Roger Cohen / The New York Times
Emmanuel Macron... Tembel düşünceden nefret eden, askeri güce sahip bir Avrupa özlemi çeken ve ilgi odağı olmayı seven zor durumdaki bir lider için bu son olanlar pek de şaşırtıcı değil. Ne de olsa 2019'da NATO'yu "beyin ölümünden" muzdarip olarak tanımlayan da kendisiydi.
Ancak cesur açıklamalar başka bir şey, bu hedeflere ulaşmak için parçaları sabırla yerine koymak başka bir şey. Macron 2017'den bu yana Avrupa'nın daha büyük bir stratejik ağırlık elde etmek için savunma sanayisini güçlendirmesi gerektiğini savunurken, çoğu zaman haklı olsa bile hazırlık yerine provokasyonu tercih etti.
Macron nabız yokladı
Bu hafta da bir istisna değildi. Macron, müttefikler arasında fikir birliği oluşturmadan ileri atılmakla Batı'daki bölünmeleri ve NATO müttefiklerinin Ukrayna'yı savunmak için ne kadar ileri gitmeye istekli olduklarının sınırlarını göstermiş olabilir.
Macron'un provokasyonu kısmen İsrail ile Hamas arasındaki savaşta silik kalan bir liderin kendini gösterme çabası gibi görünüyordu. Fransa, bu ay onaylanan 54 milyar dolarlık Ukrayna'yı destekleme programı da dahil olmak üzere, Avrupa Birliği'nin Ukrayna'ya yaptığı yardımların koordine edilmesinde merkezi bir rol oynamasına karşın, kendi yardım katkısı Almanya, İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri'nin gerisinde kalıyor.
Yine de Macron'a göre, çoğu Avrupalı 27 ülkenin liderleri ve yetkilileriyle Pazartesi günü Paris'te yaptığı toplantının ardından ifade ettiği gibi, Ukrayna'da "farklı davranma" gerekliliği çok büyük.
Nükleer korku
Rusya'nın iki yıl önce Ukrayna'yı geniş çaplı işgalinin başlamasından bu yana Batı, Ukrayna'daki çatışmayı kontrol altına almaya ve Rusya ile NATO arasında nükleer bir çatışmaya dönüşebilecek bir silahlı savaştan kaçınmaya çalıştı. Müttefiklerinin tereddütleri de bundan kaynaklanıyor.
Rusya yakın zamanda doğu cephesinde toprak ele geçirdi, Ukrayna ihtiyaç duyduğu silah ve mühimmattan yoksun görünüyor ve seçimlere hazırlanan ABD'nin Ukrayna'ya desteği belirsiz. Ayrıca kimse Ukrayna'nın aleyhine olan bu durumlardan cesaretlenmiş bir Putin'in nerede duracağını bilmiyor. Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda Fransa için bu şekilde devam etmek pek de makul değil.
Rusya'ya karşı temkinli duruşu bıraktı
"Rusya'nın yenilmesi Avrupa'nın güvenliği ve istikrarı için vazgeçilmezdir" diyen Macron, ABD ve Almanya'nın tercih ettiği temkinli tondaki "Rusya kazanmamalı" duruşundan vazgeçti.
Fransa Cumhurbaşkanı'nın sözlerinin ardında, Batı'nın Putin'e tanıdığı stratejik dokunulmazlık karşısında duyulan öfke yatıyordu.
Sosyal bilimci Nicole Bacharan "Olumlu olan şey Macron'un Rusya ile bir güç dengesi ve dolayısıyla caydırıcılık kurmaya çalışması: Putin'e her şeye hazır olduğumuzu söyleyin, bu yüzden endişelenmelisiniz, çünkü vazgeçmeyeceğiz" şeklinde konuştu.
Macron güven vermiyor
Ancak Bacharan, Macron için süregelen bir soruna da işaret etti: Savaş zamanından kalma dolambaçlı bir stratejik yolculuğa çıkmış bir liderin inandırıcılık eksikliği.
Rusya'nın beş yıl önce Kırım'ı ilhak etmesine rağmen 2019'da Macron, Rusya'yı yeni bir Avrupa "güvenlik mimarisine" dahil etme girişiminde bulundu. Bunu 2022'de "Rusya'yı küçük düşürmemeliyiz" açıklaması ve Rus liderin geniş çaplı işgalinden sonraki aylarda Putin'le tekrarlanan telefon görüşmeleri izledi.
Şimdi ise Fransa Cumhurbaşkanı'nın Putin'e meydan okuması, kendisini her fırsatta eleştiren Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski ile 'coşkulu' bir uyum içinde olmasıyla sonuçlandı. Zelenski Çarşamba günü Macron'un fikrini överek bu tür girişimlerin "tüm dünya için iyi olduğunu" söyledi.
