09 Aralık 2024, Pazartesi Gazete Oksijen
Haber Giriş: 23.08.2023 14:35 | Son Güncelleme: 23.08.2023 15:04

New York Times Maui'deki arama çalışmalarını yazdı: Ailelerin umutları azalıyor

ABD'de yüzyılı aşkın bir süredir yaşanan en ölümcül orman yangını olan Hawaii Maui yangının ardından yüzlerce kişiden hala haber alınamıyor. Can kaybı 115'e ulaştı ancak yetkililer enkaz çalışmaları nedeniyle bu sayının artabileceğine dair uyardı. Sevdiklerini arayanlar ise hala bir mucize umuyor
Hawaii Maui'daki orman yangınlarının tahrip ettiği bir mahalle, 16 Ağustos (Fotoğraf: Go Nakamura/The New York Times)
Hawaii Maui'daki orman yangınlarının tahrip ettiği bir mahalle, 16 Ağustos (Fotoğraf: Go Nakamura/The New York Times)

Jason Musgrove son iki haftadır her gününü annesinin hayatta olup olmadığını öğrenmeye çalışarak geçiriyor. O ve üvey babası, Maui'deki barınaklara, kliniklere ve yardım dağıtım noktalarına giderek, sahil kasabası Lahaina'yı yok eden yangınların ardından akrabalarını ve arkadaşlarını arayan diğer yüzlerce aile gibi umut ve umutsuzluk arasında gidip geliyorlar. Musgrove sorularına cevap arıyor: Annesi 69 yaşındaki Linda Vaikeli yanık ünitesinde kimliği belirsiz bir hasta olarak mı kaldı? Ailesini arayamayacak kadar bir travma mı geçirdi? Neden hâlâ bir cevap alamadı?

Bin 100 kişi kayıp

Yangında ölenlerin sayısı resmi olarak 115'e ulaşmış olsa da bu rakam yüzyılı aşkın bir süredir yaşanan en kötü orman yangınına işaret ediyor ve potansiyel olarak daha kaygı verici bir istatistiği gölgede bırakıyor: FBI'a göre yaklaşık bin 100 kişi hala kayıp olarak listeleniyor. Bunlar arasında çok az İngilizce konuşan göçmen otel çalışanları, yangın evlerini sardığında birbirine yakın yerlerde yaşayan kalabalık aileler, evsiz kamplarında yaşayanlar, yürümekte zorlanan ve cep telefonu kullanmayan büyükanne ve büyükbabalar bulunuyor.

14 Ağustos 2023'te Hawaii, Maui, Napili-Honokowai'deki bir acil yardım dağıtım noktasında bir ağaca yapıştırılmış bir kayıp ilanı (Fotoğraf: Max Whittaker/The New York Times)

Yangından iki gün sonra Maui'deki yetkililer kayıpların isimlerini kaydetmeye ve kimliklerin belirlenmesine yardımcı olmak için aile üyelerinden DNA almaya başladı. Ancak aileler neredeyse hiç güncel bilgi almadıklarını ve kimin kayıp olduğu ya da enkaz altında kaç kişinin kaldığı gibi temel bilgiler için kitle kaynaklı listelere güvenmek zorunda kaldıklarını söylediler. 

Enkazın yüzde 87'si tarandı

Hawaii valisi ölü sayısının önemli ölçüde artacağı konusunda uyarıda bulundu. Ancak arama ekipleri Lahaina'nın kül ve enkazının yüzde 87'sini taramayı tamamladıklarını söylerken bile teyit edilen ölü sayısı birkaç gündür neredeyse hiç değişmedi. Bu dengesiz ilerleme, resmi açıklamalar ile aile üyelerinin içlerini kemiren korkuları arasında umutsuz bir kopukluk yarattı. 

Musgrove, "Rakamlar birbirini tutmuyor" dedi. Ölülerin kimliklerinin tespit edilmesi, 11 Eylül saldırıları, Katrina Kasırgası ve California'nın Paradise kentini yerle bir eden yangın gibi kitlesel can kayıplarının ardından görüldüğü üzere, aylar hatta yıllar süren özenli adli analizler ve DNA testleri gerektirebiliyor.

FBI'ın Honolulu saha ofisinden sorumlu özel ajan Steven Merrill salı günü düzenlediği basın toplantısında "Sonunda herkes hakkında bilgi sahibi olamayabiliriz" dedi. Lahaina'yı yerle bir eden yangından birkaç gün sonra, Chico'daki California Eyalet Üniversitesi'nden antropologlar, enkazdaki kemik parçalarının tespit edilmesine yardımcı olmak üzere arama-kurtarma ekipleriyle birlikte çalışmak üzere Maui'ye geldi. Bu süreç, antropologların arkeolojik kazılardan aşina oldukları zahmetli bir süreç.

