22 Aralık 2024, Pazar Gazete Oksijen
Haber Giriş: 08.10.2024 13:25 | Son Güncelleme: 08.10.2024 13:29

NYT ABD'li yetkililerin endişesini yazdı: İsrail İran'ın nükleer tesislerini bombalar mı?

İran'ın Natanz nükleer tesisi 22 yıldır İsrail'in ilgisini çekiyor. Ancak son füze saldırılarından sonra İsrail'in misilleme için burayı hedef alıp almayacağı tartışılıyor. New York Times'ın haberine göre yetkililer nükleer tesis yerine İsrail'in, istihbarat kurumlarını hedef alacağını düşünüyor
Planet Labs tarafından çekilen bir uydu fotoğrafı İran'ın Natanz kenti yakınlarındaki Natanz nükleer tesisini gösteriyor, 5 Eylül 2024 (Fotoğraf: The New York Times aracılığıyla Planet Labs )
Planet Labs tarafından çekilen bir uydu fotoğrafı İran'ın Natanz kenti yakınlarındaki Natanz nükleer tesisini gösteriyor, 5 Eylül 2024 (Fotoğraf: The New York Times aracılığıyla Planet Labs )

David E. Sanger, Eric Schmitt ve Ronen Bergman / The New York Times

İki yıl önce onlarca İsrail savaş uçağı Akdeniz üzerinden geçerek İran'ın nükleer tesislerini vurma simülasyonu yaptı. Bu tatbikat İsrail savunma güçleri tarafından açıkça “uzun menzilli uçuş, havada yakıt ikmali ve uzak hedefleri vurma” tatbikatı olarak ilan edildi. Tatbikatın amacı sadece İranlıların gözünü korkutmak değildi. Aynı zamanda Biden yönetimine bir mesaj göndermek için de tasarlanmıştı: İsrail hava kuvvetleri operasyonu tek başına yürütmek üzere eğitim alıyordu, oysa yaklaşık 15 bin kiloluk “sığınak delici” cephaneliğiyle ABD'nin saldırıya katılması halinde başarı şansı çok daha yüksek olacaktı.

ABD istemediğini açıkça ifade etti

Eski ve mevcut üst düzey İsrailli yetkililer verdikleri mülakatlarda, ülkelerinin İran'ın nükleer tesislerine önemli bir zarar verme kapasitesine sahip olup olmadığı konusundaki şüphelerini kabul ettiler. Bununla birlikte, Pentagon yetkilileri son birkaç gündür İsraillilerin tek başlarına hareket etmeye hazırlanıp hazırlanmadıklarını sessizce merak ediyor. Başkan Joe Biden, İran'ın geçen hafta İsrail'e yaptığı saldırıya verilecek herhangi bir karşılığın “orantılı” olması gerektiğini söyleyerek, nükleer ya da enerji tesislerini vurmamaları konusunda onları uyardı ve aslında bazı karşı saldırıların uygun olduğunu kabul etti. Savunma Bakanı Lloyd Austin, İsrailli mevkidaşı Yoav Gallant'a ABD'nin İsrail'in İranlıların yeni bir tırmanışına neden olacak misilleme adımlarından kaçınmasını istediğini açıkça ifade etti. Gallant'ın çarşamba günü Washington'da Austin ile bir araya gelmesi planlanıyor.

Yetkililer, İsrail'in geçen haftaki füze saldırıları nedeniyle İran'a karşı ilk misillemesinin muhtemelen askeri üslere ve belki de bazı istihbarat veya liderlik kurumlarına odaklanacağını söylüyor. En azından başlangıçta, İsrail'in ülkenin nükleer mücevherlerinin peşine düşmesi pek olası görünmüyor. Büyük tartışmalardan sonra bu hedefler, İranlıların karşı saldırılarla gerilimi tırmandırmaları halinde daha sonraya bırakılmış görünüyor. Yine de İsrail'de, ABD istihbarat yetkilileri ve dışarıdan uzmanların giderek daha fazla bomba üretme eşiğinde olduğunu söylediği İran'ın kapasitesini yıllarca ya da daha uzun bir süre için geriletmesi yönünde yükselen bir çağrı var.

"İsrail'in elinde büyük bir fırsat var"

Kamuoyundaki tartışmaların büyük bir kısmı İran'ın birkaç hafta içinde uranyum üretimini artırabileceği gerçeğine odaklanmış olsa da, daha önemli olan gerçek şu ki, İranlı mühendislerin bu yakıtı teslim edilebilir bir silaha dönüştürmesi aylar, belki de bir yıldan fazla zaman alacaktır. Kendisini bir zamanlar Başbakan Binyamin Netanyahu'nun sağında tanımlayan eski başbakan ve sert milliyetçi Naftali Bennett, geçtiğimiz günlerde sosyal medyada “İsrail'in önünde, Ortadoğu'nun çehresini değiştirmek için 50 yılın en büyük fırsatı var. İran'ın nükleer programını, merkezi enerji tesislerini yok etmek ve bu terörist rejimi ölümcül bir şekilde sakatlamak için *şimdi* harekete geçmeliyiz. Gerekçemiz var. Elimizde araçlar var. Hizbullah ve Hamas'ın felç olmasıyla İran'ın eli kolu bağlandı" ifadelerini kullandı. 

