Sude Penta
Tagore, Amitav Ghosh, Salman Rushdie, Jhumpa Lairi, Arundhati Roy, Avni Doshi, Kiran Desai... Türkiye’de okurlarla buluşan Hindistanlı yazar sayısı oldukça sınırlı. Yine de modern Hint edebiyatının özgün isimlerinin kitapları yayınevlerince seçilip Türkçeye kazandırılmıyor demek haksızlık olur, son örnek tüm dünyada 17 dile çevrilen, Fransızca ve Tayvanca çevirileriyle uluslararası ödül kazanan Shubhangi Swarup’un dilimize April Yayıncılık tarafından kazandırılan “Hasret Koordinatları” adlı romanı. Swarup’un aynı zamanda ilk romanı da olan “Hasret Koordinatları”, birbirine bağlı hikâyelerden oluşan çok katmanlı bir edebiyat denemesi. Andaman Adaları’ndan Nepal’in vadilerine, Ladakh’ın çöllerinden Himalayalar’ın buzullarına kadar uzanan bu eser, hem coğrafyaları hem de hayatları şekillendiren jeolojik güçler ile insan ve doğa arasındaki derin bağlantıları keşfeden geniş ve çok katmanlı bir anlatı sunuyor. Aşkın, yalnızlığın, elle çizilmiş sınırlar içinde kaderlerini değiştirmeye çalışan karakterlerin başrolde olduğu roman, sömürgecilik ve ekolojik kıyıma dair de çok şey söylüyor. Kitabın yazarı Shubhangi Swarup ile uluslararası çoksatan romanını konuştuk.
“Hasret Koordinatları” sizin ilk romanınız. Ona giden hikaye nasıl doğdu?
Doğanın tarihi beni hep meraklandırmıştır. Annem her zaman dağlar ve denizlerin göründüklerinden daha bağlantılı olduğunu söylerdi. Ladakh’ın kar çölünde, deniz fosillerinin varlığıyla yüzleşmek herkesin hayal gücünü harekete geçirebilir! Tüm bilimsel kanıtlara rağmen hâlâ bir inançsızlık hissediyordum ve benim için başlangıç noktası bu oldu. Kendimi doğaya inandırmak istedim. Doğada insanın kavrayışının ötesinde kalıplar, bağlantılar ve gerçekler var. Ladakh’ın yüksek rakımlı çölünde durduğunuzda, fosiller ve deniz kabukları bambaşka bir hikâye anlatır. Size bir zamanlar bir deniz yatağı olduğunu söylerler; tıpkı Andaman Adaları’nın aslında okyanustan yükselen dağ zirveleri olması gibi. Myanmar’da bulunan değerli taşlar, bölgenin tanıklık ettiği derin jeolojik şiddeti ve bu şiddetin Himalaya buzulları, vadileri ve okyanus adalarıyla olan bağlantısını anlatır. Bakış açınızı değiştirdiğinizde bambaşka bir hikâye ortaya çıkar. Politik sınırlar veya yapay kurgular değil, doğanın tarihi hayatlarımızın çerçevesini oluşturmak için yeterli.
“Her canlıya ve her deneyime bir kitap kadar saygı gösterdim”
Doğanın, tarihin ve psikolojinin baskın olduğu, deneysel bir metin “Hasret Koordinatları”. Gerçek ile kurmaca iç içe. Ne tür bir araştırma sürecinden geçtiniz?
Romanın geçtiği yerlerin hiçbirine, yazmaya karar verene kadar gitmemiştim. Hikayelerle ilgili kişileri kapsamlı bir şekilde röportajlarda dinledim; kurgunun ince tabakası, gerçeğin sağlam zeminine dayanıyor. Ayrıca Ladakh’ta, sınır hattına yakın devlet okullarında gönüllü öğretmenlik yaptım, Myanmar ve Andaman Adaları’nda gazeteci olarak çalıştım. Katmandu’da barlarda çalışan kadınlarla atölyeler düzenlemek yetmedi; bar ortamını daha iyi anlamak için yollar aradım. Bir seferinde kendimi bir kadın satıcısı olarak tanıttım ama bunun yerine dansçı olarak iş teklifi aldım! Çoğu zaman yalnız seyahat ettim, Hindistan özellikle kadınlar için zor bir ülke. Araştırmalarım çok genişti, Birmanya hapishanelerindeki tecrit deneyimlerinden tüm bir dağ sırasını yerinden oynatabilecek depremleri incelemeye kadar. Çoğu zaman kendimi aptal gibi hissettim; bir kadın satıcısı gibi davranmak, bir afyon çiftçisiyle gün geçirmek, haşhaş bitkisinden afyon çıkarmayı öğrenmek ya da bir askere yalnız hissedip hissetmediğini sormak kolay değildi. Yerel kütüphaneleri ve kitapçılara uğramayı alışkanlık haline getirdim; bölgesel yayınlar, halk masalları ve geleneksel öyküler benim için çok değerliydi. En önemlisi, her canlıya ve her deneyime bir kitap kadar saygı gösterdim. Sadece uzmanlara değil, çay evlerinde tanıştığım köylülere, yabancılara, bir kertenkeleye veya bir deniz kabuğuna bile derin bir dikkatle yaklaştım.
Peki Hindistanlı bir yazar olmak edebiyat kariyerinizi nasıl etkiledi? Eserinizin bu kadar çok dile çevrileceğini bekliyor muydunuz?
