29 Nisan 2024, Pazartesi Gazete Oksijen
Haber Giriş: 01.03.2023 11:51 | Son Güncelleme: 01.03.2023 12:44

Parçalanmış evler ve pusuya yatan salgın ihtimali: Deprem zorlukları artıyor

6 Şubat depremlerinin neden olduğu büyük yıkımın ardından bölgede yaşayan insanlar, salgın hastalık gibi çeşitli risklerle de karşı karşıya. New York Times, geçen hafta bir depremle daha sarsılan ve güvenli sandıkları evleri yıkılan Hatay'daki depremzedelerle konuştu
Fotoğraf: Sergey Ponomarev/New York Times
Fotoğraf: Sergey Ponomarev/New York Times

Cora Engelbrecht ve Nimet Kıraç / New York Times

Türkiye'nin güneyinde meydana gelen şiddetli depremlerin ardından Eylem Sahutoğlu ve ailesi, mavi bir muşamba altında iki hafta boyunca dondurucu soğuklara dayandı. Sonra binalarını denetleyen hükümet mühendisleri evlerine dönebileceklerini söyledi. Ancak geçen hafta pazartesi gecesi daha evlerine taşınamadan Hatay'da yer yine sarsılmaya başladı. Bölgeyi bir başka güçlü deprem vurdu. Ev ayaklarının dibine çökerken bayıldığını anlatan Sahutoğlu, “Bacaklarım uyuştu” dedi. Sahutoğlu’nun yaşadıkları, felaketin ardından belirsizliklerle evlerine dönmeye çalışan binlerce Türk’ün içinde bulunduğu kötü durumun simgesi.  

6 Şubat’ta meydana gelen 7,8 büyüklüğündeki deprem ve aynı gün içinde ikinci kez olan güçlü bir sarsıntının ardından Hatay, harap olmuş bir altyapı ve acil ihtiyaçların arttığı bir yaşam tablosu çiziyor. Depremler Türkiye'de 43 binden fazla ve Suriye'de 5 bin 500'den fazla insanı öldürdü. Ardından Hatay’da 6.3 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Türkiye'ye uluslararası yardım akışına rağmen, deprem bölgesinde evsiz kalan yaklaşık 1,7 milyon insan, sefil koşullarda hayatlarını yeniden inşa etmek gibi imkansız gibi görünen büyük bir zorlukla karşı karşıya. 

Yaklaşık 750 bin kişi çadırlara sığındı, tektonik levhalar sarsılmaya devam ederken moloz yığınlarından salınan kirli havanın solunması her an yeni bir felaketin olabileceğini hatırlatıyor. Sağlık yetkilileri ve bölge sakinlerine göre, altyapıda oluşan büyük hasar, ağır darbe alan toplulukları hastalık için riskli hale getiriyor. 

"Zorlu koşullar insanları gitmeye itiyor"

AFAD başkanı Yunus Sezer'e göre, ilk depremden bu yana 800 binden fazla kişi deprem bölgesinden kaçtı. Yaklaşık 350 bin kişi de hükümet tarafından sağlanan trenler, uçaklar veya otobüslerle etkilenen bölgeden tahliye edildi. Sahutoğlu'nun 20 yaşındaki oğlu Ahmet, "Durduğumuzda bile hareket ediyormuşuz gibi hissediyoruz. Artçı sarsıntıların öngörülemezliği ve zorlu yaşam ortamının aileleri sahip oldukları arazileri boşaltmaya itiyor” dedi. Birçok insan Antalya, Mersin veya Konya gibi Türkiye’nin merkezindeki şehirlere taşınıyor. 

Sahutoğlu ailesi, 22 Şubat 2023'te Türkiye'nin Samandağ kentinde, evlerinin çökmesinden bu yana sığındıkları derme çatma çadırlarının yanında kahvaltı ediyor. (Emin Özmen/The New York Times)

"Taşınabileceğimizi söylediler"

Hatay sakinlerinin göçü, Akdeniz kıyısındaki tarihi kentleri hayalet şehirlere dönüştürdü. Pek çoğu sağlam olsalar bile evlerine girmekten korkan sakinler çadılarda beklerken, binlerce mühendis ayakta kalan binaların güvenliğini değerlendirmek için harap olmuş bölgeler de inceleme yapıyor. Sahutoğlu, Şehircilik Bakanlığı'ndan iki mühendisin ailesine taşınmalarını söylediğini hatırlatarak, "Bir umut anıydı. Ancak sadece iki dakikadır zar zor buradaydılar" diye ekledi.

