Keith Bradsher / The New York Times
Çin kendisini Ortadoğu'da tarafsız bir jeopolitik oyuncu olarak görüyor. Geçen mart ayında İran ve Suudi Arabistan'ın yeniden ilişki kurma anlaşmasına aracılık etti. Hamas'ın Gazze'den İsrail'e saldırmasının ardından bir hükümet sözcüsü aracılığıyla kendisini “hem İsrail'in hem de Filistin'in ortak dostu” olarak tanımlayarak mesafeyi korumaya çalıştı.
Ancak özellikle de şu anda İsrail ve Gazze'de yürütülen savaş bölgeye yayılacak olursa Çin'in bölgedeki çıkarları büyük tehlikeye girer. Bunun en önemli sebebi petrol. ABD'den sonra dünyanın en büyük ikinci üreticisi olan Suudi Arabistan'dan daha en çok petrol alan ülke Çin. Viyana merkezli analiz firması Kpler'in baş rafineri ve petrol ürünleri analisti Andon Pavlov'a göre, Çin'in petrol ithalatının yarısı (Bu da Çin'de kullanılanın petrolün üçte birinden biraz fazlası yapıyor) Basra Körfezi'nden geliyor.
İran’dan alım iki yılda üçe katlandı
Çin, Hamas’ın uzun süredir destekçisi olan İran'dan da daha fazla petrol satın almaya başladı. İran'ın petrol ihracatını takip etme konusunda uzman olan Kpler'e göre Çin son iki yılda İran petrolü ithalatını üç kattan fazla artırdı. Geçen ay İran'ın yurtdışına sattığı petrolün yüzde 87'sini Çin satın aldı. Singapur Ulusal Üniversitesi'nden Çin petrol politikaları uzmanı Philip Andrews-Speed “Olaylar tırmanırsa Çin Orta Doğu'daki mevcut istikrarsızlığa çok maruz kalacaktır” diyor.
Dünyanın ikinci büyük ekonomisi Çin, baş döndürücü bir hızla yabancı petrole bağımlı hale geldi. Ülke aslında 1990'ların başlarında petrol konusunda kendi kendine yetiyordu. Artık bugün petrol ihtiyacının yaklaşık yüzde 72'si ithalata bağlı. Karşılaştırıma yapacak olursak, ABD'nin petrolde ihracata bağımlılığı 2005 civarında yaklaşık yüzde 60'a ulaşmıştı. Ancak bir kaya gazı çıkarma tekniği olan “hidrolik kırma” yönteminin kullanımında bu tarihten itibaren bir patlama yaşanması nedeniyle ABD petrolde net ihracatçıya dönüştü.
Çin lideri Şi Cinping, görevde kaldığı on yıl boyunca enerji güvenliğini ülkenin en önemli önceliklerinden biri olarak gördü. Şi, geçen temmuz ayında “Enerji arzı ve güvenliği, ulusal kalkınma ve insanların geçimi açısından hayati öneme sahip ve ülke için hiçbir zaman göz ardı edilemeyecek en önemli konu” diye konuşmuştu.
Elektrikli araçta liderler ama benzinli filoları çok büyük
Ülke bu amaç doğrultusunda elektrikli araçlara dev yatırımlar yaptı. Şanghay merkezli otomotiv danışmanı Bill Russo, şu anda dünyanın elektrikli otomobil üretimine hakim olduğunu ve ağustos ayı itibarıyla Çin'de satılan otomobillerin üçte birinin elektrikli olduğunu söylüyor. Ancak yeni otomobil satışları Çin yollarındaki çoğunluğu içten yanmalı motorlu araçlardan oluşan filoyu ancak kademeli olarak değiştirmeye yettiğinden benzin tüketimi halen yüksek. Çin'in “sıfır Covid önlemleri” kapsamında seyahat kısıtlamalarını kaldırması da bu yıl benzin tüketiminin yüksek kalmasına yol açtı. Çin'in petrole susamışlığının bir diğer nedeni de petrol ve doğal gazdan üretilen petrokimya ürünlerinin üretiminde dünya lideri olması.
