08 Mayıs 2024, Çarşamba Gazete Oksijen
Haber Giriş: 07.03.2022 18:04 | Son Güncelleme: 07.03.2022 18:52

Ayrılık “küçük ölüm” gibi

Eşlerini savaşın içinde bırakan Ukraynalı kadınlar ne hissettiklerini The New York Times’a anlattı. Artık güvendeler ama çok mutsuzlar
Ukraynalı mülteciler, Polonya sınırını Medyka'daki geçtikten sonra otobüs beklerken. Rus Ordusu, Ukrayna'ya kuzeyden, güneyden ve doğudan bastırırken, milyonlarca sivil ovalarda toplanıyor (Maciek Nabrdalik/The New York Times)
Ukraynalı mülteciler, Polonya sınırını Medyka'daki geçtikten sonra otobüs beklerken. Rus Ordusu, Ukrayna'ya kuzeyden, güneyden ve doğudan bastırırken, milyonlarca sivil ovalarda toplanıyor (Maciek Nabrdalik/The New York Times)

Jeffrey Gettleman - Monika Pronczuk / The New York Times

Irina Dukhota 26 yıldır evli. Kocasıyla gençken Ukrayna'nın başkenti Kiev'deki mahallelerinde bisiklete binerken tanışmış. Birkaç gün önce Ukrayna-Polonya sınırında o gri, rüzgarlı sabah saatinde binlerce insan etraflarında koşuşturuyorken ikisinin de dudakları titriyordu. Bunca yıldan ardından veda vakti gelmişti. Gözleri kısılan Dukhota "Ona 'Seni seviyorum. Yakında görüşeceğiz' dedim" diyor. Eşini bir daha ne zaman göreceğini, hatta görüp göremeyeceğini bilemediğini söylüyor.

Rus ordusu kuzeyden, güneyden ve doğudan Ukrayna'ya saldırırken, milyonlarca sivil ovalarda toplanıyor. Ancak sınır kapıları, aileleri birbirinden ayıran hüzün verici bir filtre görevi görüyor. Ukrayna hükümeti 18 ila 60 yaş arasındaki erkeklerin ülkeyi terk etmesine izin verilmemesini zorunlu kıldı. Bu nedenle Polonya, Macaristan ve diğer komşu ülkelere akan kalabalıklarda erkekler yok. Yürek parçalayan vedaların ardından kontrol noktalarından geçenlerin neredeyse hepsi kadın ve küçük çocuklardan oluşuyor. Ukraynalılar isteseler de istemeseler de savaşmak için geri dönüyorlar.

Bir gecede aile reisi oldular

Bazı Ukraynalı kadınlar ayrılıkları küçük ölüm diye adlandırıyor. Polonya-Ukrayna sınırındaki Medyka, bu sınır noktalarından biri. Sonu yok gibi uzanan buğday tarlaları arasında, yılın bu zamanında solgun güneş altında aydınlanan küçük köyün yolları, şimdi rüzgara karşı batıya yürüyen Ukraynalı kadın ve çocuklarla kaplı.

Bir milliyetçilik patlaması yaşayan Ukrayna'da genç erkekler ve babaları askere alma merkezlerine akın ederken, sınırda çok farklı bir hava hakim. Mülteciler sadece ülkelerinden değil ailelerinden de koparıldıklarını hissediyor. Yaşadıkları şaşkınlığı, kayıpları ve yalnızlığı anlatıyorlar. Bir gecede aile reisi rolünü üstlenen anneler yabancı bir ülkede bavullarını ve çocuklarını taşımış, kimileri iki cep telefonu birden kullanarak haber almaya çalışıyor, kimileri öfkeyle sigara içiyor.

"İki gündür uyumadım"

İçlerinden İrina Vasilevska, kocasını Ukrayna'nın kuşatma altındaki kuzeyinde yer alan Berdiçiv kasabasında bırakmış. "Hala burada olduğuma inanamıyorum" diyor. Şimdi, 9 ve 10 yaşındaki iki çocuğuyla baş başa. Stresten iki gündür uyumadığını, yemek yiyemediğini anlatıyor.

Kocası Volodimir evinde yetkililerden gelecek talimatları bekliyor. Telefonla konuştuğumuz Volodimir karısından ve çocuklarından yüzlerce kilometre uzakta olduğu için üzgün olduğunu söylüyor ama şu konuda da ısrarcı: Artık siren seslerini duymadıklarını bilmek kalbimi rahatlatıyor.

"Bu ayrılık boşluğa düşmek gibi"

Karısını ve kızını benzer sebeplerle kaçmaya ikna eden Aleksey Napilnikov ise şöyle diyor: Bu ayrılık boşluğa düşmek gibi. Onları bir daha görebilecek miyim, bilmiyorum.

Ukrayna cinsiyetçilik mi yapıyor?

Ukrayna hükümeti tarafından 24 Şubat'ta getirilen sıkıyönetim yasasına göre 18 ila 60 yaş arasındaki erkeklerin en az üç çocukları yoksa ya da silah getirmek gibi belirli stratejik işlerde çalışmıyorlarsa ülkeyi terk etmeleri yasak. Savaş ilk patlak verdiğinde birkaç erkek sınırı geçmeyi başardı ancak çok kısa bir süre sonra Ukraynalı sınır muhafızları sınırda sıralanmış arabaları aramaya ve erkeklerin geçmesine izin vermemeye başladı.

