David Gelles, Brad Plumer / New York Times
Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de devam eden Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı'ndaki 200 ülkenin müzakerecileri, tartışmaya açılan bazı kilit konularda birbirlerinden oldukça uzakta duruyor. Ülkeler, iklim değişikliğinin etkilerinden muzdarip gelişmekte olan ülkelere potansiyel olarak trilyonlarca dolar sağlayacak bir plan üzerinde anlaşmaya çalışırken, ne kadar para sağlanması gerektiği, ne tür finansman çabalarının genel hedefe eklenmesi gerektiği ve alıcı ülkelerin fonlara nasıl erişmesi gerektiği konusunda görüş ayrılıkları devam ediyor. Müzakereler genellikle fazla mesaiye kalıyor. Ancak zirvenin bitmesine kısa bir süre kala, pek çok katılımcı 2009'da Danimarka'nın Kopenhag kentinde yapılan görüşmelerden bu yana ilk kez bir zirvenin anlaşma olmadan sonuçlanmasından korkuyor.
Önde gelen bir Avrupa ülkesinin üst düzey bir müzakerecisi, kamuoyu önünde konuşma yetkisi olmadığı için isminin açıklanmasını istemedi ve “Bunun çökme riski çok yüksek” dedi. Birleşmiş Milletler iklim şefi Simon Stiell, pazartesi günü ülkelere kavgayı bırakmaları ve bir anlaşmaya varmaları için yalvardı. Stiell, “grupların karşı grupların harekete geçene kadar harekete geçmeyi reddettiği bir dinamiğe karşı uyarıda bulundu ve “Bu, kelimenin tam anlamıyla hiçbir yere varamamanın reçetesidir” diye de ekledi.
Azerbaycanlı bakan eleştirildi
Bazı diplomatlar, COP29 iklim zirvesinin başkanlığını yürüten Azerbaycanlı bakan Muhtar Babayev ile ilgili hayal kırıklıklarını dile getirdiler. Geçen hafta gündemde olan bir dizi küçük meseleyi hızla ele almak yerine, müzakereler ağır aksak ilerledi ve pek çok anlaşmazlık noktası çözümsüz kaldı. Pazartesi günü bir basın toplantısı düzenleyen Babayev görüşmelerin ağır ilerlediğini kabul etti. Babayev "İnsanlar bana müzakerelerin durumundan endişe duyduklarını söylediler. Açık konuşayım, ben de tarafların birbirlerine doğru yeterince hızlı ilerlemedikleri konusunda endişeliyim. Daha hızlı hareket etmelerinin zamanı geldi" dedi.
Diplomatlar zirveye, savunmasız ülkelerin rüzgar ve güneş enerjisi gibi düşük karbonlu enerji kaynaklarına geçmelerine ve ayrıca sıcak hava dalgalarına, sellere, kuraklıklara ve iklim değişikliğinin diğer tehlikelerine uyum sağlamalarına yardımcı olmak için yılda 1.3 trilyon dolara kadar para toplanmasını öngören dokuz sayfalık bir anlaşma taslağı üzerinde tartışarak başladılar. Ancak o zamandan bu yana, ülkeler yeni ince ayrıntılar ve değerlendirilecek seçenekler ekledikçe bu metin 25 sayfaya çıktı. Bu tür anlamsal ayrıntılar, bazı önemli konuların farklı yorumlarını temsil edebilir.
Büyük sorunlardan biri, ülkelerin tam olarak ne kadar iklim finansmanı sağlamayı taahhüt etmeleri gerektiğidir: Yılda birkaç yüz milyar dolar mı? Yoksa trilyonlar mı? Bir diğer soru ise kimin ödeme yapması gerektiğidir: Sadece Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa gibi zengin ülkeler mi? Yoksa Çin ve Katar gibi gelişmekte olan büyük emisyoncular mı? Bir de yardımın ne şekilde olması gerektiği konusu var: Zengin ülkelerin doğrudan hükümet harcamaları mı? Özel şirketlerin yatırımları mı? Kalkınma bankaları tarafından verilen krediler? Karbon dengeleme projeleri mi? Bir kombinasyon mu?
