Valeri Hopkins / The New York Times
Doktor Eduard Zarubin her şeyini kaybetti ama hala hayatta.
Zarubin’in yaşadığı sokak harabeye dönmüş. Ukrayna’nın güneyindeki liman kenti Mariupol’de Rusya'nın başlattığı acımasız savaşın şimdiye kadarki en dehşet verici etkileri görülüyor. Rus füzeleri binden fazla insanın sığındığı bir tiyatro binasını yok etti. Başka bir saldırıda bodrumunda çocukların saklandığı bir sanat okulu vuruldu.
Kentin sakinleri su bulamadıkları için karları eritiyor. Isınma imkanı, elektrik ve gaz yok. Yemek pişirmek için odun kesiyorlar, açık havada kurdukları ocakları ortaklaşa kullanıyorlar. Bir sokaktan diğerine gitmek için genellikle cesetlerin veya yeni kazılmış mezarların yanından geçmek gerekiyor.
Rusya geçtiğimiz pazar günü şehirdeki Ukraynalı direnişçilere bir ültimatom vererek savaşmayı bırakmalarını, aksi halde yok edileceklerini söyledi. Ukrayna bunu kabul etmedi. Ukraynalı yetkililere göre pazartesi günü, içlerinde çocukların da bulunduğu tahliye otobüsleri bombalandı. Zarubin de dahil olmak üzere binlerce kişi kentten kaçtı. Ancak bazı mahallelerin sokak aralarında çatışmalar sürüyor. Halen 300 bini aşkın kişi mahsur durumda.
Sovyet döneminde yaşanan nükleer felaketi anımsatan Zarubin "Savaş biterse ve biz kazanıp onlardan kurtulursak o zaman Mariupol'da da tıpkı Çernobil'de olduğu gibi geziler olacağını düşünüyorum. Böylece insanlar ne tür kıyamet olaylarının olabileceğini anlarlar” diyor.
Ukrayna'nın en büyük şehirlerinden biri olan Mariupol, son üç haftadır nüfusun dış dünyayla iletişimini kesen kuşatma ve amansız bombardıman nedeniyle yerle bir oldu.
Mariupol’den ancak hala kentte olan insanların çektiği düşük çözünürlüklü cep telefonu videoları, Ukraynalı yetkililerin bültenleri ve Zarubin gibi sahip olduğu her şeyin yok edilmesine tanık olan insanların anlattıkları sayesinde haber alınıyor.
Kentin dışında, güzel bir hayatı vardı
Ürolog Zarubin Mariupol'un seçkin mahallelerinden biri olan Left Bank'te güzel bir evde yaşıyordu. Rahat bir hayatı vardı ve kendisine güvenli bir gelecek kurmak için sıkı çalıştığını düşünüyordu. Ancak bombardıman başladıktan sonra ailesine su bulabilmek için oğlu Viktor ile günde yaklaşık 13 kilometre yürümek zorunda kaldı. Zarubin çaresizlik artınca insanların dükkanları ve eczaneleri yağmalamaya başladığını söylüyor.
Yıkımı anlatan Zarubin "Her gün yeni bir şey oluyordu. Değişim çok ani oldu, sanki filmdeymişiz gibi hızlıydı. Dışarı çıkıyorsunuz ve şehri tanımıyorsunuz. Ertesi sabah dışarı çıktığınızda yine tanıyamıyorsunuz” diye konuşuyor.
“Günler birbirine karıştı”
29 yaşındaki Albertas Tamashauskas, Mariupol'un şehir planlama ofisinde çalışıyordu. Rusya işgalinin başlamasından bir gün önce, yani 23 Şubat’ta, Mariupol’un dört bir yanına bisiklet yolları döşemek için son bir planlama toplantısı yapmışlar. Ancak kuşatma başlayınca zaman algısı bulanıklaşmış, günlerden hangi gün olduğunu dahi şaşırmaya başlamış. İşi gücü su bulmak veya yemek pişirmek için odun toplamak haline gelmiş.
“Sokakta bir park vardı. Ağaçları, yakacak odun için kestik. Akşamları da odunları bodruma götürmek zorunda kalıyorduk çünkü çok fazla yağma oluyordu. İnsanlar arabalardan yakıt dahi çaldı” diyor.
Savaşın korkutucu olduğunu kabul ediyor ama ama en kötüsü belirsizlik:
“Yarına dair bir fikrinizin yok. Yatağa gidiyorsunuz ve sonra ne olacağını bilmiyorsunuz”.
Hamile eşiyle beraber nihayet birer sırt çantası alıp batıya doğru yürümeye başlamışlar. Mariupol'un kuzeybatısındaki Zaporijya bölgesinde artık güvendeler.
Ukrayna'nın çoğunluğu hala internet erişimi ve cep telefonu hizmeti var ama Mariupol'da ikisi de yok.
