Somini Sengupta, Grace Moon / New York Times
Küresel bir sanayi gücü olan Güney Kore, birkaç yıl önce ABD'ye cesur bir bahis yaptı. Amacı, Amerikalıların geleceğin enerji teknolojilerinde rekabet etmesine yardımcı olmak ve bu süreçte ABD’nin dünya sahnesindeki başlıca rakibi Çin’e olan bağımlılığını azaltmaktı.
Şimdi ise Güney Kore belirsizlik içinde sarsılıyor.
ABD’nin enerji öncelikleri tamamen yön değiştirdi. Güney Kore’nin ABD’ye yaptığı ihracatlar, Trump tarifeleriyle darbe aldı; yeni ticaret anlaşması kapsamında bu vergiler artık yüzde 15 olacak. Georgia eyaletindeki 5,5 milyar dolarlık Güney Koreli otomobil fabrikasındaki işçiler sınır dışı edildi. Beyaz Saray’ı yatıştırmak için Güney Kore Cumhurbaşkanı, ülkesinin tüketemeyeceği kadar fazla Amerikan doğalgazı satın almayı taahhüt etti. Güney Koreli bir tersane, bu gazı taşımak için ABD bayraklı bir gemi inşa etme sözü verdi.
Ancak tüm bunlar bile yeterli olmayabilir.
Güney Koreli yetkililer, bu hafta ev sahipliği yaptıkları zirvede neler olacağını dikkatle izliyor. Başkan Donald Trump’ın Çinli mevkidaşı Şi Cinping ile görüşmesi planlanıyor. Washington ve Pekin’den gelen açıklamalara göre, ABD ile Çin bir ticaret anlaşmasına varırsa Güney Kore, Çin’e alternatif olma avantajını kaybedebilir.
"Kore, Çin ile ABD'nin kendi aleyhine yapacağı olası bir anlaşmadan dolayı endişeli"
Eski bir ABD diplomatı olan Henry Haggard, Güney Korelilerin ABD pazarına yoğun yatırım stratejisine atıfta bulunarak “Her şeyi ortaya koydular. En büyük endişe, ABD ile Çin’in Güney Kore’nin aleyhine olacak bir anlaşma yapması”
Tüm bu gelişmeler, enerji ve ticaret alanlarında dünyanın iki süper gücü arasındaki büyük rekabet karşısında birçok ülkenin yaşadığı ikilemleri yansıtıyor. ABD, daha fazla fosil yakıt tüketmeye yönelmiş durumda. Çin ise kontrol ettiği yenilenebilir enerji teknolojilerini teşvik ediyor.
Güney Kore ise, dünyanın pek çok ülkesi gibi, ikisini birden istiyor.
Güney Kore'nin ABD-Çin ikilemi
ABD ve Çin, ülkenin iki büyük ticaret ortağı. Güney Kore’nin, pil anotları için grafit veya güneş paneli üretimi için fotovoltaik hücreler gibi Çin’den gelen hammaddelere ihtiyacı var. Aynı zamanda ürettiği elektronik ürünleri satın alan Çinli tüketicilere de.
Ancak Kuzey Kore’nin nükleer tehditleri karşısında ABD’nin askeri korumasına da muhtaç. Ayrıca Amerikan pazarına erişime fazlasıyla bağımlı. Güney Kore, Çin’e güvenmeye çekinen alıcılar için temiz enerji teknolojilerinin güvenilir bir tedarikçisi olarak kendini konumlandırdı. Onun en büyük avantajı, Çin olmamasıydı.
Güney Kore’nin kuzeybatı kıyısındaki Incheon, 1950’de General Douglas MacArthur’un Kore Savaşı’nın seyrini değiştiren ünlü çıkarma harekatına sahne olmuştu.
Bugün Incheon, dünyanın en büyük sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ithalat terminaline ev sahipliği yapıyor. Bu nedenle, Trump yönetiminin Seul ile ilişkilerinde kilit bir rol oynuyor.
Güney Kore, Trump’ın ilk döneminde, 2017’de Amerikan LNG’si ithal etmeye başladı. ABD’de kaya gazı devrimi yeni başlıyordu ve Güney Kore nükleer enerjiye olan bağımlılığını azaltmaya çalışıyordu. Gaz ithalatı önce arttı, ancak çeşitli nedenlerle sonrasında yatay seyretti ve ülke rüzgar gibi daha temiz enerji kaynaklarına yöneldikçe önümüzdeki on yılda düşmesi bekleniyor.
Bugün Güney Kore’nin LNG tedarikinin yaklaşık onda biri ABD’den geliyor; bu gaz, Güney Koreli bankaların finansman sağladığı Teksas ve Louisiana’daki ihracat terminallerinden tankerlerle taşınıyor. Geri kalan kısım ise Orta Doğu ve diğer bölgelerden temin ediliyor.
Kore daha çok yenilenebilir enerji istiyor, Trump 'gaz' alın diye baskı yapıyor
Temmuz ayında, Trump’ın baskısı altında, Güney Kore Cumhurbaşkanı Lee Jae Myung, belirli bir süre belirtilmeden 100 milyar dolarlık Amerikan LNG’si satın almayı kabul etti.
Bunun ülkesine faydalı olup olmayacağı, hatta uygulanabilirliği bile belirsiz. Güney Kore yenilenebilir enerjiyi artırdıkça doğalgaz talebinin azalacağı öngörülüyor. Ayrıca, şu anda fiyatların görece yüksek olduğu bir dönemde uzun vadeli sözleşmelere kilitlenmek, ülke için maliyetli olabilir.
