Elif Nazlı Duran / [email protected]
Güzellik, gençlik ve zayıflığa olan tutku hiç bitmiyor. Daha genç ve güzel bir cilt, daha sağlıklı saçlar, tırnaklar ve zinde bir vücuda sahip olmak arzusuyla alınan besin takviyelerine ilgi her geçen gün artarak çoğalıyor. Öyle ki, eğer bir eczaneye girip, ilaç raflarından rol çalan vitamin ve takviyeler rafına göz atacak olursanız, hemencecik yanınıza yanaşan görevlinin marifetlerini uzun uzun anlattığı bu “renkli, minik mucizeleri” kullanmadığınız için kendinizi bedeninize büyük haksızlık yapıyor gibi hissedebilirsiniz.
Gerçekten de özellikle gelir grubu yüksek kesim arasında günlük vitamin, kolajen içeceği gibi ürünleri kullananların sayısı hızla artıyor. Bu alanda başı çeken ABD’de, reçetesiz satılan takviye pazarında 90 binden fazla çeşit ürün yer alıyor ve bunlar yaklaşık 30 milyar dolarlık bir hacim oluşturuyorlar. 60 yaş üzeri 3 bin 500 kişi üzerinde yapılan araştırmaya göre, günlük vitamin ve/veya mineral takviyeleri kullananların oranı neredeyse yüzde 70’e dayanıyor. Hatta grubun yüzde 29’luk bir kesimi günde ortalama dört farklı takviye kullanıyor. Gelelim esas soruya; bunlar gerçekten işe yarıyor mu, yoksa sundukları parlak vaatler pazarlama çalışmalarının parçası mı? Daha da önemlisi bilinçsiz kullanımları önemli sağlık sorunlarına zemin hazırlayabilir mi?