08 Kasım 2024, Cuma Gazete Oksijen
Haber Giriş: 08.11.2024 00:00 | Son Güncelleme: 08.11.2024 00:00

Körfez ülkeleri Trump'ın dönüşüne nasıl yaklaşıyor?

ABD seçimlerinden zaferle çıkan Donald Trump'ın dönüşü tüm dünyada olduğu gibi Körfez ülkelerince de yakından izleniyor. Ancak Biden ve Harris yönetiminden farklı olarak Körfez bölgesinin Trump'a özel bir ilgisi var ve Trump'ın dönüşünden mutlu görünüyorlar
ABD Başkanı Donald Trump, Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile Washington'daki Oval Ofis'te, 20 Mart 2018. (Fotoğraf: Doug Mills/The New York Times)
ABD Başkanı Donald Trump, Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile Washington'daki Oval Ofis'te, 20 Mart 2018. (Fotoğraf: Doug Mills/The New York Times)

Ismaeel Naar / The New York Times

ABD başkanlık seçimlerinden yaklaşık iki hafta önce Donald Trump, Suudi Arabistan'a ait Arapça yayın yapan bir televizyon kanalına röportaj verdi ve krallığın veliaht prensini överek onu “vizyoner” ve “dost” olarak nitelendirdi.

Trump'ın rakibi Başkan Yardımcısı Kamala Harris ise dar zamanda yürüttüğü kampanyası boyunca Arapça yayın yapan uluslararası hiçbir yayına röportaj vermedi.

Bu tezat, kaynak zengini Körfez ülkelerindeki gözlemcilerin gözünden kaçmadı ve Salı günkü seçimlerden önceki haftalarda Trump'ın başkanlığı fikrine karşı belli bir rahatlık hissedildi.

Trump ile çalışmanın yolunu bulabiliriz

Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan geçen hafta krallığın “Çöldeki Davos” olarak adlandırılan yıllık yatırım forumunda CNN'e verdiği demeçte “Açıkçası Başkan Trump ile daha önce çalıştık, bu yüzden onu tanıyoruz ve onunla çok iyi şekilde çalışmanın bir yolunu bulabiliriz” dedi.

Trump son başkanlığı sırasında Körfez liderleriyle kişisel ilişkilerini geliştirmiş, ülkelerine güçlü savunma desteği sunarken insan hakları sicillerini eleştirmekten uzak durmuştu. Bu kez Körfez ülkeleri, yeni Trump yönetiminden Orta Doğu'daki yıkıcı savaşın sona erdirilmesi için yardım, sağlam güvenlik garantileri ve bölgenin ekonomik temelini neredeyse tamamen enerjiye bağımlı olmaktan uzaklaştırmaya çalışırken Amerikan yatırımları isteyebilirler.

Trump'ın Körfez bölgesinde güçlü bağları var

Trump'ın 20 Ekim'de Suudi Arabistan'a ait televizyon kanalı Al Arabiya'ya verdiği mülakat, eski başkanın yıllar içinde Körfez liderleriyle kurduğu güçlü bağların altını çizdi.

Trump röportajda Suudi Arabistan'ın fiili lideri Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ı kastederek “Muhammed'e çok büyük saygı duyuyorum, çok iyi işler yapıyor. Demek istediğim, o gerçekten bir vizyoner” ifadelerini kullanmıştı.

Suudi Veliaht Prensi, seçim zaferinin ardından Trump'la konuşan ilk yabancı liderlerden biri oldu ve krallığının ABD ile “tarihi ve stratejik ilişkileri derinleştirmeyi” dört gözle beklediğini söyledi.

Trump ile Körfez arasındaki yakın güvenlik ilişkisi ve iş bağlarının ötesinde, bölgedeki pek çok sıradan insan, özellikle de gençler, Cumhuriyetçi Parti'nin savunduğu daha muhafazakâr sosyal değerleri tercih ediyor.

Öte yandan Harris'in ayrılmaz bir şekilde bağlı olduğu ABD Başkanı Joe Biden'ın Körfez liderleriyle çok daha sıkıntılı bir geçmişi var.

Biden ile ipler gerilmişti

Başkanlık kampanyasını yürüttüğü 2019 yılında, muhalif gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın öldürülmesi üzerine krallığı “parya” olarak nitelendirerek pek çok Suudinin öfkesini üzerinde toplamıştı.

Körfez ülkeleri ayrıca Biden yönetiminin mevcut Orta Doğu savaşında İsrail'e verdiği güçlü askeri ve siyasi destekten dolayı da hayal kırıklığına uğramıştı ki bu durum bölgede Harris'in başkanlığına dair endişeleri besliyordu.

