17 Mayıs 2024, Cuma Gazete Oksijen
Haber Giriş: 03.03.2022 22:32 | Son Güncelleme: 03.03.2022 22:47

Biden Ukrayna’nın düşmesine izin vermemeli

BM'nin Ukrayna gündemli özel oturumuna ırkçılık tartışması damga vurdu. Afrika ülkelerinin temsilcileri Ukrayna'dan kaçmaya çalışan vatandaşlarının sınırlarda ayrımcılık yaşadığını belirterek BM'ye tepki gösterdi. BM yetkilileri ayrımcılığı teyit ederek "Herkesin sığınma hakkını savunuyoruz" dedi
Biden Ukrayna’nın düşmesine izin vermemeli

Bret Stephens/ The New York Times

Mesele özgürlükse dünya Vladimir Zelenskiy’de on yıllardır Churchill’e en çok benzeyen figürü buldu. Ukrayna liderinin, ABD’nin kendisine güvenli bir yere götürme önerisine “Bana cephane lazım, seyahat değil” cevabı yıllarca hatırlanacak. Kiev sokaklarındaki ilham verici hali, Blitzkreig sırasında Britanya’nın direnç sembolü hâline gelen savaş dönemi başbakanını anımsatıyor.

Winston Churchill gibi Zelenskiy’nin Franklin Roosevelt’i olmak da Joe Biden’a kaldı. Bu iş de Ukrayna’nın olası düşüşünün yerelden ziyade küresel bir felaket olacağını Amerika toplumuna anlatmakla başlıyor. Bu yazıyı, Biden’ın Salı gecesi ulusa yıllık seslenişinden önce kaleme alıyorum. Ancak ana konu şu: Vladimir Putin’in Ukrayna’daki hedefi, buna bir itirazı olmayacak olsa da, yalnızca Rusya’nın sınırlarını genişletmek değil. Putin, Ukrayna’nın ruhunu yerle bir etmek istiyor.

Putin için AB daha büyük bir risk

Bağımsız bir Ukrayna, Putin’in hükümetine askeri bir tehdit oluşturmuyor, hiçbir zamanda oluşturmayacak. Durum siyasi. Putin’in tehdit hissetmesinin sebebi demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan haklarının Kiev’de kök salmasının Moskova’ya da sıçrayabileceği ve iktidarına son verip işlediği suçlar nedeniyle yargılanacağı fikri. Ukrayna’nın NATO üyesi olmasındansa Avrupa Birliği’nde yükselmesi, Putin iktidarına yönelik daha da büyük bir risk teşkil edecektir.

Bu savaşta asıl tehlikede olan şey ise Ukrayna'nın kaderinden ötesi. Putin, Sovyet sisteminin bir ürünü ve o sistemin değerlerini temsil ediyor: Gerçeği hor görme, bireyi hor görme, uluslararası normları hor görme, dizginsiz güç peşinde ilkesizce koşturma.

Bu değerlerin kültürel veya coğrafi sınırları yok. Eğer Putin tıpkı Çin’in Hong Kong’da yaptığı gibi bu değerleri Ukrayna’ya dayatırsa Thukididis’in sözleriyle “Güçlünün yapabildiğini yaptığı ve zayıfın çekmek maruz kaldığı acıyı çektiği bir dünyaya” itileceğiz. Bu da ABD’nin pek de güçlü olmadığı şu dönemde gücünün durmadan sınandığı bir dünya demek. Çin beklediğimizden çok daha çabuk bir şekilde bize Tayvan üzerinden meydan okuyacaktır.

Rusya gözünü sürekli bir sonraki hedefi kestirecektir

İran yeni bir nükleer anlaşmayla yaptırımların hafiflemesinden faydalanarak Suriye, Lübnan, Gazze ve Yemen’deki uzantılarını daha fazla silahlandırıp ABD’yi de dışında bırakmayan bir kaos yaratabilir. Zafer kazanan Rusya gözünü sürekli bir sonraki hedefi kestirecektir. Polonya gibi bazı Avrupa ülkeleri bu tehdide baş kaldırabilir. Ancak Macaristan ve diğerleri, içindeki Quisling’i keşfedecektir. Norveç'in Alman işgali sırasında, 9 Nisan 1940 tarihinde Nazi destekli bir darbeyle iktidara gelen Norveç Faşist Partisi lideri Vidkun Quisling savaş boyunca kabineyi yönetmişti.

Kiev düşerse ikinci jeopolitik felaket olacak

İşte o zaman geldiğinde Biden başkanlığı nerede olacak? Biden yönetimi işgale uzanan haftalarda başarılıydı. Ancak Kiev düşerse, bu Biden hükümetinin altı ayda yüzleştiği ikinci jeopolitik felaket olacak. Cumhuriyetçiler, başkanın sürekli bir adım geride kaldığını ve bu durumun onların yönetimi altında asla gerçekleşmeyeceğini söyleyecek. Onlara inanan Amerikalıların sayısı gittikçe artacak.

Ancak Ukraynalıların cesareti ve bir o kadar da Rus ordusunun şu ana kadarki beceriksizliği Biden yönetimine Ukrayna’ya, dünyaya ve kendisine faydalı olma şansı doğurdu. Nasıl mı? Yenilmezlik imajı daha da kayboluyor.

Putin’e “Ne yapmayacaklarının” iletmekten çekmekten vazgeçebilirler. Putin’in eline ABD'nin kendisinden daha çok korktuğuna inanacak nedenler vermek Rusya liderini gerilimi yükseltmeye teşvik ediyor. Kiev’in düşmesini engellemek için savaş dışında her şeyi yapabilir. Buna, bir insani hava koridoru oluşturarak şehirdekilerin açlıktan ve soğuktan teslim olmasını engellemek de dahil. Ukrayna başkenti, II. Dünya Savaşı’ndaki Leningrad ya da 1948’deki Berlin gibi direncin güçlü bir sembolü oldu. Kentin ayakta kaldığı her gün, Putin’in yenilmezlik imajı daha da kayboluyor.

Biden yönetimi Kongre’yi, Ukrayna’da uzun vadeli bir isyan örgütlemek için gizli operasyonlara bütçe ayırmaya da ikna edebilir. Ukraynalı partizanların elinde binlerce keskin nişancı tüfeği ve tanksavar füzesi olduğu düşüncesi, Rus komutanların uykularını kaçıracaktır. AB’yi Zelenskiy’nin öldürülmesi, zarar görmesi veya yakalanması durumunda Rusya’nın enerji sektörüne kapsamlı yaptırımlar uygulaması için itebilir. Şu an Ukrayna’nın ve bizlerin umutlarının onun hayatına bağlı olduğunu anlamak adına, tarihin büyük adam teorisine inanmanıza gerek yok.

Pearl Harbor’dan çok önce, ihtimallerin ciddi şekilde buna karşı olmasına rağmen, Roosevelt ABD’nin Britanya’nın kaderine kayıtsız kalamayacağını farkındaydı. Ocak 1941'de İngiltere'de yaptığı bir toplantıda, en yakın danışmanı Harry Hopkins Book of Ruth’un sözlerini, Churchill'e iki Amerikalının paylaştığı duyguları iletmek için kullandı:“Sen nereye gidersen ben de gideceğim, ve sen nerede konaklarsan ben de orada konaklayacağım, senin halkın benim halkım ve senin Tanrın benim Tanrım.” Sonrasında da, “Hatta sonuna kadar" sözlerini ekledi. Biden aynı mesajı Zelenskiy'e göndermeli.

 © 2022 The New York Times Company