27 Nisan 2024, Cumartesi Gazete Oksijen
Haber Giriş: 14.03.2022 16:59 | Son Güncelleme: 14.03.2022 17:39

Çin, Ukrayna savaşında kendini galip görüyor

Ukrayna'daki savaş sona ermekten çok uzakta. Ancak Çin siyaset çevresi, kargaşadan ülkelerinin galip geleceğini düşünüyor
Çin, Ukrayna savaşında kendini galip görüyor

Steven Lee Myers ve Chris Buckley / The New York Times

Çin, en başta Rusya'nın işgaline kafası karışmış bir yanıt verdi. Ardından, kendisini en ağır ekonomik ve diplomatik yaptırımlardan koruyup sular durulduktan sonra jeopolitik değişimlerden faydalanmaya yönelik bir stratejinin yapı taşlarını döşedi. Çin lideri Şi Cinping, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'i eleştirmekten kaçındı ancak aynı zamanda Çin'i bu katliamdan uzaklaştırmaya da çalıştı. Hükümeti Rusya'ya uygulanan uluslararası yaptırımları kınadı ancak Çinli şirketlerin Batı'daki ekonomik çıkarlarını korumak için bunlara uyabileceğini ima etti. Diğer Çinli yetkililer ABD ve NATO'yu itibarsızlaştırma amaçlı Rus dezenformasyon kampanyalarını güçlendirse bile, Şi geçen hafta Avrupalı liderlere bir çözüm müzakeresi için muğlak yardım teklifleriyle ulaştı. Washington'daki yetkililer kanıt sunmadan, Rusya'nın işgalden sonra Çin'den ekonomik ve mühimmat desteği talep ettiğini iddia etti. Buna karşılık Çinli bir yetkili pazartesi günü bu iddianın dezenformasyon olduğu ithamında bulundu. 

Çin güçleniyor iddiaları

Neticede Çin liderliği, iki yorgun güç arasındaki mücadeleyi aşmaya çalışıp giderek daha da çalkalanan dünyada bir istikrar direği olarak görülmesi gerektiğini hesapladı. Üst düzey yetkililere danışmanlık yapan, Hong Kong Çin Üniversitesi'nde profesör Zheng Yongnian, işgalden sonra geniş çapta dolaşan bir makale yayımladı.

Makalede, “Bu, nihai stratejik gaflar yapmadığımız sürece Çin'in modernizasyonunun kısa kesilmeyeceği, tam tersine Çin'in yeni bir uluslararası düzen inşa etmede daha büyük bir yeteneğe ve daha önemli bir rol oynama iradesine sahip olacağı anlamına geliyor” diyor. 

Çin'in stratejisinin kalbinde, ABD'nin pervasız dış maceralardan zayıfladığına dair bir inanç yatıyor. Putin’i Ukrayna’daki savaşa itmelerini de bu yönde değerlendiriyorlar. Son günlerde kamuoyu açıklamalarında ve yarı-resmi analizlerde yankılanan bu görüşe göre Rusya'nın işgali Amerikan gücünü ve dikkatini Avrupa'ya çekti. Dolayısıyla da Başkan Joe Biden’ın Çin ve Pasifik Asya’ya yoğunlaşma girişiminin başarısız olması bekleniyor. Pekin’in savaş öncesi politikalarını inceleyen, Washington'daki Stimson Center'da Çin Programının direktörü Yun Sun, "Bahsettiğimiz tüm zorluklar, tüm dengeler ve tüm utançlar kısa vadeli. Uzun vadede Rusya uluslararası toplumun paryası olacak ve Çin'den başka başvuracağı kimsesi olmayacak" dedi. 

 Çin'in önündeki yol hiçbir şekilde kesin değil. Rusya'ya fazla yaklaşmak, Avrupa'da ve ötesinde Çin'e karşı derin bir düşmanlık kurma riskini barındırıyor. Bu da Şi'nin hükümetini tüm küstahlıklarına rağmen endişelendiriyor. Almanya, Fransa ve diğer müttefikler söz verildiği gibi savunmalarını kurarlarsa, ABD askeri kaynaklarının çoğunu Çin'e karşı koymak için kullanabilir. Biden bir “demokrasiler ittifakı” kurma sözü verirken, Amerikan askeri liderleri Ukrayna Savaşı’nın dikkatlerini Çin'den uzaklaştırmasına izin vermeyeceklerini söyledi. Nanjing Üniversitesi'nde uluslararası ilişkiler profesörü olan Zhu Feng, “Çok endişeliyiz çünkü Rusya-Ukrayna savaşı Avrupa'yı ABD'ye yaslanmaya zorlayacak. Ardından da Çin daha derin bir ikilemin içine sürüklenecek. ABD’nin Japonya ve Avustralya da dahil olmak üzere Pasifik'teki müttefikleri daha güçlü bir askeri duruş benimseyecek. Bu yüzden her şey Çin'e düşmanca görünüyor” dedi. 