Ulsan’daki Kore Enerji Ekonomisi Enstitüsü’nden araştırmacı Taesik Kim, “Kaynak çeşitliliği önemlidir. Devletler arası ilişkiler zamanla değişebilir, bazen dramatik biçimde” ifadelerini kullandı.
Doğalgaz, Güney Kore’nin enerji karışımının beşte birini oluşturuyor. Ancak hükümet, sera gazı emisyonlarını azaltmak için fosil yakıt kullanımını düşürüp yenilenebilir kaynakları artırmayı hedefliyor. Trump yönetiminin daha fazla gaz alımı yönündeki baskısı bu hedefi baltalıyor.
Şimdilik Güney Kore, tıpkı dünyanın birçok ülkesi gibi, öngörülemez Trump yönetimini memnun etmeye çalışıyor.
Güney Koreli şirketlerin, ürettiklerini Amerikalıların satın almasına ihtiyacı var; kendi iç pazarı bunun için çok küçük. Haggard, “Bu, Amerikan pazarını ve kıtayı geleceğin iş alanı olarak görmekle ilgili” ifadelerini kullandı.
Güney Kore ABD için temiz enerji öngörüsünde baltayı taşa vurdu
Güney Kore, Amerikalıların temiz enerjiye olan ilgisine güvenmişti.
Elbette Çin’le rekabet etmesi zordu; Çin yenilenebilir enerji teknolojilerinde herkesi geride bırakıyor. Dünyanın en uygun fiyatlı elektrikli araçlarını ve en ucuz güneş panellerini üretiyor. Bataryalar için gerekli minerallerin işlenmesinde de dünya lideri.
Ama Güney Kore’nin fikri, ABD’nin temiz enerjide mesafe kat etmesine yardımcı olmaktı. Güney Koreli şirketler elektrikli araç üretimini, bu araçlara güç veren bataryaları ve şarj istasyonlarını yapmayı biliyordu. ABD’ye fabrika yatırımlarıyla milyonlarca Amerikalıya istihdam sağlayabilirlerdi.
Seul’den milyarlarca dolar akmaya başladı.
Hyundai, Savannah, Georgia yakınlarında 5,5 milyar dolarlık bir elektrikli araç fabrikası inşa etti; bu, ABD için planlanan 26 milyar dolarlık yatırımın bir parçasıydı. Bir diğer Güney Koreli şirket CS Wind, Colorado’da bir rüzgar türbini kule fabrikası satın aldı.
LG Energy Solutions, ABD genelinde yedi batarya fabrikası açtı. Rakibi SK On, Ford ile ortaklık kurarak şirketin yeni elektrikli araç serisine batarya tedarik etmeye başladı. Yan kuruluşlarından biri, Texas’ın Plano kentinde şarj istasyonu fabrikası kurdu. Samsung ise ABD’de batarya ve yarı iletken üretimi için 55 milyar dolar yatırım planı açıkladı.
Biden yönetiminin politikaları bu yatırımları hızlandırdı. Enflasyonu Azaltma Yasası, temiz enerji üretim tesisleri kurmak için teşvikler sağladı.
Sonra Trump seçimi kazandı. Yenilenebilir enerjiye yönelik Biden dönemine ait teşvikleri iptal etti. Amerikan otomotiv sektörü, elektrikli araç planlarını büyük ölçüde yavaşlattı. Bu durum, ABD’nin benzinli araçlardan uzaklaşacağına güvenerek yatırım yapan Güney Koreli şirketleri sarstı.
Yine de Güney Kore açısından bir olumlu yan vardı: Trump yönetimi, Çin mallarına uygulanan tarifeleri artırdı.
Bu durum, özellikle ABD’de üretim yapan Güney Koreli batarya üreticileri için bir avantaj anlamına geldi. Çin bataryalarına yüksek gümrük vergisi, Güney Koreli üreticilerin rekabet gücünü artırdı. ABD’de elektrikli araç satışları düşse bile, Güney Koreli batarya üreticileri enerji depolama sistemlerine yönelerek üretimi çeşitlendirebilir. Veri merkezleri buna zaten ihtiyaç duyuyor.
Çin ile ABD'nin duyuracağı anlaşma Kore'nin kaderini belirleyecek
Şimdi ise yeni bir belirsizlik oluştu: Bu hafta Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği (APEC) zirvesinde açıklanması beklenen olası bir ABD-Çin ticaret anlaşması.
Yeni anlaşma, grafit gibi batarya malzemelerinde Çin’e bağımlı Güney Koreli üreticilere kolaylık sağlayacak mı? Bu iyi olurdu. Ama Çinli şirketlerin ABD’ye batarya ihracatını veya ABD’de fabrika kurmasını kolaylaştırırsa, bu Güney Kore için kötü olur. Brookings Enstitüsü’nden Güney Kore uzmanı Andrew Yeo, olası bir ABD-Çin anlaşmasını “çift taraflı keskin bir kılıç” olarak nitelendiriyor.
Detaylar henüz bilinmiyor. Sadece, ABD’nin bazı Çin mallarına uyguladığı tarifeleri askıya alabileceği, Çin’in de nadir toprak mineralleri üzerindeki ihracat kısıtlamalarını dondurabileceği konuşuluyor. Şimdilik, Trump ve Şi’nin nasıl bir anlaşmaya varacağı ya da bunun ne kadar sürdürülebilir olacağı belirsiz.
UBS Securities batarya analisti Tim Bush’un dediği gibi: “Herkesin merak ettiği şey şu: Yeni oyunun kuralları ne olacak?”
© 2025 The New York Times Company