Romanım, politik sınırları ve millet kavramına dayanan kimlikleri sorgulasa da uluslararası kabul gördüğümde ben de aynı tuzağa düştüm. Hindistan’a özgü kolay ve egzotik stereotiplere karşı sürekli mücadele etmem gerekti. Romanın ne anlatmak istediğine odaklanmak zorundaydım çünkü beyaz olmayan biri evrensel temalar üzerine yazdığında bile bu, genellikle bir tür kimlik politikası olarak küçümseniyor. Kitabım şu anda 17 dile çevriliyor ve Fransızca ile Tayvanca çevirileriyle iki ödül kazandı. Farklı kültürlerde, farklı dillerde orijinal İngilizce pazarından daha tutkulu bir şekilde karşılandığımı hissediyorum. Minnettarım ama şaşırmış değilim. Bu durum bana, edebiyatın derin bağlantılar ve gerçeklikler kurabileceğini yeniden hatırlatıyor.
Ekoloji önemli bir kavram ve son yıllarda edebiyatta giderek daha fazla öne çıkıyor. Sizce bu temanın popülerliğinin nedeni nedir?
Doğa ve ekolojinin hikâyelerimize yeniden dâhil edilmesini sadece iklim değişikliğine bir tepki olarak görmek kısmen doğru olabilir ama bu yeterli bir açıklama değil. Hikâyelerimiz her zaman doğanın içinde kök salmıştı; tıpkı evrimimiz ve refahımız gibi… Belki de mirasımızı geri kazanıyoruz, belki daha iyi hikâyeler anlatmanın yollarını arıyoruz, belki de isyan ediyor ve dünya görüşümüzü yeniden gözden geçiriyoruz. Belki de sadece yalnızlık yerine bir bütünlük hissiyle uyumak istiyoruz.
Kadınlık hâli üzerine kafa yoran, “Hasret Koordinatları”nda kadınların yüzleştiği engel ve baskıları da tartışan bir yazarsınız. Kadın yazar olmanın sizin için anlamı nedir?
Her şey demek! Dünyayı keşfetmek için kullandığım kadın bedenimden düşüncelerimi ve eylemlerimi ayırmam mümkün değil. Tartışmalarda sık sık şunu söylerim: Eğer 1.80 boyunda bir erkek olsaydım, çok farklı bir roman yazardım! Bu kitabı yazarken araştırma rutinim ve yaratıcı keşiflerim, yabancı yerlerde yalnız bir kadın olmamın getirdiği koşullarla şekillendi. Kendi kırılganlığım, beni bir sahildeki yengeç, bir çölde yaşayan dağ sıçanı veya gece gökyüzündeki yıldızlar gibi en küçük ve önemsiz görünen şeylerde bile arkadaşlık aramaya itti. Yazarken kırılganlığımı süper gücüm olarak kullanıyorum; doğada ya da çevremizdeki hayatlarda sıklıkla göz ardı edilen görünmez anlatılarla bağ kurmak için bir köprü oluyor. Bir köyde yaşayan yaşlı bir kadınla, yabancıların çoğunlukla görmezden geldiği biriyle bağ kurmamı sağlıyor. Diline hâkim olmasam da gözlerindeki parıltı ve duygular evrensel bir dil oluşturuyor. Bir böceğin kabuğunu değiştirdiği o büyüleyici yolculuğa hayranlık duymama izin veriyor. Onların da büyük tarihlerin içinde bir yeri var.
Hiç metafizik deneyimler yaşadınız mı? Bunu kitapta güçlü bir şekilde hissediyoruz.
Metafizik deneyimler ile bilimsel olan veya tamamen sıradan olan arasında pek fark gözetmiyorum. Yine de şunu söylemeliyim: Kitabı yazmak bana pek çok özel deneyim hediye etti. Kitabın sonlarına doğru, hayal ettiğim bazı deneyimlerin çevremde gerçekleşmeye başladığını fark ettim. Gerçeküstü bir histi; sanki kitabımı yazmıyor, onun içinde yaşıyordum. Son düzenlemeleri yaparken aklımda tek bir soru vardı: Neden kitabımda bir karakteri öldüremediğimi, oysa başta onu buzullarda ölü hayal ettiğimi sorguluyordum. Sadece bir saat sonra, büyük bir kaza geçirdim. Düştüm ve tıpkı yazdığım karakter gibi baş aşağı asılı kaldım, kurtarılmayı umutsuzca bekledim. O an, ölüm sandığım şeyin aslında yeni bir yaşam ve bakış açısı olduğunu anladım. Romanım benimle sürekli bir diyalog halinde. Umarım her okuyucu kitabı okurken kendi metafizik deneyimlerini yaşar ve hikâyenin bir parçası gibi hisseder.
Şu sıralar üzerinde çalıştığınız bir proje var mı?
“Hasret Koordinatları”nın başarısının en güzel yanı, bana başarı kavramını yeniden tanımlama fırsatı vermesiydi. Sonunda ebeveyn olmak için gerekli zamana ve kaynaklara sahip oldum. Kitap yayımlandıktan sonra iki harika kızım oldu ve zamanımın çoğunu onları büyütmekle, etraflarındaki mucizeleri fark etmelerine yardım etmekle geçirdim. Bir dönüşüm sürecinden geçiyorum ve edebiyatım da öyle. Öyküler bir yana, yeni bir roman üzerinde çalışıyorum ve sanatçılar için Gondwana Kolektifi adında bir topluluk kuruyorum. Bu kolektifte Batı dışından gelen sanatçılar, düşünürler ve bilim insanları, gezegene dair yaklaşımlarını kendi benzersiz ve kültürel yollarıyla keşfedebilecekler.
Hasret Koordinatları / Shunhangi Swarup / Çeviren: Sinem Sancaktaroğlu Bozkurt / April Yayıncılık / Roman / 384 Sayfa