Kimileri bu politikayı cinsiyetçi buluyor. Kadınlar arasında da savaşmak için kalanlar var. Peki aileler neden annenin mi babanın mı çocuklardan ayrılacağını seçemiyor? Bu soruyu yönelttiğimiz Ukraynalı bir yetkili ülkenin askere alma politikasına atıfta bulunarak bazılarının gönüllü olmasına rağmen kadınların yasal olarak askerlik zorunluluğu olmadığını anlattı.

Hakkımızda ne derler?

Birbirinden ayrılanlar sadece eşler değil. Birden çok kuşaktan oluşan aileler de parçalandı. Ukraynacada şöyle bir tabir var: "Çocuk sahibi olmak iyidir, yaşlanınca bir bardak su getirecek biri olur." Ebeveynlerinin yanında kalarak yaşlılıklarında onlara yardım etmek, ülkenin kültürünün bir parçası. Ancak Medyka ve diğer sınır noktalarındaki kapılardan akan kalabalıklar arasında yaşlı yetişkinler yok denecek kadar az. Çoğu Ukrayna'da kalmayı seçmiş.

Odessa Limanı yakınlarındaki Çornomorsk'taki evinden telefonla konuştuğumuz 83 yaşındaki Svetlana Momotuk "Bunu ilk kez yaşamıyorum. Siren sesleri artık beni korkutmuyor" diyor. Kocası ona veda etmesi için torununu getirdiğinde “Çocuklarımı götüremezsin! Ne saçmalıyorsun sen?" diye bağırmış. Ama yine de torunlarını çok özlemiş olsa da gittikleri için artık memnun.

Savaşın yıktığı bir ülkeden çıkıp uluslararası bir sınıra adım atan insanların büyük bir rahatlama hissetmesi beklense de mültecilerin çoğu bunu hissetmemiş. Bunun yerine suçluluk duyanlar var. Bazı kadınlar kocalarını ve ebeveynlerini ilerlemekte olan bir ordunun önünde bıraktıkları için berbat hissettiklerini anlatıyor.

5 Mart 2022'de Polonya'nın Przemysl kentindeki istasyonda trene binerek Ukrayna'dan kaçan mülteciler. Polonya, Macaristan ve diğer komşu ülkelere akan kalabalıklar ürkütücü bir şekilde erkeklerden yoksun (Fotoğraf: Maciek Nabrdalik/The New York Times)

Polonyalı bir arkadaşının gelip aldığı Dukhota artık güvende ama "İçimde bir hüzün var" diyor. Bir market zincirinin sahibi kocası daha önce hiç silah tutmamış. Pek çok Ukraynalı erkek gibi o da Ruslara karşı savaşmak için yerel bir savunma birliğine kaydolmuş.

Sınırı geçmeyi başaran anneler geride kalan arkadaşlarının kırılabileceğinden de endişeleniyor. Böylesine büyük bir kriz anında yeterince vatansever değilmiş gibi görünmekten korkuyorlar. Yine de bazı kadınlar, kendilerinin ve çocuklarının güvenliği ve akıl sağlığı için halen ülkeden çıkılabiliyorken ayrılmaya karar verdiklerini anlatıyor.

"Bebeğim patlamalara daha fazla dayanamazdı"

Dört yaşında bir kızı olan Mariana "Bebeğim patlamalara daha fazla dayanamazdı" diyor. Medyka’da, 28. Otoban'ın kenarında iki cep telefonuyla ve çaresizlik içinde, gelip kendisini bu soğuk yerden alacak araca ulaşmaya çalışıyor.

Anlattıkları hikayelerin hepsi ayrılma kararlarının, ayrılığın kendisi kadar acı verici olduğunu gösteriyor. Dukhota "Kocam altı gün boyunca gitmemi söyledi, ben reddettim" diyor.

Yalnız kalmak istemediğini, herkes gibi savaşın bir iki gün içinde duracağını umduğunu anlatıyor. Ancak bombalamalar yaklaşınca sonunda yanına kalın giysiler de alarak mülteciliğin ilk adımı olan Medyka'ya doğru yola çıkmış. Dukhota ve kocası mümkün olan son ana kadar ayrılmamış. Onlar da aniden gelen tehlikeden kaçmak için ülkenin batısındaki Lviv gibi henüz ağır bombardımana maruz kalmayan yerlere gitmişler.

Bazı kadınlar, Polonya'ya giden kalabalık trenlerden birine binmek üzere Lviv'deki tren istasyonuna bırakılmış. Bazılarını eşleri sınıra kadar getiriyor. Tren istasyonlarında erkeklerin geçmesine izin vermemek için kurulan barikatlar kurulduğunu anlatan kadınlar var.

"Basit cümleleri tercih etmişler"

Konuştuğumuz her çift birbirlerinin son sözlerini hatırlıyor. Birçoğu basit cümleleri tercih etmişler. Çoğu kez ayrılan çiftlerin arasında gözlerinden yaşlar süzülen, perişan haldeki ebeveynlerine şaşkın gözlerle bakan küçük bir çocuk var. Vasilevska'nın kocasına söylediği son şey, “Lütfen endişelenme. Her şey yoluna girecek" olmuş. Ama bunu söylerken de dayanamayıp ağlamaya başlıyor, gerisini anlatamıyor.

© 2022 The New York Times Company