Başta Biden olmak üzere ABD'li yetkililer bu tür saldırıların etkisiz kalacağını ve bölgeyi geniş çaplı bir savaşa sürükleyebileceğini söyleyerek bunları saldırıları masadan kaldırmak için bir kampanya başlattılar. İran'a nasıl saldırılacağı sorusu bir seçim kampanyası konusu haline geldi. Eski Başkan Donald Trump İsrail'in “önce nükleer silahları vurması ve gerisini sonra düşünmesi” gerektiğini savunmuştu. Bu, başkan olarak kendisinin bile uzak durduğu bir yaklaşım. Pazar günü Temsilciler Meclisi İstihbarat Komitesi Başkanı Michael R. Turner, CBS'in Face the Nation programında Biden'ı eleştirerek “Başkan'ın daha önce masada olduğunu söylemesine rağmen masadan kalktığını söylemesi tamamen sorumsuzluktur” dedi.

Sonuçları ne olur?

Saldırı konusundaki ani tartışma yeni soruları gündeme getirdi. İsrail saldırırsa İran'ın nükleer kapasitesini gerçekten ne kadar geriletebilir? Ya da sonuç İran'ın nükleer programını yeraltında daha da derinlere itmek ve İran'ın hala ana tesislerine sınırlı da olsa düzenli erişimi olan birkaç nükleer denetçiyi engellemesine yol açmak mı olur? Ya İsrail'in saldırısı İran'ın liderlerini nihayet bomba için yarışmaya karar vermeye sevk ederse? 

Natanz'daki eski ve yeni hedef

22 yıldır İsrail'in ve Washington'ın İran'daki ilgi odağı, çölün yaklaşık üç kat dibine gömülü Natanz nükleer zenginleştirme tesisi oldu. İsrail, binlerce uzun gümüş makinenin süpersonik hızlarda dönerek uranyumu bomba kalitesine yaklaştırdığı dev santrifüj salonunu yok etmek ya da devre dışı bırakmak için planlar geliştirdi. İran resmi olarak bir bombaya sahip olma arayışında olduğunu reddetse de, son aylarda bazı İranlı yetkililer ve yorumcular Ayetullah Ali Hamaney tarafından 2003 yılında yayınlanan ve nükleer silah sahibi olmayı yasaklayan bir fetvanın tersine çevrilip çevrilmemesi gerektiğini yoğun bir şekilde tartıştı. Bu arada İran yüzde 60 saflığa, yani bomba kalitesine yakın zenginleştirilmiş uranyum üretimini hızlandırdı. Uzmanlara göre şu anda üç ya da dört bombaya yetecek kadar yakıta sahip ve bunu yüzde 90 oranında bomba kalitesine getirmek sadece günler alacak.

Natanz oldukça kolay bir hedef olsa da, onu vurmak bir savaş eylemi olacaktır. Bu yüzden ABD son 15 yıldır programı çökertmek için bomba değil diplomasi, sabotaj ve yaptırımlara başvurdu. Ve İsrail'in bir dağın derinliklerine inşa edilmiş Fordo adlı başka bir santrifüj tesisini yok etmek için ihtiyaç duyacağı silahları almasını aktif olarak engelledi. Başkan George W. Bush, İsrail'in hava kuvvetlerine ABD'nin en büyük sığınak imha bombalarını ve bunları taşımak için gereken B-2 bombardıman uçaklarını verme taleplerini geri çevirdi. Bu silahlar Fordo ve diğer derin, ağır tahkimatlı tesislerin ortadan kaldırılmasına yönelik her türlü çaba için elzem olacaktır.

Olimpiyat Oyunları operasyonu

Bush'un kararı Beyaz Saray içinde bir tartışmaya yol açtı. Başkan Yardımcısı Dick Cheney saldırı fikrini benimserken, Bush ABD'nin Orta Doğu'da yeni bir savaş riskini göze alamayacağını savunarak kararından vazgeçmedi. İsrail'in en yüksek rütbeli üniformalı subayı ve başbakanı olarak görev yapan Ehud Barak, 2019 yılında New York Times'a verdiği bir röportajda Bush'un uyarısının onlar için önemli bir fark yaratmadığını ifade etti. Barak, 2008 sonu itibariyle İsrail'in İran'a saldırmak için uygulanabilir bir planı olmadığını söyledi. Çok geçmeden birkaç tane geliştirdi. Sığınak avcıları konusundaki tartışma, santrifüjleri bir siber silah kullanarak yok etmeye yönelik oldukça gizli bir İsrail-Amerikan programı olan ve Olimpiyat Oyunları olarak bilinen büyük bir gizli operasyonun doğmasına yardımcı oldu. Stuxnet virüsü olarak bilinen virüsle binden fazla santrifüj imha edildi.

