Alexandra Stevenson / New York Times
İlk döneminde, Başkan Donald Trump şirketleri Çin’e olan bağımlılıklarını sona erdirmeye zorlamıştı. Şimdi ise ülkeleri, Çin’i tedarik zincirlerinden dışlamaya zorluyor.
Çarşamba günü açıklanan ABD ile Vietnam arasındaki ön ticaret anlaşması, bu hedef doğrultusunda şimdiye kadarki en önemli adımı oluşturuyor. Ayrıntılar henüz net olmasa da, Vietnam’dan ABD’ye yapılan ihracatlar %20 gümrük vergisine tabi olacak. Bu, Trump’ın daha önce tehdit ettiği çok daha yüksek oranın altında.
Ancak dikkat çekici olan, Vietnam’dan yapılan ve “transshipment” olarak sınıflandırılan – yani başka bir ülkede üretilip yalnızca Vietnam üzerinden geçen – tüm ihracatlara %40 vergi uygulanacak olması.
Bu ceza Çin’i hedef alıyor; zira Çin, ürünlerini ABD tarifelerinden kaçırmak için Vietnam ve çevre ülkeleri kullanıyor. Ve bu tür düzenlemeler, ABD’nin diğer Güneydoğu Asya hükümetleriyle yapacağı ticaret anlaşmalarının da bir özelliği haline gelebilir; özellikle de bu ülkeler, çarşamba günü yürürlüğe giren yüksek tarifelerden kaçınmaya çalışırken bu olabilir.
Trump’ın ticaret müzakerecileri, Vietnam gibi ihracata dayalı komşu ülkeler olan Endonezya ve Tayland’ı, Çin menşeli içerik oranını azaltmaları için zorluyor. Tayland hükümetinden, Çinli firmaların ülkeye taşınmasını engellemek amacıyla gelen doğrudan yabancı yatırımları taramaları isteniyor. Bazı ülkelerden ise yarı iletken gibi teknolojilerde ihracat kontrolleri uygulamaları talep ediliyor.
Jeopolitik danışmanlık firması APAC Advisors’ın CEO’su Steve Okun “Trump yönetimi şunu söylüyor: Eğer ABD ile ticaret ortağı olmak istiyorsanız, stratejik ayrışmayı göstermelisiniz. Soru ise şu: Ülkeler buna razı olacak mı?” ifadelerini kullandı.
Çin için durum daha kırılgan bir hale geldi
ABD’nin Çin’i tecrit etme çabaları, Pekin için stratejik öneme sahip olan ve Çin’in küresel ticaret ve üretim hâkimiyetinin ön cephesinde yer alan Güneydoğu Asya’daki ülkeleri daha kırılgan hale getiriyor. Perşembe günü Çin Ticaret Bakanlığı, ABD-Vietnam anlaşmasını “değerlendirmekte olduklarını” açıkladı ve Çin’in çıkarları pahasına yapılacak herhangi bir anlaşmaya kesinlikle karşı çıktıklarını, “meşru hak ve çıkarlarını korumak için karşı önlemler” alacaklarını belirtti.
ABD ile Vietnam arasında şimdiye kadar üzerinde anlaşılan ticaret koşulları, nasıl tanımlanacaklarına da bağlı olacak — örneğin, Vietnam’dan yapılan ihracatlarda ne kadar Çin menşeli bileşene izin verileceği ve bunun nasıl denetleneceği gibi.
Vietnam, ABD ile ticaret görüşmelerine girerken her şeyi kaybetme riskiyle karşı karşıyaydı. Trump, ülkeye %46’lık ithalat vergisi uygulamakla tehdit etmiş, bu da ayakkabı, konfeksiyon ve elektronik gibi sektörleri sarsmıştı; zira bu sektörler Çin’e alternatif olarak Vietnam’a bel bağlamıştı.
Trump’ın vergi tehdidinin yarattığı belirsizlik, Vietnamlı işletmeler üzerinde baskı oluşturuyordu.
ABD’ye ürünlerinin neredeyse tamamını ihraç eden bir ev kokusu şirketinin yöneticisi Tran Quang "%20’lik vergi kimsenin hayalindeki senaryo değildi, ama o kadar da kötü değil” şeklinde konuştu.
