Delger Erdenesanaa / The New York Times
Bir İsviçre şirketi olan IQAir tarafından derlenen hava kalitesi verilerine göre 134 ülke ve bölgeden sadece 10'u geçen yıl Dünya Sağlık Örgütü'nün hava kirliliği standartlarını yakalayabildi. İncelenen kirlilik ince partikül madde veya PM2.5 olarak adlandırılıyor, çünkü 2.5 mikrometreden daha küçük katı partikülleri ifade ediyor. Bunlar kan dolaşımına girecek kadar küçük partiküller. PM2.5 hava kirliliğinin en ölümcül formu ve her yıl milyonlarca erken ölüme yol açıyor. IQAir'in Kuzey Amerika bölümünün CEO'su Glory Dolphin Hammes, "Hava kirliliği ve iklim değişikliğinin her ikisinin de suçlusu aynı, yani fosil yakıtlar" dedi.
Dünya Sağlık Örgütü, insanların bir yıl boyunca ortalama olarak metreküp hava başına 5 mikrogramdan fazla ince partikül madde solumaması gerektiğine dair bir kılavuz belirlemişti. ABD Çevre Koruma Ajansı kısa bir süre önce standardın metreküp başına 12 mikrogramdan 9 mikrograma düşürülmesini önerdi. Dünya Sağlık Örgütü yönergelerini karşılayan birkaç temiz hava bölgesi çoğunlukla adaların yanı sıra Avustralya ve kuzey Avrupa ülkeleri Finlandiya ve Estonya'dır. İnsan nüfusunun büyük çoğunluğunun yaşadığı, hava kalitesinin en kötü olduğu ülkeler ise çoğunlukla Asya ve Afrika'da yer alıyor.
En kirli havanın bulunduğu yerler
IQAir'in 2023 sıralamasında havası en kirli dört ülke Bangladeş, Pakistan, Hindistan ve Tacikistan. Bölgedeki şehirlerin neredeyse üçte birinde bulunan hava kalitesi sensörleri, DSÖ kılavuzunun 10 katından daha fazla ince partikül madde konsantrasyonları olduğunu bildiriyor. Raporun yazarları bu oranın diğer bölgelerin çok üzerinde olduğunu belirtti. Araştırmacılar, bölgedeki kirliliğin başlıca kaynakları olarak araç trafiği, kömür ve özellikle tuğla ocaklarından kaynaklanan endüstriyel emisyonlara olduğunu işaret etti. Mevsimsel olarak mahsul atıklarını yakan çiftçiler, ısınma ve yemek pişirmek için odun ve tezek yakan haneler de soruna katkıda bulunuyor.
Çin son dönemdeki kazanımlarını tersine çevirdi
2023'te en az beş yıllık iyileşmenin ardından Çin'in hava kirliliği 2022'ye kıyasla yüzde 6,3 oranında arttı. Pekin geçen yıl PM2.5 kirliliğinde yüzde 14'lük bir artış yaşadı. Ulusal hükümet 2014 yılında kirliliğe karşı savaş ilan etti ve o zamandan beri ilerleme kaydediyordu. Ancak Çin'in PM2.5 kirliliğindeki en keskin düşüş, corona virüs pandemisinin ülkedeki ekonomik faaliyetlerin çoğunu yavaşlattığı veya durdurduğu 2020 yılında yaşandı. Dolphin Hammes geçen yılki yükselişi yeniden açılan ekonomiye bağlıyor. Zorluklar ise devam ediyor: Çin'deki 11 şehir, geçen yıl DSÖ kılavuz ilkelerini 10 kat veya daha fazla aşan hava kirliliği seviyeleri açıkladı. En kötü seviyeler Hotan'da görüldü.
Verilerdeki önemli boşluklar
IQAir araştırmacıları 134 ülke, bölge ve tartışmalı yerlerde 30 binden fazla hava kalitesi izleme istasyonu ve sensöründen gelen verileri analiz ediyor. Bu izleme istasyonlarından bazıları devlet kurumları tarafından işletilirken, diğerleri kar amacı gütmeyen kuruluşlar, okullar, özel şirketler ve vatandaş bilim insanları tarafından denetleniyor. Uydu verilerinin Dünya'daki en yüksek hava kirliliği seviyelerinden bazılarını gösterdiği bölgeler de dahil olmak üzere Afrika ve Orta Doğu'da yer seviyesinde hava kalitesi izleme konusunda büyük boşluklar var. IQAir gelecek yıllarda daha fazla şehir ve ülkeden veri eklemek için çalışırken Dolphin Hammes "Ölçtüklerimize baktığımızda en kötüsü henüz gelmemiş olabilir" dedi.