Demokrat Parti liderleri sık sık Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'ndeki insan hakları sorunlarına daha eleştirel bir yaklaşımı savundular; bu strateji Körfez'deki pek çok kişi tarafından küçümseyici ve muhalefeti körükleyebileceği için ulusal güvenlikleri açısından potansiyel olarak istikrarsızlaştırıcı bir unsur olarak algılandı.

Trump başkanlığı süresince insan hakları konusunda açık eleştirilerden kaçındı. Bu da Suudi-Amerikan ilişkilerinin güçlenmesine, güçlü savunma desteği ve ABD'nin krallığın uzun süredir bölgesel rakibi olan İran'a karşı daha agresif bir duruş sergilemesine yardımcı oldu.

Trump ayrıca hem Veliaht Prens Muhammed hem de BAE Başkanı Şeyh Muhammed bin Zayed ile kişisel bir yakınlık geliştirirken, Biden ve Harris ile diplomatik temasları daha resmiydi.

İlk yurt dışı seyahati Riyad'a

Trump 2017'de başkan olarak ilk yurtdışı gezisi için Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'ı seçerek ilişkilere verdiği önemin sinyalini verdi. Takip eden yıllarda, CIA'in 2018'de Kaşıkçı'nın öldürülmesi emrini muhtemelen onun verdiğine dair değerlendirmesine rağmen Veliaht Prens Muhammed'in yanında durdu.

Ancak bu her zaman sorunsuz olmadı. Bazı Körfez yetkilileri Trump'ın 2019'da Suudi petrol sahalarına düzenlenen ve ülkenin petrol üretiminin yarısını geçici olarak durduran İran destekli saldırıya daha güçlü bir karşılık vermemesine tepki gösterdi.

Trump'ın ilk dönemi 2020'de sona yaklaşırken, yönetimi Orta Doğu'da önemli bir bir başarı olarak görülen tarihi İbrahim Anlaşması'na aracılık etti. Anlaşma, İsrail ile iki Körfez ülkesi, BAE ve Bahreyn arasında diplomatik ilişkileri başlattı. İki Arap ülkesi, Körfez ülkelerinin uzun süredir talep ettiği gibi bir Filistin devletinin kurulmasında ısrar etmek için ellerindeki kozu kullanmadı.

Orta Doğu'da durumlar daha da karmaşık

Trump ikinci dönemine girerken, Orta Doğu'daki güvenlik ve diplomatik gündeminin izleyeceği yol daha karmaşık olabilir.

Yeni bir Trump yönetimi, ABD ile güçlendirilmiş bir savunma anlaşması ve Suudi sivil nükleer programına Amerikan desteği karşılığında Suudi-İsrail barış anlaşması yapma planını yeniden canlandırmaya çalışabilir. İsrail'in 7 Ekim 2023'te Gazze Şeridi'nde Hamas ile savaşa girmesinden önce ilgili üç ülke de bir anlaşmaya yaklaşmış gibi görünüyordu.

7 Ekim 2023'te başlayan bu çatışma filizlenen ilişkileri dondurdu ve Suudiler şimdi savaş öncesi tutumlarını sertleştirerek Filistin devletinin kurulması noktasında ısrar ediyorlar.

Trump en son görevdeyken, fazlasıyla İsrail lehine olan ve Filistinlilere tam teşekküllü bir devlet vermeyecek olan tartışmalı bir barış planı yayınladı.

Körfez ülkeleri ayrıca bölgesel savaşın daha da tırmanmasının, ekonomilerini enerjiye neredeyse tamamen bağımlı olmaktan uzaklaştırma çabalarını baltalayacağından ve iddialı kalkınma planlarını tehdit edeceğinden endişe ediyor.

Bu bağlamda Körfez, Trump'ı uzun zamandır bir iş ortağı olarak görüyor ve bu durum Trump 2020 seçimlerini kaybettikten sonra da değişmedi.

Trump için Körfez ile güçlü bağlara giden yol kişisel.

Temmuz ayında Bloomberg'e verdiği bir röportajda, Suudi Arabistan'la uyumlu bir ilişkinin formülünü bulduğu konusunda kendinden emin görünüyordu: Kendi bağlantısı ve ABD'nin güvenlik garantileri.
Trump Suudi veliaht prensi için, “O beni seviyor. Ben de onu seviyorum” dedi ve “Onların her zaman korunmaya ihtiyacı olacak ve ben de onları her zaman koruyacağım. Onunla harika bir ilişkim var” sözlerini kaydetti.

© 2024 The New York Times Company