"Tanınabilir durumda olan cesetler çoktan bulundu"

Antropolog olarak görev yapan Eric Bartelink'e göre olay yerine ulaştıklarında sağlam ya da kısmen tanınabilir durumda olan cesetler çoktan bulunmuş ve Lahaina Civic Center yakınlarındaki seyyar bir morga yerleştirilmişti. Bartelink, kalıntılar arasında Front Caddesi'ndeki arabalarda bulunan kömürleşmiş cesetlerin yanı sıra okyanustan çıkarılan birçok cesedin de bulunduğunu söyledi.

Üniversiteden gelenler arasında yer alan Ashley Kendell, Lahaina'da bulunan kalıntıların durumunun, 2018'de Kuzey Kaliforniya'daki yangın sonrasında çalışırken bulduklarına benzediğini anlattı. Kendell, "Orman yangınında veya gerçekten herhangi bir yangın sonrasında, her şey gridir. Her şey çok ama çok benzer görünür. Yanmış kemiği tanımak için gerçekten çok eğitimli bir göz gerekiyor. Dolayısıyla bizim olay yerinde olmamız bu kimlik tespitlerini mümkün kılıyor. Herhangi bir kazı yapmak ya da daha fazla zarar vermek zorunda kalmadan bir enkaz yığını içindeki kalıntıların yerini tespit etme konusunda çok iyiyiz" ifadelerini kullandı. 

"En az birkaç ay sürecek"

Nihayetinde, California'daki yangınının 85 kurbanından 84'ünün kimliği aylar sonra tespit edilebildi. Kendell, Lahaina'da da benzer bir sonuç elde edileceğinden umutlu olduğunu ancak sürecin en az birkaç ay zaman alacağını ekledi.  Bu hafta Tim Laborte elinde bir yığın kayıp ilanıyla Batı Maui'de dolaşıyor, üvey babasını ve adını geleneksel bir Hawaii hindistan cevizi tatlısından alan köpeği Haupia'yı arıyordu. Laborte, üvey babasının görülme olasılığı karşısında umudu zayıf olsa da aramaya devam ettiğini dile getirdi. Laborte, "Bu sadece bir zaman meselesi. Eğer öldüyse, sorun yok. Ama yaşıyorsa, aramaya devam etmeliyiz" diye konuştu. 

Dana Condrey, yangında kül olan Cheeseburger in Paradise adlı restoranda barmen olarak çalışan 56 yaşındaki kardeşi Phillip Hudelson'dan 10 gün boyunca haber alamayınca Maui'ye uçmaya karar verdi. Condrey, kardeşinin kalabalık kurtarma barınaklarından uzak duracağından şüphelenerek parkları, marketleri ve otelleri dolaşmaya başladı ve onun nereye gideceğini tahmin etmeye çalıştı. Pazartesi günü, DNA örneğini alan Kızıl Haç çalışanından bir telefon aldı ve kardeşini bulunduğunu öğrendi.

Yangından scooter'ıyla kaçan Hudelson, bir hafta sahilde uyumuş. Daha sonra tahliye edilenlere barınak sağlayan bir otele yerleşmiş. Kardeşi onu bulduğunda hala üzerinde yangından kalma kıyafetleri vardı ama hayattaydı. Condrey, "Ağlamaya ve kucaklaşmaya başladık. Bu tam anlamıyla bir mucize" dedi.  Bu tür hikayeler Musgrove'a zayıf da olsa hala bir umut olduğunu kanıtladı. Bazı günler kendini yataktan zor kaldıran annesi, yangın günü evinde yalnızdı ve bildikleri kadarıyla kocasını ya da diğer akrabalarını aramadı ya da mesaj atmadı.

Ancak Musgrove annesinin iCloud verilerini incelemeye başladığında, o gün saat 14:04'te çekilmiş dört bulanık fotoğraf buldu. Fotoğraflar başka bir çıkmaz sokak mıydı yoksa kaçmaya çalıştığına dair bir işaret miydi? Musgrove, "Fotoğraflar bana umut verdi" dedi ama bu umut temkinli bir umuttu. Bu nedenle böyle anlarda en küçük şeylere bile tutunulduğunu ekledi. 

© 2023 The New York Times Company