Bazı Avrupalıların gözlerini ovuşturmasına şaşmamalı. Bacharan, "İnsanlar Macron'un tutarlı olacağı konusunda ona güvenebileceklerini hissetmiyorlar" dedi. Macron'un analizine katılan devletler bile onun değişkenliği karşısında tereddüt edebilir.
Ancak şu bir gerçek ki Macron'un asker göndermeye açık olması kesinlikle beklenmedik bir şeydi, en azından kısa vadede.
Rusya müttefikler arasındaki çatlağı gördü
Macron'un bu sözlerimne karşın ABD'den İsveç'e kadar birçok ülke asker göndermeyi reddederken, Almanya Başbakanı Scholz'un Avrupa ülkelerinden ya da NATO'dan herhangi bir kara birliğinin Ukrayna'ya gitmeyeceğini söylemesi, Rusya'ya müttefiklerin bölünmüş olduğu imajını verdi.
Etkili Alman dergisi Der Spiegel iki lider arasındaki görüş ayrılıkları için "Bir felaket" dedi. Fransa ve Almanya anlaşmazlığa düştüğünde, Avrupa durma eğilimine girer ki bu da Macron'un uzun soluklu politikasına ters bir durum.
Ukrayna'nın silah konusunda ABD'ye olan yoğun bağımlılığı, bu yıl NATO'nun 75. yıldönümü yaklaşırken Avrupa'nın Washington'a süregelen bağımlılığının altını çizdi. Ancak Rusya ile cephe hattındaki ülkeler Amerika'nın varlığını sürdürmesini istedikleri için Macron Avrupa'yı daha fazla bağımsızlık yönünde etkilemekte zorlanıyor.
Macron'un cevaplanamayan sorusu
Yine de kimse Macron'un ortaya attığı temel soruya cevap vermiyori: Rusya'nın ilerleyişini ve Avrupa genelinde özgürlüğü ve açık toplumları tehdit edecek bir Ukrayna yenilgisini nasıl durdurabiliriz?
Uzun süredir Ukrayna'ya Batılı askerlerin gönderilmesini savunan siyaset bilimci Nicolas Tenzer, "Macron sonunda Rusya ile diyaloğun bir yere varmayacağını anladı ve Fransa ve diğer devletlere yönelik artan siber saldırılar onu Putin'in Ukrayna'da durmayacağına ikna etti" dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü: "NATO'nun güvenilirliği ve Avrupa'nın kendisi risk altında"
Trump olasılığı Macron'a bu adımı attırmış olabilir
Bu anlamda, Rusya ilerlerken ve ABD'nin Ukrayna'ya 60 milyar dolarlık yardım paketi Cumhuriyetçilerin muhalefetiyle Kongre'de bekletilirken Macron, özellikle Trump'ın yeniden seçilme olasılığı göz önüne alındığında, gerekli bir yeniden değerlendirmeyi zorlamış olabilir.
Macron "Geleceğimizi Amerikan seçmenine mi teslim etmeliyiz?" diye sordu ve "Benim cevabım hayır, bu seçmen ne karar verirse versin" sözlerini kaydetti.
Macron'a yakın üst düzey bir yetkili Salı günü yaptığı açıklamada, yarattığı öfkeye rağmen Macron'un açıklamasını ikiye katlayarak "Putin'i çekler yazarken, açıklamalar yaparken, toplar gönderirken ve mermiler üretirken zayıf olduğumuz izlenimi konusunda rahatlatıyoruz, ancak her şeyden önce kendimiz herhangi bir risk almak istemiyoruz" dedi.
Fransız diplomatik protokolüne uygun olarak isminin açıklanmasını istemeyen yetkili, Fransa'nın aynı zamanda "İttifak ile Rusya arasında bir çatışmadan" kaçınmaya kararlı olduğunu söyledi.
Asker değil personel gidebilir
Fransa'nın aklında tam olarak ne olduğu belli değil, ancak Dışişleri Bakanı Stéphane Séjourné'nin Ulusal Meclis'te ifade ettiği gibi, herhangi bir askerin "savaş eşiğini geçmeyen" amaçlar için gönderilmesi muhtemel görünüyor.
Bu amaçlar arasında mayın temizleme, eğitim ve yerel silah üretimine yardım geliyor. Bunların hepsi de daha fazla Rus ilerlemesine karşı savunma amacıyla, ancak herhangi bir saldırgan Ukrayna eylemine katılmadan mümkün görünüyor.
Elbette Rusya Macron'un bu çıkışını kendi terimleriyle tanımlayacak. Kremlin, Macron'un Rus güçleri ile NATO arasında doğrudan bir çatışmaya yol açabilecek "çok önemli yeni bir unsur" ortaya koyduğu konusunda şimdiden uyarıda bulundu bile.
© 2024 The New York Times Company