Ross Douthat/ The New York Times
Biden yönetimi geçen çarşamba 2021'den bu yana Amerika Birleşik Devletleri'ne gelen 400 binden fazla Venezuelalıya Geçici Koruma Statüsü ve çalışma izni verdi. Kağıt üzerinde bu hem insani bir jest hem de Nicolás Maduro diktatörlüğü altındaki yaşamın sefaletinin tanınması anlamına geliyor. Siyasi pratikte ise sosyal hizmetleri ve sığınma evlerini zorlayan göçmen krizinin başta New York olmak üzere demokratların kontrolünde olan şehirlerde (mavi şehirler) göçmen karşıtlığının yükselmesini engellemek için bir çırpınma.
Çalışma izni göçü teşvik edecek
Çırpınma diyorum çünkü Biden yönetiminin karşı karşıya olduğu temel sorun, sığınma talebinde bulunmaya çalışan olağanüstü sayıların önüne geçmek için yapılan her girişimin boşa çıktığı güney sınırı. The Wall Street Journal'ın haberine göre; nüfusu 30 binden az olan Teksas'ın Eagle Pass kentinde bir hafta içinde 10 bin mülteci giriş yaptı. Cumhuriyetçi valiler (kırmızı eyalet valileri) bu göçmelerin New York, Chicago ve Washington D.C. gibi yerlere taşınmasına yardım etti. Ancak her koşulda Eagle Pass'taki bu kalabalıklar eninde sonunda büyük şehirlerdeki sayıların artması anlamına gelecek. Ve Biden yönetiminin verdiği çalışma izni sınır daha istikrarlı ve güvenli hale gelene kadar daha fazla göçü teşvik edecek.
Kaosu sınırda tutmaya çalıştılar
Bu durum karşısında liberallerin yaşadığı kafa karışıklığı; Eric Adams ve Kathy Hochul gibi Demokrat politikacıların Fox News sunucuları (sağ çizgide yayın yapıyor) gibi konuşmaları, Batı dünyasındaki liberalleri bekleyen zor geleceğin habercisi. Liberal ülkeler on yıllardır göçmenlere açık olduklarını ilan ederken, uluslararası göçün zorluğuna ve muhafazakârlar tarafından desteklenen kısıtlamalara güvenerek; gelenlerin oranını yönetilebilir tutmaya ve kaosu metropol yerine sınıra hapsetmeye çalıştılar.
"Avrupa için daha büyük bir sorun"
Değişen ve on yıllar boyunca değişmeye devam edecek olan tek şey sayılar. İç savaşlar ve iklim değişikliği kendi rollerini oynayacaktır. Ancak en önemli değişim internet ve akıllı telefonların yolunuzu bulmanızı kolaylaştırması. Ayrıca zengin, hızla yaşlanan bir Batı ile daha fakir, daha genç bir Küresel Güney arasındaki nüfus dengesizliği, ekonomik göçmenleri kuzeye çeken son derece istikrarsız bir denge oluşturuyor. Tüm bunlar Avrupa için Amerika Birleşik Devletleri'nden daha büyük bir sorun. Avrupa'nın yaşlanması daha ileri düzeyde, Afrika'nın nüfusu on yıllar boyunca artacak. (50 yıl içinde her 1 Avrupalıya karşılık 5 Afrikalı olabilir.)
"Göç krizi henüz başlamadı bile"
Latin Amerika'nın doğum oranları ise düşmüş durumda. Eagle Pass'ın Avrupa'daki eşdeğeri, İtalya'nın en güneyindeki Lampedusa Adası. Burada yeni göçmenlerin sayısı yerli nüfusu aşmış durumda. Christopher Caldwell, The Spectator için kaleme aldığı ve Fransa'nın eski cumhurbaşkanlarından Nicolas Sarkozy'den alıntı yaparak kıtanın ikilemlerini ele aldığı makalesinde, bu dalgalanmanın sadece bir başlangıç olduğunu savunuyor: Göç krizi henüz başlamadı bile.
Amerika'nın karşılaştığı zorluk daha az dramatik ama tamamen de farklı değil. Dünya küçüldü ve Rio Grande'ye kaç kişinin ulaşabileceği konusunda net bir sınır yok. Dolayısıyla bu yıl olanlar daha da fazla olacak:
- Kitlesel göçlerin zorlukları sınırın ötesine yayılacak,
- Göçmenlere genel olarak sempati duyan insanlardan bile kısıtlama talepleri artacak,
- Sayıların çokluğu herhangi bir kısıtlamayı daha az etkili hale getirecek.
Sağcı hükümetler yükselecek
Bu kombinasyon Brexit'ten sonra İngiltere'de ve Giorgia Meloni yönetimindeki İtalya'da gördüğümüz gibi bir model ortaya çıkarabilir: Sınırların kontrolünü geri alma sözü veren politikacılar seçilir, ancak politikaları etkisiz kalır ve sağcı hükümetler bile yüksek göç oranlarına liderlik eder.
Bu durumda seçim, Trump yönetiminin aile ayırma politikası ve Meksika ile yaptığı anlaşma ile yaptığı gibi cezalandırıcı ve duygusuz bir alana doğru ilerlemek ya da birçok seçmenin yaptığı gibi Donald Trump'ın politikalarından geri adım atmaktır ki bu da Demokratları sola kaymaya teşvik etmiş, iktidara geldiklerinde krizle başa çıkmak için onları hazırlıksız bırakmış ve şimdi Trump'ın bir kez daha seçilmesine yardımcı olma tehdidinde bulunmuştur.
Liberallerin zorlu seçimi
Bir anlamda, liberallerin karşı karşıya olduğu zorluğu bir seçime indirgeyebilirsiniz: Göçü kısıtlamak için daha fazla sorumluluk alın ya da bunu sizin yerinize sağcı popülistlerin yapmasına alışın. Ancak aslında hem sol hem de sağ için sorunlar bundan daha karmaşık olacak. Popülistler de vaatlerini nasıl yerine getireceklerini her zaman bilemeyeceklerdir.
Beklenmedik ittifaklar doğabilir
New York gibi göç alan yerlerdeki liberallerin çıkarları, üniversite kentlerindeki ya da banliyölerdeki liberallerden farklı olabilir. Göçün ölçeği ve çeşitliliği beklenmedik ittifaklar (Venezüellalı göçmenlerin birçoğu sosyalizm deneyimlerinin ardından fırsat verilirse Trump'a oy verebilir) ve yeni iç kırılma hatları yaratacaktır.
Büyük olasılıkla, ne krize cezalandırıcı bir son verilecek ne de krizi yönetmek için başarılı bir insani yol bulunacak. Genel bir sağa doğru evrim, cezalandırıcı önlemlere artan bir tolerans (Duvarı inşa et eninde sonunda liberal bir slogan olabilir), göç akışı üzerinde bir miktar etkisi olacak ancak yeni dünya düzenine giden yolda dramatik, kaotik ve dönüştürücü olmasını engellemeyecek.
© 2023 The New York Times Company