“İran’dan değil, Malezya’dan alıyoruz” diyor ama…
Çin, nükleer silah üretme çabaları nedeniyle geniş uluslararası yaptırımlara tabi olan İran'dan petrol satın aldığını resmi olarak kabul etmiyor. Ancak ticaret endüstri uzmanları tarafından belgelenmiş durumda.
İran, otomatik konum cihazlarını bazen haftalarca kapatan ve Malezya yakınındaki Malakka Boğazı gibi trafiğin yoğun olduğu su yollarına ulaşana kadar genellikle tekrar açmayan tankerlerle petrol sevkıyatı sağlıyor. Çin'in resmi istatistikleri ise Malezya'nın yaşlanan petrol sahalarından sınırlı ve azalan petrol üretimine rağmen, ülkeyi en büyük petrol tedarikçilerinden biri olarak gösteriyor.
İran petrolü Rus petrolünden de ucuz
Pavlov'a göre Çin'deki ham petrolü benzine ve diğer ürünlere dönüştüren rafineriler İran petrolünün artık Rus petrolüne kıyasla daha ucuz olması nedeniyle İslam Cumhuriyeti'ne daha fazla yönelmiş durumda. Pavlov, yaptırımlara rağmen İran'ın dünya fiyatlarına göre varil başına yaklaşık 10 dolar daha ucuza petrol sattığını satıldığını, yaptırım uygulanana bir başka ülke olan Rusya'nın da varil başına yaklaşık 5 dolar indirimli fiyatlar sunduğunu hatırlatıyor: Çin her zaman en ucuz olanı tercih ediyor.
Rusya ile boru hattı projesi
Rusya'nın Çin ile uzun bir sınırı olmasına rağmen, altyapı Rusya'nın güneye daha fazla petrol gönderme kabiliyetini sınırlıyor. Rus, Çinli ve Moğol yetkililer, geçtiğimiz yıl Moğolistan'daki Rus gaz sahalarını Çin'e bağlayacak olan Sibirya'nın Gücü 2 adlı bir doğal gaz boru hattının inşa edilip edilmeyeceği konusunda uzun bir dizi görüşme gerçekleştirdi. Böyle bir boru hattının inşa edilmesi, doğal gazla beraber petrol sevkiyatına da olanak sağlayabilir.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in gelecek hafta Pekin'de Şi'nin ev sahibi olduğu Kuşak ve Yol Forumu'na katılacağını söylemesi, küresel enerji sektöründe nihayet bir boru hattı anlaşmasının imzalanabileceğine dair spekülasyonları yeniden canlandırdı. Ancak böyle bir boru hattının inşası uzun yıllar sürecek ve on milyarlarca dolara mal olacak.
Sincan meselesi
Öte yandan Washington merkezli bir politika araştırma grubu olan Amerika Birleşik Devletleri Alman Marshall Fonu'nun Hint-Pasifik programının yöneticisi Bonnie Glaser Çin'in Orta Doğu meselelerine ilişkin karar almasında enerji güvenliğinin tek faktör olmadığını vurguluyor. Ülke içinde, Sincan bölgesinde Müslüman azınlıklara baskı uygulayan Çin İslam dünyasıyla dostane ilişkiler kurma çabasında. Çin aynı anda hem İsrail hem de Filistinlilerle ilişkilerini sürdürmeye çalışıyor.
Glaser “Çin'in bu hedefe ulaşabilmesinin tek yolu, derinlemesine müdahil olmaktan kaçınmak” diyor. Ancak Çin'in Ortadoğu'nun sorunlarına mesafesini koruyup koruyamayacağı o kadar net değil. Pekin'den enerji danışmanı Kevin Tu "Amerika dünyanın bu bölgesinden çok fazla petrol ithal etmediğinden, bölge ülkeleri jeopolitik ittifaklarının önümüzdeki on yıllarda nasıl yeniden şekilleneceğini düşünmeye başladı. Çin istese de istemese de bu bölgede önemli bir paydaş haline geldi ve önümüzdeki yıllarda bölgeyi istikrara kavuşturacak bir rol oynamak zorunda" diyor.
© 2023 The New York Times Company