05 Aralık 2025, Cuma
Haber Giriş: 23.11.2025 11:15 | Son Güncelleme: 25.11.2025 19:26

1 trilyonluk yatırım sözü veren Suudi Prensi nakit sıkıntısı çekiyor

Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın ABD’ye 1 trilyon dolarlık yatırım sözü, Suudi Arabistan’ın küresel güç imajını tazelerken, krallığın dev Kamu Yatırım Fonu’nun (PIF) ciddi bir nakit sıkıntısıyla karşı karşıya. Ülkenin gösterişli mega projeleri gecikiyor, bütçe açığı büyüyor
1 trilyonluk yatırım sözü veren Suudi Prensi nakit sıkıntısı çekiyor
A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

Rob Copeland ve Vivian Nereim / The New York Times

Suudi Arabistan Veliaht Prensi'nin bu hafta Washington’a yaptığı ziyaret, tanıdık bir tabloyu yeniden sahneledi:

Petrol zengini bir ülkenin lideri, Başkan Donald Trump ve Amerikan iş dünyasının önde gelen isimleriyle yakın temas kuruyordu.

Bu zenginlik görüntüsü, Suudi Arabistan’ın hem ABD’deki hem de ülke içindeki gücünün ve imajının temelini oluşturuyor. Riyad yönetimi, genç nüfusuna kapsamlı bir ekonomik dönüşüm sözü vermiş durumda. Veliaht Prens Muhammed bin Selman, Salı günü Oval Ofis’te, ayrıntı vermeden ülkesinin ABD’ye 1 trilyon dolar yatırım yapacağını söyledi.

Ancak Riyad ve Wall Street’in güç koridorlarında fısıldanan daha farklı bir gerçeklik var: Krallığın övülen ve Suudi Arabistan’ın bu hafta Washington’da verdiği taahhütler gibi yükümlülüklerini yerine getirmek için kullandığı Kamu Yatırım Fonu (PIF) yeni yatırımlar için nakit sıkıntısı çekiyor.

Bunun temel nedeni, Veliaht Prens Muhammed ve ekibinin ülkenin varlığının önemli bir bölümünü finansal sıkıntı yaşayan projelere harcamış olması. Fonun işleyişi hakkında bilgi sahibi olan çalışanlar, yönetim kurulu üyeleri, yatırımcılar ve temsilciler dahil 11 kişiye göre Suudi yetkililer şimdi bu projeleri kurtarmak için yoğun çaba harcıyor.

Ülkenin kuzeyinde kurulması planlanan ve robot işçilerden kayak merkezine, ezilmiş mermerden yapılmış plajlara kadar uzanan özellikleriyle ütopya olarak tanıtılan dev proje Neom, şu anda büyük gecikmelerle boğuşuyor.

PIF portföyünde henüz hayata geçmekten çok uzak başka projeler de var: Şimdilik yalnızca bir şubesi bulunan ve çekirdeklerini Avusturya’ya ihraç etmeyi hayal eden bir kahve zinciri; tek gemilik bir kruvaziyer şirketi; ve üç yıl önce kurulan ancak hâlâ tek bir araç teslim edemeyen bir elektrikli araç girişimi.

Krallık hâlâ ciddi bir petrol varlığına sahip. Ancak petrol üretimi, küresel arzı kısmaya yönelik jeopolitik anlaşmalar ve düşük ham petrol fiyatları nedeniyle kısıtlanmış durumda. Hükümet, Veliaht Prens Muhammed’in yurtiçi vaatlerini yerine getirmek için büyüyen bir bütçe açığıyla karşı karşıya ve borçlanıyor.

PIF, yaklaşık 1 trilyon dolar varlık yönettiğini söylese de portföyünün büyük bir kısmı satılması zor, kamuya açık değeri bulunmayan varlıklara bağlı. Konuya hâkim altı kişinin aktardığına göre, fonun temsilcileri, uluslararası yatırımcılara yakın gelecekte neredeyse hiç yeni kaynak ayıramayacaklarını söylemeye başlamış durumda.

Benzer egemen varlık fonlarının aksine, PIF yılda yalnızca bir buçuk sayfa finansal veri yayımlıyor.

Fon sözcüsü Marwan Bakrali, kasada ve benzer finansal araçlarda 60 milyar dolar bulunduğunu söyledi ve PIF’i “bölgesel standartlara göre çok likit” olarak tanımladı.

Perde arkasında PIF’in operasyonları, veliaht prensin sıkı gözetimi altında yeniden yapılandırılıyor. Gizli planlara hâkim kaynaklara göre prens, zor durumda olan projelerden en az birinin olan Neom’un başındaki ismi görevden aldı. Fon, Kızıldeniz kıyısında çoğu hâlâ boş olan lüks tatil köylerini de içeren çeşitli yatırımlara yönelik iç finansal projeksiyonları agresif biçimde aşağı çekiyor.

