Constant Méheut / The New York Times
2005 sonbaharında Faisal Daaloul, Paris'in yoksul bir banliyösü olan Clichy-sous-Bois sokaklarında, polis memurları tarafından takip edilirken iki gencin ölümünü protesto eden genç bir yetişkindi. Halkın öfke nöbetlerinin ardından, Fransa'nın dikkatini uzun süredir ihmal edilen banliyölerine ve buralardaki azınlık topluluklarına çevireceğini umuyordu.
Oğlunun hedef olmasından korkuyor
Yaklaşık 20 yıl ileri saralım. Daaloul artık bir baba. Birçok kişinin ırkçı tutumlardan sorumlu tuttuğu bir gencin polis tarafından öldürülmesinin ardından başlayan şiddetli protestolara 18 yaşındaki oğlunun katılmasını engellemek için mücadele etti. Tunus kökenli olan Daaloul'un eşi de siyahi ve oğlunun polis için mükemmel bir hedef olmasından korkuyor. Daaloul, "Yirmi yılda çok az şey değişti. Okullar ve polis daha iyi değil. 2005 hiçbir işe yaramadı" dedi.
Gerçekte ise çok şey değişti. 2005 yılındaki ayaklanmalardan sonra Fransız hükümeti, göçmen banliyölerini yıkık dökük sosyal konut bloklarından kurtarmak amacıyla yenilemek için milyarlarca euro yatırım yaptı. Ancak son isyanların ve onları tetikleyen olayların neredeyse bir nesil sonraki benzerliği, banliyölerdeki koşulları iyileştirme çabalarının başarısız olup olmadığına dair soruları gündeme getirdi.
Hedeflerin çok gerisinde kaldı
Mahalle sakinleri ve uzmanlar, bu çalışmaların getirdiği birçok değişikliği kabul etseler bile, yeniden geliştirme programlarının gerçekten de hedeflerinin çok gerisinde kaldığını söylüyorlar. Başarısızlığın nedenleri şöyle sıralanıyor: Değişim çok yavaş oldu ve belki de daha önemlisi, hükümet programları yoksulluk ve ayrımcılık gibi daha derin, zayıflatıcı sorunları ele almak için çok az şey yaptı.
Güneybatı Fransa'daki Bordeaux Üniversitesi'nde sosyolog olan François Dubet, "Binalar için harekete geçtik ama içinde yaşayan insanlar için değil. İşsizlik hala çok yüksek, ırkçılık hala sıradan bir deneyim, ayrımcılık günlük bir gerçek ve gençler ile polis çatışmaya devam ediyor" ifadelerini kullandı.
Yine ağır darbe aldı
Clichy-sous-Bois Fransa'nın karşı karşıya olduğu zorlukları somutlaştırıyor. Şehir 2005 ayaklanmalarının merkeziydi ve o zamandan beri çeşitli hükümetler tarafından vaat edilen değişiklikler için bir laboratuar haline geldi. Birçok mahallede yeni sosyal konutlar inşa edildi. Pratik yapmak ve çalışmak için alana ihtiyaç duyan müzisyenler ve sanatçılar için 2018 yılında devlet tarafından finanse edilen bir kültür merkezi açıldı. Bir metro hattının üç yıl içinde açılması planlanıyor. Ancak son polis saldırısının ardından ülke genelinde ayaklanmalar patlak verdiğinde, Clichy-sous-Bois yine ağır darbe aldı: Düzinelerce araba yakıldı ve belediye binası ile bir kütüphane de dahil olmak üzere kamu binaları hedef alındı.
"Dönüşümü göremedikleri için kötü davranıldığını düşünüyorlar"
Fransa'nın şehirlerden ve konuttan sorumlu bakanı ve Clichy-sous-Bois'in eski belediye başkanı Olivier Klein verdiği bir röportajda "Bu şehirler kentsel dönüşümle derinden değiştirildi. Ancak hükümetin harekete geçmesi zaman alıyor ve bazı insanlar, özellikle de gençler, mahallelerindeki dönüşümü henüz göremedikleri için haklı olarak kendilerine kötü davranıldığını düşünüyorlar" ifadelerini kullandı.
Bölgedeki gençler de aynı fikirde ve öfkelerinin, genellikle beyaz olmayanlara karşı acımasız davranmakla suçlanan polise duyulan kızgınlığın ötesine geçtiğini söylüyorlar. Yakın zamanda mahalleye yapılan bir ziyaret sırasında gerçekleştirilen görüşmelerde, iş başvurularında köpek muamelesi gördüklerinden, oynayacak bir futbol sahalarının olmamasından duydukları hayal kırıklığından, mahallelerinde film çekildiğinde figüran olarak işe alınmamalarına duydukları öfkeden bahsettiler. Görüşülen gençlerin birçoğu, kamu binalarına ve polise havai fişek atarak son protestolara katıldıklarını üstü kapalı bir şekilde kabul etti.
