Burak Kuru
Gösterime 17 Eylül’de giren Güney Kore yapımı Squid Game, Bir Başkadır çılgınlığını küresel ölçekte yaşatıyor. 10 gün içerisinde Netflix izlenen 190 ülkenin 90’ında en popüler dizi oldu. Üstelik o bitmek bilmeyen “Alt yazılardaki yanlış çeviri yüzünden dizi anlamını kaybetti” tartışmasına rağmen. Sosyal medya platformu TikTok’ta #SquidGame etiketli mesajlar 23 milyardan fazla görüntülendi. “Kırmızı ışık, yeşil ışık 1,2,3!” şarkısı da 420 binden fazla videoda kullanıldı. Diziden hiç haberi olmayanlar, bir ağacın önünde duran devasa bir bebek, yeşil eşofmanlı insanlar (o eşofmanlar da Amazon’un yetişkin kıyafetleri kategorisinde bir numaraya yükseldi), pembe kostüm giymiş, yüzleri görünmeyen muhafızlar, üzerinde kare, üçgen ve yuvarlak olan kartvizit gibi görüntülerin ön planda olduğu paylaşımları bütün sosyal medya platformlarında görüp bir anlam veremiyor. Hatta futbol takımlarından global medya devlerine kadar herkesin hesaplarında buna gönderme yapan ‘meme’lerle karşılaşıp işin büyüklüğüne şaşırıyor olabilirler. Squid Game, Güney Kore kültüründe alanının şekli kalamara (squid) benzediği için bu ismi taşıyan bir çocuk oyunu. Diziyse, hayatları artık geri dönülemez şekilde batağa saplanmış insanlara bir çıkış bileti olarak sunulan ve bu uğurda oynanan altı oyunu içeriyor. Dizinin muhteşem bir başlangıç anı var: İlk bölümün 45’inci dakikası. “Bu muydu o kadar anlatılan dizi?” dediğiniz noktada ilginizi zirveye çıkarıyor. Ve o andan itibaren her şey bitene kadar kadar bir daha gözünüzü kırpamıyorsunuz. DİKKAT: Spoiler sevmeyenler için bu kadarı yeter, onlarla vedalaşabiliriz. Squid Game’de kaybedecek hiçbir şeyi kalmamış karakterlere bir oyunun şampiyonu olarak ikinci bir şans imkanı sunuluyor. 456 kişinin yarıştığı altı oyunun sonunda tek kazanana toplam 45,6 milyar won’luk para ödülü (yaklaşık 38,5 milyon dolar) vaat ediliyor. Ama önemli bir nokta var: Kaybeden hayatından oluyor.
Hayatta ikinci bir şans
Bu ikinci şans için Güney Kore’deki çocuk oyunlarının oynandığı mekânların benzerleri oluşturuluyor. Çocuk parkı, rengârenk atmosfer şiddetin görsel, Strauss’un Mavi Tuna valsi de işitsel eşlikçisi oluyor ama bir tezat var: İnsanlar üçer beşer öldürülüyor. Ve bu oyunları uzaklardan izleyen, üzerlerine bahis oynayan VIP konuklar var. Hayat kadar acımasız olsa da dışarıdaki dünyadan daha adil bir yarışma şansı sunduğunu belirten de bir ‘üst akıl’ var. 2009 yılında diziyi yazmaya başlayan ve kapısını çaldığı 10 yerden ret yanıtı alan dizinin yönetmeni Hwang Dong-hyuk, diziyi neden bu kadar çok konuştuğumuzu şöyle açıklıyor: “İnsanlar çaresiz yetişkinlerin bir çocuk oyununu kazanmak için hayatlarını tehlikeye atmasındaki ironiye vuruluyor.”
Gerçekten de Game of Thrones’ta en sofistike halini gördüğümüz akıl oyunları, diğerinin önüne geçme mücadelelerini Squid Game’de dolambaçsız, direkt mesajlarla, kafa yormadan izliyoruz. Dizinin popülerliğine bir açıdan daha bakalım. Yarattığı internet trafiği Güney Kore’de bir anlaşmazlığa da yol açtı: Ülkenin en büyük servis sağlayıcılarından SK, internet trafiğinin Squid Game nedeniyle yaşadığı yükselişin ekstra bakım ve yatırım maliyeti doğuracağını belirtip bunu Netflix’ten tahsil etmek için mahkemeye başvuracağını açıkladı. Squid Game’in verdiği mesaj, o mesajı işleyişi, işlerken kullandığı detaylar olsun üzerinde konuşulacak ve tartışılacak çok noktası var. Ama önce diziyi izleyin, bu tartışmanın tadı öyle daha iyi çıkacak.