Miriam Jordan / The New York Times
Ülkenin ulusal kimliğinin temelini oluşturan İsrail çiftliklerinde yıllarca Filistinli ve Taylandlı işçiler çalıştı. Ancak 7 Ekim'de Hamas liderliğindeki saldırı ve Gazze Şeridi'ndeki savaştan bu yana Filistinlilerin çoğunun İsrail'e girişi yasaklandı ve korkan pek çok Taylandlı ülkesine döndü.
İsrail'in merkezindeki Kadima'nın dışındaki çiftliğinde krizle boğuşan 61 yaşındaki Gabi Swissa "Savaş yüzünden işçilerim gitti; panikliyorum" dedi. Swissa, on yıllardır çilek ekme, hasat etme ve paketleme işlerinde Filistinlilere ve Taylandlılara güveniyor.
Tarım gönüllülerin insafına kaldı
Travma sonrası stres bozukluğu olan, seçkin bir muharebe birliğinden eski bir asker olan Swissa gözyaşları içindeydi. Geçen hafta bir gün çiftliğine yardım etmelerini beklediği gönüllüler gelmemişti.
Gıda güvenliği olan bir anavatan vizyonu, onlarca yıldır İsrail'in ekonomi politikalarına yön verdi ve çölü yeşerten bir ulus olarak kendi imajını şekillendirdi. Ancak şimdi ülke bir yandan savaşa ve Hamas'ın elindeki rehineleri kurtarmaya odaklanırken, bir yandan da kimliğinin temelini oluşturan çiftlikleri işletmekte zorlanıyor.
Tarım Bakanlığı Genel Müdür Yardımcısı Yuval Lipkin, "İsrail tarımı 1948'de devletin kuruluşundan bu yana en büyük krizi yaşıyor" dedi. Lipkin, savaşın başlangıcından bu yana çiftliklerde en az 15 bin işçinin eksik olduğunu söyledi.
Güney ve kuzey sınırları boyunca uzanan tarım arazileri sadece ülkenin övünülen tarım sektöründe değil aynı zamanda savunmasında da rol oynuyor. Sınırdaki çiftlikler en fazla risk altında olan yerler ve ülkenin güvenliği için hayati önem taşıyorlar. Gazze sınırındaki çiftliklerde yaşayanlar, geçen ayki saldırıda harap olmuş olsalar da, Hamas'ın İsrail'in derinliklerine sızmasını ve daha büyük şehir merkezlerine ulaşmasını engelledi.
Lipkin, "Çiftçilerimiz sınırdaki kahramanlarımızdır. O çiftçilere ihtiyacımız var" sözlerini kaydetti. İsrail'in çiftçilere ihtiyacı var ama çiftçilerin de sebze ekme, meyve toplama, inek sağma ve bal arısı yetiştirme gibi zor işleri yapacak işçilere ihtiyacı var.
Tarımın kalbi Gazze Şeridi yakınlarında
Tarımın İsrail ekonomisine katkısı, ülkenin "startup ülkesi" olarak adlandırılan bir teknoloji merkezi haline gelmesiyle birlikte azaldı. Yine de İsrail'in sebzelerinin yaklaşık yüzde 75'i güneyde, savaşın sürdüğü Gazze Şeridi yakınlarında yetiştiriliyor.
Savaştan önce ülkenin tarım sektöründe, çoğu Tayland'dan olmak üzere 30 bin yabancı işçi ve 9 bin Filistinli çalışıyordu. İsrailli yetkililere göre 7 Ekim saldırısında aralarında 32 Tayland vatandaşının da bulunduğu yaklaşık 1200 kişi öldürüldü. Ayrıca 25 Taylandlı kaçırıldı ve rehine olarak Gazze'ye götürüldü.
Avokado, elma, portakal, erik ve şeftali kuzeyde, İsrail askerlerinin İran destekli gücü Hizbullah ile çatıştığı Lübnan sınırı yakınlarında yetişiyor. Binlerce İsrailli aile hem güney hem de kuzeydeki hassas bölgelerden tahliye edildi ve birçok yetiştirici faaliyetlerini nasıl sürdüreceklerini düşünüyor.
Lipkin, saldırının ardından en az 7 bin Taylandlı işçinin ülkelerine geri döndüğünü söyledi. İsrail tarafından Gazze'de yaşayan Filistinlilere verilen çalışma izinleri hızlıca iptal edildi ve Batı Şeria'da yaşayanların ülkeye girişi yasaklandı. Hamas'ın kontrolündeki bölgedeki sağlık yetkililerine göre İsrail'in karşılık olarak başlattığı savaş Gazze'de hem sivil hem de Hamas üyesi 11 binden fazla Filistinlinin ölümüne neden oldu.
Geçen hafta Gazze Şeridi'ne 3 milden daha az mesafedeki bir domates çiftliğinde, Noam Amir ve kardeşlerinin savaştan önce çalıştırdığı 35 Taylandlı işçiden sadece beşi hâlâ çalışıyor.
Amir, "Ayrılmak isteyen işçilere yardıma ihtiyacım olduğunu ve onlara seve seve zam yapabileceğimi söyledim, ama kalmak istemediler. Duygularına saygı duyuyorum". Amir onlara son maaşlarını ödediğini ve evlerine gittiklerini söyledi.
Hamas'ın saldırısının ertesi günü, çilek yetiştiricisi Swissa bir gerçekle yüzleşti: Çilek bitkilerinin gelişmesini ve kış hasadına hazır olmasını sağlamak için hayati önem taşıyan hazırlık çalışmalarını yapacak kimse yoktu. Swissa, üretimi azaltmaya karar verdi, ancak mahsulünün bir kısmını kurtarmak için hala gönüllülere ihtiyacı vardı.
Swissa, son günlerde tarlalarına gönüllüler gelmeyince sosyal medyayı kullandı ve gönüllülerin yardımını istedi.
Pazartesi günü yaptığı paylaşımlar hızlı sonuç verdi ve Swissa salı sabahına kadar 2 bin telefon ve 3 bin kısa mesaj almıştı. Aralarında bir otobüs dolusu lise öğrencisinin de bulunduğu 150'den fazla kişi tarlalara geldi.
Swissa'nın tarlalarına gönüllü olarak gelen yazılım mühendisi Ofer Buchnik "Bu sabahtan önce bu iş hakkında hiçbir şey bilmiyordum" dedi ve Buchnik beraberinde genç oğlunu da getirdi. Bunaltıcı güneşin altında, küçük çilek bitkilerinin üzerine uzun plastik örtüler gerdiler ve onları tutmak için yanlarına toprak dolu torbalar koydular.
Ekip liderlerinden Alon Shachar, "Bir gün çalışacağımızı düşünmüştük ama büyük bir ihtiyaç olduğunu gördük. Yarın yine geleceğim" şeklinde konuşurken, diğerleri ise geri dönmeyi planladıklarını söyledi.
Öğleden sonra erken saatlerde, bir tarlanın çoğu hazırdı ve çilek filizleri topraktan çıkıyordu. Swissa'nın yüzü artık gülüyor, ancak bir yandan da şu sözleri kaydediyor: "İsrail savaşmak ve rehineleri geri getirmek zorunda. Çiftliklerin halkımızı beslemek için çalışmaya devam etmesi gerekiyor"
Bir başka gönüllü olan Schlomit Eliakim parmakları toprağın derinliklerinde şu ifadeleri kullandı: "İşimize dönmek zorunda kaldığımızda ne olacak? Asıl soru bu"
© 2023 The New York Times Company