2005 yılındaki ayaklanmalar Clichy-sous-Bois'da iki gencin ölmesinin ardından başladı. Tunus kökenli 17 yaşındaki Zyed Benna ve Moritanya kökenli 15 yaşındaki Bouna Traoré. İki genç ve bir arkadaşları futbol maçından eve dönerken bir inşaat alanından geçiyorlardı. Bir mahalle sakini eve zorla girildiğinden şüphelenerek polisi aradı. Polis memurları olay yerine vardığında gençler korku içinde kaçarak bir elektrik trafosuna saklandılar. İkisini elektrik çarptı. Polis memurları ölümlerini engelleyememekle suçlandı ancak daha sonra beraat ettiler.
Ölümlerin hemen ardından Clichy-sous-Bois'da başlayan protestolar hızla diğer banliyölere de yayıldı ve birkaç hafta süren isyana dönüştü ve sonunda hükümetin olağanüstü hal ilan etmesiyle sonuçlandı. Ayaklanma Fransa'daki pek çok kişi için şok etkisi yarattı ve uzun süredir göz ardı edilen ayrımcılık, yoksulluk ve polislik sorunlarını ortaya çıkardı.
Buna karşılık hükümet banliyöleri yenileme planlarını hızlandırdı. Clichy-sous-Bois en büyük bütçe paketlerinden birinden yararlandı: Az katlı yeni toplu konutlara, balkonlu ve bahçeli yüzlerce binaya yaklaşık 670 milyon dolar yatırım yapıldı. Ancak yeniden geliştirme dengesiz oldu. Bugün Clichy-sous-Bois, birçok binanın iskelelerle kaplı olduğu geniş bir şantiye alanı olmaya devam ediyor. Yeni inşa edilen parlak beyaz binalar, cepheleri kir ve bakımsızlıktan kararmış eski püskü apartman bloklarının karşısında duruyor. Modern, çok katlı bir müzik okulu daha geçen ay açıldı.
Clichy-sous-Bois'nın en yoksul mahallelerinden biri olan Chêne Pointu'da iki arkadaşıyla dolaşan 19 yaşındaki Ali Diara, "Her şey daha iyiye gidiyor. Bu çok açık" dedi. Bölge, Fransa'nın yoksul banliyölerini konu alan 2019 yapımı hit film Les Misérables (Sefiller) tasvir edilmişti. Diara birkaç yıl önce mavi balkonlu yeni bir yüksek binaya taşındığını anlatırken, "Daha büyük ve asansörler orada çalışıyor" diye konuştu. Ancak yüksek bina mahalledeki tek modern binalardan biri. Bazılarının giriş kapıları kırık olan ve 15 yılı aşkın süredir yenilenmeyi bekleyen harap konut projelerinin ortasında duruyor.
Klein, "Zaman çizelgesi beklentileri karşılamadı" dedi. Büyüdüğü yer olan Chêne Pointu'nun ilk kentsel gelişim planlarında finansman yetersizliği nedeniyle önceliklendirilmediğini ve bunun da son protestoları besleyen adaletsizlik duygusunu körüklediğini ekledi.
Yoksulluğa odaklanılmıyor
Banliyölerin taleplerini dile getirmek üzere 2005 ayaklanmalarından sonra kurulan Aclefeu adlı grubun liderlerinden Mohamed Mechmache, kentsel yenileme çalışmalarının asıl sorununun, daha derin sorunları maskeleyen güzel bir vitrin olması olduğunu söyledi. Resmi istatistiklere göre Clichy-sous-Bois'daki yoksulluk oranı son on yılda yüzde 40 civarında seyrederek ulusal ortalamanın yaklaşık üç katına ulaştı. Clichy-sous-Bois'daki yoksulluk oranı son on yılda ulusal ortalamanın yaklaşık iki katı oldu. 2005'teki ayaklanmalardan sonra söz verilen tramvay hattı 2019'a kadar açılmadı ve tramvayla bile Paris'in merkezine gitmek bir buçuk saat sürüyor.
2018 tarihli bir parlamento raporunda, birbirini izleyen hükümetlerin banliyölerdeki yaşamı iyileştirme çabalarının, kısmen bölge sakinlerinin yoksulluktan kurtulmalarına yardımcı olmaya yeterince odaklanmadıkları için çoğunlukla başarısız olduğu kaydedildi. Rapora göre, Fransa'nın en yoksul bölgesi olan ve Clichy-sous-Bois'ya ev sahipliği yapan Seine-Saint-Denis'de, en sorunlu liselerdeki öğretmenlerin üçte ikisi yeni işe başlayanlardan oluşuyor. Başarılı olan bölge sakinleri genellikle taşınıyor ve yerlerine genellikle çok yoksul, yeni gelen göçmenler geliyor, bu da bir tür kısır döngü yaratıyor.
"Protestolar endişe yaratmalı"
Aktivist Mechmache, "Altta yatan sorunları çözmüyoruz" dedi ve bu koşullar altında protestoların tekrar tekrar patlak vermesinin kaçınılmaz olduğunu sözlerine ekledi. Sosyolog Dubet, protestoların tekrarlanmasının endişe yaratması gerektiğini söyledi. Dubet, "Burası öfkenin nadiren somut siyasi değişime dönüştüğü bir ülke. Eğer herhangi bir siyasi sonuç elde edemezseniz, bunun tekrar alevleneceğinden emin olabilirsiniz" ifadelerini kullandı.
© 2023 The New York Times Company