“En kötüsü belirsizlik”
Tamashauskas gibi 29 yaşında olan belediye çalışanı Irina Peredey “Bir bilgi boşluğundasınız. Neler olduğunu, kente yardım gelip gelmediğini anlamıyorsunuz” diyor.
Moskova herhangi bir insani yardımın kente ulaşmasına izin vermeyi reddediyor.
Peredey "Bazen taşıdığı suların sarı ve kahverengi renkte olduğunu gördüm ancak başka seçenekleri yoktu" diyerek insanların şehirdeki durumunu tasvir ediyor. Kendisi de bir noktadan sonra yemek yapmak için kar ve yağmur suyu biriktirmeye başladığını anlatan Peredey “Durumun ne kadar süreceğini veya sonrasında ne olacağını bilmeyince hayat gerçekten çok zor. Bu yüzden bir şeyler biriktirmek için her fırsatı değerlendiriyorsunuz” diyor.
Mariupol toplumunu yöneten kurallar ve kurumlar da hızla bertaraf olmuş. Polisler işi bırakmış. Acil servisler, hatta çok yoğun olması gereken ancak füze ve bombaların yol açtığı dev çukurlar arasında yol alamayan ambulanslar dahi işlevselliğini kısa sürede yitirmiş. Bir postane morga çevrilmiş.
İlaç sektöründe çalışan 58 yaşındaki Sergey Sinelnikov bombardıman başladıktan sonra kent merkezine taşınarak yoğun hava saldırılarından kurtulabileceğine inananlardan. Ancak bu bölge de ağır saldırılara uğramış. Bir zamanlar anne babasının yaşadığı binanın karşısındaki dokuz katlı bir başka binanın en üst katından perdelerin yanarak yere düşüşünü anımsıyor. İtfaiye ekipleri olay yerine gelmiş ama hiçbir şey yapamamış. Sinelnikov itfaiyenin suyu olup olmadığını bilmiyor. Neticede yangın üç gün sürmüş ve 144 dairenin tamamı yanmış.
Sinelnikov günlük rutini şöyle anlatıyor: Penceresinden, apartmanlarının avlusunda, el yapımı tuğla sobalarda yemek pişiren insanları izliyor. Sonra bu insanlar, Rus jetlerinin kükremesini duyunca bir yerlere sığınmak için dağılıyor.
Sinelnikov “Ardından savaş uçakları füzelerini ve bombalarını ateşlerdi. Saldırı durulunca da insanlar ocaklarına, pişirdikleri yemeğe geri dönerlerdi. Bir tür oyun gibiydi" diye anlatıyor.
Binanın yanında “çocuklar” yazıyordu
16 Mart’ta, yani Sinelnikov ve Zarubin’in kenti terk ettiği gün Rus güçleri Mariupol’daki en büyük sığınaklarından biri olan tiyatro binasını bombaladı. Oysa binanın dışında Rus savaş pilotlarının üzerinden geçerken okuyabilmesi için Kiril alfabesiyle “çocuklar” yazıyordu.
Mariupol belediye başkanının yardımcısı Pyotr Andryuschenko'ya göre bölge sakinleri çaresizce batıya kaçmaya çalışırken Rus askerleri 4 bin ila 4 bin 500 Mariupol sakinini zorla Rusya’nın güneybatı şehri Taganrog’a götürdü.
Mariupol’dan kaçan diğer sakinler de The New York Times'a Rusya'ya götürülen arkadaşları hakkında benzer hikayeler anlattılar. Babası Rus olan Sinelnikov savaş başladığında Rus akrabalarının kendisini Moskova'nın yaklaşık 400 kilometre güneybatısındaki Bryansk şehrinde kalmaya davet ettiğini söylüyor. Sinelnikov bu teklifi reddetmiş. “Rusya'ya gidersem acı duyacağım, aşağılanmış hissedeceğim” diyor.
Bunun yerine Ukrayna’nın batısına kaçmış. “Burada, sadece zamanla geçecek acı var. Aşağılanma yok” diye anlatıyor.
Belediye çalışanı Peredey 11 saatlik kaçışı sırasında 15 Rus kontrol noktasından geçmiş. İki üç gün sonrasında hala yemek yemek istemediğini söylüyor. Sonrasında ise saat başı acıkmaya başlamış.
Doktor Zarubin hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını düşünüyor. Henüz Mariupol’deyken bir gün Left Bank’deki evlerini kontrol etmek için 30 kilometre yürüdüğünü, bu sırada yol kenarına bırakılan cesetlerin yanından geçtiğini anlatıyor. Sokağına vardığında evinin hala ayakta kalan birkaç binadan biri olduğunu görmüş.
Zarubin “Ben bu sokakta doğdum. Bütün komşuların gençliklerinde evlerine nasıl baktıklarını, ağaçlarını nasıl budadıklarını biliyorum. İki hafta içinde hepsi yok edildi" diyor.
©️ 2022 The New York Times Company