Liz Truss'un Britanya Başbakanlık koltuğunda geçirdiği 49 güne dair anekdotlarla süslenen yeni kitabı Ten Years to Save the West (Batı'yı Kurtarmak İçin 10 Yıl), otoriterliğe ve başbakanlığına mal olmakla suçladığı "küresel sol tarafından yayılan moda fikirlerin" tehdidine karşı bir uyarı olarak lanse ediliyor. The Times, Truss'ın çöküşüyle ilgili yeni kitabındaki 11 önemli iddiayı derledi
1- Kraliçe Truss'a 'hızını ayarla' dedi ama o dinlemedi
Kraliçe Elizabeth ile Eylül 2022'de ölmeden birkaç gün önce Balmoral'da yaptığı görüşmeyi yazan Truss, hükümdarın kendisini "hızını ayarlaması" konusunda uyardığını yazdı. Truss, bunun bilgece bir tavsiye olduğunu öne sürdü ve ekledi: "Belki de dinlemeliydim."
2- Downing Street'te bir mahkum
Truss, başbakan ve ailesinin geleneksel olarak ikamet ettiği 11 numaralı evden şikayetçiydi. Boris ve Carrie Johnson'ın köpeği Dilyn'den gelmiş olabilecek pireler tarafından istila edildiğini ve bu pirelerin kendisini haftalarca kaşındırdığını yazdı. Truss, Boris Johnson'ın geride bırakmadığı tek şeyin pahalı olduğu iddia edilen altın renkli duvar kağıdı olduğunu söyledi. Truss, spontane yürüyüşleri ya da koşu yapmasını engelleyen özel güvenlik düzenlemeleri nedeniyle Downing Street'te kendisini bir "mahkum" gibi hissettiğini anlattı. Truss, 16 ve 13 yaşlarındaki kızlarının onun için ayak işlerini yaptıklarını çünkü görünmeden binadan çıkmanın onlar için daha kolay olduğunu söyledi.
3- Kocası her şeyin gözyaşları içinde biteceğini tahmin etmişti
Truss'a yakın olanlar, onun üst düzey görevdeki yeteneklerine pek güvenmiyor gibi görünüyor. Truss, kocası Hugh O'Leary'nin başbakanlık adaylığının "gözyaşları içinde sona ereceğini" tahmin ettiğini açıkladı. Kitabında kocasına aday olması gerektiğini düşünüp düşünmediğini sorduğu günü şu sözlerle anlattı: "Her şeyin gözyaşları içinde biteceğini tahmin eden Hugh bile, aday olmamın beklendiği anın bu olduğunu kabul etti."
Norfolk seçim bölgesindeki siyasi temsilcisi de aday olması gerektiğini kabul etti ancak ikinci olmasının "en iyisi" olacağını düşündü.
4- Mini bütçe en mutlu gündü
İstifasına yol açan mini bütçenin yarattığı tepkiye rağmen Truss bütçeyi savundu ve o günü başbakanlığının 'en mutlu' günü olarak hatırladı. "Moral bozucu bir liderlik kampanyasının ve birbirini izleyen Muhafazakar hükümetlerin hayal kırıklıklarının ardından, nihayet yeni bir döneme işaret edecek vergi indirimleri ve reform paketi sunmuştuk" diye yazdı. Truss mini bütçe konusunda iletişim becerilerinin "olabileceği kadar iyi olmadığını" kabul etti.
5- Bütçe Sorumluluk Ofisi'nin kaldırılması tartışıldı
Truss, Bütçe Sorumluluk Ofisi'ni (OBR) lağvetmeyi ve İngiltere Merkez Bankası ile Hazine'ye yeni liderler atamayı düşündüğünü açıkladı. Truss bu planları Şansölye Kwasi Kwarteng ile görüştü ancak sonunda bunun "ekonomi kurumuna karşı bir savaş ilanı anlamına geleceğine" karar verdiler.