Yönetim kurulu, gelecekte daha farklı bir yol izlemek için hazırlık yapıyor: Borsada işlem gören hisselere ve tahvillere daha fazla yatırım yapmak. Hedef, fonu beş yıl içinde 2 trilyon dolara çıkarmak; ancak bunun ne kadarının yatırım kazancı, ne kadarının hükümetten gelecek yeni para olacağı belirsiz.

Bakrali şöyle diyor:

“Uzun vadeli bir yatırımcı olarak, yatırımlarımız eyrekler üzerinden değil, kuşaklar boyunca değerlendirilecek. Getiriler hem finansal hem de ekonomik ve toplumsal etkiler bakımından ölçülecek.”

Egemen varlık fonlarının dünyası genellikle sakindir. Dünyanın en büyüğü olan Norveç’in 2 trilyon dolarlık fonu, ağırlıklı olarak halka açık hisselere yatırım yapar.

Bazı ülkelerde ise fonlar yalnızca yurt içinde yatırım yapabilir; tıpkı Hindistan'ınki gibi.

PIF de uzun yıllar boyunca bu fonlara benzerdi. 1971’de kurulan fon, Suudi hükümetinin milli bankalar ve elektrik hizmetleri gibi yerel şirketleri desteklemek için kullandığı bir araçtı.

2015’e gelindiğinde fon; yaklaşık 100 milyar dolarlık varlığa, 50 çalışanına ve sıfır bilinirliğe sahipti. Aynı yıl, yeni Suudi kralı fonun kontrolünü 29 yaşındaki oğlu Muhammed bin Selman’a devretti.

Veliaht Prens, PIF’i güç toplama stratejisinin merkezine yerleştirdi. O yıl fonun “yeniden doğduğu” söyleniyor.

Prens fona hükümet nakdi aktardı, kredi aldı ve ülkenin petrol satışlarının dışarıdan yapılan tahminlere göre günlük yaklaşık 500 milyon dolarlık kısmını PIF’e yönlendirdi. Ayrıca muhaliflerden ve bazı kraliyet ailesi üyelerinden el konulan varlıkları da fona aktardı.

Hükümet, PIF projeleri sayesinde 1,1 milyon Suudi’ye iş yaratıldığını iddia ediyor ancak bu bağımsız olarak doğrulanamıyor.

PIF’in bugün 3.000’den fazla çalışanı var. Ağustosta yayımlanan yıllık rapora göre fonun gelirleri bir önceki yıl %25 arttı.

Bu büyüme, PIF’in valisi Yasir el-Rumeyyan için de devasa bir etki yarattı. Kariyerinin büyük kısmı bölgesel bankacılıkta geçen el-Rumeyyan, bir podcast’te anlattığına göre fonu yönetmek için ilk önerilen kişileri Veliaht Prens’e sunmuş; ancak prens çoğundan memnun kalmayıp görevi ona vermiş.

El-Rumeyyan bu rolden büyük keyif alıyor — bir ziyaretçiye yatının fotoğrafını göstermesi örneklerden sadece biri — ve fonun ismini “Piff” diye telaffuz edenleri sertçe düzeltiyor.

Finansal sıkıntı işaretleri

PIF’in ve el-Rumeyyan’ın etkisinin sembollerinden biri, Davos in the Desert olarak bilinen Future Investment Initiative. Binlerce kişinin katıldığı dev etkinlik, her yıl Riyad’da düzenleniyor.

Geçmişte etkinlikle çakışan en gözde davetlerden biri, el-Rumeyyan’ın hurma ağaçlarıyla çevrili villasında verilen yemek oldu. Villa, 2017’de muhaliflerin tutuklandığı operasyon sırasında hapse atılan bir iş insanına aitti.

Bu yıl yaklaşık 100 küresel finans ve sanayi lideri villada toplandığında, sıradan bir bolluk şöleni beklenebilirdi.

Ancak bu yıl farklı bir atmosfer vardı. Katılımcılar, Riyad’a gelen Batılı iş insanlarının neredeyse her zaman fonla dolu çantalarla döndüğü “eski güzel günlerin” geride kaldığından bahsediyordu.

PIF temsilcileri, fonun artık yeni yatırım yapma koşullarını değiştirdiğini söyledi: Bundan böyle daha fazla yatırım ancak eski yatırımlarının kurtarılmasına yardımcı olunması karşılığında yapılacaktı.

Görüşmelere katılan bir kişinin anlattığına göre, fon yeni yatırım için ancak yatırılan paranın iki katından fazlasının özel Suudi şirketlerine yönlendirilmesi şartıyla kaynak sağlayacaktı.

Bu düzenleme, uluslararası yatırımcıların parasının PIF’e ait projelere akmasına yol açacak ve bu projelerin görünümünü güçlendirecekti.

PIF sözcüsü Rupert Trefgarne bu konuda şöyle diyor:

“Herhangi bir zorunluluk yok. Fakat kesinlikle teşvik var.”

© 2025 The New York Times Company

Kaynak: Gazete Oksijen