Livia Albeck-Ripka / The New York Times
Espen Finstad bu ay Norveç'in doğusundaki Jotunheimen dağlarında çamurda ilerlerken kuvarsitten yapılmış sivri uçlu ahşap bir oka rastladı. Tüyleriyle birlikte o kadar iyi korunmuştu ki sanki yakın zamanda kaybolmuş gibi görünüyordu. Ancak Innlandet bölgesinde buzul arkeoloğu olan Finstad daha iyi biliyordu. Onun tahminine göre ok muhtemelen yaklaşık 3 bin yıllıktı. Finstad, "Gerçekten çok heyecanlandım. Daha önce hiç böyle bir şey görmemiştim çünkü çok eksiksizdi” dedi.
Finstad ve meslektaşlarına göre; buldukları parça, Taş Devri'nin sonlarında ya da Bronz Çağı'nın başlarında yaşamış bir ren geyiği avcısına ait. Bu, iklim değişikliğinin dünyanın dört bir yanındaki donmuş toprakları ve buzulları eritmesiyle birlikte son yıllarda eriyen buzlardan çıkan binlerce eser ve kalıntı arasında yer alıyor.
Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi'ne göre, geçen ay küresel yüzey sıcaklığı 20. yüzyıl ortalamasının 1,25 santigrat derece üzerine çıkarak gezegenin kayıtlara geçen en sıcak ağustos ayı oldu. Bu sıcaklık, Batı Amerika'dan Kilimanjaro'ya, Dolomitler'e ve Himalaya dağlarına kadar buzları hızla eritiyor. Buzların çözülmesi buzul arkeologları için kısa süreli bir fırsat sunuyor: Tarihi hazineleri buzdan çıkar çıkmaz ve doğa koşulları tarafından yok edilmeden önce bulmaları gerekiyor.
"Zamana karşı yarışıyoruz"
Finstad'ın meslektaşı olan buzul arkeoloğu Lars Holger Pilo, "Bir nevi zamana karşı yarışıyoruz" diyor ve ekliyor: “Bu eserlerin mümkün olduğunca çoğunu kurtarmak için gerçekten daha fazla çalışmamız gerekiyor."
Buzun Sırları projesini yürüten ekip, 10 yılı aşkın bir süredir ülke genelindeki dağ geçitlerini tarıyor. Innlandet Belediyesi ile Oslo Üniversitesi Kültür Tarihi Müzesi'nin ortak çalışması olan proje 2011 yılında oluşturuldu.
O tarihten bu yana ekip, aralarında Viking eldiveni, Ortaçağ at nalları, Bronz Çağı kayakları ve 150'den fazla okun da bulunduğu yaklaşık 4 bin eser ve kalıntı keşfetti.
Benzer çalışmalar Anchorage, Alaska'nın yanı sıra kuzeydoğu Sibirya ve Moğolistan'da da devam ediyor.
En ünlüsü buz adam Ötzi
En heyecan vericileri arasında 2010 yılında Sibirya'da bulunan 39 bin yıllık yavru mamut Yuka ve 2016 yılında Antarktika'da bulunan 280 milyon yıllık ağaç fosili yer alıyor. Ancak en ünlüsü 1991 yılında İtalya'nın kuzeyinde Avusturya sınırında yürüyüşçüler tarafından bulunan 5 bin 300 yıllık buz adam Ötzi.
İlk başta şanssız bir dağcı olduğu düşünülen Ötzi'nin daha sonra bir Bakır Çağı insanı olduğu belirlendi ve bu da onu tarihteki en iyi korunmuş mumya haline getirdi. O zamandan beri Bakır Çağı insanlarının sosyal bağlarına, beslenme biçimlerine ve yaşamlarına ışık tutuyor.
Pilo, "Her zaman bir buz mumyası bulmayı umuyoruz. Ama tabii ki ihtimal gerçekten çok düşük” dedi.
Şimdilik o ve meslektaşları, bu yıl Norveç'teki erimiş çamurdan çıkarılan ve aralarında bir Viking Çağı bıçağı, demir bir at küpesi ve birkaç okun da bulunduğu 250 kadar nesneyle yetiniyor. Bunların arasında 3 bin yıllık insan yapımı bir eser de var.
Finstad, oku bu kadar etkileyici yapan şeyin korunmuş olması olduğunu söyledi: Üç parçaya ayrılmış olmasına rağmen, ok ucu, okun uçuş yolunu dengelemeye yardımcı olan tüyler gibi şafta bağlı kalmıştır. Bilim insanları okun karbon tarihini çıkardıktan sonra tam yaşını belirleyebilecekler.
"Hayal gücüne hiçbir şey bırakmıyor"
Boulder'daki Colorado Üniversitesi'nde arkeoloji profesörü olan ve Norveç'teki saha araştırmasında yer almayan William Taylor, neredeyse sağlam olan okla ilgili "inanılmaz" olan şeyin, bu tür nesnelerin nasıl yapıldığı ve kullanıldığı konusundaki boşlukları doldurmaya yardımcı olması olduğunu söyledi.
Moğolistan'da eriyen buzların arasında benzer bir araştırma yürüten Taylor, "Yüzyıllara dayanmış yeterince sağlam olan şeylerden yola çıkarak genellikle büyük resmi tahmin ediyoruz" dedi ve “Ok hayal gücüne hiçbir şey bırakmıyor" diye ekledi.
Nesneleri bozulmadan önce bulmak için zamanın daraldığını belirten Taylor, Bu neredeyse sadece felaket boyutundaki küresel iklim değişikliğinin sancılarını yaşadığımız için var olan bir disiplin" dedi.
Finstad, parçayı "en iyi 10" favorisinden biri olarak tanımladı çünkü neredeyse bozulmamış hali, aynı dağlarda yaşamış ve ölmüş olanların hayatlarını hayal etmesine yardımcı oldu.
Finstad, “Ayrıca onu kaybeden insanlarla da özel bir bağ hissediyorsunuz" dedi.
© 2023 The New York Times Company