Ama Olimpiyat Oyunları sihirli değnek değildi: İranlılar binlerce santrifüj daha ekleyerek yeniden inşa ettiler. Çalışmalarının daha büyük bir kısmını yeraltına taşıdılar. Ve kötü niyetli bilgisayar kodunun dünyaya ifşa olması, diğer ülkeleri elektrik şebekeleri ve su sistemleri de dahil olmak üzere kendi altyapı saldırılarını geliştirmeye odaklanmaya sevk etti. İsrailliler ayrıca bilim insanlarına suikastlar düzenledi, yer üstü zenginleştirme tesislerini vurdu, insansız hava araçlarıyla santrifüj üretim merkezlerine saldırdı ve tesislere yönelik olası bir saldırıya hazırlık için büyük kaynaklar harcadı.

İsrail'in çabaları, Obama yönetiminin İran'la nükleer yakıtının büyük bölümünü ülke dışına çıkarmasını sağlayan bir nükleer anlaşmaya varmasının ardından sekteye uğradı. Daha sonra Trump anlaşmadan çekilince, o ve Netanyahu İranlıların Washington'ın tehditlerine karşılık olarak projelerinden vazgeçeceklerine ikna oldular. İsrail ordusu bunun yerine Hizbullah'a ve İran'ın ürettiği füzeleri depoladığı yeraltı tünellerine odaklandı. İsrail'in kendi sığınak delicileri Hizbullah'ın füze depoladığı tünellere karşı etkili oldu ve İsrail güçlerinin geçen ay Hizbullah lideri Hasan Nasrallah'ı öldürmesini sağladı. İsrailliler nükleer tesislerin birçoğunun etrafındaki hava savunmasını etkisiz hale getirebileceklerine inanıyorlar; Nisan ayında İran'la yaptıkları füze teatisinde mesaj vermek için bir tanesini vurdular. Ancak İsrail'in dağların içine kazılmış, yüksek derecede güçlendirilmiş nükleer tesislere girmesi mümkün değil.

İran'ın sonraki hamleleri

İsrail İran'ın nükleer tesislerini vursa da vurmasa da İran'ın nükleer geleceğine ilişkin endişelenmek için yeni nedenler var. Bunlardan ilki Dışişleri Bakanı Antony Blinken'ın son haftalarda defalarca gündeme getirdiği bir konu. Blinken, bazı istihbarat bilgilerine dayanarak Rusya'nın İran'la nükleer konularda teknoloji paylaştığını iddia etti. Yetkililer bu yardımı “teknik yardım” olarak tanımlıyor ve İran'a savaş başlığı yapmak için ihtiyaç duyduğu donanımı sağladığına dair bir kanıt olmadığını söylüyor. 

Ancak Ukrayna'da savaş patlak verene kadar Rusya, İran'ın nükleer programını engellemek için ABD ve Avrupa ile işbirliği yapmıştı, hatta 2015 müzakerelerine Batılı ülkelerin yanında katılmıştı. Şimdi, Amerikan raporları doğruysa, Rusya'nın İran'ın insansız hava araçlarına ve diğer silahlarına ihtiyaç duyması, İran'ın nükleer bir cihaz inşa etme yolunda ilerlemesini hızlandırabileceği anlamına geliyor. İkinci endişe ise son birkaç hafta içinde Hizbullah'a verilen zararın, lider kadrosunun öldürülmesi de dahil olmak üzere, İran'ın kendisini savunmasız hissetmesine yol açması. Artık gruplarının İsrail'e saldırma kabiliyetine güvenemez. Nükleer silah elde etmek için harekete geçmek İsrail'i caydırmanın tek gerçek yolu haline gelebilir.

Üçüncü endişe ise İran'ın programının vurulmasının daha da zorlaşacak olması. Birkaç yıl önce, Amerikan ve İsrail uydularının dikkatli gözleri altında İran, Natanz'ın hemen güneyinde, ABD'nin İran'ın en büyüğü olduğuna inandığı yeni bir zenginleştirme merkezi için geniş bir tünel ağı kazmaya başladı. Henüz çalışır durumda değil. İsrail 1981'de Irak'ta ve 2007'de Suriye'de henüz tamamlanmamış nükleer reaktörleri imha ettiğinde tam da bu anda önleyici saldırılar düzenlemeyi seçmişti. 

© 2024 The New York Times Company