04 Temmuz 2025, Cuma
Abone Ol Giriş yap
Haber Giriş: 22.06.2025 23:11 | Son Güncelleme: 22.06.2025 23:45
Makaleyi sesli dinle • 6:19

New York Times yazdı: Bir dönem Orta Doğu'yu şekillendiren İran, ABD ve İsrail karşısında tek kaldı

Bir zamanlar Orta Doğu'da gücünü en üst seviyeye çıkaran İran, şimdi müttefiklerinden yoksun bir şekilde ABD ve İsrail saldırılarıyla karşı karşıya. Lübnan'dan Yemen'e uzanan vekil güç ağı çökerken, Tahran yönetimi iyice köşeye sıkışmış durumda
Fotoğraf: Arash Khamooshi/New York Times
Fotoğraf: Arash Khamooshi/New York Times
A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

Christina Goldbaum / New York Times

Yalnızca birkaç yıl önce, İran ve müttefikleri bölgede oldukça güçlü bir pozisyondaydı. Lübnan’daki militan grup Hizbullah, ülkenin en güçlü askeri ve siyasi gücüydü. Yemen’deki Husiler, küçük ama dişli bir milis gücü olarak Kızıldeniz’deki uluslararası deniz taşımacılığını sekteye uğratıyordu. Suriye’de Devlet Başkanı Beşar Esad, yıllar süren tecridin ardından Arap dünyasına geri dönmenin yolunu buluyordu.

Ve İran’ın kendisi, yıllarca süren yaptırımlarla sarsılmış olsa da, Ukrayna’daki savaşta Kremlin’i destekleyerek Rusya’nın değerli bir müttefiki olduğunu kanıtlıyordu.

Geldiğimiz noktadaysa, bu müttefikler ve vekil milisler ortalıkta yok. İran, İslam Cumhuriyeti’nin ilk yıllarından bu yana en izole durumda; İsrail ve şimdi de ABD’nin saldırılarıyla karşı karşıya kalan teokrasi, onlarca yıllık yönetimi için en ciddi tehditlerden biriyle baş başa.

Arap komşuları ve Rusya ile Çin gibi müttefikleri İsrail’in İran’a yönelik saldırılarını hızla kınamış olsa da, somut bir destek sunmaktan kaçındılar. Esad rejiminin devrilmesiyle İran’ın Suriye’de artık bir müttefiki de kalmadı.

Milis ağı ise İsrail’le geçen bir buçuk yıllık savaşın ardından yıpranmış durumda. İran’ın en güçlü vekili olarak görülen Hizbullah, İsrail’in İran’ı son bombalamasından bu yana tek bir saldırı bile gerçekleştirmedi. ABD İran’a saldırdıktan sonra Husiler, Kızıldeniz’deki saldırılara yeniden başlayacaklarını duyurdu; ancak İran’a ciddi bir destek verip veremeyecekleri belirsiz.

Washington merkezli Orta Doğu Enstitüsü’nde kıdemli araştırmacı Firas Maksad “Şu an bölgede tanık olduğumuz şey, İran’ın onlarca yıllık stratejisinin ve nüfuz yayma kapasitesinin çöküşünden başka bir şey değil” şeklinde konuştu.

Bu savunma doktrini, 1979’daki monarşinin devrilmesi ve ardından komşu Irak’ın İran’ı işgaliyle başlayan sekiz yıllık savaşın ardından İslam Cumhuriyeti’ni şekillendiren temel ilkelerden biriydi. Uzmanlara göre İranlı liderler bu savaşın ardından, bir daha asla düşmanlar ya da saldırganlar karşısında yalnız kalmamaya kararlıydı.

Sonraki on yıllarda İran, Orta Doğu genelinde nüfuzunu artırmak ve çatışmaları kendi topraklarının dışında tutmak amacıyla milyarlarca dolar, on binlerce silah ve en iyi askeri beyinlerini kullanarak bir vekil milis ağı kurdu.

Hamas, Hizbullah, Husiler ve Irak’taki milisler gibi gruplar İran’a, İsrail’in sınırında ya da yakınında müttefikler sağladı; bu gruplar İsrail’e karşı caydırıcılık oluşturuyor ve gerektiğinde saldırı gerçekleştirebiliyordu.

Maksad “Bu yatırımın geri dönüşü büyük oldu” dedi.

2020 yılı civarında İran, vekilleri aracılığıyla güç ve nüfuz yayma açısından zirvedeydi. Aynı zamanda, İran’ı bölgedeki rakip olarak gören Körfez ülkeleri İsrail’i potansiyel bir müttefik olarak görmeye başlamış ve İran’la diplomatik yollarla başa çıkmanın daha pragmatik olduğunu düşünmüştü.