Gelişmekte olan ülkeler de bölünme yaşıyor
Bir araştırma ve savunuculuk kuruluşu olan E3G'de iklim finansmanı uzmanı olan Rob Moore, "Bunlar, zirvenin ikinci haftasında üst düzey bakanlar tarafından bir tür siyasi müdahaleye ihtiyaç duyacak çok karmaşık müzakereler" dedi. Yıllardır gelişmekte olan ülkeler ile büyük miktarlarda fon sağlama konusunda isteksiz davranan zengin ülkeler arasında giderek büyüyen bir çatlak var. Ancak Bakü'de, gelişmekte olan dünyanın grupları arasında bile bölünmeler var. Özellikle deniz seviyesinin yükselmesine karşı savunmasız olan bir grup küçük ada devleti, nihai anlaşmanın milyarlarca dolar alacaklarına dair garantiler içermesini istiyor. Aralarında Mısır'ın da bulunduğu Afrika ülkelerinden oluşan bir blok ise sağlanacak fonlara daha açık erişim sağlayacak bir anlaşma için baskı yapıyor.
Fiyaskoyla sonuçlanma ihtimali var
Eğer görüşmeler finansman konusunda bir anlaşmaya varılamadan sona ererse, bu ay içinde fiyaskoyla sonuçlanan ikinci büyük BM konferansı olacak. Birkaç hafta önce tamamlanan biyoçeşitlilik zirvesi, bazı müzakerecilerin doğayı korumak için fonların nasıl toplanacağı ve dağıtılacağı konusunda bir anlaşmaya varamadan görüşmeleri terk etmelerinin ardından sona ermişti. Bir aktivist grup olan Fosil Yakıtların Yayılmasını Önleme Anlaşması Girişimi'nin küresel katılım direktörü Harjeet Singh, "İklim finansmanı müzakerelerinin durma noktasına gelmesine tanık olmak son derece rahatsız edici. Gelişmiş ülkeler, hayati önem taşıyan iklim finansmanını, gelişmekte olan ülkelerin acilen ihtiyaç duyduğu can simidi olarak görmek yerine sadece yatırım olarak görerek rahatsız edici düzeyde bir ilgisizlik sergilemeye devam ediyor" dedi.
İşletmelerin emisyonlarını azaltmalarına yardımcı olan Enerji ve İklim Çözümleri Merkezi'nde başkan yardımcısı olan Kaveh Guilanpour, diplomatların görüşmelerin başarısızlıkla sonuçlanmasına izin vermemek için güçlü bir teşvike sahip olduklarını söyledi. Guilanpour "Buradaki tüm ülkeler Paris Anlaşması'nın başarılı olmasını istiyor, dolayısıyla bu COP'tan başarıyla çıkmak için büyük bir baskı olacak" dedi.
Seçimlerin gölgesinde kaldı
Bu yılki iklim müzakereleri daha şimdiden ABD seçimlerinin gölgesinde kaldı. Küresel ısınmayı bir “aldatmaca” olarak nitelendiren seçilmiş Başkan Donald Trump, Ocak ayında göreve geldikten sonra ABD'yi Paris iklim anlaşmasından çekeceğinin sinyallerini verdi. Biden yönetimi, diğer ülkeleri bu yıl bir anlaşmaya varmaya teşvik etmek amacıyla görüşmelere büyük bir müzakere ekibi gönderdi. Uzmanlar, ABD'nin BM sürecinden çekilme ihtimali olmasaydı bile iklim finansmanı tartışmalarının zor olacağını söyledi. Obama ve Biden yönetimleri, Kongre'yi yoksul ülkelere daha fazla mali yardım sağlamaya ikna etmekte zorlandılar ki bu da müzakerelerde sık sık tıkanma noktası oldu.
© 2024 The New York Times Company