Quang ayrıca, transshipment ürünlere getirilen yüksek vergiyi desteklediğini çünkü Çinli şirketlerle rekabet ederken bunun Vietnamlı firmalara yardımcı olabileceğini söyledi ve ekledi:
“ABD’ye ihracat yapmadan önce sadece ürünlerine etiket değişikliği yapmak için Vietnam’a gelen birçok küçük Çinli var”
Güneydoğu Asya Çin’den gelen mal akışına karşı zorlanıyor
Çinli şirketlerden gelen ticaret ve yatırımlar, Vietnam ve bölge genelinde ekonomik büyümeyi desteklemiş olsa da, Güneydoğu Asya hâlâ Çin’den gelen mal akışına karşı zorlanıyor; bu durum, yerel şirketleri iş yapamaz hale getiriyor. Son yıllarda, Çin ekonomisi emlak kriziyle tehdit altındayken, hükümet fabrikalara ciddi sübvansiyonlar verdi ve bu da Çin’in dünya genelinde ihracatını artırdı.
Ancak Çin’in bölgedeki ticaretine getirilecek sınırlamalar, Güneydoğu Asya ülkelerinde zincirleme reaksiyonlar başlatarak zarar verebilir.
Uzmanlar, Vietnam anlaşmasına ilişkin şu ana kadar açıklanan bilgilerin yetersiz olması nedeniyle anlaşmanın etkisinin tam olarak ölçülemeyeceğini belirtiyor. Transshipment, Çin’de üretilen ürünleri ifade edebilir. Aynı zamanda Vietnam’da üretilip belirli bir oranda Çinli parça içeren ürünleri de kapsayabilir.
Amerikan Ayakkabı Dağıtıcıları ve Perakendecileri Derneği CEO’su Matt Priest "Çinli bileşenlere getirilecek sınırlar çok katı olursa, Amerikan şirketleri Vietnam’daki üretimlerini başka yere kaydırabilir" ifadelerini kullandı.
Priest sözlerini şöyle sürdürdü: “Eğer uyum sağlamak çok zor ya da zahmetli olursa, firmalar Vietnam’da üretimi artırma fırsatını kullanmaz. Hatta fiyat rekabetçiyse Çin’e bile geri dönebilirler”
Belirsizlik artıyor
Vietnam ile yapılan anlaşma, Trump yönetiminin diğer Güneydoğu Asya ülkeleriyle yapabileceği potansiyel anlaşmalar kapsamında Çin’e yönelik uygulanacak tarifeler ve kısıtlamalara dair belirsizlik yaratıyor.
İhraç ürünlerdeki Çin içerik oranlarına getirilecek sınırlamalar, şimdiye kadar bu kadar ayrıntılı denetim yapmamış olan yerel gümrük yetkilileri için de bir yük oluşturuyor ve bu uygulamaların ne kadar etkili olacağına dair soru işaretleri yaratıyor. Bazı ülkeler, ABD için tamamen farklı tedarik zincirleri kurmayı bile değerlendiriyor.
Washington, Çin ekonomisiyle derinden entegre olan bazı ülkeleri Pekin’in kucağına itme riski de taşıyor.
Asya’daki birçok hükümet, Çin’in bu tür izole edici anlaşmalara nasıl karşılık vereceği konusunda endişeli. Pekin, komşularının bağımlı olduğu ürünleri boykot etme ve kritik mineralleri kısıtlama gibi giderek daha agresif misillemeler yapabileceğini gösterdi. Ayrıca, Güney Çin Denizi’nde askerî iddialarını artırarak gerilimi tırmandırdı.
“Politik olarak iki süper güç arasında dikkatli hareket etmeliyiz” diyen Tayland’daki Thammasat Üniversitesi’nde Uluslararası İşletme profesörü Pavida Pananond, “Çin sadece bir ithalatçı değil, aynı zamanda önemli bir yatırım kaynağı ve ihracat pazarı” şeklinde konuştu.
© 2025 The New York Times Company