Şi'nin liderliği hakkında oluşan endişeler

Çin'in Rusya'nın işgalinden sonraki ilk tökezlemeleri, Şi'nin savaşın artçı şoklarını yönetme kabiliyeti hakkındaki endişeleri artırdı. Şi, Çin yetkililerini dünyanın “bir asırdır benzeri görülmemiş” bir çalkantı dönemine girdiği konusunda defalarca uyardı. Yine de bu yetkililer, Putin'in Ukrayna'ya yönelik saldırısına hazırlıksız görünüyorlardı. İşgal gününe kadar Rusya'nın savaşa hazır olduğuna dair uyarılarla alay ettiler. Bunun yerine ABD'yi gerilimi körüklemekle suçladılar. O zamandan beri, Putin'in güvenlik sorunlarına duydukları sempatiyi, Ukrayna içinde geçerli olan ulusal egemenlik ilkesine saygılarıyla bağdaştırmak için uğraşıyorlar.

Çin'in içinde bulunduğu ikilem uluslararası itibarını zedeleyebilir

Şi, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Almanya Şansölyesi Olaf Sholz ile yaptığı video konferansta, Avrupa'da “savaş alevlerinin yeniden alevlenmesinden” üzüntü duyduğunu belirtti. Buna karşın, diplomatları ABD'yi Ukrayna'da biyolojik silahlar geliştirmekle suçlayarak Rus dezenformasyonunun alevlerini körükledi. Fransız Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'nde Çin-Rusya ilişkileri uzmanı Bobo Lo, "Bu, Çin'in uluslararası itibarı için iyi değil. Sadece Çin'in Batı'daki değil; aynı zamanda Batı dışındaki itibarını da etkiliyor çünkü esasen kendisini bir emperyal güçle ilişkilendiriyor" diyor. Çin savaştan ve Batı'nın Rusya'yı cezalandırma çabalarından kaynaklanan ekonomik aksamalarla da karşılaşabilir. Çinli yetkililer bu tür önlemleri kınadı. ABD ve müttefikleri bunları empoze etmede dikkate değer bir birlik gösterirken, diğer ülkeler Pekin'in güçlü ekonomik araçları silah olarak kullanma konusundaki çekincelerini paylaşıyor.

Çin'in ABD'ye tutumu sertleşiyor

Her halükarda, Çin'in ekonomisi diğerlerini sakat bırakacak darbeleri soğurabilecek büyüklükte. Moskova'nın 2014'te Kırım'ın ilhakı nedeniyle yaptırımlarla karşılaştığında olduğu gibi, Çinli şirketler Rusya'nın çaresiz ticaret ihtiyacından yararlanmak için verimli bir konuma dahi gelebilir. Çin'in stratejisi, Biden'ın 2021'de göreve gelmesinden bu yana ABD'ye yönelik görüşlerin sertleşmesini yansıtıyor. Bunun büyük bir sebebi, Çinli yetkililerin Başkan Donald Trump'ın kaotik ve çatışmacı politikalarından sonra bir miktar gevşeme beklemesiydi. Pekin'deki Çin Çağdaş Uluslararası İlişkiler Enstitüleri başkanı Yuan Peng geçen yılın sonlarında “Biden hükümetinin Çin stratejisi, Trump yönetimiyle olan politika sürekliliğindeki herhangi bir farklılıktan açıkça daha büyük. Biden, ABD’nin Çin ile 'yeni bir Soğuk Savaş' içinde olmadığını defalarca belirtti. Ancak Çin genellikle her yerde sürünen soğuğu hissediyor” dedi. Çin, savaşta ne olursa olsun Rusya ile derinleşen bağlarını ABD'ye karşı bir ağırlık oluşturmanın yolu olarak görüyor. Şi ve Putin'in geçen ay Pekin'deki Kış Olimpiyatları'nda kutladıkları ortaklık, bazı yetkililerin savaşla ilgili şüpheleri olsa da feda edilemeyecek kadar önemli hale geldi.

Şi ve Putin'in ortak görüşleri

Şi ve Putin, 1991'de Sovyetler Birliği'nin çöküşünden sonra Amerikan egemenliği döneminin tarihsel bir anormallik olduğunu savunuyor. Dolayısıyla, ülkelerinin büyük güçler olarak statülerini geri kazanmalarını hedefleyen jeopolitik doktrinleri benimsediler. Putin, ABD'yi Rusya'yı batı sınırında tehdit edici olarak tasvir ediyor. Şi benzer şekilde, ABD’nin demokratik Tayvan'a desteğini Çin kıyılarında bir tehdit olarak yorumluyor.

 Analistler, Rusya Batı yaptırımlarına karşı destek için Pekin'e dönerken, diplomatik ve ekonomik yaşam çizgisi olarak Çin'e giderek daha fazla bağımlı hale geleceğini, Çin'in stratejik jeopolitik kozu olarak hizmet edeceğini söylüyor. Shenzhen, Hong Kong Çin Üniversitesi'nden Zheng, "Eski düzen hızla parçalanıyor ve güçlü adam siyaseti dünyanın büyük güçleri arasında yeniden yükselişte. Ülkeler, avlarını gözetleyen kaplanlar gibi hırsla dolup taşıyor, eski düzenin yıkıntıları arasında her fırsatı bulmaya çalışıyor" diye yazıyor.

©️ 2022 The New York Times Company