Büyüyen bir sorun: Orman yangını dumanı
Kuzey Amerika dünyanın en temiz bölgelerinden biri olmasına rağmen, 2023 yılında çıkan orman yangınları Kanada ormanlarının yüzde 4'ünü, yani Almanya'nın yarısı kadar bir alanı yaktı ve hava kalitesini önemli ölçüde bozdu. Kuzey Amerika'nın havası en kirli şehirler listesine genellikle Amerika Birleşik Devletleri hakim. Ancak geçen yıl ilk 13 sıranın tamamı, çoğu Alberta'da olmak üzere Kanada şehirlerine gitti. Amerika Birleşik Devletleri'nde, Yukarı Ortabatı ve Orta Atlantik eyaletlerindeki şehirler de sınır ötesine sürüklenen orman yangını dumanından önemli miktarda PM2.5 kirliliği aldı.
İnsanların sağlığına zarar veren sadece kronik olarak hava kirliliğine maruz kalmak değil. Çok genç ve yaşlılar veya altta yatan hastalıkları olanlar gibi savunmasız kişiler için, sadece birkaç saat veya gün boyunca yüksek miktarda ince partikül kirliliği solumak bazen ölümcül olabilir. Lancet Planetary Health dergisinde yayınlanan yeni bir küresel araştırmaya göre, yılda yaklaşık 1 milyon erken ölüm kısa süreli PM2.5 maruziyetiyle ilişkili olabiliyor. Sorun en çok Doğu ve Güney Asya ile Batı Afrika'da görülüyor.
Avustralya'nın Melbourne kentindeki Monash Üniversitesi'nde profesör olan ve çalışmanın yazarlarından biri olan Yuming Guo, kısa süreli maruziyetleri hesaba katmadan, "Hava kirliliğinden kaynaklanan ölüm yükünü hafife alıyor olabiliriz" dedi.
ABD'de eşitsizlikler genişliyor
Ülkeler arasında hava kirliliği ve bunun sağlık üzerindeki etkileri eşit dağılım göstermiyor. Amerika Birleşik Devletleri'nde hava kalitesi 1970'lerdeki Temiz Hava Yasası'ndan bu yana genel olarak iyileşiyor. Son on yılda, PM2.5 maruziyetinden kaynaklanan erken ölümler 2010'da yaklaşık 69 binden iken 2019'da yaklaşık 49 bin 400'e düştü.
Ancak ilerleme bazı toplumlarda diğerlerine göre daha hızlı gerçekleşiyor. Bu ay yayınlanan ulusal bir araştırmaya göre, hava kirliliğine bağlı ölümlerdeki ırksal ve etnik farklılıklar son yıllarda arttı. Amerika Birleşik Devletleri'nde en az beyaz nüfusun yaşadığı nüfus sayım bölgelerinde PM2.5 kaynaklı ölüm oranları, en çok beyaz nüfusun yaşadığı bölgelere kıyasla yaklaşık yüzde 32 daha yüksektir. Kişi başına düşen ölümlerdeki bu eşitsizlik 2010-19 yılları arasında yüzde 16 oranında arttı.
"Yapılacak çok iş var"
Çalışma ırk ve etnik kökeni ayrı ayrı incelemiş ve en çok ve en az Hispanik sakini olan nüfus sayım bölgeleri arasındaki farkın yüzde 40 oranında daha da arttığını ortaya koymuştur. IQAir'in sıralamasına göre Amerika Birleşik Devletleri diğer ülkelerin çoğundan çok daha iyi durumda. Ancak George Washington Üniversitesi'nde araştırmacı bilim insanı ve Environmental Health Perspectives dergisinde yayınlanan eşitsizlikler makalesinin baş yazarı Gaige Kerr, daha derine inen çalışmaların hava kalitesinin hala bir sorun olduğunu gösterdiğini söyledi. Kerr, "Hala yapılacak çok iş var" dedi.
Kerr'in araştırması, ölüm oranlarının Körfez Kıyısı ve Ohio Nehri Vadisi'nde, petrokimya ve imalat endüstrilerinin hakim olduğu bölgelerde en yüksek olduğunu gösterdi. Kerr ayrıca araştırmacıların 2016'dan itibaren, özellikle Batı eyaletlerinde, muhtemelen artan orman yangınları nedeniyle PM2.5'e bağlı ölüm oranlarında hafif bir artış gördüklerini belirtti.
©️ 2024 The New York Times Company