Vivian Yee / New York Times
Hükümet yanlısı bir TV sunucusu olan Azza Mostafa, 2011'de iç savaşa sürüklenmesinin ardından kendi ülkesi Mısır'da yeni hayatlar kuran binlerce Suriyeli için cömert sözlerden başka bir şey söylemedi. Mostafa, 2019'daki bir yayınında "Suriyeli ailelerimize ve Mısır'daki kardeşlerimize şunu söylemek istiyorum: Mısır'a gerçekten ışık getirdiniz" diyordu. Ancak geçtiğimiz haziran ayında programında Mısır'ın giderek artan yabancı sayısına karşı öfkesini dile getiriyordu. Bu sözler, komşu Gazze Şeridi, Sudan ve Libya'daki savaşlarla daha da kötüleşen ekonomik krizle boğuşurken mültecilere ve göçmenlere yönelik politikaları sertleşen ülke liderlerinin bir yankısıydı.
Göçmenleri kiraları arttırmak ve kadın sünnetini teşvik etmekle suçlayan Mostafa, “Bu artık dayanılmaz bir hal aldı. Sınırları aşan pek çok eylem var. Bu kabul edilebilir mi? Ülkemizi onlara açtıktan sonra mı?" dedi.
Mısır uzun zamandır ister mülteci, ister göçmen işçi ya da koronavirüs karantinasından kaçan Batılılar olsun, her türden yabancının ülkede yaşamasını ve çalışmasını büyük ölçüde müdahale olmaksızın kolaylaştırıyordu.
Geçtiğimiz 13 yıl, Araplar arasında “dünyanın annesi” olarak bilinen Mısır'a çatışmalardan kaçarak gelen kesintisiz bir göçmen akışı oldu. Bunlar arasında sadece Suriyeliler değil, Sudanlılar, Yemenliler, Eritreliler ve son olarak Gazze'den gelen Filistinliler de var.
Mısır'ın gevşek göç kuralları nedeniyle birçoğu hiçbir zaman resmi olarak mülteci olarak kayıt yaptırmadı ya da uzun süreli kalmak için resmi izin almadı, ancak kendilerini neredeyse sorunsuz bir şekilde ülkeye yerleştirmeyi, kendilerini geçindirmeyi ve bazen iş kurmayı başardılar.
Destek için politikalarını sıkılaştırdı
Ancak Sudan'daki iç savaş 2023'ten itibaren Mısır'a mülteci akınına yol açtığından beri Kahire'deki yoksul hükümet yabancıların yükünden şikâyet etmeye başladı. Analistlere ve diplomatlara göre, kendi ülkelerine göçü engellemek isteyen uluslararası destekçilerden daha fazla destek alabilmek umuduyla politikalarını hızla sıkılaştırdı.
Yetkililere ve hükümet kontrolündeki medyaya göre Mısır, 9 milyon mültecisi için her yıl 10 milyar dolar harcadığını söylüyor (uzmanlar her iki rakamın da büyük ölçüde abartılı olduğunu söylüyor), tüm bunlar olurken Mısırlılar artan fiyatlara ve sübvansiyon kesintilerine katlanıyor.
Yıllarca süren aşırı hükümet harcamaları, ithalata bağımlılık ve özel sektörün büyümesini ihmal eden politikaların yanı sıra Ukrayna ve Gazze'deki savaşlar ülkenin mali durumunu çökertmeden önce istikrarsız bir hale getirdi. Hükümet yetkililerine göre Gazze'deki çatışmalar Kızıldeniz'deki deniz taşımacılığını zorladığı için Mısır 2024 yılında Süveyş Kanalı'ndan elde edeceği 7 milyar dolarlık önemli geliri kaybetti.
Para değeri eridi
Mısır'ın borç batağında olması, buğday ve enerji gibi ithalat kalemlerini ödemekte zorlanması nedeniyle para birimi çökerken, bazı malları bulmak da zorlaştı. Devlete ait bir şeker firması olan Delta Sugar Co'nun başkanı Ahmed Abu Al-Yazid, uzmanların ekonomik krizle ilişkilendirdiği şeker kıtlığından mültecileri sorumlu tuttu. Cumhurbaşkanı mültecileri Mısır'ın değerli su kaynaklarını tüketmekle suçladı. Sosyal medyada hükümet yanlısı hesaplar (ki bazıları sahteydi) Sudanlı mültecileri kiraları artırmak ve kadın sünnetini teşvik etmekle suçladı.
Göçmenler, mülteciler ve onların savunucularına göre bu suçlamaları kısa süre içinde bir baskı izledi.
Sudanlı mülteciler polislerce toplandı, gözaltına alındı ve sınır dışı edildi. Yıllardır Mısır'da yaşayan Suriyelilere kalmak için binlerce dolar ödemeleri söylendi. Aralık ayında Esad rejiminin düşmesine rağmen pek çok kişi durum istikrara kavuşana kadar Suriye'ye dönmekte tereddüt ediyor.
Savunucular, Asya'dan ve Afrika'nın diğer bölgelerinden gelen yabancı işçilerin yasal statülerini korumak için ekstra engellerle karşılaştıklarını ve bazı durumlarda yüksek ücretler ödemeye zorlamak için tutuklandıklarını söylüyor.