Dönüş için evi hazırladı

Müfettişler, güvenli olduğuna karar vermeden önce, altındaki betonu ortaya çıkarmak için 45 yıllık binanın duvarlarına hızla sıva parçaları çakmıştı. Sahutoğlu, “Bana adımı bile sormadılar, sadece binanın sağlam olduğunu söylediler" dedi ancak onlara güvenmeyi tercih etti. 14 kişilik ailesi, kaldıkları çadırı boşaltıp evlerine dönmek için sabırsızlanıyorlardı. Sahutoğlu, dönüş için evi hazırlamaya başladı. Tozla kaplı yerleri ve tezgahı sildi; battaniyeleri yıkadı ve kuruması için çatısına serdi. Ertesi sabah kahvaltı hazırlamak için oğlunu domates almaya gönderdi. 

Sahutoğlu, “Sonunda kendimi evimde hissettim. Ancak saatler sonra tanıdık bir gümbürtü duyuldu ve duvarlar titremeye başladı. Deprem Samandağ yakınlarda meydana geldi. Bilinci yerine geldiğinde, yıkanmış battaniyeler, tıpkı bıraktığı gibi, çökmüş tavanın tepesinden ona doğru eğilmiş duruyordu. Sahutoğlu, “Güvende olduğumuzu söylediler. Şimdi ne yapabiliriz, sokakta tavuklarla yaşamaya geri döndük” diye konuştu. 

Türk hükümeti, AFAD tarafından denetlenmekte olan toparlanma çabalarının yavaş ilerlemesinden dolayı eleştirildi. Kurum, enkaz dağlarının kaldırılması ve evsiz kalanlar için güvenli yerleşim alanlarının belirlenmesi konusunda lojistik zorluklarla karşı karşıya kaldı. Geçen hafta evi yıkılan 26 yaşındaki İlknur Sahutoğlu, yaşadıkları ilçede suların çoğunun akmadığını akan yerlerde de suların bulanık olduğunu söyledi. Sahutoğlu, “Elimizi yüzümüzü yıkayacak su bulamıyoruz” dedi. İlk depremde hastane yıkılmadan önce Antakya’da hemşire olarak çalışan Sahutoğlu, “Bu, enfeksiyon ve virüslerin vücuda girmesi açısından çok büyük bir sorun olacak” diyerek kız kardeşinin bronşit olduğunu ekledi. 

UNICEF sözcüsü Joe English, güvenli içme suyuna ve uygun sanitasyona erişim olmadan, çok sayıda insanın evlerinden ve yaşamak zorunda kaldığı bu tür krizlerin ardından hastalık salgınları riskinin arttığını söyledi. Deprem gibi büyük doğal afetler, acil durum alanlarında toplanan sakinler tarafından solunan topraktan, evlerden, endüstriyel atık sahalarından ve diğer kaynaklardan havaya toksinler salabilir. Deprem bölgesinde grip salgınları ve solunum yolu hastalıkları konusunda giderek daha fazla endişe duyduklarını söyleyen uzmanlara göre, bu durum bir dizi rahatsızlığa neden olabilir.

Mide-bağırsak enfeksiyonunda artış

Samandağ'ın yaklaşık 40 kilometre kuzeyindeki Antakya'daki 50 yataklı sahra hastanesindeki doktorlar, geçen hafta mide-bağırsak enfeksiyonu olan kişilerde artış gördüklerini söylüyorlar. Ankara Üniversitesi'nde mikrobiyoloji ve bulaşıcı hastalıklar profesörü Alpay Azap, "Afet bölgesinde taşınabilir su sistemleri henüz tam olarak kurulmadı ve tuvaletlere erişim ve barınma sorunları önemli" dedi. 

"Burada doğduk, burada öleceğiz"

Hastalık tehdidine ve yardım için azalan kaynaklara rağmen, bazı aileler bölgeden  ayrılmayı reddediyor. Sahutoğulları, evlerinin yıkılmasından iki gün sonra sabahın erken saatlerinde bahçelerindeki limon ağaçlarının gölgesinde molozlarla dolu bir şekilde oturdu. Ahmet babasının sakalını kalın beyaz köpükle tıraş ederken çocuklar çamaşır yıkamak için su pompaladılar. Eylem Sahutoğlu, "Bu ağaçlar benim çocuklarımdan daha yaşlı" dedi. Kararmış bir tavada yanan odunların üzerinde patatesleri kızartıp plastik bir masada kahvaltı yaptılar. “Biz burada doğduk” diyen Sahutoğlu, “Burada büyük. Burada öleceğiz” dedi.

© 2023 The New York Times Company