması kendisinden, acısından, endişelerinden ve korkularından saklandığını gösteren bir metafor. Dış dünya onun evine geldiğinde ise gerçekle yüzleşmek zorunda kalıyor. Gerçeğe, travmasına ve korkusuna seslenerek üstesinden gelmeyi başarıyor. Filmde doğrunun ve gerçeğin adeta farklı versiyonları var. Anna’nın, komşularının, kapıcısının ve polisin gerçeklerinin arasındaki farkı nasıl ayırt edebiliriz? Joe W.: En ilginç bulduğum konulardan biri nesnel gerçeklik ya da bunun yokluğu. Önceki işlerimin bazılarında da hep bu konu hakkında düşündüm. Bu konuyu ele alan Akira Kurasawa’nın Rashomon filminin sıkı bir hayranıyım. Bu özetle, kameranın nereye konulduğu ile ilgili. Ses ise son derece kullanışlı bir şey. Şöyle ki: Günümüzde sinema okur yazarlığı artık çok yaygın. Bir görüntüyü anında yorumlamayı büyük ölçüde biliyoruz. Ama ses daha öznel düzeyde çalışıyor. Biz fark etmeden, arkamızdan tırmanıyor. Ve bizi mahir bir şekilde ele geçiriyor. Böyle olunca, öznel ve nesnel sesler ve bunların arasındaki çatışmayı kullanmak gerçekten çok hoşuma gitti.
Defme Akman (altta) Amy Adams ve Joe Wright ile Zoom’da görüştü.
Defme Akman (altta) Amy Adams ve Joe Wright ile Zoom’da görüştü.

‘Hitchcock sarışını olacağımı zannettim’

Film Vertigo, Suspicion, Spellbound, Rear Window gibi Hitchcock klasikleri kadar Dark Passage gibi filmlere de bariz bir şekilde gönderimde bulunuyor. Bu klasik filmlerle ilgili olarak, hangi Hitchcock kadın kahramanlarının hangi özelliklerinden yararlandınız?  Amy A.: Biliyor musunuz, projeye dahil olduğumda bir Hitchcock sarışını olacağımı sandım. Ama yanılmışım. O filmleri her zaman sevdim ve Joe’nun onlara bir saygı gösterisinde bulunurken, bambaşka bir şekilde bakmasına bayıldım. Dolayısıyla hazırlanırken, o filmleri bilhassa karakterim izlemeyi sevdiği için izledim. Anna, kendine bir dünya kurarak, gerçek kişisel bir ilişkiden daha çok ekranda ya da uzaktan gördükleriyle bağlantı kurabiliyor. Bu filmlerin çoğu benim için bir ilham kaynağı olmaktan çok canlandırdığım karakterin bir parçasıydı. Bu klasik filmlerin hikayedeki rolü nedir? Joe W.: Amy’nin filmlerin realitesiyle ilgili olarak söylediği gibi, Anna’ya göre, o izlediği filmler, kişisel ilişkilerden daha gerçek. Dolayısıyla, hikâyede bir anlamda nesnel gerçeklikle bağlarını kestiğini anlatmaya yarıyor.