Kahire'de küçük bir markette çalışan 32 yaşındaki Suriyeli Abu Saleh, 13 yıldır “tek bir sorun yaşamadan” şehirde yaşarken temmuz ayında oturma izni olmadan oğlunu okula kaydettiremeyeceğini öğrendi. Sadece ailesinin turist vizelerini yenilemek için Suriye'ye dönmesi ve kişi başı 2.000 dolar harç ödemesi gerektiğinin söylendiğini ve bu işlemin her altı ayda bir tekrarlanması gerektiğini belirtti. Olası tepkilerden kaçınmak için şehirde kullandığı isimle anılmak isteyen Abu Saleh, “Mısır başından beri bizim yanımızdaydı. Mısır hükümetine seslenmek istiyorum: Biraz daha pahalı olsa bile bize konut verin. Zor koşullarla karşı karşıyayız" dedi.
Analistler ekonomik krize bağlıyor
Mısır yabancılara karşı sertleşen tutumunu açıklamadı. Ancak analistler ve göçmen savunucuları bunu, yaygın bir acı yaratan ve Cumhurbaşkanı Abdülfettah el-Sissi'nin yönetimini zayıflatan ekonomik krize bağlıyor. Hak grupları, sığınmacıların Mısırlıların yaşadığı zorluklar için uygun günah keçileri olduğunu söylüyor. Dolar üzerinden alınan göçmenlik ücretleri, Mısır'ın şiddetle ihtiyaç duyduğu dövizin bir kısmını sağlayabilir. Hak örgütleri, yabancıların aynı zamanda Mısır'ın uluslararası ortaklarından daha fazla mali destek arayışında değerli piyonlar olduğunu söylüyor.
Göçmen haklarını savunan Mısır'daki Mülteciler Platformu İcra Direktörü Nour Khalil, “‘Bu insanlar hükümet için nasıl faydalı olabilir’ diye düşünüyorlar” dedi.
BM Mülteciler Yüksek Komiserliği'ne göre Mısır'da 818,000 kayıtlı mülteci bulunuyor ve bu kişiler ücretsiz sağlık ve eğitim hizmetlerinden faydalanabiliyor. Analistler ve yardım çalışanları bu rakamın 9 milyona ulaştığına itiraz etseler de muhtemelen çok daha fazla sayıda kayıtlı olmayan mülteci var.
Dışişleri Bakanı Badr Abdelatty geçen ay düzenlediği bir basın toplantısında, Mısır'ın zengin bir ülke olmamasına rağmen sığınmacılara bir Mısırılı gibi davrandığını söyleyerek "Dünyada bu sorumlulukları ve zorlukları Mısır'daki gibi üstlenen başka bir ülke yok. Tek bir mülteci kampımız bile yok. Onlar topluma tamamen entegre olmuş durumdalar" dedi.
Mülteci savunucuları Mısır'ın daha fazla kaynağa ihtiyacı olduğu konusunda hemfikir. Amerika Birleşik Devletleri, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği'nin mültecileri desteklemek için milyarlarca dolar akıttığı Ürdün, Lübnan ve Türkiye gibi bölgedeki diğer ülkelerin aksine Mısır, Suriyeli ya da diğer mültecilerin barınmasına yardımcı olmak için önemli miktarda fon almadı.
Bu durum değişiyor. Analistler ve diplomatlar, Gazze'deki savaş Mısır'ın mali durumunu sarsarken, Batılı destekçilerin Arap dünyasının en kalabalık ülkesinde ekonomik bir çöküşü önlemek için Mısır'ın yardımına koştuğunu söylüyor. Mısır'da yaşanacak bir çöküş Orta Doğu'yu daha da istikrarsızlaştırabilir ve Akdeniz üzerinden, göçün kısıtlanması yönünde yoğun bir kamuoyu baskısının olduğu Avrupa'ya bir göçmen akınına yol açabilir.
AB, mart ayında Mısır'a hızlı bir şekilde 8 milyar dolarlık bir yardım paketi sözü vererek, bloğun Moritanya, Tunus ve Türkiye ile yaptığı ve bu ülkelerdeki göç uygulamalarını finanse eden anlaşmaları tekrarladı.
Uluslararası Para Fonu (IMF) da dahil olmak üzere diğer destekçiler Mısır'ın ekonomisini istikrara kavuşturmak için milyarlarca dolar daha gönderdi. Eleştirmenler, Avrupa'nın Mısır'la yaptığı anlaşmanın, bloğun diğer göç anlaşmaları gibi, Sisi'nin otoriterliğini ödüllendirerek ve potansiyel olarak göçmenlere yönelik mevcut baskıyı finanse ederek hak ihlallerine olanak sağladığını söylüyor.
Uluslararası Af Örgütü ve Mısır'daki Mülteciler Platformu gibi gruplar, Sudanlı mültecilere yönelik kitlesel keyfi tutuklamaları ve hukuksuz sınır dışı etme uygulamalarını belgeledi. Bazıları sınırdan kaçak olarak geçirilirken gözaltına alındı, diğerleri ise Sudanlıların çoğunlukta olduğu mahallelerde yapılan rastgele taramalar sırasında toplandı.
Khalil, bazı Suriyelilerin de sınır dışı edildiğini söyleyerek oturma izni olan bazı yabancı işçilerin 50'den fazla kez tutuklandığını, bin dolar para cezası ödeyene kadar da tutuklu kaldığının belgelendiğini söyledi.
Korku atmosferi, resmi koruma talep eden Sudanlıları Kahire'deki BM mülteci ajansının kapısına kadar getirdi. Ancak mülteci statüsü elde etmek aylar, hatta yıllar alabiliyor. Süreci başlatmak için alınması gereken randevular bu yılın sonuna kadar dolu. Khalil, gözaltına alınan ve sınır dışı edilen Sudanlılardan bazılarının bir çeşit BM kimliği taşıdığını ve bu durumun örgütün güvenliği garanti edip edemeyeceği konusunda şüphe uyandırdığını söyledi.
© 2025 The New York Times Company