İran’ın Rusya ve Çin gibi kilit oyuncularla olan ilişkileri hiç olmadığı kadar derindi ve Kremlin, ülkeye daha önce hiç olmadığı kadar yatırım yapıyordu. Bu destekle İran, bölgeye yabancı olarak görülen bir ülkede konumunu sağlamlaştırmayı başardı. İran büyük ölçüde Farsça konuşan ve Şii Müslüman bir ülkeyken, bölgenin geri kalanı Arapça konuşan ve Sünni Müslümanlardan oluşuyor.

Kırılma noktası

Ancak uzmanlara göre, izleyen yıllarda bir dizi hata ve yanlış hesaplama, İran’ın güç ağının çöküşünü başlattı.

2020’deki bir ABD insansız hava aracı saldırısıyla, İran’ın en üst düzey güvenlik ve istihbarat komutanı olan ve İran’ın vekil güçlerini yöneten Kasım Süleymani öldürüldü. Bu güçler Süleymani’nin yokluğundan hiçbir zaman tam anlamıyla toparlanamadı. Süleymani bu güçleri daha merkeziyetsiz bir şekilde yönetirken, halefi gruplar arasında daha yüksek düzeyde koordinasyon kurmaya çalıştı — bu da onları savunmasız hale getirdi.

Uluslararası Kriz Grubu’nun İran Projesi Direktörü Ali Vaez “Bu ağı daha bürokratik bir yapıya dönüştürdü ve İsrail istihbaratının sızmasına daha açık hale getirdi” dedi.

Ve 7 Ekim 2023’te Hamas’ın İsrail’e yönelik saldırısından bu yana bu ağ, ağır darbeler aldı.

Uzun yıllar Gazze Şeridi’ni yöneten Hamas, İsrail’le bir yılı aşkın süredir devam eden savaşta binlerce savaşçısını kaybetti ve İsrail’i roketlerle tehdit etme kabiliyeti ciddi şekilde zayıfladı. Lübnan’da İsrail, Hizbullah’ın üst düzey liderlerini hedef aldı, cephaneliğinin büyük kısmını yok etti ve ülkedeki siyasi etkisini ciddi şekilde sarstı. Aralık ayında, Suriye’deki Esad hükümeti devrildi. İran’ın bölgede en yakın müttefiklerinden biriydi ve Lübnan’daki ve başka yerlerdeki vekillere nakit ve silah aktarmak için kritik bir kara köprüsü sağlıyordu.

Vekil güçleri zayıflarken bile İran, bu grupları desteklemek amacıyla İsrail’le doğrudan bir çatışmaya girmek konusunda isteksiz görünüyordu. Bu karar, İran’a itibar kaybettirdi.

 

Sonuç olarak, bu vekiller İran’ın en çok desteğe ihtiyaç duyduğu anda ya yanıt veremiyor ya da vermek istemiyor. Hem Hizbullah hem de İran destekli Iraklı milisler, kendi destekçilerinden ve ülkelerinin liderlerinden gelen büyük bir iç baskı altında; İsrail’le mevcut çatışmaya dahil olmamaları isteniyor.

Husiler hala bir muamma. Grup, Mayıs ayında ABD ile Kızıldeniz’deki Amerikan gemilerine yönelik saldırıları durdurma konusunda anlaşmaya vardı. Ancak bir Husi askeri sözcüsü, ABD’nin İran’a saldırısından önce, “Amerikalılar İran’a yönelik saldırılara karışırsa” yeniden ABD gemilerini hedef alacaklarını söyledi.

Diğer dış müttefikler ise diplomatik ilişkilerin bir savunma paktına dönüşmeyeceğini açıkça ortaya koydu.

Rusya açısından bu çatışmaya bulaşmak, giderek daha önemli hale gelen Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan gibi ortaklarını yabancılaştırma riski taşıyor — bu ülkeler daha güçlü bir İran’ı tercih etmiyor. Üstelik Rusya’nın askeri kaynakları halihazırda Ukrayna’da meşgul durumda.

Arap liderler ise tansiyonu düşürmeye ve ABD’nin müdahil olmasını engellemeye çalışsalar da, müdahale etmeye pek niyetli olmadıklarını açıkça belirttiler. Hatta bazıları özel görüşmelerde İsrail’le ortaklık kurma ve İran’ı zayıflatma arzusunu dile getirmeye devam ediyor.

 

© 2025 The New York Times Company