Mini bütçe çözülürken Truss, OBR'deki "sızıntı ve olumsuz brifing kültürünün kontrolden çıktığından" ve "görünüşe göre hükümete olan güveni baltalamak için piyasaya duyarlı bilgilerin kasıtlı olarak kötüye kullanıldığından" şikayet etti. OBR'nin davranışları karşısında halen "öfkeli" olduğunu yazdı.
6- Truss'un son anları
Truss, mini bütçesinin ardından "feci bir ekonomik çöküş ihtimaliyle" karşı karşıya kalınca Jeremy Hunt'ı arayarak başbakanlık görevini devralmasını istedi ancak Hunt, başbakanın numarasını tanımadığı için ilk başta telefonu reddetti. Kwarteng'in görevden alındığını Twitter/X üzerinden öğrenmesinin de "derin üzüntü verici" olduğunu söyledi. Öğleden sonra yapılan medya toplantısını anlatan Truss, "kendi cenazemi kaldırıyormuşum gibi hissettim" dedi.
7- Kwasi Kwarteng ile İlişki
Kwarteng ile ilişkisi hakkındaki söylentilere de değinen Truss, hazine yetkililerinin "Kwasi ile olan yakın çalışma ilişkisinden açıkça endişe duyduklarını" yazdı. Daily Mail'e verdiği son röportajda Truss ilişkinin romantik olduğunu reddederek "O benim yakın bir arkadaşım. Hepsi bu kadar" dedi.
8- Boris danışmanları tarafından başarısızlığa uğratıldı
Truss, Johnson'ın görevden alınmasının bir hata olduğunu yazdı ve Johnson'ın "sık sık akılsızca davrandığına" inandığını söyledi. O dönemde başbakanın etrafında bulunanların, pandeminin sona ermesinin "geleceğe dair cesur ve yeni bir vizyon ortaya koymak" için iyi bir an olacağını düşünmüş olmaları gerektiğini söyledi. "Boris harika bir öncü ve büyük düşünen biri. Birleşik Krallık'ın nasıl bir ülke olmasını istediğine dair net bir fikri olmasının yanı sıra, mükemmel bir iletişimci ve kampanyacı" diye yazdı Truss.
9- Michael Gove sızıntıları
Truss, Johnson'ın Michael Gove'un 2019 Muhafazakâr Parti liderliği yarışması sırasında zarar verici bilgiler sızdırdığına dair şüpheleri doğruladığını iddia etti. Truss ve Gove arasındaki gerginliğin Johnson'ın Muhafazakâr Parti liderliği kampanyasına verdiği desteği çekmesinin ardından daha da arttığını söyledi. Johnson arayıp Truss'un "bir şey sızdırıp sızdırmadığını" sordu, Truss da "seri suçlu" olarak tanımladığı Gove'un sızdırdığını söyledi.
10- Büyüme karşıtı koalisyon
2022 yılında Truss politika gündemini sorgulayanlar için yeni bir aşağılama terimi icat etti: Büyüme karşıtı koalisyon. Bu kavram anı kitabının önemli bir bölümünü oluşturuyor. Truss sürekli düşük büyüme konusunda uyarıda bulundu ve batı kültürünün insan biyolojisi gibi temel şeylerin bile sorgulandığını savundu. Ayrıca vergilerin çok yüksek olduğunu, hükümetin çok büyük olduğunu ve çok fazla para harcadığını söyledi.
11- Trump'ı mı destekliyor?
Truss Beyaz Saray'a bir Cumhuriyetçinin geri dönmesini istiyor ve Amerikan vatandaşı olsaydı Joe Biden yerine Donald Trump'a oy vereceğini söyledi. Eski İngiliz başbakanlarının Amerikan siyasetiyle ilgili tartışmalara girmesi son derece nadir görülen bir durum olsa da Truss görüşlerini paylaşmaktan çekinmiyor gibi görünüyor.