Emma Bubola / The New York Times
Japonya Pazartesi günü meydana gelen büyük depremin yarattığı hasarı değerlendirirken, yaklaşık 13 yıl önce meydana gelen büyük depremlerin tetiklediği ve Çernobil felaketini hatırlatan Fukuşima'daki yıkıcı nükleer krizle ilgili hafızaları yeniden canlandırdı.
Mart 2011'de Japonya'nın kuzeydoğu kıyılarını yerle bir eden 8.9 büyüklüğündeki deprem ve tsunami, Fukushima Daiichi isimli nükleer santralin üç reaktöründeki soğutma sistemlerini devre dışı bırakarak, santralin çevresindeki geniş topraklara radyoaktif sızıntının yayılmasına yol açtı.
Tarihin en yıkıcı felaketlerinden biri
Deprem ve tsunami 19 binden fazla insanın ölümüne neden oldu ve tarihin en kötü felaketlerinden biri olan nükleer felaket tüm dünyanın alarm durumuna geçmesine yol açtı. On binlerce insan santralin çevresindeki kasabalardan ve tarım köylerinden tahliye edildi ve on yıl sonra bazıları hala geri dönmüş değil.
Fukuşima santrali çevresindeki alanın temizlenmesi için henüz oldukça erken. Hükümet, nükleer yakıt çubuklarını soğutmak için kullanılan arıtılmış radyoaktif atık suyun muhtemelen 30 yıllık bir süre içinde serbest bırakılacağını söyledi.
Geçtiğimiz yaz hükümet arıtılmış suyu okyanusa bırakmaya başlayacağını duyurdu. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı, hükümetin planının ajansın güvenlik standartlarını karşıladığını açıkladı.
Ancak bu karar büyük ses getirdi ve büyük tepki çekti. Hükümetin bu kararı bazı bilim insanlarının itirazlarına, işlerine zarar vereceğinden korkan balıkçıların endişelerine ve Çin ve Güney Kore hükümetleriyle gerginliklere neden oldu.
Japonya'nın tüm nükleer reaktörleri 2011 krizinden sonra kapatıldı ve nükleer enerji programının büyük bir kısmı halen kapalı durumda.
© 2023 The New York Times Company